| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b) Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı c) Emniyet Genel Müdürlüğü ç) Jandarma Genel Komutanlığı d) Sahil Güvenlik Komutanlığı, e) Göç İdaresi Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .11.2017 |
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
Değerli Bakanım, Değerli Başkanım, Kıymetli Komisyon üyesi arkadaşlarım; aslında konuşmayacaktım ama bir bölge vekili olarak konuşmam gerektiğini hissettim çünkü bir Şanlıurfa milletvekiliyim ve bölgeyi çok iyi biliyorum.
Sayın Bakanım, siz de çok iyi biliyorsunuz, bölge insanının durumunu çok iyi biliyorsunuz. Ben, biraz tarihsel geçmişten geleceğim. Eğer siz kadim bir devlet iseniz, 16 imparatorluk kurmuş olan kadim bir milletin devamı iseniz ve hâlen Türkiye Cumhuriyeti olarak büyük bir idealiniz, büyük bir hedefiniz ve büyük bir davanız varsa, dünyadaki mazlum Müslümanlara sahip çıkmak gibi bir idealiniz varsa, Balkanlardaki insanların, Afrika'daki insanların, Uzak Doğu'daki insanların umudu iseniz ve emperyal devletler de size bu nazarla bakıyorlarsa hiçbir zaman ellerini içimizden çekmeyeceklerdir ve hep bizi karıştıracaklardır ve bundan sonra da karıştırmaya devam edeceklerdir.
Özellikle, ben, sizin sürecinizle, sizin döneminizle birlikte terörle mücadelede olan azminizden dolayı, kararlı mücadelenizden dolayı da sizi tebrik ediyorum. Bu bir devleti ebet müddet meselesidir, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğidir ve biz Türkiye devletinin egemenliği altında yaşayan bütün millet olarak, milletler olarak, halklar olarak, Türkiye devletine sadakatle bağlı olarak Türkiye'nin devletinin yaşaması için azimle mücadele etmeliyiz, kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz. Hamdolsun, bugüne kadar kardeşliğimizi bozamadılar, yapılan bütün projelere rağmen bizi yıkamadılar, parçalayamadılar ve inşallah bundan sonra da parçalayamayacaklardır. Ki baktığımızda özellikle şu anda çok ciddi ve organize örgütlerle mücadele ediyoruz. Bugün, PKK ciddi manada cana kastediyor ve hiçbir kutsalı yok ve bana göre de en çok bölge insanı bundan zarar görmüştür, malını kaybetmiştir, canını kaybetmiştir, her şeyini, varlığını kaybetmiştir. Aslında bir projedir bu, genç beyinleri yok etme projesidir. Bunu çok iyi görmemiz gerekiyor çünkü giden her insan bizden gidiyor. Türkiye'nin önünü kesme projesidir. Olaya bu şekilde bakmamız lazım ve emperyaller her zaman bunu uygulamaya koydular. Şaşmaz politika: Böl, parçala, yut.
Geçmişte Orta Doğu coğrafyasını, hatta Afrika kıtasını cetvellerle bölen insanlar, parçalayan insanlar yetmedi, bugün Irak'ı üçe bölmeye, Suriye'yi üçe veya daha fazlaya bölmeye çalışıyorlar. Aslında Arap Baharı projesinde yaptıkları politikalarla bütün bölgeyi kana buladılar. Bugün yıkamadıkları, diz çöktüremedikleri, boyun eğdiremedikleri tek bir devlet Türkiye kaldı. Hamdolsun, Türkiye, ben inanıyorum ki dünyada yaşayan mazlum Müslümanların duasıyla bundan sonra da hep yaşayacak ve bundan sonra da devam edecektir.
Aslında, baktığımızda bizim içimizdeki politikalara, bunlar hiçbir zaman durmadılar yani 1960 ihtilali bunun en bariz göstergesidir, 1971 Mart muhtırası, 1980 ihtilali, 28 Şubatlar, 17-25 Aralıklar, Gezi Parkı, 27 Nisan e-muhtıraları, en son 15 Temmuz hain FETÖ, hep bunlar projedir. Neden? Çünkü büyük bir idealiniz var. Bugün 15 Temmuz hain FETÖ'nün kalkışmasına baktığımızda, Türkiye'de ne olmuştu da bu hain kalkışmaya girişildi, hangi sebep vardı, hangi ortam vardı? İktisadi olarak çok iyi durumdaydık ve Türkiye bir kardeşlik ve barış ortamındaydı, siyasal bir istikrar vardı, neden uygulamaya konuldu? Çünkü siz büyüyordunuz ve önünüzün kesilmesi gerekiyordu, iktisaden çökertilmesi gerekiyordu, tekrar kardeşin kardeşe vurdurulması gerekiyordu çünkü başka projeler başaramadı, o hâlde yeni bir projenin başlatılması gerekiyordu.
