KOMİSYON KONUŞMASI

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Öncelikle, dış politikamız üzerinde yorum yapan, görüşlerini belirten ve sorular soran hem iktidardan hem de muhalefetten tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyoruz.

Elbette, iktidar, muhalefet olarak dış politikada da farklı görüşlerimiz olabilir, değerlendirmelerimiz farklı olabilir; iyimser olabiliriz, karamsar olabiliriz. Esasen ben karamsar değilim, neden karamsar değilim? Çünkü Türkiye'nin dış politikası engeller çıksa da, sorunlar olsa da, geçici konjonktürel sorunlar olsa da emin adımlarla yoluna devam ediyor ve Türkiye, gerçekten tüm dünyada sözü geçen bir ülke olmuştur; Türkiye, öyle içine kapanan bir ülke değildir, demir duvarlar ören bir ülke değildir. Bakınız, Cumhurbaşkanımızın kabul edilmediğini iddia eden arkadaşlarımız oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cumhurbaşkanı olduğu günden bu yana tam 94 yurt dışı ziyareti olmuş ve bunun içinde çok sayıda Batı ülkeleri de var: Avrupa, Amerika, Japonya ve Avrupa'nın da her kesiminden var ve yine Türkiye'ye gelen devlet başkanları, hükûmet başkanları, uluslararası örgütlerin başkanlarına geldiğimiz zaman 189 değerli arkadaşlar. 142'si törenle karşılanacak şekilde resmî ziyaret formatında, 106 devlet başkanı ile 55 hükûmet başkanı ile 13 uluslararası örgüt genel sekreteri ve diğer zevatlarla -işte, ABD Başkan Yardımcısı vesaire- görüşmeler yapmıştır bizzat Sayın Cumhurbaşkanımız. Biz bazen 3 ülkeye gidiyoruz günde, yirmi dört saat içinde, bazen bir günde Ankara'da 3 dışişleri bakanını birlikte ağırlıyoruz, uluslararası örgütlerin aynı şekilde temsilcilerini ağırlıyoruz. Yani Türkiye görüş ayrılıkları olsa da, eleştiriler olsa da, sizin de söylediğiniz, benim de katıldığım bazı olumsuz şeylerle karşı karşıya kalsak da önemi bilinen ve her konuda başvurulan bir ülkedir, böyle olmaya da devam edecektir.

Şimdi, dış politikayla ilgili görüşlerimiz farklı olabilir. Aynı siyasi parti içinde olabilir, arkadaşlarımız farklı görüşler de söyleyebilir ama aynı parti içinde birisi "Rusya'yla ilişkileriniz neden bu kadar iyi?" birisi de "Çok kötü." derse o zaman bir yanlışlık var burada, burada bilgi eksikliği var ya da bir arkadaşımız "Siz Nusra terör örgütünü destekliyorsunuz." derse, ben buna çok ciddi ve sert bir şekilde cevap veririm çünkü 2013 yılında DEAŞ'la birlikte Nusra'yı biz terör listesine aldık arkadaşlar ve aynı partiden yine başka bir arkadaşımız da İdlib'de yeni adıyla HTŞ'yle, Nusra'yla mücadelemiz için teşekkür etti. Yani görüş ayrılıkları olabilir ama aynı konuda ya bilgilendirme eksikliği var... Önümüze konulan belgeleri okuyoruz ama yani bazı hassas konularda doğru bilgi sahibi olalım yani yanlış şeyler söylemeyelim, doğru bilgiler üzerinden farklı görüşlerimizi anlatalım. Ben bunu söylüyorum. Görüşlerinize saygım var.

Şimdi soruları şöyle özetleyerek cevaplamak istiyorum: Sayın Temizel, çok teşekkür ediyorum. Biz bu okulların müfredatını da inceliyoruz tabii ki, ne olduğunu da inceliyoruz ama kadrolarını değiştiriyoruz. Oradan ve Türkiye'den öğretmenler getirtiyoruz. Biz o ülkeye soruyoruz: İsterseniz siz devralın, biz size öğretmen takviyesi, yönetici takviyesi de yapalım ama yok okul işletemeyecekseniz biz devralalım diyoruz gayet açık bir şekilde. Dolayısıyla o ülkenin de müfredatına göre yine eğitim kalitesini artırmak için Maarif Vakfımız çok güzel bir şekilde çalışıyor.

"Efendim, Somali'de niye büyük büyükelçiliğimiz var?" Somali önemli bir ülke bizim için ve tüm lojmanlarımız orada, aynı şekilde rezidanslarımız orada, özel harekâtımız orada, misyonlarımız orada, TİKA'mız orada, dolayısıyla güvenli bir yerde olmasının bir mahzuru yok, güzel olmasının da bir mahzuru yok. Oradaki havaalanını yap-işlet modeliyle bir Türk firması yapmıştır ve işletiyor. Türk firmalarımızın dünyanın her yerinde havaalanı yapmasıyla biz gurur duyuyoruz, önünü açıyoruz. Sizin insani yönünüzü çok iyi biliyoruz, vicdanlı bir insansınız; siz gidip oradaki Somalili insanların hastalıktan öldüğünü görseniz eminim ki "Buraya bir hastane daha yapalım." dersiniz. Bunlar buradaki gibi yani 3 bin yataklı şehir hastanesi değildir, 2 tane hastane vardır, 1 tanesini bir vakıf yapmıştır, 1 tanesini Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti yapmıştır. Şimdi işletiyoruz, oradakileri de eğitiyoruz, yeterli kapasiteye ulaştıktan sonra hastaneleri de kendilerine devredeceğiz. Bunlar güzel şeyler.

Sayın Hişyar Bey'in sorularını kendisine cevapladım. Çok teşekkür ediyoruz.

Kıbrıs konusunda -Sayın Günal da ayrılmış ama hepiniz gündeme getirdiğiniz için, bazı arkadaşlarımız- millî duruşumuzu da sergiliyoruz, gösterebileceğimiz esnekliği de gösteriyoruz yapıcı, çözüm istediğimizi de gösteriyoruz ama kırmızı çizgilerimiz de bellidir. Bu, sadece bizim Hükûmetimizin değil Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Kıbrıs Türk halkının kırmızı çizgileridir. Bu konudaki duruşumuz bellidir ve Crans-Montana'da da bunu Avrupa Birliği dâhil herkes gördü. Burada dürüst bir şekilde Avrupa Birliğinin bunu her yerde anlatmasını da takdirle karşıladığımı zaten söylemiştim.

Tabii ki bölgesel örgütleri biz geliştirmeliyiz. Sadece AB değil, işte D8'i D20'yi nasıl yaparız, bunun için uğraşıyoruz. Ekonomik İşbirliği Teşkilatını daha dinamik nasıl yapabiliriz, bunun için çalışıyoruz. İSEDAK veya İslam İşbirliği Teşkilatı içindeki kurumların daha aktif olması, İslam İşbirliği Teşkilatının reforma tabi tutulması bizim önceliklerimiz çünkü BM nasıl bugünün ihtiyaçlarını karşılamıyorsa bölgesel örgütler de yirmi sene, otuz sene önce kurmuşuz ama bugünkü hedeflerimizi yani sadece bizim değil üyesi olan ülkelerin beklentilerini karşılamıyor, hedeflerimize ulaşmak için yeterli kapasitesi yok diyebiliriz. Şimdi Orta Asya'da Özbekistan'la da ilişkiler düzeldikten sonra C5 artı Türkiye inisiyatifi... Türk Konseyi var, yine bölgesel inisiyatiflerimiz var, TÜRKPA'yı kurduk ama C5 artı Türkiye inisiyatifini de kurmak için çalışmalarımızı yapıyoruz.

