KOMİSYON KONUŞMASI

KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, değerli milletvekillerimiz, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün ülkemiz için çok beklentileri olan bir bakanlığımızın, Kültür ve Turizm Bakanlığının 2018 yılı bütçesini görüşüyoruz. Hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.

Kültür, bir milletin ortaya koyduğu tüm değerleri ifade etmekledir. Ülkemizde sanatın, kültürün geldiği boyut, geldiği nokta hepimizce de malum. Bu anlamda, özellikle ülkedeki siyasi ve ekonomik atmosferin kültür ve sanat üretiminde temel belirleyen bir faktör olduğunu hepimiz de biliyoruz.

Turizmin temeli, ülkenizde huzur ve güven, dışarıda da itibar ve iyi ilişkiler temelinde inşa edilirse karşılık bulan da bir olgudur. Kuşkusuz, ülkemiz hem coğrafi hem beşeri anlamda önemli bir kültür merkezi ve medeniyetlere de beşik olmuş bir yerdir. İşte, biz böyle bir coğrafyada dünyada turizmden hak ettiği payı alamayan da bir ülkeyiz. Hani, bir atasözü vardır, derler ya: "Görmeyen Allah'a nasıl bakarsa Allah da ona öyle bakarmış."

Şimdi, tabii, ülke bütçesinden -Sayın Bakanımın sunumunu dinleyince hepimizin morali bozuldu- bu kadar az payla ortada çok bir şeyi yaratmamız, artı değeri yaratmamız, bu ülkenin o güzel tarihî ve turistik dokusuyla dünyadan hak ettiği pastayı alması noktasında yeterli değil.

Ülkemiz gerçekten turizmde iyi atılımlar yapmış, bu ülkenin müteşebbis insanları devletimizin verdiği teşviklerle çok ciddi yatırımlar yapmışlar ama bunların büyük bir bölümü incelendiğinde, değerli arkadaşlar, yüzde 80'i -ya da 70'in üzerinde- teşviklerle yapılmış, yeteri kadar sermaye koymamış, ufak bir sarsıntıda tamamen borç batağıyla sıkıntılar yaşayıp krize düşmüşler. Bu en son yaşadığımız, Rusya'yla yaşanan uçak kriziyle bunun farklı boyutta örneklerini gördük. Diyoruz ki: Bunun Hükûmet tarafından turizm sektörünün bileşenleriyle bir araya gelmesi lazım. Hatta bugün gönlümüz isterdi ki onların temsilcileri şu Bakanımızın yanında otursun, bu ülkenin geleceğini sivil toplum örgütleriyle, bunun bileşenleriyle birlikte kararlaştırarak doğru bir yol haritası oluşturalım.

Şimdi, teşvik sisteminde, hatta şehirlerde İmar Kanunu'nda da değişiklik yapılması lazım. Yani, bugün benim param varsa devlet olanaklarından yararlanarak ya da yararlanmadan Türkiye'de istediğim yere istediğim oteli yapabiliyorum. Bizim de bu anlamda böyle bir planlama zafiyetimiz var. Ülkemiz bu anlamda belli bölgeleri belirlemeli, şehir imar planlarında da buna göre bir çalışma mutlak yapılmalıdır. Ya oteller belli bir bölgede bir araya toparlanmalı; gerek kontrol gerek denetim gerekse birbiriyle rekabet edebilir anlamda doğru hizmet vermeleri, hedeflerini doğru koymaları anlamında yeniden yasal düzenlemelere ihtiyaç var.

Bunun dışında, son zamanlarda gelişen, hepimizin de bildiği: Kentlerde kiralık evler. Bu anlamda, bu kiralık evler hem otelcilik sektöründeki ciddi sermayeleri bağlayan sermaye sahiplerine oldukça zarar vermekte ve ülkemizin imajını da bozmakta. Şöyle söyleyeyim: İstanbul'da yaklaşık olarak 20 bin civarında günlük kiralık evlerin yatak kapasitesinin olduğu söylenmekte. Tabii, bu evlerde güvenlik zafiyeti var; bu evlerin birçoğu yeteri kadar vergisini vermiyor, devletimizin buradan bir zararı var; haksız rekabet var; temizlik ve hijyen sorunu var; terör riski var; yangın tehlikesi var; var da var. Demek ki biz, bu sektörden ciddi bir beklentimiz varsa, bu anlamda yeniden bileşenlerimizle doğru bir rotayı çizmek zorundayız.

