| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c) Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç) Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d) Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2017 |
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bu yıl hakikaten çok daha verimli bir yıl oldu. Şimdi bakıyorum tek tek, yorum bölümünde yaklaşık herhâlde bir 300-350 soru, son bölümde de bir 50-60 soruyla 400; herhâlde bu sene rekor kırdık, bu dördüncü bütçemiz.
Ben, tabii, açıkçası, girişi mutlu ve memnun olduğumu belirterek açmak istiyorum. Hakikaten, bu yıl ilk defa geçmiş yıllara kıyasla daha teknik yorum ve analizlerin fazla olduğu, şahsım adına bakıldığında "Çok daha fazla teknik detaylardan kendi adıma eleştiri ve yapıcı daha olumlu hangi noktalara eğilebiliriz?"i gördüğüm için mutlu ve memnunum. Dolayısıyla, bu bütçe görüşmeleri vesilesiyle sorularıyla, yorumlarıyla katkıda bulunan her bir arkadaşıma öncelikle tek tek teşekkür ederek başlamak istiyorum.
Tabii, 350-400 soruya cevap vermek bu akşam mümkün olmayacak.
BAŞKAN - Sayın Bakan, vaktinizin yettiği... Diğerlerini yazılı alacağız ama Genel Kurul öncesinde isteyeceğiz yazılı cevapları.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Tamam.
Şöyle gireyim istiyorum: Burada hakikaten çok değerli, kıymetli yorumlar oluştu. Teknik açıdan özellikle bilgi ve araştırma eksikliğinden, farklı vizyon bakış açısından dolayı farklı yorumlar ortaya koyan ve hepsinden öte, tüm arkadaşların Türkiye ekonomisi için Türkiye enerji sektörü için nasıl bir katkı yapacakları yorumları beni memnun etti. Ben tabii genel bir perspektiften başlayarak biraz daha Türkiye özeline, Türkiye özelinde de sorulara mümkün olduğunca inmeye çalışacağım.
Sayın Başkan, Türkiye 21'inci yüzyılın eşiğinde çok kritik ve tarihî bir dönemden geçerken her anlamda her bakanlığımıza çok büyük görevler düşüyor. Burada altını çizmek istediğim en önemli konu, burada yerlilik, millî enerji, tüm bu ortaya koymaya çalıştığımız hususlara çok güzel katkılar yapılmaya çalışıldı; birkaç husus hariç, onlarla ilgili hakikaten hep onu söylüyorum, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak. Emine Nur Hanım bahsetti, ufakça ona da değineceğim veya internet sitelerinden "copy paste" yazıları okumak noktasından tutalım veya doğru olmayan bilgilendirme, eksik bilgilendirmeler, tabii, bunların hepsini biz vakit ayırdıkça Enerji Bakanlığına olan ilginin ve çalışmalarının her geçen gün arttığını gördükçe ben daha da mutlu oluyorum çünkü ne kadar okursak, araştırırsak, katkı vermek için o noktada kendimizi ifade etmeye çalışırsak biz daha fazla alıyoruz, biz daha fazla bundan almaya gayret ediyoruz, almaya da gayret edeceğiz.
Şimdi, tekrar bahsettiğim gibi bugün çok tarihî günlerden geçiyor ülkemiz. Enerji Bakanlığı, birçok yorumcu arkadaşın bahsettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin kritik ve önemli bakanlıklarından bir tanesi. Ben birçok platformda da ifade etmeye çalışıyorum: Türkiye'nin son on yıllık hele de ithalatının yaklaşık 55 milyar doları enerji ve maden üzerinden geliyorsa, bunun 44 milyarı enerji, 10 küsur milyar doları da madencilikten geliyorsa totalde bu 55 milyar dolar -yaklaşık 1,5 katı- cari açığın, bu son yıllardaki 30 küsur milyar dolarlık cari açığın 1,5 katı bu noktada geliyorsa bizim burada çok önemli bir stratejik planlama yapmamız lazım geliyor.
İki yıllık Bakanlığım sürecinde yapılan birçok yorumda şunu gördüm ki hakikaten birçok arkadaş -tabii, üzüldüm, inşallah bundan sonra daha fazla ilgilenirler- millî enerji ve maden politikasında yapmaya çalıştığımız, çizmeye çalıştığımız orta, uzun vadeli tüm bu planlar aslında ifade etti. Bilerek veya bilmeyerek, bir kısmı bilerek takdir etti, teşekkür ediyorum; bir kısmı farkında olmadan böyle olması gerektiğini söyledi, ben içten içe mutlu oldum, zaten o istikamette gidiyoruz; bir kısmı bilmediği hâlde öyle olmadığını zannetti, bilgi eksikliğinden, birazdan bir kısmını söyleyeceğim, onun da farkına vardı; bir kısmı bizim görmediğimiz noktaların altını çizdi, ben ondan da ayrıca mutlu oldum.