Sayın Genel Başkan Yardımcım, çok teşekkür ediyoruz görüşleriniz için. Şimdi, Suriye konusunda yani Rusya'nın oraya inmesinin sorumlusu biz değiliz. Suriye'nin gelinen noktada da sorumlusu biz değiliz. Biz yapılan yanlışa yanlış diyoruz, doğruya doğru diyoruz ama sadece doğruya doğru demek, yanlışa yanlış demek yetmez, çaba sarf etmek lazım. Şimdi, dış politikada zikzaktan bahsediyorsunuz. Benim sevdiğim bir söz var: Mayınlı tarlada düz giderseniz zaten gidersiniz. Bir ülkeyi, İran'ı mezhepçilikten dolayı veya bölgedeki hayallerinden dolayı eleştirebilirsiniz ama bugün Suriye'de İran'ı yok sayarsanız ateşkesi sağlayamazsınız. İran'ı garantör yapmazsanız, İran'a da sorumluluk vermezseniz netice alamazsınız. Bu, Rusya için de geçerlidir. Bu, aynı şekilde düşünen ülkeler için de geçerlidir. Bunun da neticesini gördük.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Rejim değişikliği düşünülürken de İran oradaydı Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, burada siyasi çözüme gidebilmek için önce ateşkesi sağlamak lazımdı. Arazide, sahada insanlar çatışırken taraflar ateşkesi denediler veya siyasi süreci denediler. Cenevre'de hiçbir şey konuşulmadı, boş boş gidildi, odalarda bekletildi tekrar geri dönüldü. Şimdi, bunun ortamını hazırlıyoruz. Şimdi, önümüzdeki günlerde siyasi çözüm konusunda ne yapacağız, buna odaklanıyoruz. İran, Rusya'yla üçlü zirveyi de bunun için gerçekleştireceğiz. Ondan önce üçlü dışişleri bakanları toplantısını yapıyoruz, uzmanlarımız bir araya gelecek, siyasi süreç. Cenevre'ye bir şeyler de götürmek lazım çünkü Cenevre'de maalesef bugüne kadar anayasa konusunda, geçiş hükûmeti konusunda, yine seçim konusunda gerekli zemin oluşamadı.

Şimdi, neden Esad gitmelidir? Sadece biz demedik, herkes söyledi. Dünyada birkaç ülke hariç İran gibi, Rusya gibi ülkeler hariç herkes "Esad gitmelidir." dedi ve Cenevre'de geçiş süreci neden konuldu? Çünkü bir rejim değişikliğine gitmeden yeniden Suriye'nin millî beraberliği sağlanamaz konusunda herkes hemfikir oldu birkaç ülke hariç. Ondan dolayı bunun için bir çalışma grubu oluşturduk. Bu, sadece Türkiye'nin şeyi değil ki. Ama şimdi geçen seneye göre önemli bir mesafe katettik. Gelin bunun üzerine, Suriye'de ateşkesin üzerine siyasi çözüm için hep birlikte inşallah odaklanalım ve bundan da biz netice alabileceğiz.

Biz Katar'ın yanında yer almadık, biz objektif bir tutum sergiledik. Ramazan ayında insanlara yönelik ambargonun, kısıtlamaların doğru olmadığını net söyledik ama bu konuyu da Kral Selman'ın çözebileceğini, Suudi Arabistan'ın ağabeylik yapması gerektiğini, biz de katkı sağlayacağımızı söyledik ve Kuveyt'in arabuluculuğunu da elbette destekledik.

Biz Müslüman Kardeşler'i terör örgütü olarak görmüyoruz; Kuveyt de görmüyor, Katar da görmüyor, bölgedeki ülkeler de görmüyor, hiçbirisi görmüyor. Bir iki ülke hoşuna gitmedi diye isteyene terör örgütü derse olmaz bu iş.

Diğer taraftan, Hamas ile El Fetih'in birleşmesi için çok çaba sarf ettik. Hamas ile El Fetih'in birleşmesinde en büyük rol Türkiye'nindir, arkadaşlarımız da söyledi. Ne oldu? Bu kötü mü oldu? Hem Orta Doğu sorununun çözümü için iyi, farklı tutumlar olmaz hem de Filistin'in geleceği bakımından da önemlidir.

O nedenle, biz, bu tutumumuzu inşallah sürdüreceğiz. Yani buralarda zikzak çizmiyoruz. Zikzak nedir biliyor musun? Yani bugün kara dediğine yarın ak demektir ama bir ülkeyi bugün eleştirdin diye sen ilişkilerini hiçbir zaman düzeltmezsen o yanlıştır. Bir ülke seni eleştirdi diye kızabilirsin, alınabilirsin ama ondan dolayı o ülkeyle ilişkilerini tamamen kesersen de doğru değildir. Zamanı gelir, adımlar atılır. Irak yönetimi, Başika kampı konusunda haddini aşan şeyler söyleyince biz de cevabı verdik ama bizim Irak'a ömür boyu düşman olduğumuz anlamına gelmez. Irak'ın sınır bütünlüğünü, toprak bütünlüğünü, istikrarını desteklemediğimiz anlamına da gelmez veya Barzani'yle iyi ilişkiler kurmak veya Barzani'yi, Kürt kardeşlerimizi zor şartlarda desteklememiz demek, onun Irak anayasasına göre aykırı hareket etmesine göz yummamız anlamına da gelmez. Böyle yaptığı zaman eleştirmemiz de bir önceki politikamızla çelişmez. Ne oldu? Su aktı, yolunu buldu. Bizim söylediklerimiz, ona söylediğimiz uyarılar, hepsi, maalesef gerçekleşti. Kürtleri birleştirdi mi? Böldü. Oradaki Kürt kardeşlerimizin defakto hakları vardı, legal ya da illegal, onların hepsi gitti. "Masada daha güçlü olurum." dedi. Masaya da oturamadı, kendisi gitti. Ne olacak? Kim zarar gördü? En sonunda da "Irak anayasasının kararına uyacağız." dedi.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Türkiye de zarar gördü.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hayır, Türkiye zarar görmedi bundan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İran etkisi oldu.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yo, İran etkisi falan değil. Biz İran etkisi, şunu bunu bilmeyiz. Bizim komşularımızla doğru politikaları yürütmemiz lazım.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ben sizlerin sorularını hiçbir zaman kesmedim. Müsaade ederseniz ben cevaplarımı vereyim.

Şimdi, yurt dışında arkadaşlarımızın hassasiyeti konusunda olumlu konuşan da oldu, olumsuz konuşan da oldu; olabilir. Eksikliği olan varsa arkadaşlarımızdan, biz uyarıları yaparız. Ama Türkiye'de de bürokrasiden memnun olan var veya memnun olduğumuz bürokrat da var memnun olmadığımız bürokrat da var. Ama ben arkadaşlarımızın çok büyük bir ekseriyetle sizin söylediniz konularda çok hassas olduğunu biliyorum ve vatandaşlarımıza hizmet etme anlayışını arkadaşlarımızın gönülden benimsediğini ve bu doğrultuda yedi gün yirmi dört saat çalıştığın bizzat biliyorum, şahidim. Eksiğimiz, hatamız olduğu zaman özeleştirimizi de yaparız, uyarılarımızı da yaparız.

Şimdi, Zarraf konusundaki nota... Zarraf'ın ortadan kaybolduğu ya da avukatlarının ulaşamadığı bilgileri çıkıncı -gazetelere de yansıdı- altı gün sonra değil, daha aynı günde biz yazılı bir notayla sorduk: "Bu bizim vatandaşımızdır ve böyle haberler var. Bunun durumu nedir?" Aradan üç dört gün geçti, ABD'den herhangi bir ses çıkmadı. Dün itibarıyla arkadaşlarımız tekrar bir notayla "Biz şu tarihli notamızda bir soru sorduk ama sizden bir dönüş olmadı." Dün hem Adalet Bakanlığından hem de ABD Dışişleri Bakanlığından büyükelçiliğimize, arkadaşlarımıza dönüşler olmuş. "Başka bir yerde, sağlığı da iyi, güvende. Bir sorun yok." diye böyle genel bir cevap verilmiş. Olayın özü budur. Biz konsolosluk işlerinde, hukuki süreçte veya cezai konularda vatandaşlarımızın başına bu tür bir şey geldiği zaman o ülkeye resmî bir şekilde... Yani nota nedir? Yazılı bir şekilde o ülkeye bildirmek ya da sormaktır. Bunu sorarız ve vatandaşlarımızın hakkını hukukunu da her zaman ararız.

