KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, dinlemekten bıkmayacağımız ama zaman varlığı nedeniyle kısıtlamak zorunda kaldığımız Sayın Bakanın sunumu Türkiye'nin farklı bir yüzünü göstermesi açısından önemliydi.

Daha önce kamuda da çok değişik alanlarda görev yapmış -DPT'de, hatta değişik bakanlıklarda- bir arkadaşım bir gün dedi ki: "Eğer bir gün bu Konya-Ankara arası trenle bir saate inerse, bu projenin açıldığı gün iktidarda hangi parti varsa ömrümün geri kalan kısmında oyumu hep ona vereceğim."

EBUBEKİR GİZLİGİDER (Nevşehir) - Siz değildiniz değil mi o?

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Değildim.

BAŞKAN - Sayın Gizligider...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - "Ona vereceğim." dedi. Geçenlerde sordum ona, "Sözünü tutuyor musun?" dedim. Dedi ki: "Çok zor oluyor ama gözümü kapatıyorum, kendimi trende hayal ediyorum, Konya Ovası gözümün önüne gelince oyumu atıyorum."

Şimdi, değerli arkadaşlar, benim hayalim fazlaydı. Benimki İstanbul'dan Kafkaslara kadar tırmanan bir demir yoluydu, ben de sürekli olarak onu söylerdim. Kars'tan Asya'ya giren, Kafkasların üzerinden bütün Asya'ya kadar uzanan bir tren yolu da benim hayalimdi. Ben öyle bir taahhütte bulunmadım. Taahhütte bulunmadım ama bu, benim bu projeyi gerçekleştiren insanları kutlamamın önünde bir engel değil. Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu'nun açılması benim hayalim açısından da bir başlangıç oldu ve bu hayalin gerçekleştirilmesi gerçek anlamıyla bir ülke projesiydi. 1990'ların başından beri bu projede, özellikle Aralık'taki -Aralık ilçesini kastediyorum burada- Umut Köprüsü'nün temelini atanlardan başlayarak bugün bu projenin açılışını yapan herkesi candan kutluyorum. Bu önemli bir olay. İşte bu, Türkiye projesi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, böyle şeyler yapıldığı zaman bunları görmemezlikten gelmek, bunlara bakmamak diye herhangi bir şeyi yoktur bu halkın. Onlar yapılanı her hâlükârda takdir ederler, onda hepimiz hemfikiriz.

Yalnız, değerli arkadaşlar, böyle projeleri falan gerçekleştirdikten sonra çok yoğun olarak bazı şeyleri eleştirmenin pek fazla anlamı kalmıyor. Zaten arkada oldukça önemli bir güç bu işi yapacak, hazırlanmış, bekliyoruz bu şeyler açısından. Ben, Plan Bütçe Komisyonunun üyelerine bütçe tekniği açısından burada yapılması gereken veya en azından irdelememiz gereken bazı şeylerin ön başlıklarını vereceğim. Şimdi, özellikle Karayolları zaten bu bütçenin neredeyse yarısından fazlasını oluşturduğu için oradaki projelerden başlıyorum.