55 milyar dolarlık bir bağımlılık arz eden sektörün içerisinde öyle bir politika uygulamalısınız ki bu, günlük olmamalı, bir kesimi mutlu etmemeli, sadece ekonomiyi tatmin etmemeli, sadece istihdamı değil, sadece yerli kaynakları değil, sadece çevreyi değil, bütün hepsine baktığınızda bütüncül bir bakış açısıyla bir dengeyi sağlamalı. Bir tarafı yaparken bir tarafı yıkalım; yok öyle bir şey. Kömür diyoruz; hepsini kömürden mi yapalım? Mümkün değil, mümkün olsa da değil, doğru da değil. Hepsini rüzgârdan mı yapalım? Bunu iddia eden varsa, ben bile desem doğru değil, teknik olarak mümkün değil. Sistem şebekenizin yüzde 20'sinden fazlasını rüzgâra dayalı yapmanız teknik altyapı açısından sağlıklı değil, riskli, o da mümkün değil. Dolayısıyla Türkiye olarak biz, enerjide özellikle doğal kaynaklarımızın kısıtlı olduğu, özellikle fosil yakıtlar, kömürü bir kenara koyduğumuzda bağımlı bir ülke olarak bu noktada resme çok ama çok dikkatli ve stratejik bakmak zorundayız. İşte üç sacayağı dedik. Hakikaten, bu tip söylemler özel sektör noktasında çok güzel, süslü püslü anlatılır.
Hakikaten Bülent Bey biraz şaşırttı beni çünkü ben aynı sunumu yaptım geçen sene. O "Biraz cafcaflı, biraz böyle heyecanlı." falan dedi ama ben öyle bir sunum yapmadım, yine aynı okudum, yine böyle son bölümde bu noktada anlattım.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Son bölümde, evet.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Bunu kastettiyseniz, bakalım bu performansı nasıl bulacaksınız? Ama açıkçası bir görsel sunmadım, millî enerji ve maden strateji vizyon belgesini, İstanbul'da açıkladığımızı... Orada bir sunum gerçekleştirmiştik, o görseldi ama geçen seneki de bunun aynısıydı, belki de karıştırmış olabilirsiniz.
Bu çerçevede baktığımızda, tüm bu resim içerisinde bizim öyle bir stratejik planlama yapmamız gerekiyor ki yeni küresel denge çerçevesinde... Bakın, 2030 yılına gelmeden dünyada iki farklı büyük bir denge oluşuyor. Sadece Çin ve Hindistan'ın ekonomik büyüklüğü, gayrisafi millî hasılasının büyüklüğü G7 ülkelerinin toplamını geçiyor ve sadece bu iki ülkenin nüfusunun toplamı 3 milyardan fazla olacak. Geçtiğimiz günlerde -ben sanatsal üçleme gibi diyorum, petrol, gaz ve ulaşım üçlemesi; Bakü-Tiflis-Ceyhan, Bakü-Tiflis-Kars, Bakü-Tiflis-Erzurum- bu üç enerji; petrol, gaz ve ulaşım çok önemli bir süreci ortaya koydu. On yıllardır yapılamayan Nabucco rafta kalırken Türkiye kardeş Azerbaycan'la çok tarihî bir işi becerdi. İnşallah, seneye yazın açılışını yapıyoruz. Petrol, BTC hakeza ayrı bir başarı hikâyesi. Üçüncü adımı ki bu ay açılışını yaptık Azerbaycan'da Başkanımızın da katılımıyla, Pekin'den Londra'ya kadarki ulaşım "network"ünü birbirine bağlayan, beş yüz yıldır ekosistemi ulaşım noktasında, denizcilik noktasında Batı ekonomilerinin kontrol ettiği "network"ün artık doğu coğrafyası özelinde Pekin'den Londra'ya trenle... Gemiyle bir buçuk ayda, daha uzun, daha maliyetli, demurajı olan bir "network"ü iki haftadan daha kısa sürede, daha ucuz ve demurajı olmayacak bir pazarla dünya nüfusunun üçte 2'sini, dünya ekonomisinin yüzde 50'sinden fazlasını bir altyapıya bağlıyor. Bunun ulaşım ayağı, ekonomik ayağı, enerji altyapısı ayağı çok ama çok önemli. İşte enerji arz güvenliği dedik bir ayağı, öngörülebilir piyasalar dedik bir ayağı, yerleştirme dedik bir ayağı. Saydığımız alanların tamamında... Saydık ya burada; ben sadece yerli kömür demiyorum, güneş de diyoruz, rüzgâr da diyoruz, nükleer de diyoruz, yenilenebilir kaynakların her alanında diyoruz.
