KOMİSYON KONUŞMASI

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinize iyi akşamlar diliyorum. Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çalışmalarında başarılar diliyorum. Ben de sunumumu, sürenin içerisinde, mümkün olursa daha kısa bir süre içerisinde bitirmeye gayret edeceğim.

Sizlere takdim ettiğimiz kitapçığın içerisinde teferruatlı bir şekilde faaliyletler yer alıyor; ben çok kısaca önemli gördüklerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Öncelikle, 3'üncü Millî Kültür Şûrası geçtiğimiz 3-6 Mart tarihleri arasında İstanbul'ta toplandı; önemliydi. Bakanlığımızın ev sahipliğinde, millî kültürümüzün ihyası, zenginleştirilmesi ve çağın gereklerine uygun yeni kültür politikalarının üretilmesi hususunda önemli bir çalışma oldu. Bu Kültür Şûrası'ndan sonra bununla ilgili olarak, komisyonlardaki değerlendirmeler sonucu ve şûra sırasındaki tartışmalar sonucu oluşan fikirlerden çok değerli bir strateji belgesi ortaya çıktı. Bunu, önümüzdeki yıllarda yapacağımız, millî kültür alanında yapacağımız faaliyetlerde elimizde bir yol haritası, bir pusula olması bakımından önemsediğimizi ifade etmek isterim.

Hemen arkasından, bendeniz bu Bakanlığı aldıktan sonra, 3'üncü Turizm Şûrası'nı 1-3 Kasım tarihlerinde Ankara'da gerçekleştirdik. Sektörle ilgili bütün sektör temsilcilerinin, mesleki kuruluşların, üniversitelerin, araştırma merkezlerinin tamamının katıldığı çok güzel, çok üst düzeyli bir çalışma oldu. Bu şûranın sloganı "Tam Zamanı"ydı. Bildiğiniz gibi Türkiye turizmde, rahmetli Özal'ın ilk atılım dönemini gözönünde bulundurursak o dönemde önemli bir atılım gerçekleşti. 2'ncisi ise 2002'den itibaren Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığıyla başlayan süreçte turizmin altyapısının tamamlanmasıyla ilgili önemli çalışmalar; yollar, havaalanları, Türk Hava Yollarının çok ciddi şekilde gelişmesi, birtakım yeni desdinasyonların ortaya çıkmasıyla ikinci hamle yapıldı. Şimdi, altyapısı hazır olan bir turizm sektörüyle karşı karşıyayız. Bu arada turizm sektörümüz çok ciddi bir birikime sahip oldu. Şimdi tam zamanıdır dedik, üçüncü hamle dönemidir dedik ve 1-3 Kasım tarihlerinde yapmış olduğumuz bu şûrayla birlikte de bir üçüncü hamle döneminin başlangıcını, inşallah, gerçekleştirmeye çalışacağız.

Ayrıca, bu şûrada yaptığımız önemli işlerden biri de, ilgili bakan arkadaşlarımız, Maliyeden Ekonomi Bakanlığına, Ulaştırma Bakanlığına, Orman ve Su İşleri Bakanlığına kadar bütün bakan arkadaşlarımız şûraya katıldılar ve daha evvel, sektörden elde ettiğimiz bilgileri, verileri, ihtiyaçlar, talepler "Her bakanlıkta ilgili talepler nelerdir?" bunları dosya olarak kendilerine sunmuştuk. Onlar da sağ olsunlar, özel bir bakanlar oturumunda sektörle ilgili bütün soruların cevaplarını açık yüreklilikle verdiler. Bunlar da bundan sonraki süreçte yapacağımız turizm hamlesinin önemli bir ayağını oluşturdu. Turizmdeki...

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Kitaplaştırıldı mı 3'üncü Turizm Şûrası?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Daha henüz değil ama çok yeni, 1-3 Kasım. Millî Kültür Şûrası kitaplaştı, onu sizlere takdim edebiliriz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Memnun oluruz.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sağlık Bakanımız da Turizm Şûrası'na katıldı mı?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Sağlık Bakanımız da katıldı, evet.