Değerli arkadaşlar, Karayollarının devam eden projelerini mutlaka bakmanız gereken bir doküman olarak algılayın ve bu projelere bakın; az buz değildir, bütün Türkiye'yi görürsünüz burada, bütün Türkiye'yi görürsünüz. Şimdi bu projelerin içerisine baktığınız zaman, bazı projelerin başlangıç tarihlerinden irkilirsiniz; 1974 yılından gelen projeler vardır, 1980'den gelenler vardır, 1980'lerin ikinci yarısından, 1990'lı yıllardan gelenler vardır, 2000'li yıllarda başlananlar da vardır; bunlar devam ediyor. Bir zamanlar bu projelerin sadece siyasi sözler nedeniyle başlatıldığını, bir türlü bunlara ödenek konulmadığını sürekli buralarda konuşur ve eleştiri konusu yapardık. Bu listenin içerisinde hâlâ iz bedeliyle izlenen dünya kadar proje var. Hatta bazı projeler var ki -2017 yılı rakamları var elimde- 2017 yılındaki iz bedeliyle izlenen yatırım tutarı 2 bin lira konulmuş, bazılarına 10 bin lira konulmuş ve bu proje bu şekilde duruyor. 2 bin lira konulan projenin başlangıç tarihi ta 1998; 1998 yılında başlamış, 2 bin lira, 2 bin lira konularak bu gidilecek. O zamandan beri yapılan kısmına bakıyorsunuz, projenin neredeyse yüzde 10'unu falan bulmamış. Bu projelerin içerisinde büyük bir hızla, büyük bir kısmı biten projelerin hepsinin yabancı kaynakla yapıldığını görüyorsunuz, işin özeti. Yani, bütçe olanaklarıyla yapmaya çalıştığımız projelerle ilgili olarak Türkiye'de 1970'li yıllardan beri pek bir değişiklik olmamış ama dışarıdan kaynaklı olarak borçla yaptığımız projelerde inanılmaz başarılı olmuşuz, büyük bir hızla yapılmış; bir senede yapılanlar olmuş, iki senede yapılanlar olmuş, zaman verilmiş, pazarlığı yapılmış, daha da öne çekilmiş. Bunların içerisine baktığınız zaman bunu çok somut olarak görüyorsunuz ve bu projelerin büyük bir kısmını da zaten biliyorsunuz. Şurada, örneğin -listeler aslında çok açık, bakıldığı zaman görülüyor- Sinop-Samsun projesine bakıyorsunuz, Sinop-Samsun-Bafra'dan geçen A1 standardındaki kara yolunun, bölünmüş yolun dış kredisi 2 milyar küsur olmuş ve bu proje olduğu gibi gerçekleşmiş, bitmiş. Kredi bulunanların hepsi bitiyor, kredi bulunmayanlar konusunda sürünüp duruyoruz; bir türlü bitmiyor, görüyorsunuz zaten. Bitmeyen yollardan bir tanesi de Ankara-Polatlı yoludur, Sivrihisar'a doğru; bunlar bitemiyor, bunlarda bir olay yok. Şimdi asıl dikkatinizi çekmek istediğim konu da zaten bu.

Değerli arkadaşlar, şu listeye baktığınız zaman, kendi illerinize de neler yapılacağını ya da bu illerde hangi projelerin gerçekleşeceğini de göreceksiniz. Bizler şimdiye kadar özellikle kesin hesap tasarıları içerisinde bu şekilde yabancı krediyle yapılmış, yabancı kaynakla yapılmış ve hazine tarafından da garantileri verilmiş olan yükümlülüklerin tutarı konusunu burada tartışıp durduk, bunu önemsedik de. Dedik ki: Bunlar yapılıyor, yapılıyor da bunlar nedeniyle hazineye gelecek olan yükümlülük gelecekte ne olacak? Biz bugün sevine sevine yapmış olduğumuz, üstünden geçtiğimiz yollar, köprüler, tünellerle ilgili daha sonraki nesillerin üzerine acaba korkunç bir yük bırakıyor muyuz, bırakmıyor muyuz? "Yolumuzu yaptık, bitti."yle bu olay olmuyor yani borç parayla, kredi bularak bir Jaguar'a binip de keyfetmek gibi bir olay bu. Taksitlerinin ödeme zamanı geldiği zaman birisi gelip Jaguar'ı altından çekip alıveriyor. Ondan sonra başka araca da binemiyorsun. Bütün bunların hepsi tamam. Sayıştay, 2016 yılı kesin hesaplarıyla beraber bunları nazım hesaplarında göstereceğini söylemişti, hatırlıyorsunuz onu ve göstermeye başladı. Değerli arkadaşlar, Karayolları Genel Müdürlüğünün kurum kesin mizanında verilen garanti hesapların içerisindeki rakam 342 milyar 598 milyon 569 bin lira, milyar olarak 342,5 milyar diye düşünün. 342,5 milyarın tamamının bir risk olarak gerçekleşeceğini iddia etmiyoruz, o mantık dışıdır zaten, böyle bir olay yok. Büyük bir olasılıkla bunlar bedellerini ödeyeceklerdir, bu verilen garantiler nedeniyle belki hazineye bir yük gelmeyecektir ya da tamamı gelmeyecektir, belirli bir kısmı gelecektir. Peki, değerli arkadaşlar, bu risk var mı yok mu şu anda? İşte, bu risk var. İşte, bu risk şu anda Türkiye'nin geleceğini ipotek altına alan bir risk. Kaynaklarımız ölçüsünde özellikle pek fazla lükse kaçmadan gerçekleştireceğimiz projeler yerine nasıl olsa kredisi geldi deyip büyük bir hızla girerek yapmış olduğumuz bu projeler nedeniyle biz geleceği ciddi anlamda bir risk altına sokmuş oluyoruz. Bu koşullar altında, bu veriler üzerinden değerlendirme yapıp arkasından şuradaki ödenekler üzerinden de projeleri değerlendirmek bu Komisyonun görevi. Yapılan işler, iyi yapılan işlerde "Yapanlardan Allah razı olsun." diye geçiyoruz, öyle olur zaten. Yapılan işin kötüsü de olmuyor, karşı çıkılsa da kötüsü olmuyor. "Karşı çıkıyorsunuz ama işte bak ne güzel üstünden geçiyorsunuz." denilmesi pek haklı bir olay değil, yapıldıktan sonra elbette ki o güzel oluyor ama maliyetini kim ödüyor, bedelini kim ödeyecek? Gelecekte o bedelle farklı olarak alternatif kullanma imkânlarını değerlendirmek birilerinin elinden ta önceden nasıl alınabilir? İşte üzerinde durulması gereken ve bu Komisyonun yapması gereken en önemli çalışma da bu oluyor.