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Sayın Bakan, sizce tutuklu mu?

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz, böyle bir usul yok ya, lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, Halk Bankasının ABD ambargosunu deldiğine inanmıyoruz. Biz bunları arkadaşlarla da konuştuk, hiçbir işlemi Halk Bankasının ABD ambargosuna aykırı değildir, tüm işlemleri. Ama görülüyor ki bu, 17-25 Aralık -bazılarınız kabul ediyorsunuz, bazılarınız kabul etmiyorsunuz, biraz önce konuşmalarınızda da gördüm- FETÖ'nün bir darbe girişimidir, polisini ve yargıçlarını kullandığı bir darbe girişimidir Türkiye'de, Hükûmeti değiştirme girişimidir. Hazırlanan iddianamelerde de görürsünüz. Ve aynı iddianamenin Amerika'da, yine, FETÖ iltisaklı daha önceki bir savcının FETÖ'yle beraber başlattığı bir davanın şeyidir. Bunu da görmemiz lazım ve millî konulardaki bu hassasiyeti hep beraber yürütmemiz lazım.

"Efendim, Hollanda'ya Bakanımızın girememesi..." Benim ayıbım değil, Hollanda'nın ayıbı. Demokrasi, insan hakları, özgürlükler konusunda ders veren bir ülkenin Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanının uçuş iznini iptal etmesi benim ayıbım değil, ben utanılacak bir şey yapmadım. Esas o ülkenin utanacağı bir şeydir.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - "Haftaya gelin." diye söylemişler Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hayır, tam tersi, ben "Haftaya geleyim. Sizdeki seçimler, sizin için sorun oysa biz sizi Willders'a karşı zor duruma düşürmek istemeyiz. Sizdeki seçimlerden sonra geleyim." dedim. Görmediniz mi başbakanın açıklamasını? İşinize gelmiyor. "Seçimden sonra da gelemez, seçimden önce de gelemez. Buraya gelir, müzeleri, laleleri görür, Türkleri göremez." dedi. Bunu söyleyen Hollanda'nın Başbakanı. Bari bu konularda millî duruşumuzu sergileyelim. Adamın açıklamasını siz de gördünüz. Burada ben utanacak değilim. Onların yüzüne, Avrupa Birliği bakanlarının yani dışişleri bakanlarının yüzüne söyledim Malta'da, hem de yani gayet babacan bir tonla söyledim; gülüşmelere başladılar, kafa sallamaya başladılar. Bize ders veriyorsunuz, bunu neyle izah edeceksiniz? Anlatın. Biz açık sözlü olduğumuz zaman hoşlarına gitmiyor.

Şimdi, mesele şu: Niye Türkiye'den rahatsız oluyorlar? Eksiğimiz, yanlışımız olabilir, biz buna özeleştiri de yaparız. Sünepe bir ülke olsanız, başkalarının aldığı kararları kabul ederseniz, hiçbir konuda sesiniz çıkmaz, yanlışa "yanlış" demezseniz, dik duruş sergilemezseniz sorununuz az olur. Bugünkü dünyanın geçiş noktasında veya Türkiye'nin şu geçiş noktasında biz böyle bir politika izleyemeyiz ve Türkiye'nin bu politikasına alışmadılar ama alışacaklar, alışmak zorundalar. Türkiye'ye eşit muamele yapma konusunda mutlaka ve mutlaka ders alacaklar, öğrenecekler, alışacaklar çünkü eski zayıf Türkiye değil. Yani geçmişte Sayın Temizel'in de hükûmette yer aldığı dönemlerdeki gibi ekonomimiz de zayıf değil. Onun suçu değil ama kıyaslama yapalım. Diğer konularda da zayıf değiliz ama gücümüzün de ölçüsünü biliyoruz, yumuşak gücümüz nedir, yine yaptırım gücümüz nedir, bunları biliyoruz, ölçülü kullanmak lazım. Böyle boş laflarla da olmaz bu işler. Biz bunu gayet iyi bir şekilde gerçekten sürdürüyoruz. Bunu da özellikle söylemek isterim.

Yine, Sayın İhsanoğlu, çok teşekkür ediyoruz. Büyükelçilik sayımızın artması illa bir seçime bağlı olamaz. Doğru, BM Güvenlik Konseyi seçimlerinde, ikincisinde seçilemedik. Ben yeni Bakan olmuştum, New York'a gittim, birçok ülkeyle görüştüm. Herkesin söylediği "Ya, siz sonradan aday oldunuz, biz önceden söz verdik. Hatta karşılıklı destek anlaşması imzaladık birçok ülkeyle. Ya, sözümüzden dönemeyiz." Ha, söz verip de vermeyen bazı, bölgemizdeki ülkeler de oldu, o ayrı bir şey. Ama işte geçen gün UNESCO İcra Komitesine Avrupa kontenjanından 4 ülkeyle yarıştık, Almanya'yı geride bırakarak seçildik. Bunu neyle değerlendirirsiniz?

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Memnuniyetle karşılarız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yani memnuniyetle karşılayacağız tabii.

Demek ki yani Türkiye'nin itibarı falan öyle sıfırlarda, yerlerde değil. Almanya gibi bir ülkeyi UNESCO gibi bir yerde seçimde geriye bırakıyoruz ve biz seçiliyoruz diğer 3 ülkeyle beraber. Bunlar güzel şeyler. Ha, bir seçime bağlamayalım. Fakat büyükelçilik açtığımız ülkelerle ve bölgeyle, ona bağlı, etraftaki ülkelerle ticaretimizi kıyasladığımız zaman çok ciddi artışlar var. Yani işin siyasi boyutu, görünürlük, diğer konular hariç çok ciddi artış var. Harcadığımız paranın 100 katı ticaretimize, ekonomimize katkı sağlıyor. Diğer ekonomik müzakereler, serbest ticaret, ondan sonra tercihli ticaret anlaşması müzakereleri, kültürel anlaşmalar... Siyasi ilişkilerimizin gelişmesinin yanında ekonomik ilişkilerimize de gerçekten çok ciddi katkısının olduğunu görüyoruz.

Efendim, birçok arkadaşımız sordu: Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi, daha doğrusu Avrupa Konseyine "grand payeur"dik, niye vazgeçtik? Biz bizi denetime aldıkları için vazgeçmedik. Ve ben Dışişleri Bakanı olduğum zaman biz "grand payeur" olduk yani en çok katkı sağlayan 6'ncı ülke olduk ve bu konuda da etkim var. Cumhurbaşkanımıza arz ettik, Başbakanımıza arz ettik, konuştuk ve olduk. Böyle bir zorunluluğumuz yok. "Grand payeur" yani en fazla katkı sağlayan ülke olmakla milletvekili sayısının 18 olması arasında hiçbir bağlantı yoktur. Ama biz bunu da geçmişte ihmal etmişiz. Ben Başkan olunca buna baktım, inceledim ama Başkanlığım döneminde yapmak istemedim çünkü kendi ülkesine pozitif ayrımcılık yaptı demesinler diye. Bu tamamen nüfusla ilgili bir şeydir. Yani milletvekili sayısı, bir ülkenin orada temsilci sayısı nüfusuyla orantılıdır, verdiği parayla orantılı değildir. Her ülkenin de ödemesi gereken asgari bir ücret var, bizimki de yaklaşık 12 bin küsur avro, 13 bin. Biz "grand payeur" olduk. Fakat en son FETÖ'den yargılanan eski YARSAV Başkanına ödül vermeleri ve 60 bin euro para vermeleri bardağı taşırmıştır. Benim paramla bir terör örgütüne üyelikten ya da terör örgütüne destekten -neyse suçlaması- yargılanan bir kişiye, uyarılarımıza rağmen Avrupa Konseyi ödül veriyorsa... Ki bu Avrupa Konseyinin temel değerlerine aykırıdır ve dolayısıyla genel kurulda da bu şahsın mektubu okunuyorsa ben oraya zorunlu olmadığım bir parayı vermek zorunda değilim. Ben asgari ücret şeyimi, yine, ödemem gereken ödeneğimi, yaklaşık 13 milyon avroyu ödemeye devam ediyorum. Bu benim yükümlülüğümdür ama diğeri gönüllülüktür ve...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Beraat ederse ne olacak Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Beraat ederse... Onu bilmem ben ama inadına böyle yargılanan bir kişiye vermeleri ve...