Şimdi, yeni dönemde, bu üçüncü hamle dönemi diyeceğimiz dönemde turizm stratejimizle ilgili birkaç tane alanı önemsiyoruz; bunlardan bir tanesi, yeni pazarlara açılmaktır. Türkiye'nin özellikle Çin, Hindistan, Japonya, Güney Kore, Endonezya ve Malezya başta olmak üzere Uzak Doğu Asya ülkelerine açılımının sağlanması için özel bir gayret sarf ediyoruz. Bendeniz de Bakan olur olmaz bir, iki hafta sonra Çin Halk Cumhuriyetinde Chengdu şehrinde yapılan Dünya Turizm Örgütü Kongresi'ne katıldım, orada önemli görüşmeler yaptık, Çinli yetkililerle görüşmelerimiz oldu. İnşallah, o kapıları tıklatacağız ve orada yaklaşık bütün bu saydığım 6 ülkenin nüfusunu toparladığınız zaman neredeyse dünya nüfusunun yarısı ve daha önemlisi, bu ülkelerin her birisinde son derece canlı ve yeni orta sınıflar var. Mesela sadece Çin'de 300 milyona yaklaşan bir yeni orta sınıf var, çok ciddi alım gücü olan ve her türlü harcama yapma potansiyeli olan bir grup, burayı, bu kapıyı tıklatıp inşallah Türkiye'nin yeni turizm pazarları olmasını sağlayacağız.

İkinci stratejimiz ise yeni ürünler oluşturmaktır. Sadece deniz, güneş, kum değil bunun dışında Türkiye'nin sağlık turizminden yaşlı bakım turizmine, kongre turizmine, kış turizmine, yayla turizmine, spor turizmine kadar çok sayıda farklı alanlarda yeni ürünler oluşturabiliriz. Ayrıca bu ürünleri komşu ülkelerle birlikte ortak paketler oluşturarak -o görüşmeleri de yapıyoruz- Türkiye'yi ve bu bölgeyi önemli bir turizm destinasyonu hâline getirebiliriz.

Yine, turizm ve kültür ikisi birbirinden ayrı gibi duran ama birbiriyle alışverişi olan iki alan. Özellikle son yıllarda Türkiye'ye karşı başta bazı Batı ülkeleri olmak üzere giderek artan bir ön yargı var. Bu ön yargının temelinde yabancı düşmanlığının, İslam karşıtlığının ve bunun somut hâle indirgenmiş hâli olan Türkiye karşıtlığının zaman zaman hele 2016 yılında olduğu gibi Türkiye turizmini de ayrıca olumsuz etkileyen bir yönü var. Onun için biz bu dönemde kültür ve turizmi Türkiye'nin yumuşak gücü olarak, yumuşak güç enstrümanları olarak kullanacağız. Çünkü şunu biliyoruz ki siyasetin dili başka bir şey, turizmin dili başka bir şey. Örnek olsun diye söylüyorum: Türkiye'ye ilk dokuz ayda gelen Alman turistlerin sayısı 3 milyonu geçmiştir. Normalde geçen sene, bu sene Alman siyasetindeki anti Türkiye karşıtı söylemleri üst üste koysanız hatta açıkçası "Türkiye'ye gitmeyin, Türkiye'de tatiliniz geçirmeyin." kampanyalarına rağmen buraya Almanların gelmiş olması turizmin ayrı bir dili olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin kültür ve turizm potansiyelini inşallah bir yumuşak güç olarak kullanacağız. Şûrada da ifade ettim, çok açıkça söyleyebiliriz ki Türkiye dünyanın en büyük arşividir ve dünyanın en zengin kütüphanesidir. Bu büyük kültürel zenginliği çeşitliliği inşallah turizmde de önemli bir güç olarak kullanacağız.