Değerli arkadaşlar, bu olay sıradan bir olay değil. Başka bütçelerin rakamlarının içerisinde de bunları göreceksiniz. Oralardaki nazım hesapların hepsinden teker teker bunlar çıkarılacak, bunların üzerinde tartışılacak. Eğer kesin hesapları bir alt komisyonda ayrıntısıyla inceleme imkânı olsaydı -sadece böyle birkaç tane global rakam üzerinden değil- çok daha ayrıntılar üzerinde konuşmamız söz konusu olurdu. İnsanların tercihleri vesairesi konusu ayrıdır ama devleti uzun vadeli yükümlülüğe sokan bu tür taahhütler konusunda bu Komisyonun çok büyük bir sorumluluğu vardır, vicdani sorumluluğu vardır. Bu rakamı bir defa daha söyleyeyim: Karayolları yatırımları nedeniyle şimdiye kadar bu devletin sırtında risk oluşturma olasılığı olan taahhüt miktarı 342 milyar 598 milyon 569 bin 735 lira 80 kuruş olarak bu raporda geçiyor, kesin hesap tasarısında. Bunun üzerinde düşünelim ve buradaki diğer rakamların üzerinde de bir miktar daha çalışalım. Bir saat zaman kazanarak bütün bunları okuma olayım yok, sadece şu listeyi bir okumak isterdim aslında yani şu andaki devam eden işlerle ilgili okumak isterdim. Zaten Sayın Bakanı dinlediğim zaman, birdenbire bir baktım, 2017 bütçesi 24,9 milyar lira olmuş, 2018 bütçesinin tamamı için de 28 milyar liralık ödenek talep etmişler. Akıl var izan var değerli arkadaşlar.

Şimdi, Sayın Bakanım, 28 milyar lira ödenekle bu projelerin hayali bile görülmez, bunu hepimiz biliyoruz, yok böyle bir olay ama 28 milyar liranız var ve bu arada da 6 milyar dolarlık da bir dış borcumuz var, her sene verdiğimiz 40 milyar liralık da cari açığımız var. Dış ticaret fazlası vermiyoruz, cari açık veriyoruz ama bu arada da sürekli olarak borçlanıyoruz. Bütün bütçe ödeneğimizin tamamı 28,4 milyar lira. Bu bütçe ödeneklerinin yetmeyeceğini herkes biliyor. Hiçbir zaman Karayolları ve Ulaştırma Bakanlığı ödeneklerinde başlangıç ödenekleri ile bitiş ödenekleri arasında asla yakın bir ilişki bile olmaz, en az aşıldığı zaman yüzde 50'lerde, yüzde 60'larda aşılır. Özellikle siyasi otorite sürekli olarak bu tür işleri yapanlara "Yap kardeşim, sen merak etme, bunun ödeneği gelecektir." der, onlar da işlerini kaybetmemek için harıl harıl bunları yaparlar, haydi emanetler yükselir, ondan sonra buradan siz sınırsız şekilde borçlanma yetkisi veren kanunlar çıkarmaya başlarsınız, işin özeti bu.

Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri olarak bakın, 3 tane doküman var elimizde, bunlara bakın. İyi işleri takdir edelim ama bu ülkenin geleceğini de ipotek altına sokmayalım.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Sayın Temizel.