| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı b) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu c) Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .11.2017 |
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars) - Sayın Başkanım, Değerli Bakanım, değerli arkadaşlar, değerli bürokratlar, basın; hepinizi saygılarımla selamlıyorum ve ben de Hakkâri'de şehit olan askerlerimiz ve korucularımıza Allah'tan rahmet diliyorum; ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum. Terörü lanetliyorum.
Değerli Bakanım, ben iki konu üzerinde durmak istiyorum. Bunlardan birincisi büyükbaş ve küçükbaş hayvan üretimiyle ilgili. Büyükbaş ve küçükbaş hayvan üretimiyle ilgili en önemli sorunlarımızdan bir tanesi... Ki bu konuda gerçekten son yıllarda ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu ciddi çalışmaları destekliyoruz. Özellikle dişi hayvan kesimini yasaklıyoruz ve dişi hayvanı destekliyoruz. Bu bayram süreçleri içerisinde dişi hayvan kesimleriyle ilgili büyük sorunlar yaşıyoruz. Şimdiden her ay muhtarlıklara, il, ilçe müdürlüklerine ve ilgililere bunu tebliğ etmemiz lazım, dişi düvelerin kesilmesinin şimdiden yasak olduğunu ifade etmemiz lazım. Bayram süreci gelince çıkıyoruz milletimizin karşısına, diyoruz ki: "Kurbanda dişi hayvan kesilmesi yasak." Ama bu duyurulmamışsa, köylüye kadar gitmemişse... Bunu mutlaka yapmamız lazım, tebliğ etmemiz lazım.
Desteklerle ilgili, önemsiyorum, buzağı desteğini önemsiyorum ama buzağı desteği yeterli değil. Erkek hayvan daha çok kilo alıyor. Dişi hayvan kilo almadığı için -besi yapsanız bile kısa zamanda fazla kilo alamıyor- 200 kilonun üzerine çıkacak dişi hayvan sayısı çok fazla değildir ama erkek hayvan sayısı çoktur. Ben üretim için, et ihtiyacımız için, nasıl buzağıyı destekliyorsak düvenin de desteklenmesinden yanayım. Düveye de destek vermeliyiz. Normalde düvelerimizin veya dişi hayvanlarımızın bir yıl içerisinde, daha doğrusu yıllık yüzde 92'si falan doğum yapıyor ama yüzde 8'i kısır kalıyor. Kısırları zaten kesmek normal. Dişi hayvanlara bu desteği verirken, tabii, buzağıya verdiğimiz destek de dişi hayvana verdiğimiz destek... Burada, buzağıya biz 550 lira ile 750 lira arasında bir destek veriyoruz. Burada, işte, suni tohumlamayla veya pasaport alacak şekilde olanlarda 750 lira veriyoruz, 550 lirayı bütün dişi düvelere -ister kültür ırkı olsun ister normal ırk olsun- hepsine veriyoruz. Burada yaptığımız iş doğru ama sadece bununla biz dişi hayvanı ayakta tutamayız. Et fiyatları artınca, bu sefer et pahalı olduğunu için dişi hayvanını da götürüyor kestiriyor, para kazanıyor; bu da bizim gelecekteki hayvan neslimizin ve ırkımızın azalmasına ve yok olmasına sebebiyet veriyor. Bunu önemsiyorum.
Buzağılarla ilgili en önemli ikinci konu bence -sizin açıklamanızda da vardı- buzağı ölümleri. Buzağı ölümleri, bana göre, çok, bu destek kadar önemli bir konu. Bununla ilgili -Allah için- şapla ilgili Türkiye genelinde ari bölgeler yarattık ve ciddi aşılama çalışmalarına devam ediyoruz. Ama çiçek aşısıyla ilgili, antraksla ilgili, sepsisle ilgili; bunlarla ilgili aşılarımız ücretlidir. Ücretli aşılar olduğu için 1 lira, 2 lira, 3 lira, 4 lira olsa bile köylüye maliyeti yüksek gelmektedir. Ben mesela ilk sepsis aşısının bütün buzağılara bedava yapılmasından yanayım. Ölümleri ileri derecede azaltacaktır ve bedava yapmalıyız. O yetmez, antraksın; o yetmez, bulaşıcı... Brusellayla ilgili aşıları zaten yapıyoruz ama paralı yapıyoruz. Çiçek aşısı bulunmuyor. Gerçi Kars'ta çok rastlanan bir hastalık değil ama sıcak bölgelerde oluşuyor ama çiçek aşısıyla ilgili de mutlaka aşıları bedava yaptırmalıyız. 3 lira, 5 liraya bakmadan, mutlaka aşıları yaptırmamız gerektiği kanaatini taşıyorum.