Tabii, herkes doğduğu topraklara aşina. Ben de Tokatlıyım değerli arkadaşlar. Tokat gerçekten AK PARTİ iktidarı döneminde çok ciddi göç veren, son on yılın da göç şampiyonu illerden biri. Yaklaşık 2.400 kişinin çalıştığı, 37 bin üretici ailenin olduğu Tokat TEKEL Sigara Fabrikasını kaybettik, bununla birlikte TÜRSANT vardı, Salça Fabrikası vardı, KONEKTAŞ'a ait fabrikalar vardı; bunları çok kısa sürede kaybeden bir il olduk. İl olunca, şimdi, bizim beklentimiz şuna kaldı: 3 de kıymetli ovamız var. Hükûmetin en olumlu icraatlarından biri, bunu da ifade etmek istiyorum: Kıymetli ovaları koruma altına aldı. Fakat çiftçi üretemiyor, ürettiği ürünün kıymeti yok, taban fiyat yok, önünü görmüyor, kimse ekmiyor. Bu anlamda, Tokat'ın 3 kurtuluşu var: Biri, tarımsal ürünleri kıymetli hâle getirip ne üretebiliyorsa kıymetli satmak; ikincisi, üniversiteye dayalı büyüme; üçüncüsü de kültürel ve tarihî dokuyu turizmle bütünleştirerek o güzel coğrafyasıyla bundan bir kazanç elde etmek. Ama buna baktığımız zaman, Tokat yeteri kadar payını da almış değil, ciddi planlamaların merkezinde de değil. Biz Tokat'ı tanıtırken de şöyle diyoruz: "900 adımda dokuz yüz yıllık tarihi gezebiliyorsunuz." Bu kadar kısa mesafede birçok tarihî dokuyu gezmek, görmek mümkün.

Tokat Kalesi milattan önce 390'lı yıllarda yapılmış bir Bizans eseri; çok güçlü savunması olan, hatta hepinizin bildiği meşhur Kazıklı Voyvoda denen Kont Drakula'nın tutuklanıp hapis yattığı zindanlarıyla meşhur ve şehre de hâkim bir yerde, yaklaşık 362 basamaktan şehre inilebilen ama bunların bütçesi olmadığı için senede 20-25 basamağı ancak gün ışığına çıkarılabilen. Şimdi, Sayın Bakanımızı dinleyince yine "Tokat'a şunu da, bunu da..." demekten kendimizi alamayacağız ama herhâlde "Oğlum Reşit, sen söyle sen işit." gibi bir durumla da karşı karşıyayız gibi.

Yine, Tokat'ın Komana Pontika diye, yaklaşık 9-10 kilometrelik mesafede bir antik kenti var. Yaklaşık on yıldır, Sayın Bakanım, şöyle temmuzun ilk haftalarında sezon açılıyor; görüyorum, böyle, kafalarında fötr şapkalarla hocalarımız ve bir ekip geliyor, restorasyona başlayacaklar; bir de bakıyoruz, on beş gün sonra yok. Ne oldu? "Bütçe bitti." Yani, bu tarihî dokuları bir an önce hayata geçirecek bir plan yapmamız lazım; sekiz yıllık olur, on yıllık olur. Ama Tokatlı ya da bir başka il bilmeli ki "Bana 2025'te sıra geliyor. 2025 yılında benim Komana Pontika Antik Kenti'm turizme, ülkemiz turizmine kazandırılacak." Ama cüzi bütçelerle açığa çıkıyor, yeteri kadar korunamıyor Sayın Bakanım, bir bölüm eserleri de elimizden kaçırıyoruz. Ülkemizin bu konuda verdiği mücadeleyi de görüyoruz.

Yine, Devlet Tiyatrolarının 2016 yılı bütçesi görüşülürken Tokat'a gelmesinin burada sözünü almıştık. Bırakın Tokat'a ayda bir, iki ayda bir gelmeyi, arabası dahi geçmedi, görmedik, onu da bir ifade edeyim. Herhâlde çok zor Tokat'a iki ayda bir tiyatro turnesinin şey olması. Bu konuda da talebimiz var.

Yine, Sayın Bakanım, Tokat'ta bu kadar güzel dokunun içerisinde bir kültür merkezimiz yok. Başka illere yapılmasından hiç rahatsızlık duymuyorum ama biz bu tarihî dokuyu, bu kültürümüzü bizden sonraki nesillere aktaracaksak illerde bu planlamaların olması lazım. Tokat'ın bu anlamda da bir kültür merkezine acilen ihtiyacı vardır.

Yine, Kale'mizin eteğinde, Sayın Bakanım, 314 tane konut "İnsan yaşamına tehlike arz ediyor." diye raporlarla "risk alanı" ilan edildi. Yani, bir yağış anında gece bakıyorsunuz ki adamın evine taş düşmüş, ya yaralı ya da şans eseri kurtulmuş. Mutfağına düşmüş; kendi, yatak odasında. Bunun, Çevre ve Şehircilik Bakanıyla ya da afet birimleriyle görüşerek, ihalesinin yapılmasına hem de o Kale'nin -olması gereken- eteklerinin açılmasına Tokat'ta ihtiyaç var.