Turizm sektörümüz çok şükür tekrar canlanmaya başladı. 2016 yılında Türkiye Avrupa'da 6'ncı sırada oldu ki 2016 bizim için kötü bir yıldı. 2017 yılının ilk dokuz ayındaki verilerimiz ise geçen yılla kıyaslandığında yüzde 28,7'lik bir artış gösterdi. Yüzde 26,6 milyon kişi Türkiye'yi ziyaret etti. Turizm gelirlerimizde ise aynı oranda olmasa da bir artış var, yüzde 16,5 bir artış var, 20,2 milyar dolar oldu. Bu veriler böyle devam ederse 2017 sonunda 31,4 milyon turistin Türkiye'yi ziyaret edeceğini tahmin ediyoruz. İlk dokuz ayda İstanbul ve Antalya, her ikisinin toplamı 16 milyon turisti geçti. Dediğim gibi 3 milyona yakın Alman ziyaretçi, 4 milyonu üzerinde de Rus ziyaretçinin gelmesi krizlerin yaşandığı bu iki ülkeyle olan ilişkilerin aslında turizmde başka bir şekilde seyrettiğini de gösteriyor. Hedefimiz 2023'te 50 milyon turist ve 50 milyar dolar turizm kapasitesine, gelir kapasitesine ulaşmaktır.

Bu bölümde çok kısaca önümüzdeki büyük projeleri, önemli projeleri sizlerle paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, 6 Kasımda İstanbul'da Sayın Cumhurbaşkanımızın lansmanını gerçekleştirdiği İstanbul AKM binasıdır. AKM binası yenileniyor. İnşallah, Atatürk Kültür Merkezi Türkiye'nin övünç projelerinden birisi olacaktır, hem mimarisiyle hem estetiğiyle hem fonksiyonelliğiyle hem şehrin meydanıyla bütünleşen havasıyla hem de kapasitesiyle tam bir kültür merkezi olacak. Sadece bir opera binası olmanın ötesinde konser salonlarıyla, sahneleriyle, küçük tiyatro sahneleriyle, konferans salonlarıyla, sinema salonlarıyla, oda tiyatrolarıyla ve kültür sokaklarıyla yaşayan, canlı bir kültür merkezi hâline getirmeyi planlıyoruz.

Bir başka önemli projemiz Rami Kışlası Projesi'dir. Hepiniz biliyorsunuz, yıllardır İstanbul'un bekleyen önemli projelerinden birisi. Rami Kışlasının renovasyon ve restorasyonları gerçekleşmesiyle İstanbul Türkiye'nin en büyük kütüphanelerinden birisine kavuşacak. Bu alanda 7 milyon kitabı barındıracak bir kütüphanemiz olacak. Ayrıca burası da sadece bir kütüphane olmayacak canlı, yaşayan bir kültürel mekân olacak. Burası diyebiliriz ki bir kitap vadisi şekline dönüşecek yani mücellithanesinden mürekkebin nasıl üretildiğine hatta kâğıdın nasıl üretildiğine kadar kitapla ilgili ne varsa burada bunları bir arada tutan büyük bir kitap vadisini inşallah oluşturacağız. Rami Kışlası Projesi'nin birinci etap uygulama işi tamamlanmıştır yani hemen içine girilebilecek durumda. Öncelikli fonksiyonlarımızı tespit ederek ilk bölümünü hemen hizmete açmayı düşünüyoruz. İkinci bölümle ilgili ihale tamamlanmıştır. Şimdi bu ihale süreci bittikten sonra da üçüncü etap restorasyon sürecini, ihale sürecini başlatacağız. Bu da Türkiye'nin, İstanbul'un övünç projelerinden birisi olacak ve çok değerli bir kitap havzasına, kütüphane vadisine, kitap vadisine dönüşmüş olacak.