Ben ilimden söyleyeyim: İlimde 550 bin civarında büyükbaş hayvan var, 550 bin de küçükbaş hayvan var. Küçükbaş hayvan sayısı gittikçe azaldı geçen yıllara göre. Büyükbaş hayvan sayısı da azaldı ama kalite yükseldiği için oradaki mesafeyi bir kapatır olduk. Nasıl? Eskiden dört yılda doğar oluyordu -eskiler bilirler doğarın ne olduğunu- şimdi iki yılda doğar oluyor. Bu ne demek? İki katı, yani hayvan sayımız 550 bindi, şimdi hayvan sayımız 1 milyon 100 bin demektir iki katı olunca. İki yılda hemen kesiyorsunuz, iki yılda buzağıyı yapıyorsunuz; o anlamda önemsiyorum. Böyle bir mesafe aldık, hayvan ırkı gelişti, değişti, onu önemsediğimi ifade etmek istiyorum.
Özellikle düve teşvikleri, biz köydeki insanlara destek verebilmeliyiz. Desteklerimiz küçük işletmelere de verilmelidir.
Burada sırası gelmişken şunu da söylemek istiyorum: Türkiye'nin en büyük sorunlarından bir tanesi -şimdi birçok arkadaşlar da söyledi- çoban sorunudur. Çoban sorununu çözmenin yolu da toplum yararına Çalışma Bakanlığınca yapılan programlardan köylere karşılıksız çoban vermeliyiz. Bu benim kanaatimdir, karşılıksız köylere vermeliyiz. Bunları zaten biz bu programda dokuz ay çalıştırıyoruz, dokuz ay zaten yetiyor. Çobanlıklarda dokuz ay süre yeterlidir ama bunları diğer, ilkokulda veya Millî Eğitimde çalışan gibi, camide çalışan gibi, diğer kurumlarda çalışan gibi, valilikte çalışan gibi değerlendirmemek lazım; bunları biraz daha farklı bir ücretle göndermek lazım, aksi takdirde bulamayız. Ben bunun ne fayda getireceğini söyleyeyim: Çoban olarak o köylerdeki köylülerden alacağımız için -kendi köylülerinden- bir müddet sonra onların artık kendi hayvanlarını da yetiştirerek hayvancılık alanında gelişme sağlayacağı kanaatini taşıyorum.
Ben dişi hayvan kesimine oldum olası karşıyım, yine karşıyım. Bakanlığımızın da bu konuda tavrı var ama dişi hayvanı da desteklememiz gerektiğini de altını çizerek ifade etmek istiyorum.
Tabii, Kars'ımızda geçmişte büyükbaş hayvan çok fazlaydı, şimdi sayısı bir miktar azaldı. Bunda da göçlerin etkisi olduğunu düşünüyorum. Göçleri durdurmanın yolu, köyde insanlarımızın kalmasının yolu, tarımla ilgili, özellikle hayvancılıkla ilgili şey yapmak lazım.
Bir de önemli konulardan bir tanesi -onu atlıyordum- koyunlarla ilgili. Şimdi, koyunlara da destek veriyoruz, 25 lira veriyoruz, 1 koyuna desteğimiz 25 lira. Ortalama 10 koyun 1 inek yapar. 1 ineğe, düveye kaç lira destek veriyoruz? 550 lira minimum, buzağıdan dolayı veriyoruz. 10 koyuna 250 lira veriyoruz. Sayın Bakanım, bunu 50 liraya çıkarmamız lazım. Koyunla ilgili, onlara da yani koyuna verdiğimiz gibi onun kuzusuna da vermeliyiz, kuzuyla ilgili de aşılamayı yapmalıyız. Aksi takdirde Türkiye'de koyun sayımız gittikçe azalacaktır. Oysaki koyun daha kolay, üretimi daha kolay, yıl içerisinde iki defa doğurabiliyor, bir yılda yetişebiliyor; büyükbaş hayvanı iki yıl üç yıl beklemek zorunda kalıyoruz. Onun için, koyunculukla ilgili de mutlaka kuzu parası vermeliyiz. Yani 25 lira koyuna veriyorsak 25 lirayı da kuzuya vermeliyiz diye düşünüyorum.
Daha söylenecek çok konu var tabii ama ben sizleri de yormak istemiyorum. Bunları, özellikle aşılamayı, buzağıların aşılanmasını bir daha altını çizerek söylüyorum. Aşıların bedava olmasını altını çizerek söylüyorum. Koyun ve kuzulara en az 50 lira... Yani kuzuya da para verilmesi gerektiğine inanıyorum, buzağı gibi diyor, heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.