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - "Masumiyet karinesi" diye bir şey var Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ben suçlu demiyorum. Suçlu çıkarsa peki? Ya tersi?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bütün demokrat yargıçlar kefil oluyorlar başkanlarına.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok canım. Yani burada suçlayan ben değilim, yargılama sürecini yapan da ben değilim. Ama üç aday içinde bunun tercih edilmesi kabul edilemez bizim için. Sizin için kabul edilebilir, benim için kabul edilemez. Ben de yazımı yazdım ve bundan sonra en çok katkı sağlayan ülke olmak istemediğimizi Genel Sekretere de bildirdik.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Biz kendimizi hakarete uğramış kabul etmiyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bak, arkadaşlar bilgi veriyor, bu şahıs byLock kullanıyormuş. ByLock'u kim kullanıyor? FETÖ üyesi kişilerce kullanılıyor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Birçok parti yöneticiniz de kullanıyor. Biz burada o adamı savunmuyoruz.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Böyle bir şey yok ya, böyle bir usul yok.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Neyse, arkadaşlar, yani siz bunu savunun, savunmayın, biz kararımızı verdik. Bu, Hükûmetin aldığı bir karardı ve tekrar bundan vazgeçmek de bizim kararımızdır, bunun sorumluluğu da bizdedir. Herhangi bir bedeli varsa bunun da öderiz. Bu kadar basit. Yani, ben byLock kullanan bir kişiye ödül veren bir kuruma ilaveten cebimden milletin parasını veremem, bunu da herkesin kabul etmesi lazım.

Şimdi, arkadaşlar, Başika kampı artık eskisi gibi gündemde değil. Biz zaten dedik ki: "Bu, DAEŞ sorunu, diğer güvenlik sorunları bittikten sonra Başika kampının geleceğiyle ilgili kararı Irak yönetimiyle beraber vereceğiz." Bunu kendi açıklamamıza da koyduk, kendimiz de açıkladık. Irak'ta biz zamanı geldiği zaman hangi adımları atacağız, onları da zaten kamuoyuna duyururuz.

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Ankara'da görüşülmedi mi Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ankara'da en son geldiğimizde görüşülmedi. Ben şeye gittiğim zaman da görüşülmedi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, önemli bir konuyu burada açmak istiyorum. Daha önce Mecliste, Sayın İhsanoğlu siz de sormuştunuz, yine CHP'nin de gündemindeydi bu 18 adalar meselesi. Şimdi, 18 adalarla ilgili bize yazılı sorular da geldi milletvekillerinden. Biz sade bir cevap verdik, dedik ki -yani bizim Hükûmetimize yönelik bir suçlama olduğu için- bizim dönemimizde... Ben hatta bunu daha da geriye çekmek istiyorum, 1996'ydı sanırım, Kardak krizinden sonra bu adaların fiilî statüsünde ya da hukuki statüsünde hiçbir değişim olmamıştır. Buradan ne çıkar? Buradan şu çıkar: Bu adaların fiilî durumları 1996'dan önce oluşmuştur.

Öztürk Bey Genel Başkan Yardımcınız. Kendisi biliyordur ama gelsin Bakanlığımıza, ta 1930'lardan bu yana bu konularla ilgili tüm belgeleri, bilgileri, yazışmaları incelesin, sonra da size bilgi versin. Ben Öztürk Yılmaz'a Mecliste bu konuda, aynı şekilde MHP'li arkadaşlarımıza da söyledim, "Genel başkanlarınız çağırsın beni, bu konuda bilgilendireyim." dedim.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Davet ettik biz Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok, bu konuda bir davet gelmedi.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Biz memnun oluruz. Yeniliyoruz davetimizi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, biz bu konuda memnuniyetle bilgilendiririz.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Biz sizi davet ettik.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bu konular siyasete malzeme edilecek konular değildir.

O sizin söylediğiniz ada da bizim Antalya karşısında bir ada, Marathi Adası. Bizim Antalya karşısında bir adadır. O ada da bizimdir. Öyle bir şey yoktur.

Bakın, gazetelerde öyle yanlış bilgiler çıkıyor ki milletvekili arkadaşlarımız incelemeden bunu sürekli kamuoyunda iç politika malzemesi yapıyor. Bu konuyu açtığımız zaman buradan en çok zararlı çıkacak partiyi söyleyeyim: O da CHP'dir çünkü burada gelişmelerin sorumlusu tamamen daha önceki CHP iktidarlarıdır, çok açık, net söylüyorum. Öztürk Bey gelsin, Bakanlığımızda -işte arkadaşlarımız burada- belgeleri incelesin ve ne demek istediğimi görsün.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, neden bu kadar çok tartışmaya...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Başka bir şey daha soracağım size...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Kardak'ı temizlemek...

BAŞKAN - Arkadaşlar... Sayın Arslan... Lütfen Sayın Arslan. Bir rahat olun ya!

Siz konuştunuz. Siz konuşurken Sayın Bakan ağzını açmadı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bu konuda ihtilaf olduğu zaman adımlar atabilirsiniz. Ne yaparsınız? O ülkeyle diplomasi, müzakere yaparsınız. Ne yaparsınız ihtilaf olduğu zaman? Uluslararası mahkemelere götürürsünüz, değil mi? Kendi mahkemelerinizi tanımayacağınıza göre. Ne yaparsınız? Savaş ilan edersiniz, yaparsınız.

Peki, size bir soru daha sormak istiyorum -CHP'li arkadaşlara- istikşafi görüşmeler Yunanistan'la ne zaman başlatılmıştır? Ne zaman başlatılmıştır Ümit Bey? Ahmet Bey, ne zaman başlatılmıştır? 2002. İktidarda kim vardı? Dışişleri Bakanı kimdi o zaman? Neden başlatıldı istikşafi görüşmeler? Bu sorunları diplomasi yoluyla Yunanistan'la görüşmek için başlatıldı. Ben başlatmadım. Biz iktidara gelmeden önce 7 tur görüşmeler oldu. Neden oldu bu görüşmeler?

HAYATİ TEKİN (Samsun) - CHP mi başlattı Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Evet.

HAYATİ TEKİN (Samsun) - CHP mi vardı 2002'de iktidarda?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İşte, aynı, devamı. Aynı parti. Biz başlatmadık.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Siz de Refahın devamısınız.

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Anavatan, Doğru Yol, Refah hepsi CHP.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Olur mu öyle şey ya!

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Gün gelince de "Altmış altı yıldır iktidara gelmediniz." diyorsunuz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - MHP var, o da cevap versin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, bakın...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, reddimiras yapıyorlar, siz bunu şey yapmayın.

Buyurun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Tamam, reddimiras yapıyorsanız eyvallah.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Reddimirasla ne alakası var! Koalisyon ortağı MHP orada.

MUSA ÇAM (İzmir) - O dönem koalisyon ortağı olan partiler belli.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - Aranızda halledin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Arkadaşlar, bakın, son derece net söylüyorum: 1996 yılından bu yana bu adaların statüsüyle ilgili...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Niye CHP'yi suçluyorsunuz da MHP'yi suçlamıyorsunuz?

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bizimle ne alakası var? Fiiliyatı olan var.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bir dakika arkadaşlar.

...fiziki ve hukuki statüsüyle ilgili herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ne olduysa ondan önce olmuştur.

MUSA ÇAM (İzmir) - Hayır, CHP barajın altında, 1999'da barajın altında 2002'ye kadar.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - O zamanki Dışişleri Bakanı MHP'den değildi, ben biliyorum, İsmail Cem'di.

Şimdi, arkadaşlar, başka bir konu: Kanunlar açık, net, vali ve büyükelçiyi atama koşulları açık, net. Bunları da ben belirlemedim, yıllardır böyle. Vali ve büyükelçi, dışarıdan istediğin kişiyi atayabilirsin. Birçok ülkede olduğu gibi... Hoşunuza gitmedi ama ben söylüyorum, belgeleri gelsin Öztürk Bey incelesin. Benim anlattığım bilgilere güvenmeyecekseniz sizlere anlatsın, bilgi verilsin.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Sayın Bakanım, bir konuyu da...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi...