Yine, önemsediğimiz, önümüzdeki dönem -belki yıllar alacak ama -Türkiye için, İstanbul için önemli bir proje de Kuleli Askeri Lisesinin müze olması meselesidir. Millî Savunma Bakanlığımız bu konudaki muvafakatini verdi. Bu binanın -biliyorsunuz çok geniş büyük bir alandır burası- bir kısmı ulusal müze hâline getirilecek; bu amaçla Kültür ve Turizm Bakanlığına devri konusunda Millî Savunma Bakanlığı muvafakatini bildirdi, Maliye Bakanlığının tahsis işlemleri devam etmektedir. Bu kompleksin bir kısmı ise Millî Savunma Üniversitesinin kullanımında kalacak. Burada gerçekten müzeyle ilgili Türkiye'de kimin ne birikimi varsa bunların hepsini toplayacağız. Bütün insanları, arkadaşlarımızı, bu konudaki uzmanları bir araya getireceğiz ve burayı Türkiye'nin gurur duyacağı bir ulusal müze hâline getireceğiz. Bu kadar çok kültürel zenginliği barındıran Anadolu toprakları içerisinde ne varsa, İslam medeniyetine ait ve İslam öncesi medeniyetlere ait ne varsa bunların sergilenmesini sağlayacak çok önemli bir ulusal müze hâline getireceğiz.

Bir başka devam etmekte olan projemiz İstanbul Arkeoloji Müzesi restorasyon projesi. Ben de teferruatlı bir şekilde gezdim. Biliyorsunuz, burası herhâlde bu coğrafyadaki en önemli arkeoloji müzesidir. Balkanlardan Afganistan'a kadar ulaşan, Anadolu'dan Afrika'ya kadar ulaşan büyük bir coğrafyanın, büyük medeniyetlerin eserlerini barındıran önemli bir arkeoloji müzesidir, sayılı müzelerden birisidir. Bir süredir kapalıydı. Şimdi bununla ilgili restorasyon çalışmalarını hızlandırıyoruz. Bu müzenin Türk ve dünya müzecilik tarihindeki önemi göz önünde bulundurularak bu proje en kısa süre içerisinde bitirilecek. Şu anda 45 milyonluk bir maliyetle bu projeyi sürdürüyoruz. Ümit ediyorum ki kısa süre içerisinde bitirilecektir.

Yine, hepinizin bildiği Ankara'daki Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Binası. Tabiri caizse önümüzde bir mevta gibi duruyordu. 1991 yılında yapımına başlanmış, o günün şartları içerisinde belki projesi önemli bir proje olarak görülmüş ama maalesef, uzun yıllar beklemeye alınmış, unutulmaya terk edilmiş bir binaydı. Bununla ilgili olarak da yapılmış çok ciddi bir maliyet var. Bu maliyeti de göz önünde bulundurarak bir an evvel bu binanın sonuçlandırılması için gerekli teşebbüsler yapıldı ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla mutabakata varılarak ikmal ihalesinin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından gerçekleştirilmesi konusunda bir anlaşmaya varıldı. Orada da müteahhitle görüşüldü, görüştük, anlaştık, ben de ziyaret ettim ve 2019 yılında Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası binası tamamlanarak hizmete sunulacak. 2.012 kişilik büyük bir salonu var, herhâlde Türkiye'nin en güzel orkestra çukuruna sahip olan salonlarından birisi olacak. Ayrıca 500 kişilik de küçük bir salonuyla ikinci -bu balon şeklinde gördüğünüz ortadaki ya da yumurta şeklinde gördüğünüz alan- Büyük Sahneyi oluşturuyor, onun karşısındaki alan da Küçük Sahneyi oluşturacak.

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Nerede, hangi semtte?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Bu, Gar'ın hemen yanında.

EKMELEDDİN MEHMET İHSANOĞLU (İstanbul) - Eski yerinde mi?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu) - Eski, eski, Senfoni Orkestrasının eski yeri, eski Kültür Merkezi.

Çok önemsediğimiz, çok titizlikle çalıştığımız ama maalesef, Almanlarla yaşadığımız gerilim dolayısıyla da biraz, beklediğimizden daha ağır giden -fiziki anlamda değil, kitapların geri getirilmesi anlamında- Profesör Doktor Fuat Sezgin ve Doktor Ursula Sezgin Kütüphanesidir. 35 bin ciltlik muazzam bir esere sahibiz. Sağ olsun, Fuat Sezgin Hoca ve Ursula Sezgin bu konuda gerekli her türlü desteği, yardımı veriyorlar. Burada bir "Bilimler Tarihi Kütüphanesi" oluşacak, Gülhane'de. Bu kitapların 12 bin adedi ülkemize getirildi; geri kalanlarının da hızlı bir şekilde Türkiye'ye getirilmesi için gayret sarf ediyoruz. Ümit ederim ki bunu da en kısa süre içerisinde başaracağız ve bunun resmî açılışını yaparak kitapların tamamını raflara koymuş olacağız.