Yine, Sayın Bakanım geçen konuşmasında söz etti: Sulusaray'da Sebastapolis diye bir antik kentimiz var. Bunun üzerinde 200 hane oturuyor. Bu hanelere gittiğiniz zaman -eski yapı burası, eski bir köydü, şimdi ilçe- kapının önündeki ahşap direk bir tarihî dokunun şeyinden kırılmış, onun üzerine oturmuş; affedersiniz, gidiyorsunuz, ahırlarda direk taşı köşe taşı olarak kullanılmış. Çok kıymetli olanların da bir bölümü biz kıymetini bilmeden zamanında satılmış, gitmiş. Oranın kıymetini şöyle söyleyeyim: İngiltere Prensi Prens Charles benim bildiğim iki ya da üç defa gelip orayı özel ziyaret etmiş. Böyle önemli bir kenti eğer gün ışığına çıkarırsak yöremize ciddi getirilerin olacağına inanıyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayabilir misiniz Sayın Durmaz.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlayacağım Sayın Başkanım.

Yine, Sezar'ın "Veni, vidi, vici." dediği Zile Kalesi'nin taşları da, aynı şekilde, etrafındaki evlere zarar vermektedir.

Sayın Bakanım, Kırım Hanlarından Giray Han'ın Zile'de sürgün hayatı yaşadığı, buraya yerleşik olduğu tarihî bir konağı var; sizden önceki bakanımız bunun restorasyonuna bir katkı sunacağı sözünü vermişti. Ticaret ve Sanayi Odası bir sivil toplum örgütü. Bu restorasyonun büyük bir bölümünü yerel kaynaklarla kendisi yapıyor. Sizin de bir dokunuşuz bu eseri de kazandıracaktır.

Yine, Tokat, Koruma Kurulu olarak Sivas'a bağlı Sayın Bakanım. Sivas'ın zaten haritaya baktığınız zaten 3-4 vilayetlik bir coğrafyası var. Bir de Malatya bağlı, Amasya da oraya bağlı. Hiçbir konuda talep altı aydan, yedi aydan, bir yıldan önce dönmüyor, bu konuda da bir sıkıntı var. Tokat'ta Vakıflar Bölge Müdürlüğü var. Amasya'da da tarihî doku var. İki ilin işini kolaylaştırma adına Tokat Vakıflar Bölge Müdürlüğü bünyesinde böyle bir çalışma sizin emirlerinizde olabilir.

BAŞKAN - Sayın Durmaz...

KADİM DURMAZ (Tokat) - Hemen toparlıyorum Başkanım.

Yine, yöremiz Alevi-Türkmen kültürü, Bektaşi kültürü, Sıraç kültürü, Balkan Türkleri, Gürcistan'dan gelen yurttaşlarımız, Kafkasya'dan gelen yurttaşlarımız ve bizden önceki Ermeni, Rum, o topraklarda yaşayan birçok kültürel mozaiklerin bir arada yaşadığı kadim bir barış kenti ama bu kentte inanç turizmi merkezli de Kültür Bakanlığının geçmiş yıllarda projeleri vardı. Sunumda -böyle kaçırdım mı bilemiyorum ama- bu anlamda bir bütçe ayrıldığını ya da bir proje göremedim. Arzu ederseniz biz de yardımcı olalım ama ülkede yeni nesilleri kaynaştırma açısından bu projenin de çok önemli olduğunu biliyorum.

Yine, yöremizden "Genç yaşta ölüm seni arar oldum. Neredesin?" diyen -Bakan Yardımcımız Sayın Yayman biliyor- Kıvırcık Ali'nin köyüne Sayın Bakanımızın bir heykel sözü vardı ama o söz de yerine gelmedi.

MUSA ÇAM (İzmir) - Hangi Bakan?

KADİM DURMAZ (Tokat) - Nabi Avcı Bey.

Ama biz devlette devamlılığı esas biliyoruz.

MUSA ÇAM (İzmir) - Kesin, katılıyorum.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Evet, lütfen.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Yine, Sayın Bakanım, Niksar Çamiçi Yaylası bir oksijen deposu. Buranın turizme kazandırılması ve ayrıca da İç Anadolu'nun Niksar-Akkuş-Ünye'ye bağlantı yolu çok ivme kaydetmiyor. İnanıyorum, bu sizin dokunuşunuzla hayata geçecektir diyorum.

2018 yılı bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, başarılar diliyorum.