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - İşgal olduğunu da söyleyelim. Yani o söylediğinize ilaveten yani statüde bir değişiklik olmaması demek işgalin olduğu anlamına geliyor bir şekilde, onu da bilmemiz lazım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Evet, bu istikşafi görüşmelerin fikrini ortaya koyan da o zamanki Müsteşarımız Faruk Loğoğlu'dur. O da sizde milletvekilliği yaptı. Ben çok sever sayarım, ayrı bir şey ama ben size bir şeyi anlatmaya çalışıyorum: Biz bu konularda çok popülizm yapmak isteseydik şimdiye kadar çok belge de açıklardık ve çok zor durumda da kalırdınız ama bu millî bir konudur. Bunu sizlerden de rica ettim genel başkan yardımcısı olarak.

ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) - Doğru.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - "Bunu politika malzemesi yapmayalım. Bu hassas bir konudur ve bunu yaparsak siz altında kalırsınız." dedim. Tehdit değil, gerçeği söyledim.

Şimdi, diğer bir konu...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Niye altında kalacağız? Siz kalmıyorsunuz da biz niye kalacağız?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Çünkü bizim dönemimizde hiçbir gelişme olmadı.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - İstikşafi...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bunun sorumlusu da ben değilim, bunun sorumlusu CHP iktidarlarıdır. Gelsin, belgeleri incelesin. Ondan sonra gerekenleri de inkâr etsin. Ondan sonra belgeleri paylaşalım kamuoyuyla istiyorsanız. (Gürültüler)

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hiçbir hata yapmadınız siz, hiçbir hata yapmadınız!

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Paylaşmaya hazırsanız ben paylaşmaya hazırım. Açık konuşuyorum. Yeter artık! "Belgeleri paylaşalım." diyorsanız paylaşalım.

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Paylaşalım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) -Paylaşalım.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - "Devletin sürekliliği" ve "devletin ciddiyeti" denilen bir olay vardır.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Tamam ama...

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Bunun sürekliliği var ise o kavramların hepsi dosyasının içerisindedir zaten.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Var, sürekliliği varsa işte bizden önce istikşafi görüşme başlatılması sizin Hükûmetinizde oldu. Biz de bu istikşafi görüşmeleri sürdürüyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kötü mü yani? Sürdürün. Ne var yani?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - "Biz geldik, diplomasiyi kestik." demiyoruz. Bunları Yunanistan'la sürdürüyoruz.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - İstikşafi görüşmeler sırasında durumun tespiti...

HAYATİ TEKİN (Samsun) - Yol aldığınızı duymadık Sayın Bakan.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bir sakıncası yok, görüşmeye devam edin.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, büyükelçi atama kuralları kanunla düzenlenmiş, vali atama kuralları da. Layık olan herkesi atayabiliriz, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herkesi de atayabiliriz. Eskiden, mesela, bizim bir diplomatımızın yabancı uyruklu birisiyle evlenmesi de yasaktı, askerin de yasaktı. Bunlar düzeltildi yani Türkiye değişti. Yani, evli olan arkadaşlarımızı aynı bölgelere ya da mümkünse büyükelçi oluncaya kadar aynı ülkeye de atıyoruz. Niye? Aile düzenleri de bozulmasın. Ama büyükelçiyi atarken elbette liyakat önemlidir. Siz Tokyo'ya atadığımız Murat Mercan'ı ne kadar tanıyorsunuz? Çin'i Emin Önen'den ne kadar daha iyi biliyorsunuz? Bunu herkes için söylüyorum. Emin Önen'i sadece milletvekilliği yaptığı için değil, Çin'i de çok iyi bildiği için, konuları da çok iyi bildiği için oraya atadık veya başka bir arkadaşı da atayabiliriz. Eğer burada bir başarısızlık olursa onun da sorumluluğu bendedir. Ne olur, lütfen "O atamaz, bu atamaz..." Kurallar ortada, bu kuralları da ben koymadım, bizden önce koyuldu bu kurallar. Bu kurallar çerçevesinde atarız.

Benim arkadaşlarımın da bu konuda bir rahatsızlığı olamaz çünkü bu arkadaşlarımızın hepsi de kaliteli arkadaşlarımız. İhtiyaca göre büyükelçi de atıyoruz, üst düzey görevlendirme de yapıyoruz, değerlendiriyoruz, beraber oturuyoruz, istişare ediyoruz ve herkes de dışarıdan büyükelçi atanabileceğini kabullenmek zorundadır. Bunun sorumluluğu da iktidardadır, Dışişleri Bakanı olarak bendedir. 30 büyükelçiden 5'ini kariyer memurlarından değil de dışarıdan atadığım zaman sanki hepsi atanıyormuş gibi bir hava estirmenin de bana göre hiçbir gereği yok.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Memleket zarar görüyor Sayın Bakan.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Nerede zarar görüyor ya, aksine memlekete fayda sağlıyor. Böyle bir şey olur mu ya, böyle bir mantık olur mu?

BAŞKAN - Sayın Erdinç, laf atmak yok, o benim tekelimde.

Buyurun Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sayın Kürkcü'nün de soruları vardı.

Şimdi, biz siyasi İslam terminolojisine karşıyız Sayın Bekaroğlu, bildiğim kadarıyla dinî bilgileriniz benden daha iyidir yani saygı duyuyorum. "Siyasi İslam" diye bir tabir yoktur.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle bir tabir kullanmadım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Bu, başkalarının uydurduğu, Batılıların uydurduğu bir şeydir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle bir tabir kullanmadım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Siyasi Hristiyanlık var mıdır yok mudur, ben onu da bilmiyorum ama mesela "Hristiyan demokrat", "Müslüman demokrat" veya "İslami demokrat" gibi tabirleri biz doğru bulmuyoruz çünkü din herkesin dinidir. Siyasetçiler hata yapar ve siyasetle dinin ayrı tutulması konusunda biz çok hassasız.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Öyle bir tabir kullanmadım, bir; ikincisi, literatür böyle.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İslam'ın ılımlısı ya da İslam'ın herhangi bir aşırıcılığı olmaz. "Ilımlı İslam" dediniz siz, özür dilerim. İslam'ın ılımlı olmayanı var mı, öyle bir şey olur mu?

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Siyaset bilimi sizin o dönemdeki politikalarınızı öyle tanımladı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hayır, onlara biz katılmıyoruz. Herkese bunu söyledik: "Ilımlı İslam" diye bir şey yoktur ya da "siyasi İslam" terminolojisine biz karşıyız. Ilımlı İslam olmaz, aşırı İslam da olmaz, İslam bir tanedir, onun da çerçevesi bellidir, Kur'an-ı Kerim'dir. O nedenle başkalarının tuzaklarına ne olur bizler de düşmeyelim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Çavuşoğlu, İslami bilgilerime güveniyorsanız o konuda kullanılan...

BAŞKAN - Sayın Bekaroğlu...

Sayın Çavuşoğlu, siz devam edin lütfen.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, İdlib'de Heyet Tahrir El-Şam veya...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan...

BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Bakanın on dakikası kaldı, müsaade edin de anlatsın.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sayın Dudu, dolayısıyla, burada özellikle...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama HDP'nin tek bir sorusunu cevaplamadı.

BAŞKAN - Yazılı gönderecektir.

Buyurun.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama böyle bir şey olur mu?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sürem belli, daha versin, ben...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yok, HDP'nin daha tek bir sorusuna cevap vermediniz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Benimle başladınız, Bekaroğlu'na döndünüz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ama devamında verdim size de.

