KOMİSYON KONUŞMASI

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Sağlık Bakanlığımızın 2018 bütçesinin ülkemize, memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ederek sözlerime başlıyorum.

Değerli arkadaşlar, aslında burada şu anda Sağlık Bakanımızın sunumunda bir sürü rakamlar var. Ben bunlara takılmayacağım ama doktorluk hayatım boyunca yapmış olduğum, görmüş olduğum 2002 öncesi ile 2002 sonrasını şöyle size bir hatırlatmaya çalışacağım. İşte, malum, hafızayı beşer nisyan ile maluldür yani unutuyorsunuz; unutmayacaksınız, biz de size unutturmayacağız, bunu zaman zaman her platformda, her önümüze geldiğinde de ifade edeceğiz.

Şimdi, Kayseri'den ben bir örnek vereyim -Çetin iyi bilir- Kayseri Devlet Hastanesi vardı, yanında da sigorta hastanesi vardı. Bunların arasında 1,5 metre duvar, üzerinde de yine 1,5 metre tel örgü vardı. Ya, kardeşim, neyi nereden saklıyorsunuz, kimi kimden şey yapıyorsunuz? 2002 yılı öncesi böyleydi. Ben başhekim oldum o dönemde, o zaman SSK Hastanesi Başhekimine dedim ki: "Ya, gel şunu kaldıralım. Bir sürü hasta dışarıda, sokakta, kaldırımların üzerinde rezil oluyorlar; gel buraya banklar koyalım, onların oturmasını sağlayalım." Aynen söylediği şey şuydu: "Benim Ankara'ya sormam lazım, SSK Genel Müdürlüğüne sormam lazım." "Peki, sor." dedim. Aradan bir ay geçti, dedi ki: "Müsaade etmiyorlar." O zaman ne yaptım? Hemen belediyeyle anlaşıp gelip o duvarları yerle bir ettim tüm sorumluluğu üstüme alarak. Bunun nedeni şuydu: İşte, sağlıktaki o duvarları yıkıp Berlin duvarlarını yıktığımız, zaman zaman Sağlık Bakanımızın de ifade etmiş olduğu gibi, bu duvarları yerle bir ettim; o hastalara, SSK hastalarına, devlet hastanesine gelen diğer resmî kurum hastalarıyla birlikte, beraber orada oturma alanları sağladım. Kötü mü oldu? Zihniyet buydu. O arada, Kayseri yerel televizyonlarından bir tanesi sokakta insanlara mikrofon tutuyor "Buranın yıkılmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?" diye soruyordu. Aynen şunu söylüyordu bir tane taksi şoförü -çok iyi hatırlıyorum- şöyle diyordu: "Duvarların yıkılması önemli değil, zihniyetlerin yıkılması lazım. Ben ne zaman SSK'lı bir hasta olarak devlet hastanesine, üniversite hastanesine rahat gidebiliyorsam işte o zaman yıkılmış olur." Zihniyetin yıkılması lazımdı.

Çok iyi hatırlarsın, SSK hastanesinden üniversite hastanesine bir hastanın sevki 100 marktı arkadaşlar veya 100 dolardı, unutmayalım bunları.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Mark mı?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - O zaman mark vardı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Rüşvet mi?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Evet.

MURAT EMİR (Ankara) - Siz Başhekimdiniz değil mi o sırada?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Ben Başhekimdim. Benden değil, SSK hastanesinden...

MURAT EMİR (Ankara) - Gereğini niye yapmadınız o zaman?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - SSK hastanesinden, dikkat et, ben devlet hastanesi Başhekimiydim.

SSK hastanesindeki rüşvet buydu, bıçak paraları buydu, muayenehaneye gitmeden insanlar ameliyat olamazdı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Suç duyurusunda bulundunuz mu?

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Çok bulunduğum olmuştur, hiç oralara girme.

Ayrıca, hastalar koğuşlarda yatardı, 6 kişilik odalar. Öyle olurdu ki... Çetin yine bilir, ben devlet hastanesinde en çok ameliyat yapan doktorlardan bir tanesiydim. Nedeni ne? Benim iyi olduğumdan değil, ben para almazdım, fakiri fukarayı gözetirdim, yeşil kartlı hastaları gözetirdim ve onlara yer açmam için- yer yoktu çünkü- bir yatakta iki hasta yatırdığımı çok iyi bilirim.

MURAT EMİR (Ankara) - Bazen özel hastanede yapardınız o zaman.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Doğru, Allah bana oraya da verirdi, burada ne kadar fazla yaptıysam orada da verirdi. Sen de öyle yaptın, yapmadın değil ki. Ama hiçbir zaman o kanunlar çerçevesinde... Ben özel hastanede ameliyat yaptığım çok oldu, çok da paralar kazandım, Allah'a çok şükür. Ama şunu hiçbir zaman şey yapmayın, devlet kurumlarının hepsi bir rezaletti.

SSK hastanelerindeki doktorlar, aranızda vardır SSK'da çalışan doktor arkadaşlarım, aynen şöyleydi: Orada bir dâhiliye uzmanı onar kişi alırdı, doktor sorardı: "Şikâyetin ne?" Daha ağzından "Midem ağrıyor." demeden tüm mide ilaçlarını yazar... Tabii, oraya gelmek için geceden sıraya girecek, birisi gidecek eczanede sıraya girecek, birisi laboratuvarlarda girecek, bir hastanın yanında beş kişi gelirdi. Bunları çabuk unutmayın arkadaşlar. Böyle bir dönemden geldik. Ambülanslar yoktu. Chevrolet'lerin arkasından ambülanslar vardı, bir düzen geldi.

Ben, 1996'da kalp spazmı geçirdim...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)

BAŞKAN - Sayın Tamer, süreniz doldu, tamamlayın lütfen.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Son bir dakika...

...Kayseri'de anjiyo yaptıracak yer yok. Kardiyolog arkadaşım beni aldı arabasına, getirdi Yüksek İhtisasa, yine yer yok. Doktor olmam münasebetiyle...

MUSA ÇAM (İzmir) - Bugün de yer yok.

İSMAİL TAMER (Kayseri) - Bugün yer var, bugün de var, yarın da olacak.

O beğenmediğiniz şehir hastaneleri, beş yıldızlı otel konumundaki hastaneler Türk insanına, Türk hastasına gerektiği şekilde hizmet edecek. Bunu hiç unutmayın değerli arkadaşlar.

Çok teşekkür ediyorum.

Çok şey söyleyecektim ama zaman kalmadı. Allah razı olsun efendim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tamer, sağ olun.