Bugün baktığımızda, özellikle biz bunu tabii bölge insanı olarak çoktan söylüyorduk, özellikle güneyimizdeki Suriye'de DEAŞ ve PYD'nin aynı amaca hizmet ettiklerini, ortak çalıştıklarını bölgeden gelen insanlar bize anlatıyorlardı ve biz de ifade ediyorduk zaten bunu. İşte en son PYD ve ABD'nin desteğiyle DEAŞ militanlarının başka bir bölgeleye nakledilmesi ve bunun fotoğraflarla gösterilmesi bunun en büyük, bariz göstergesi çünkü aynı amaca hizmet ediyorlar. Onun girmediği bölgeye bir diğeri müsaade ediyor, hatta bazı zaman mermi atmadan bölgeyi birbirlerine teslim ediyorlar. Aslında beş yıl önce DEAŞ diye bir örgüt var mıydı? Yoktu ama ABD'de eğitilen biri geldi, bu örgüt kurduruldu. Maksat, kardeşi kardeşe kırdırma projesi.
Bölge insanı olarak özellikle baktığımızda, biraz önce de ifade ettim, bizim insanlarımızın birbirleriyle hiçbir sorunu yok. 1071 yılında Alparslan buraya geldiğinde bu bölge Müslüman'dı zaten. Romen Diyojen Alparslan'a karşı savaşa giderken şunu ifade etmişti "Kâfir Türkler geliyor, gelin benim safımda savaşın." Ve Arap aşiretleri ve Kürt aşiretleri de Romen Diyojen'in egemenliğinde meydana geldiler ama baktılar ki karşı tarafta 150 bin kişilik bir cemaat namaz kılıyor Alparslan'ın imamlığında. "Ya, bunlar bizim Müslüman kardeşlerimizdir." dediler ve Alparslan'ın daveti üzerine o gece, savaş gecesi Alparslan'ın safına geçtiler. Bizans ordusunu kuşatan hilalin iki ucunu Kürt orduları oluşturdu. Aslında kardeşlik o gün başlamıştı ve bin yıldır bu kardeşlik devam ediyor ve bundan sonra da devam edecektir.
Bizim bölgemize baktığımızda, aslında sütün içindeki şeker gibi bizi birbirimizden soyutlamaları mümkün değildir. Irak'a baktığımızda Kürtler bir bölgede izole olmuşlardı, Suriye'de bir bölgede izole olmuşlardır ama bugün 81 vilayetimizde herkes vardır. Bunları birbirinden koparmak, ayırmak, ayırmaya çalışmak, aslında halkımıza, inancımıza, dinimize ve devletimize en büyük ihanettir; bunun olmaması gerekiyor.
Ben şahsen kendi ailem olarak baktığımda, ben Cevheri soy ismiyle 5'inci vekilim. 1950'de siyasete girmişiz, sadece Urfa siyasetine değil, Türkiye siyasetine yön vermişiz, hiç kimse bizi dışlamamıştır. Devletin kaderine biz yön vermişiz ve özellikle Güneydoğu Anadolu Projesi gibi, hatta dünyanın sayılı projelerinden GAP gibi büyük bir projeyi getirmişiz. Peki, bu proje neyle büyütülüyor?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Cevheri, 50'den önce de vardınız siyasette?
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Vardık, var olacağız bundan sonra inşallah.
Evet, baktığımızda peki, bu GAP, bu proje neyle bugüne kadar geldi? Türkiye'de toplanan vergilerle geldi. hiç kimse demedi ki "Bizim vergilerle o bölgeyi siz kalkındırıyorsunuz?" O bölge insanının iktisadi kalkınması için bu kaynaklar getirildi buraya. Bugün baktığımızda, GAP özellikle Şanlıurfa'ya baktığımızda Şanlıurfa merkezi, bölgede bir yıldız, bir kardeşlik ve huzur şehri. Biz, bugün Türkiye pamuğunun yüzde 45'ini üretiyoruz, mısırın yüzde 9'unu üretiyoruz, buğday ve arpanın yüzde 5'ini üretiyoruz, Türkiye fıstığının yüzde 37'sini üretiyoruz. Şu anda bir projemiz var, eğer bu da gerçekleşirse seracılıkta, özellikle jeotermal serada Türkiye'nin yüzde 50'sine gelme aşamasındayız inşallah, her noktada. Onun için, Sayın Bakanım...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son bir dakika, lütfen toparlayın.
MEHMET ALİ CEVHERİ (Şanlıurfa) - Ben, bu duygularla özellikle konuşmak istedim. Bölge insanının, hiç kimsenin birbiriyle bir sorunu yoktur. Tek sorunumuz vardır, bizi bölmek isteyen, emperyalistlerin amacına hizmet eden terör örgütleriyle olan mücadeledir. İnşallah, bundan sonra da bu mücadelemiz azimle devam edecektir.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Saygılar sunuyorum Sayın Bakanım.