Şimdi, burada Heyet Tahrir el-Şam var, evet. Buradaki terör örgütleriyle de mücadele etmek bizim görevimizdir ve burada özellikle arkadaşların savunmaya çalıştığı YPG de güneye doğru ilerlemek istemektedir. Yani Arapların yaşadığı şehirleri elde etmek istiyor. YPG'nin esasen DAEŞ'le çatışmadığını önce de söyledim, YPG kendisine bir alan oluşturmak istiyor. Şimdi, arkadaşlar, HDP'li arkadaşlara söylüyorum: Hep "YPG, YPG, YPG" diyorsunuz. Şimdi size bir soru sormak istiyorum: YPG Arapların ve diğer etnik yapıdaki insanların yaşadığı yerleri de ele geçirdi onun desteğiyle, bunun desteğiyle ve orada, hepsini de sürgüne gönderdi. Şimdi, Fırat Kalkanı operasyonundan sonra sadece Türkiye'den 70 binden fazla Suriyeli geri döndü, aynı şekilde 150 bin Suriyeli başka şehirlerden geldi. Türkiye'de şu anda 300 bin Suriyeli Kürt kardeşimiz var. Bu Kürt kardeşlerimiz şimdi YPG'nin hâkim olduğu yerlere niye dönmüyor, hiç merak ettiniz mi? Neden dönemiyor, biliyor musunuz? Bunlar YPG'nin ideolojisine karşı ve terör örgütü olarak görüyor. YPG dört ay önce 15 tane Kürt partisini kapattı. YPG bu Kürt kardeşlerimizin ellerindeki tapuları aldı, mülklerini aldı, evlerini aldı, arsalarını aldı ve kovdu. Niye bunların haklarını savunmuyorsunuz madem de bir terör örgütünün hakkını savunmaya çalışıyorsunuz? Niye?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bunun bir hakikat olduğunu bilmiyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Onlar Kürt değil mi? İlla hak savunmak için terör örgütü mü olması lazım, onların da mı eline silah alması lazım?

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bunu siz iddia ediyorsunuz Sayın Bakan.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İddia etmiyoruz, gidin konuşun. Onlarla görüşmüyorsunuz, 300 bin Kürt'ün temsilcileri var. Suriye Kürt Ulusal Koalisyonuyla gittiniz görüştünüz mü? İşinize gelmiyor çünkü öteki ideolojik olarak size yakın ve onların ağabeyi sizin partinize hükmediyor.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Biz onlarla da görüşmüyoruz.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - O sizin yorumunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yorum değil, gerçekleri konuşuyoruz biz, yorum falan değil, gerçekleri konuşuyoruz.

BAŞKAN - Kim kimin ağabeyi Sayın Bakanım? Akrabalık ilişkilerini bilmiyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - YPG'nin ağabeyi PKK, Salih Müslim'i Kandil'den çağırdı ve Türkiye'ye yönelik terör faaliyetlerini başlatması için çağırdı.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Siz de çağırdınız Sayın Bakan.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Siz de görüştünüz Sayın Bakan.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Daha iki yıl önce buradaydı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İşte, Riyad Hicab'a sorabilirsiniz, o da o zaman Başbakandı, şimdi Suriye Yüksek Müzakere Heyetinin Başkanı.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Bakan, doyurucu olmadı bu açıklama, çok üzgünüm.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Evet, gerçekler... Siz sorabilirsiniz. İşinize gelmiyor gerçekleri söyleyince.

BAŞKAN - Bizi tatmin etti Sayın Bakanım, siz devam edin.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Salih Müslim burada değil miydi Sayın Bakan?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, arkadaşlar, Türkiye ve ABD'nin vize sorunundan sonra Büyükelçiliğin yaptığı açıklamayı da sordunuz. Bu açıklamayı ABD Büyükelçiliği yaptığı için cevabını da elbet bizim Büyükelçiliğimiz verdi ve Sayın Başbakanımıza da havaalanında bir soru soruldu, ben de oradaydım, Başbakanımız da cevabı verdi. Bir: Hiçbir diplomat görevinden dolayı -benim garanti vermeme gerek yok- Viyana Sözleşmesi gereği bu şekilde işleme tabi tutulamaz ama herhangi bir kişi resmî görevin dışına çıkıp suç işlerse, teröre bulaşırsa, terör örgütüne destek verirse bunlar yasal işleme tabi tutulur. Eğer bir kariyer diplomatıysa bunu sınır dışı edersiniz, "persona non grata" Bu kişiler yerel personel, bizim vatandaşlarımız, diplomatik koruması da yok. Bu kişiler suç işlediği zaman elbette bunlar hakkında yasal işlem yürütülür. Bunu Dışişleri Bakanı sorduğu zaman ben kendisine şu soruyla cevap verdim: Herhangi bir Türk vatandaşı veya benim misyonumda çalışan bir Türk ya da Türk-Amerikan ya da Amerikan vatandaşı bir suç işledi ya da bir terör örgütüyle bağlantısı çıktı. Onun hakkında yasal işlem yapılmayacağına dair sen ABD Dışişleri Bakanı olarak garanti verebilir misin? "Veremem." dedi. Peki, ben nasıl garanti vereceğim? Güçler ayrılığından bahsediyorsunuz, böyle bir şey olabilir mi? Sordular bize: "Şu anda hakkında soruşturma geçirilen başka birisi var mı?" Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı o günkü gelen heyete "Bugün itibarıyla yok." dedi. Bu bir garanti değil ki, olmayacağı anlamına da gelmez. Yarın başka birisi suç işlerse yasal süreç işler. Ha, karşılıklı konsolosluk işleri, hukuki konularda bilgi paylaşımı ve diğer konularda iş birliğimiz daha da güçlensin diye ortak bir komisyon oluşturalım dedik, bu konuda da ilk toplantıyı zaten Ankara'da yaptılar, bilgilendirme olabilir. Nasıl biz şimdi notayla ABD'den bilgi istedik bir vatandaşımızla ilgili, bu tür iş birliği zaten yapılır ama bizim bundan sonra... "Efendim, herhangi bir kişi hakkında hukuki süreç olmayacakmış." Böyle bir şey olabilir mi? Veya "ABD'den izin alacakmışız." Kariyer diplomatıysa zaten prosedürler belli ama onun dışında birisi suç işlerse nerede çalışırsa çalışsın...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sayın Bakanım, Amerika Büyükelçiliğinin internet sitesine girip baktığınız zaman...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yalan, doğru değil, biz de cevabını verdik zaten.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Onun için de doğru mudur diye özellikle sordum. Kabul edilemez deyip, kabul edilemez olduğunun altını çizmek istedim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Kesinlikle kabul edilemez. Bizim Büyükelçilimizin web sayfasına girerseniz bizim de cevabımız orada gayet net bir şekilde var, dolayısıyla...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakanım, HDP'li vekillerin 20'den fazla sorusu var, daha birine bile cevap vermediniz yani.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, evet, Kerry, YPG'nin tehlikeli olduğunu bana söyledi, sonra kendi Dışişleri Bakanlığı farklı açıklama yapıyorsa bu benim şeyim değil yani onlar yalan söylüyorsa sorumlusu ben değilim.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Sizi boşa düşürmesinden bahsettik.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Boşa düşürür, o olur, bu olur; dürüst değillerse benim ne suçum var? Biz dürüst siyaset yapıyoruz, içeride de dışarıda da aynı şeyi söylüyoruz, doğruları söylüyoruz.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bizim gibi aynı.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Dolayısıyla, burada ABD'den bugün değişik kurumlar arasında... Bir saat içinde Trump'tan farklı açıklama geldi Katar kriziyle ilgili, bir saat sonra Tillerson'dan, Pentagon'dan farklı açıklama geldi. Bunun sorumlusu ben miyim? Onların kendi içindeki sorunlar, onlar bizi bağlayıcı ama biz neyse doğrusu, bize söylenen neyse onu paylaşıyoruz.

Aynı şekilde burada HDP'li arkadaşları bulmaya çalışıyorum da...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Demokrasi sorunlarının Türkiye dış politikasına etkisinden bahsedin.

MUSTAFA KALAYCI (Konya) - MHP'lilere de gelin Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Geleceğim, hepsine geleceğim, biraz daha süre verir Sayın Başkanım, "Kırk beş dakika." dedi.

BAŞKAN - Ne süresi Sayın Bakanım? Yazılı gönderirsiniz, biz yazılı cevapları daha çok seviyoruz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, mesela çözüm sürecinden bahsetti bir milletvekili. Çözüm sürecini kim dinamitledi?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Darbeciler, darbeciler!