Bunlar devam eden büyük projelerimiz. Bir kısmı zaten size dağıttığımız kitapçıklarda daha teferruatlı olarak yer alıyor.

Şimdi, devam eden birtakım desteklerimiz var, Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak. Bunlardan birisi, müze ve ören yerlerine yapılan desteklerdir. 201 müze ve 138 ören yeri ile Bakanlığımız denetiminde 238 özel müze faaliyet gösteriyor. Bu ören yerlerimizi ve müzelerimizi 2017 yılının ilk dokuz ayında 16,3 milyon kişi ziyaret etmiş. Ne yazık ki henüz bir kısmı gün yüzüne çıkarılmış ama tamamı gün yüzüne çıkarılamamış olan eski tarihî kazılarımız var, mesela Antalya'daki Perge gibi. Birçok yerde bu çalışmalarımız devam ediyor. İnşallah, bunları da hızlandıracak bir formülü bulmak mecburiyetindeyiz.

2019 yılında 19 yeni müze yapımı ve yenileme projesine ek olarak 43 uygulama işiyle toplam 62 müzede çalışmalar devam ediyor ve sözü edilen bu çalışmaların 2019 yılında tamamlanmasını planlıyoruz. 2017 yılında 53 milyon lira ödenek kullanılarak ayrıca 14 ören yerimiz de tamamlanmıştır.

Bu da bizim önem verdiğimiz projelerden birisi. Çok keyifli bir açılışla başlattık. Sanatçı arkadaşlarımız İstanbul'da ilk başlattığımız projeye katıldılar ve "Ayla" filminin galasından önce gösterimini orada yaptık: "Sinemaya Gitmeyen Çocuk Kalmasın" Projesi. Burada, Millî Eğitim Bakanlığımız ve belediyeler paydaşımız olarak bu projede yer aldılar. Bu yıl içerisinde 1 milyon çocuğu sinemayla tanıştıracak bir proje olacak. Bu, şu ihtiyaçtan doğdu: Büyük şehirlerimizde yaşayan ortaokul ve lise seviyesindeki öğrencilerimizin dahi hayatında sinemaya hiç gitmedikleri, sinemayla karşılaşmadıkları gibi bir gerçekle yüz yüze kaldık. Bu, iyi bir proje olacak ve inşallah önümüzdeki yıllarda da çocuklarımızı sinemayla buluşturmak için bu projeye önem vereceğiz.

Yine, devam ettiğimiz desteklerden birisi seyahat acentelerine verilen desteklerdir. 2015 yılından bu yana, biliyorsunuz, ülkemizin bazı havaalanları "tüm dünyadan gelen turistleri getiren acentelere teşvik uygulanan destinasyonlar" olarak kabul edilmişlerdir. 2017 yılında 565 milyon lira destek verdik; 2018 yılında ise bu destekleri yüzde 41,6 artırarak 800 milyon lira ödenek konuldu ve bu seviyeye çıkaracağız. Ayrıca, 2017 yılının sonuna kadar ülkemize 750 ve üstü yolcu kapasiteli kruvaziyer gemisiyle turist getiren seyahat acentelerine verilen kişi başına 30 Amerikan doları destek devam edecek. Bundan sonra bu miktarı biraz daha aşağı çekerek, daha az sayıda turist getiren kruvaziyerlere de destek verilmesi çalışmasını sürdürüyoruz. Bugün yarın çalışmayı tamamlayarak Bakanlar Kuruluna hem seyahat acentelerine yeni uçak desteği... Onu da kademelendireceğiz; yani pik sezonda getirenlere daha az destek, ölü sezonda getirenlerde daha çok destek vermek üzere bu desteklerimizi artıracağız; 1.500 dolardan 9 bin dolara kadar değişen bir oranda bu desteklerimizi sürdüreceğiz.

