KOMİSYON KONUŞMASI

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli Komisyon üyeleri ve değerli arkadaşlar; hepinize merhaba.

Ben, özellikle Trakya bölgesinden bahsedeceğim. Toprağının verimli oluşu, kaliteli oluşu ama bu toprağa hiçbir şekilde saygı gösterilmemesi bizi, özellikle Trakyalıları son derece üzmektedir. Trakya'da yaklaşık olarak 2 bin civarında fabrika vardır. Bu fabrikaların da tamamı Trakya'nın "kepir toprağı" dediğimiz, dünyanın en verimli toprağının üzerinde kurulmuştur. Bu fabrikalar aynı zamanda nüfus da getirdiği için, şehirlerin nüfusları sürekli olarak artmaktadır. Bu da yine aynı şekilde, bu bahsettiğimiz verimli toprakta sürekli olarak toprak kaybına, onun yerine beton yığınlarına dönüşmektedir. Fabrikaların çoğu da tekstil üzerine olduğu için ve su ihtiyaçları da çok yoğun bir şekilde olduğundan dolayı Trakya'da yer üstü suyu bulunmamaktadır, yer altı suyundan sürekli olarak beslenmektedirler. Yer altı suyu da sürekli olarak aşağıya inmekte ve bu da dengeyi bozmakta, aynı zamanda toprak sulamasına da yetersiz bir şekilde, kifayetsiz bir şekilde zemin hazırlamaktadır.

Bunun yanında, özellikle Kırklareli bölgemizde iki tane büyük barajımız vardır. Bu iki tane büyük barajın sulama sistemi "açık kanal sistemi" dediğimiz sistemle yapılmaktadır. Bu da hem suyunun salma suyu olarak kullanılmasından hem de kanallardaki ısıdan kaynaklanan buharlaşmadan dolayı büyük bir su kaybına sebebiyet vermektedir. Ayrıca, bunun dışında, kapalı sistem yapıldığı zaman... Bizim bu barajlarımız kot olarak sulama havzalarının yükseğinde bulunmaktadır. Kapalı bir şebekeyle yapıldığı zaman hiçbir enerji ihtiyacı, enerji gereksinimi duymayan aletlerle -bu kapalı sistemde- gerek fıskiye sisteminde gerek damlama yöntemiyle sulama çok rahat yapılabilir. Bu, biliyorsunuz aşağı yukarı açık sistem ile kapalı sistem arasındaki tasarruf -buna yakıtı, enerjiyi de eklerseniz- on katına varmaktadır, on kat daha düşük bir maliyetle bu işi yapabiliyorsunuz. Onun için mutlaka bu iki tane baraja, özellikle Kırklareli Barajı ve Kayalı Barajı'na kapalı devre sistem yapılması artık şart olmuştur. Sistem de zaten eskimiştir, birçok kanalı, toprak üstü kanalı tahrip olmuştur. Onun için ben, özellikle 2018 yılında bunun mutlaka şeye alınmasını istiyorum.

Bu bölge, biliyorsunuz, aynı zamanda Ergene havzasını da sulamaktadır. Bu havza özellikle mısır yetiştirilmesi konusunda çok büyük ehemmiyet arz etmektedir. Bizim bölgemizde yaklaşık olarak 180 civarında, 1.000-1.500-2.000 başlı büyükbaş hayvan çiftlikleri vardır. Bunların hepsi, malumunuz, yem bitkisi olarak mısır ağırlıklıdır. Mısırın da biliyorsunuz yetişmesi için suya büyük ihtiyaç vardır, su olmadan mısırın yetişmesi imkânsızdır. Bu bahsettiğim şekilde bir kapalı devre sistem yapıldığı zaman, bu hayvan çiftliklerinin ihtiyacı olan yem bitkisinin de çok rahat bir şekilde burada yetiştirilmesi mümkün olacaktır.

Ayrıca, her fırsatta söylediğimiz gibi burada da arz etmekten bir beis de duymuyorum, Ergene Nehri'nin mutlaka ama mutlaka temizlenmesi gerekiyor. Ergene Nehri'nin suyunun yaklaşık olarak 220 kilometre olduğunu biliyoruz. Sağında 1 kilometre, solunda 1 kilometre, 2 kilometrelik bir havzadır bu. Bunu 220'yle çarptığınız zaman yaklaşık olarak 500 bin dekar bir arazidir bu. Bu su arıtılarak tekrar yatağına salınmış olsa bu arazinin tamamı sulanacaktır fakat şu anda zehir akıtıldığından dolayı bu bölgedeki bahsettiğimiz arazide bırakın sulamayı, normal bir ekim dahi yapılamıyor. Çünkü taştığı anda bu zehirli su arazinin üzerine, tarımsal arazinin üzerine yayılmaktadır ve bahsettiğimiz tekstilden gelen zehirli atıkların hepsini buradaki, bu toprak emdiğinden dolayı burada şu anda maalesef tarım yapılamamaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Süreniz doldu, lütfen tamamlar mısınız.

TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Teşekkür ederim.

Hayvan ırkı konusunda da birkaç şey söylemek istiyorum. Bizim mutlaka kendi iklimimize uygun şartlarda hayvan ırkı ıslahı yapmamız gerekmektedir. Bunun için çeşitli çalışmalarınız var, biliyorum. Ziraat fakültelerimizin burada çok büyük bir ehemmiyeti var. Biliyorsunuz, birçok ülke kendine özgü, kendi iklimine, kendi şartlarına özgü ırklar yetiştiriyor. Benim, özellikle Hollanda'da çok dikkatimi çekmişti. O bölgedeki koyun ırkı sadece Hollanda'ya ait ve oranın veteriner fakültelerinin yetiştirdiği, ıslah ettiği bir ırktır. Bu şekilde hayvan ıslahına da önem verirsek çok daha iyi olacak.

Bir başka konumuz ayçiçeği tohumu. Biliyorsunuz tamamen hibrit tohumdur, bir defadan fazla kullanamazsınız, bir defa ektiğinizde seneye bunu kullanma şansı yoktur. Onun da tamamı aşağı yukarı yurt dışından gelen şirketler tarafından yapılmakta. Bu da bizim hem genetik teknolojide geri kalmamıza hem de paramızın büyük bir kısmının yurt dışına akmasına sebebiyet vermektedir. Bu genetik teknoloji olsun, tohum ıslahı konusunda olsun ciddi çalışmalarımızın olması gerekir.

Aynı şekilde, buğday için de söz konusu. Bizim bölgemizdeki Alpullu Şeker Fabrikası -biliyorsunuz- Türkiye'nin ilk şeker fabrikasıdır. Dört yıldan beri de Sayın Başkan, şeker fabrikası çalışmıyordu. Çeşitli çabalarımızla çalıştı bu yıl fakat Sayın Bakan, sağlıklı bir çalışma değil çünkü onun için bakım gerekiyordu, bu bakımlar sadece bu yıl için yapılmış bir bakımdı. Çok ciddi yatırımlar yapılarak bu fabrikanın tekrar yaşatılmasını ve bölgeye hizmet etmesini diliyorum.

Teşekkür ediyorum.