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Söyleyebilir misiniz, dürüstçe "PKK dinamitledi." diyebilir misiniz?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, darbeciler dinamitledi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - O zaman...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, darbeciler dinamitledi.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - O zaman, PKK da darbecilerin ya güdümünde ya da darbecilerin bir parçası.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Darbeciler dinamitledi, siz de uyanamadınız maalesef.

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Çukurları darbeciler mi kazdı Paylan?

BAŞKAN - Efendim, uyanmak, uyanmamak...

Sayın Paylan...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Birazdan uyuyacağız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - ABD ve Rusya arasındaki ilişkimiz yani bizim onlarla yürüttüğümüz dış politika birbirine alternatif değil, daha önce de söyledim bunu ve birbirine karşı manivela da değil, olamaz da; benim çıkarım neyse ben onu yaparım. Ben NATO üyesi ülkelerden füze almak istedim çünkü hava sahamı korumak zorundayım, tehditler de var. NATO üyesi ülkeler bunu bana sağlayamıyorsa ben bir yerden bunu almak zorundayım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - İtalyanla, Fransızla imzaladınız.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Hayır, o ama uzun vadeli bir şey. Benim acil ihtiyacım var.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Füze tehdidi nereden geliyor?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İkincisi: NATO üyeliğimizle ilgili hiçbir yerde sorgulama olmamıştır. 3-5 köşe yazarı yazı yazdı diye NATO'da bizim üyeliğimiz sorgulanıyor dersek aldanırız. NATO toplantılarında görün, Türkiye'nin katkıları için hep teşekkür edilir, raporlara da girer. Biz NATO'nun önemli bir ülkesiyiz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kim bize füze atacak?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - NATO ve Avrupa Birliği için -Avrupa Birliğine almasalar da- biz önemli bir ülkeyiz, bunu kabul etmemiz lazım. Dolayısıyla arkadaşlar, NATO üyeliğimiz hiçbir yerde sorgulanmamaktadır. Bu tür şeylere lütfen...

FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) - Ama biz NATO'yu sorguluyoruz Sayın Bakanım.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, Garo Bey, Ermenistan'la biz ilişkilerimizi normalleştirmek isteriz, sınırlarımızı da açmak isteriz ama bunun şartları belli. Bu şartların oluşması için zamanında kendimiz de çaba sarf ettik ikili düzeyde. Şimdi, Soçi'de olduğu gibi, bu Minsk Üçlüsü dâhil bu işin tarafı olan ya da bu konuyla ilgilenen ülkelerle de ve AGİT'te de çaba sarf ediyoruz. Keşke bu sorunlar çözülse, Ermenistan işgal ettiği Azerbaycan topraklarından... Bu benim yorumum değil, BM Güvenlik Konseyi kararında da var, Avrupa Konseyinden çok bahsettiniz, orada da var. Dolayısıyla Ermenistan, Azerbaycan topraklarından çıkacak, çekilecek, işgal etmiş çünkü. İşgal ettiği topraklardan çekilecek. Bu konuda da bazı öneriler oldu, teklifler oldu, geri adımlar oldu. Azerbaycan'ın kabul ettiği her formülü biz kabul ederiz, bizim için burada Azerbaycan'ın tutumu önemli.

Avrupa Birliği çıpası konusunda tamamen katılıyorum. Sorunlarımız olabilir. Bugün biz Avrupa Birliğine üye olmak için başvurduk. Avrupa Birliği sürecinde karşımıza çıkan engellerin hepsi siyasidir. Avrupa Birliği konusunda, müzakere konusunda her türlü faslın -23, 24 dâhil- açılmasına hazırız, müzakere edilmesine hazırız. Açılış kriterlerini ve kapanış kriterlerini karşılamaya hazırız, bunu açık, net bir şekilde Avrupa Birliğine de söyledik. Yeter ki bizim karşımıza siyasi engeller çıkarılmasın.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama içeride normalleşme ve restorasyon lazım. Demokrasi...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Ama zaten o kriterleri karşılamak ne demek? Fasıl açılır, açılması için kriterler verilir; karşılayamazsam, o açılış kriterini karşılayamazsam açılmaz ama siyaseten önceden blokaj koyarak bunlar olmaz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama bunun açılması için...

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - ...kriterlerinden geri düştük.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Maşallah, bizim dediğimiz hiç önemli değil, hep Avrupa Birliğinin avukatlığını yapıyorsunuz, o da güzel bir şey!

GARO PAYLAN (İstanbul) - Açılması için bizim de burada rahatlama, normalleşme sağlamamız lazım.

ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Kendi avukatlığımızı yapıyoruz, canımız yanıyor.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şimdi, Sayın Kuşoğlu, Zarrab konusunda zaten gerekli cevabı verdim.

Sayın Kürkcü, sözleşmelerle ilgili...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sayın Başkanım, son on dakika rica ediyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Sözleşmelerle ilgili, Birleşmiş Milletlerle 18 sözleşmenin 15'ine tarafız. Şimdi 16'ncısına taraf olmak için onay işlemi sürmektedir; imzalamışız, onay işlemi var. Diğer 2'siyle ilgili de değerlendirmemiz devam ediyor. Bunlara baktığımız zaman, 194 ülkeden zaten sadece 57'si 1 tanesine taraf olmuştur, diğerleri de bugüne kadar sadece 22 yani herkes taraf olup da Türkiye olmadı değil ama illa herkesin önceden taraf olmasını beklememek lazım, değerlendiriyoruz bunları ama demek ki her ülke değerlendiriyor, hassas konular var. Dolayısıyla zaten 15 tanesine taraf olmuşuz, 1 tanesini imzalamışız, onay süreci devam ediyor, 2'siyle ilgili de değerlendirmelerimiz devam ediyor.

Sayın Tamaylıgil, çok teşekkür ediyoruz değerlendirmeleriniz için. Tabii, Bulgaristan, Avusturya... Esasen dönem başkanlığı önemli ama kararları dönem başkanlığı almıyor. Dönem Başkanı ne yapıyor? Toplantılara sizi çağırabilir, çağırmayabilir yani Dışişleri Bakanları Toplantısı'na, gayriresmî toplantılara veya bazı konularda inisiyatif alabilir ama temel konularda tabii Konseyin, Komisyonun karar vermesi lazım. Ama bizim her dönemde o ülkelerle de ilişkilerimizi sürdürmemiz lazım.

Ovaköy Kapısı'nın açılmasıyla ilgili Irak'la görüşmelerimiz devam ediyor. Irak'ın burada talepleri bizim için tabii kriter dedik baştan beri. Esasen diğer sınır kapılarının kontrolünü de Irak Merkezî Yönetimi almak istiyor. Anayasa'ya göre de sorumluluk onda ama defakto durumlar oluşmuş. Şimdi görüşmeler kendi aralarında devam ediyor. Umarım barışçıl bir şekilde bu sorun da çözülür. Herhangi bir aksaklık olmaz.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Irak tarafı müspet mi efendim?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Açılmasına mı?

ERKAN HABERAL (Ankara) - Evet.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Irak tarafı müspet bakıyor ama diğer kapıların da, yine kapıların karşı taraftaki kontrolünü de almak için hem askerî şekilde ilerledi ve daha sonra müzakereleri bölgesel yönetimle sürdürüyorlar.

Sayın Çam, yine referandum, Hollanda konusunu cevapladık.

Konsolosluk işlemleriyle ilgili uyarılarınıza teşekkür ediyoruz. Gerçekten, bu konuda şikâyetleriniz olursa gittiğiniz yerlerde veya vatandaşlar yazarsa bize ulaştırın. Twitter'dan yazıyor vatandaş, hemen dönüyoruz; sosyal medyadan yazıyor, hemen dönüyoruz; telefonla söylüyor, dönüyoruz ve vatandaşlarımızın talepleri bizim için çok önemlidir. Varsa bir eksikliğimiz gidermek bakımından da çok faydalı oldu, çok teşekkür ederim. Arkadaşlarımız bu konuyla ilgilenecekler.