Bir önemli destek alanımız da turizm altyapısı ve kültür merkezlerine desteklerin devam etmesidir. Turizm altyapısını desteklemek için yerel yönetimlere 136,2 milyon lira destek sağlanıyor; birçok belediyemiz buradan istifade ediyor. Gönlümüz arzu eder ki Bakanlığın bütçesi el versin ve burada özellikle turizm faaliyetleriyle ilgili bu desteğimizi daha fazla artıralım fakat maalesef böyle bir imkânımız kısıtlı.

Ayrıca, çevreye duyarlı 226 turizm tesisine bu yıl içerisinde 20 milyon lira enerji desteği sağlanmıştır.

Yine, kültür merkezlerinin yapımıyla ilgili olarak desteklerimiz sürüyor. 2017 yılının sonuna kadar 3 kültür merkezi -İzmir Bornova, Sinop ve Kırıkkale merkezleri- kültür merkezleri olarak faaliyete geçecek, tamamlanacaktır. 2018'de de 9 kültür merkezini tamamlayacağız. Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşlarının kültür merkezi projelerine de 15,6 milyon lira destek verildi.

Bu süre içerisinde ülkemizin yurt dışındaki görünürlüğünün ve temsilinin artırılması bakımından hakikaten çok yoğun bir döneme, tabiri caizse hamle dönemine girmiş bulunuyoruz. Bu çerçevede, hepinizin yakinen takip ettiği, geçen hafta gerçekleşen 2018-2021 dönemi için UNESCO Yürütme Kurulu üyeliği seçimini Türkiye kazanmıştır. 195 ülke arasından oy sahibi olan 184 ülkenin 154'ünün oyunu alarak Türkiye buraya girmeyi başardı. Özellikle Türkiye'nin dış politikada yalnızlaştırılmaya çalışıldığı bu dönemde bu UNESCO Yürütme Kurulu üyeliğine seçilmiş olmamız fevkalade değerlidir, önemlidir. Bununla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığımıza, Millî Eğitim Bakanlığımıza ve Kültür ve Turizm Bakanlığımızdan ilgili arkadaşlarımıza, bu çalışmaları yürüten arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum.

Yine, bu süre içerisinde Filistin, Gürcistan, Katar, Kosta Rika, Kuveyt, Macaristan, Mozambik, Özbekistan, Rusya, Tanzanya, Venezüella gibi ülkelerle turizm ve kültür alanlarında anlaşmalar imzalanmıştır. Demin de ifade ettim, 10-16 Eylül tarihleri arasında Çin Halk Cumhuriyeti'ndeki Dünya Turizm Örgütü'nün 22'nci Genel Kurul Toplantısı'na iştirak ettik, bendeniz de katıldım. Burada çok sayıda ikili görüşmeyle Türkiye'nin kültür, sanat ve turizm değerlerinin dünyaya tanıtılmasıyla ilgili çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.

Yine, 2 Ekimde Paris'te OECD'nin -100'üncü toplantı olduğu için önemliydi- 100'üncü kültür ve turizm bakanları toplantısına katıldık. Burada da önemli temaslarımız oldu.

Yine, önümüzdeki günlerde, 20-24 Kasım tarihleri arasında Ordu'da 9. Milletlerarası Türk Halk Kültürü Kongresi toplanıyor. Bu, Türkiye'de uzun yıllar sonra ilk sefer yapılması bakımından değerli bir toplantıdır. 181 yurt içinden, 37 de yurt dışından olmak üzere toplam 218 katılımcı olacak. Bu toplantının bildirilerinin sonuçları itibarıyla da önemli olacağını ifade etmek isterim.

Bu toplantıyı, 1. Ulusal Telif Hakları Kongresi'ni 26 Nisan 2018'de gerçekleştireceğiz. Ümit ediyorum ki o tarihe kadar telif yasasını da yasalaştırmış olacağız ve böylece Türkiye'de önemli sorunlardan birisi olan fikrî mülkiyet haklarının korunması konusunda hem farkındalığın oluşturulması hem bunlarla ilgili özellikle genç nesillere birtakım eğitimlerin verilmesi bakımından bu kongre önemli bir dönüm noktası olacak. Uluslararası kuruluşlar da bu toplantıya davet edilecek.

Bir başka çalışmamız, kütüphanelerin çalışma saatlerinin düzenlenmesidir. İstiyoruz ki kütüphaneler yaşayan mekânlar olsun, yaşayan kütüphaneler hâline getirilsin. Bununla ilgili olarak, 2017 yılının sonuna kadar her ilimizdeki il halk kütüphanelerinin gece 22.00'ye kadar çalışmasını sağlamak üzere ilgili arkadaşlara talimat verildi. Şu ana kadar 68 kütüphanemiz mesai saatlerini uzatmıştır. İstanbul'da Beyazıt Kütüphanesi yenilenen şekliyle yirmi dört saat hizmet veriyor, vermeye başladı. Hatta şunu arzu ediyoruz, belki takip ediyorsunuz: Ben gittiğim bazı yerlerde gençler geliyor, buluyorlar, "Aman, ne olur bizim kütüphane de sabaha kadar açık kalsın." diyorlar. Bu çok sevindirici bir şey. Özellikle üniversite öğrencilerinin ders çalıştığı mekânlar, kitapla haşır neşir olduğu mekânlar. Öyle ki gençlere dışarı çıkmadan, karınları acıktığında, ne bileyim, çayını, çorbasını içecekleri, simidini, poğaçasını yiyebilecekleri imkânları da verelim; o kütüphanenin içerisinde, müsait olan salonlarında, yerlerinde dışarı çıkmadan, hele soğuk kış günlerinde orada daha uzun süreler çalışabilsinler. Bunu önemsiyoruz, kütüphaneleri yaşayan mekânlar hâline getireceğiz.

Tiyatromuz geniş kitlelere ulaşıyor. 216 özel tiyatroya geçen sezonda 5 milyon TL destek sağlandı. Devlet tiyatrolarımız 68 sahnede milletimizle buluşuyor. 150 oyun -bunların 77'si çeviri olmak üzere- sahnelendi şimdiye kadar. Yine şimdiye kadar tiyatro sezonunda 5.941 temsille yaklaşık 1 milyon 750 bin seyirciyle buluşmuş ki bu da fevkalade önemli bir rakamdır. Bundan dolayı tiyatrolarımızın önemli fonksiyon icra ettiğini ifade etmek isterim.

Yine, Adalet Bakanlığıyla iş birliği hâlinde -bunlara katılabilirsem ben de en azından bir iki tanesine katılmak isterim, milletvekili arkadaşlarımız katılırsa çok büyük moral olur- "Son Kuşlar" oyununu cezaevlerindeki tutuklu olan arkadaşların ayağına getireceğiz hatta bazılarında tutuklu olanların, hükümlü olanların oynamaları sağlanacak. 25 cezaevinde 103 temsil verilerek 9.300 kişiye ulaştığımız, bunları da, bu projeyi de sürdüreceğiz.

Sinema sektörümüzde gözle görülür bir artış var. Yani 2002-2017 yılları arasında 2.090, 2002 yılları arasında tiyatroya verilen desteğin 35 katına çıkmışız, 191 milyon lira yaklaşık bir destek verilmiş. Bu yıl içerisinde şimdiye kadar 121 yeni yerli film seyircisiyle buluşmuş, toplam seyirci sayısıysa 53,6 milyon kişi. Geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 20'lik bir artış göstermiş izleyici sayısı ve böylece tüm zamanların izleyici sayısı bakımından rekor kırılmış.

Yine, çok önemsediğimiz bir husus: Türkiye Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra dizi yapımında, dizi ihracatında dünya 2'incisi. Yine çok önemsediğimiz yüzde 48'lik yerli film izlenme oranıyla da Avrupa'da 1'inci olan bir ülkeyiz. Bakanlığımızın desteklediği filmlerden olan yönetmenliğini Sayın Semih Kaplanoğlu'nun yaptığı "Buğday" filmi Tokyo'da en iyi film ödülünü almıştı. Desteklediğimiz bir diğer film olan "Ayla" filmi ise Oscar'da Akademi Ödülleri'nde ülkemizi temsil etmeye aday film olarak gösterilmiştir. Bunlar da Bakanlığımızın desteklediği filmler bakımından bizim için övünç meselesidir.