Sayın Haberal, PKK, Irak'ın bir egemenlik sorunudur, bunu Irak yönetimi de kabul ediyor, İbadi de en son geldiğinde bunu teyit etmiştir ve PKK'nın kendi topraklarında -bir terör örgütünün- aynı DEAŞ gibi temizlenmesi konusunda Irak'ı her zamankinden daha kararlı gördük. Neden? Çünkü bir sorunu aşağı yukarı bertaraf ettiler, DEAŞ ülkeden temizlendi aşağı yukarı, şimdi sıra diğer terör örgütlerine geldi ve bu konuda Irak'la birlikte çalışacağımızı...

ERKAN HABERAL (Ankara) - İş birliği yapacağız yani.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - İş birliği yapacağız, her türlü iş birliğini yapacağız çünkü onlar için de düşman. Esasen Barzani'ye sorabilirsiniz, Barzani her zaman şunu söylüyor: "PKK birinci derecede buradaki Kürtlerin düşmanıdır, ikinci derecede Türkiye'deki Kürtlerin düşmanıdır, üçüncü derecede sizin ülke olarak düşmanınızdır." Bunu söyleyen Barzani. en son Erbil'e gittiğim zaman da bunu bir kere daha söylemiştir. Dolayısıyla terör örgütleri ile Kürt kardeşlerimizi de çok iyi şekilde ayırt etmek lazım.

Şimdi, çok sayıda FETÖ'cü iade ediliyor. Bazı ülkeler açıklanmasını istiyor, bazıları açıklanmasını istemiyor. Açıklanmasını isteyen ülkelerle ilgili zaten yaptık ama bu rakamları arkadaşlarımızla uygun bir şekilde, bir zarf içinde size gönderelim ki...

ERKAN HABERAL (Ankara) - Başika kampını söylemediniz efendim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Biraz önce söyledim, Başika kampı şu anda gündemde değil ama biz daha önce anlaştık, uygun bir zamanda ne olacağına dair kararı Irak yönetimiyle beraber vereceğiz.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Daha bir karar nihayete ermiş değil mi?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok, henüz bir karar yok. Şu anda öncelikli konular olduğu için sıra ona gelmedi.

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Bu arada Türkmenlere biraz eğitim versek.

UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Rakka'dan gelen IŞİD'çiler...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Türkmenlere eğitim veriyoruz, sayısını da artırıyoruz, 200 daha ilave Türkmen kardeşimizi buradaki Türkmen gücüne de dâhil ettik.

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Başika'daki Türk peşmergeleri değil de artık...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok, yok, diğer alanlarda.

Şimdi, Kerkük petrolü zaten -bir soru da onunla ilgiliydi- Irak Merkezî Yönetimi'nin eline geçmiştir, Anayasa'ya göre de zaten onlarındır. Buradan daha önce defakto bir şekilde bölgesel yönetimin elindeyken zaten onların bütçeden aldığı pay yüzde 23'e çıkmıştı, yüzde 23'tü buradaki Kerkük petrollerini de sattıkları için, kullandıkları için. Dolayısıyla, bu yüzde 17 meselesi tabii onların Anayasa meselesi.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Hâlâ alıyorlar mı?

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Şu anda yüzde 17'yi görüşüyorlar, maaşları görüşüyorlar yani peşmergenin de merkezî devlete bağlanması ya da yönetime bağlanması, maaşlarının Bağdat tarafından ödenmesi gibi birçok detaylı konuları kendi aralarında görüşüyorlar.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Türk bankalarında bloke edildiği basında çıkmış, o açıdan sordum efendim. Bu yüzde 17...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok, yok, herhangi bir blokaj yok.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Türk bankalarında bloke edildiği...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yok, yok, herhangi bir blokaj yok.

ERKAN HABERAL (Ankara) - Öyle bir şey yok.

Teşekkür ederim.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Diğer taraftan, AİHM kararlarıyla ilgili bir sorunuz olmuştu. Bu konuda da size yazılı bir şekilde... Çünkü bayağı uzun bir liste var burada. Arkadaşlarımız yazılı bir şekilde size göndersinler, siz de bilgi sahibi olursunuz efendim.

Diğer taraftan...

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Bir sözleşmenin onaylanmasına dair sormuştum. Birleşmiş Milletlerle...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - O sözleşmeyi söyledim biraz önce, 2 tanesini değerlendiriyoruz dedim.

BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) - Ha, değerlendiriyorsunuz.

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - Yani, taraf olan ülke sayısını da vererek onları söyledim biraz önce.

Aynı şekilde, AİHM kararlarıyla ilgili de yine, birçok ülkede AİHM kararlarını Bakanlar Komitesi dediğimiz, bir de uygulanmasıyla ilgili AKPM'de bir komisyon var -Utku Bey veya orada üye olanlar arkadaşlarımız bilirler- bunlarda zaten tüm ülkeler için AİHM kararları uygulanıyor mu uygulanmıyor mu diye rutin takip edilir, uygulanmaya başlandığı zaman bunlar düşer. Biz burada AİHM kararlarına her zaman saygı gösteriyoruz ama AİHM'den de 6 bin civarında dosyayı geri aldık, özellikle uzun tutukluluktan dolayı ya da başka sebeplerden dolayı. Burada bu tip bir komisyon oluşturuldu, vatandaşlarımızın tazmini buradan yapılıyor, vatandaşlarımızla devlet bu şekilde paylaşıyor.

Öztürk Yılmaz Bey'in yine "grand pair"le ilgili sorusuna cevap verdim.

Şimdi, Cumhurbaşkanlığından da açıklama yapılabilir, sözcüsü var Cumhurbaşkanımızın, biz de açıklama yapabiliriz. Bazen onlar Cumhurbaşkanımız adına açıklama yaparlar, bazen bizim sözcümüz açıklama yapar. Burada gayet güzel bir şekilde uyum var. Açıklama yapılacağı zaman bizden de bilgi istenir, Dışişleri Bakanlığından, arkadaşlarımız da bu bilgiyi Cumhurbaşkanımıza gönderirler. Cumhurbaşkanımız devletin de başıdır, Hükûmetin başıdır dolayısıyla bu konularla ilgilenmesi -aday olduğu zaman da zaten açıkça söylemiştir- dış politikada da görüş belirtebilir, sözcüsü de görüş belirtebilir, ekonomik konularda da sosyal konularda da her konuda görüş belirtebilir. Burada devletin kurumları arasında bir çatışma olmaz. Gereksiz böyle kıskançlık, kısır döngülere biz hiçbir zaman girmedik, girmeyiz. Zaten hepimiz Cumhurbaşkanımızın emrinde çalışıyoruz. Yani Cumhurbaşkanımız devletin başıdır, Başkomutandır, Hükûmetin başıdır. Dolayısıyla burada da hiçbir çelişki de yoktur, bunlar normaldir.

Dışarıdan atamayla ilgili de cevabı verdik.

Şimdi, ben notlardan ve sorulan sorulardan cevap vermeye çalıştım. Değerli Başkanım, süremizi de aştık. Eğer burada cevap veremediklerim varsa onları da yazılı bir şekilde arkadaşlara, biz bir daha bakarız sorulara, iletmeye çalışırız.

Hatip arkadaşlarımıza tekrar...

MUSA ÇAM (İzmir) - AİHM yargıcıyla ilgili sorusu var Sibel Özdemir'in.

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Seçim süreci...

DIŞİŞLERİ BAKANI MEVLÜT ÇAVUŞOĞLU (Antalya) - AİHM yargıcıyla ilgili bir iade oldu, şimdi tekrar Adalet Bakanlığımız bir çalışma başlattı. Daha önce de olmuştu bu, geçmişte de olmuştu, başka ülkeler için de olabiliyor. Yani herhangi bir adayda da bir eksiklik olduğu zaman, orada 3 adayın da hepsinin eşit olması lazım, birinde bir eksiklik olduğu zaman veya başka bir bilgide bir şey olduğu zaman oradaki komisyon karar verebiliyor, biz de bunun gereğini yapıyoruz, yeni liste gönderilecek.