Sürekli olarak takip ettiğimiz bir başka alanımız ise yurt dışına kaçırılan tarihî, kültürel varlıklarımızın ülkeye geri getirilmesidir. Medyada çok çıktı, çok görünür oldu. Perge'deki Herakles Lahdi tekrar Antalya'ya törenle getirildi ve orada müzedeki yerine konuldu ve çok sayıda ziyaretçi ziyaret etmeye başladı. Şimdi, tabii, eseri geri getirince kolay görünüyor ama İsviçre'de 2010 yılında eserin ilk izine rastlanıyor. Ondan sonra çeşitli uzun mücadelelerden sonra... Biraz şunu da söyleyeyim: İsviçre makamları iş birliğine yatkın olduğu için süre de daha kısa oldu çok şükür ama ona rağmen yedi yılı aşan bir süre içerisinde ancak getirildi, yerine konuldu. Şu anda 2017 yılında toplam 44 tarihî eserin iadesi sağlandı. 56 eserin de iade edilmesiyle ilgili çok yakın yani hafiye gibi takibi yapılıyor. En son, biliyorsunuz, Christie's Müzayede Salonu'nda müzayedeye çıkmak üzere olan Mustafa Efendi'nin oğlu 16'ncı yüzyılın büyük hattatlarından Şeyh Hamdullah Efendi'nin el yazması Kur'an-ı Kerim'inin orada müzayede yapılmasından vazgeçmek zorunda kaldılar, geri çektiler, şimdi o eserin de takipçisiyiz. Ümit ederim ki Türkiye'ye getirmek mümkün olur.

Ayrıca önümüzde bazı kanunlar var, bu kanunları da yenileyerek yolumuza devam edeceğiz. Bunlardan birisi, meşhur Sinema Kanunu. Sinema Kanunu'nu yenileyerek Türk sinemasının daha rekabetçi bir endüstri hâline dönebilmesi için altyapı çalışmalarını tamamlayacağız. Sektör paydaşlarıyla tamamıyla müzakere hâlinde bu süreçler götürülmüştür ve burada hemen hemen herkesin ittifak içerisinde olduğu somut ve planlı adımlar atılacaktır.

Bir başka önemli konu da "telif yasası" dediğimiz 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu değiştiren çalışmamızdır. Burada da bütün sektör temsilcileri, meslek kuruluşlarıyla toplantılar yapılmış ve böylece eser sahiplerinin alın terleri, akıl terleri, fikir terlerinin korunabilmesi için her türlü tedbirler alınmış ve burada da bu da sektörü rahatlatacak bir kanunumuz olacak inşallah.

Bütün bunlardan sonra Kültür Bakanlığımızın 2017 bütçesi -bağlı kuruluşlar, ilgili kuruluşlar dâhil- 3 milyar 459 milyon küsurdu. 2017 bütçemizin yüzde 25'i yatırıma, yüzde 75'i ise maalesef cari giderler, cari bütçeden oluşuyordu. Bakanlığımız 2018 yılı bütçesi -yine bağlı kuruluşlar ve ilgili kuruluşlar dâhil- 3 milyar 997 milyona çıkmıştır. Bir miktar nominal olarak artmakla birlikte maalesef, bütçedeki payı bakımından düşmüştür, yüzde 0,55'ten yüzde 0,53'e düşmüş görünüyor. Aşağı yukarı 2018 yılında planlanan bütçede de yüzde 24,4'ü yatırıma, yüzde 25,6'sı ise cari giderlere harcanacaktır. Aşağı yukarı bütçeyle ilgili ana hatlarıyla söyleyeceklerim bunlar. Vaktime uyduğumu zannediyorum.

Hepinize çok teşekkür ediyorum. Bütçemizi desteklemenizi temenni ediyorum.