Şimdi, bazı arkadaşlar, hakikaten, tabii iyi niyetli olduğunu yorumlama çerçevesi içerisinde Alice Harikalar Diyarı'nda resimler çiziyor. Ama şimdi topluyorum, yazıyorum; kuşların göç yolları olmasın, HES'ler geldi, kuruttu her yeri, HES'ler olmasın, e, kömür zaten sıkıntılı, onu atalım, nükleeri çöpe atalım, hepsi bitti gitti. E, bir doğal gazdan mı üretelim? O da ithal, o da yerli kaynak değil, o da Rusya'dan diyoruz. Hangi adımları atmışız, hangi adımları çeşitlendiriyoruz? İşte tüm bu dediklerinizin detaylı kırılım... Lafta değil, millî enerji ve maden strateji vizyon belgesi içerisinde arz güvenliği... İşte doğal gaz krizi yaşadık, o gün bugündür. Olabilecek en kötü senaryoda halkımızı soğutmamak, kışın ısınmadan... O da bir çevreciliktir. Isınmayı kömür noktasından nereye getirdik? Bu, tarihî bir başarıdır. Bu önümüzdeki iki yıl, yaklaşık 5 ila 10 milyar liralık yatırımla Anadolu'daki 220'den fazla ilçemize doğal gaz getirip temiz enerjiden ısınarak faydalanması için, 2002 yılında tüm Türkiye'deki birkaç milyon insanımızın faydalandığı doğal gaz konforunu, bugün 43-45 milyon olan rakamı 2019 itibarıyla 50 milyona çıkarıyoruz. Tüm Türkiye'deki insanımızın 50 milyonu buna ulaşacak, temiz, daha da temiz. Ama araya bir şeyler sıkışıyor, hep eksik bilgiler, şimdi gelmişken tak araya o cümleyi sıkayım: "10 şehirden 8'i Türkiye." Ama şimdi yok, eksik; doğru, yanlış değil. Çevre Bakanlığından teyit ettim "Bizdeki bilgi doğru mu?" diye. Dünya Sağlık Örgütünün 2016 yılı raporunda en kirli 100 şehir içerisinde 1 tane Türk şehri yok. Şimdi, 10 şehrin 8 tanesi; doğru değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Avrupa'nın.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Ya, Avrupa'nın da Avrupa dünyada değil mi? Şimdi, dünyada varsanız Avrupa'da kesin varsınızdır.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Avrupa'nın. Dünyada daha kirli şehirler var tabii ki, Avrupa'ya göre kıyaslıyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Dolayısıyla, tüm bu çerçeveye baktığımızda, bu noktada baktığımızda, arz güvenliğine döndüğümüzde, petrol, gaz, yerli ve yenilenebilir kaynaklar açısından arz güvenliğiyle ilgili gerek doğal gaz boru hatları çeşitliliği ki Türkiye dünyada ilk ve tek ülke olma yoluna son hızla ilerliyor. Bugün ülkemizde 6 tane uluslararası boru hattı vardır, 2 tanesi inşa hâlindedir -1'i seneye, TANAP; diğeri bir sonraki yıl Türk Akımı'yla 8'e çıkacaktır bu boru hatları- 2 tanesi müzakere hâlindedir Doğu Akdeniz dâhil olmak üzere. Türkiye, bu kadar büyük boru hattı kapasitesiyle özellikle doğal gazda yaşanan 2015 krizinden sonra... Tarihî bir rekor bahsedildi, hemen ikincisini anlatayım. Altı aylık gibi kısa sürede, mart-nisan ayında devreye alınmasıyla ilgili izinlere başvuruldu, 2016 Aralığında açılışını gerçekleştirdik, Türkiye'nin ilk FSRU'su; ikincisini BOTAŞ'la inşallah aralık ayında açıyoruz ve 2 tane FSRU devreye alınan altyapısıyla. Sisteme 190 milyon metreküp gaz basan Türkiye, iki yıl içerisinde, bu kış toplam 290 milyon -288- metreküpe ulaşmış ve önümüzdeki 2019-2020 aksında 400 milyon metreküpe çıkmayı hedeflemektedir.
Depolama... Dediğimiz gibi Silivri yetmez, Tuz Gölü yetmez. Ne dedik? Yüzde 20 değil mi dünyada? İşte bu hedef çerçevesi içerisinde Tuz Gölü'nü 1 milyardan 5,4 milyara, Silivri'yi 2,5'tan 4,6 milyara, tüketimin asgari yüzde 20'si şartıyla totalde 10 milyar metreküpün üzerinde depolamayla bölgenin en büyük depolama altyapısına kavuşturuyoruz. İkinci fazı 2019, 2021-2022'de tamamı Allah'ın izniyle bitiyor.
Boru hattında teknik problem oldu, o ülkeyle kriz oldu, tak limandan LNG, tak depodan, tak FSRU'dan, tak diğer ülkeden boru hattı. Türkiye, petrolde, doğal gazda, LNG, FSRU depolama dâhil hepsinde arz güvenliğiyle ilgili adımları attı, bir kısmını gerçekleştirdi son iki yıl içerisinde. Önümüzdeki üç beş yıl içerisinde de, 2023'e kadar tüm bu adımların tamamı gerçekleşecek.
Arz güvenliğinin diğer noktası yerli ve yenilenebilir kaynaklar, portföy. Nasıl bir portföy? Tamamen dengeli bir portföy yani bir kaynaktan yüzde 50-60 yok, mutabıkız. Bunun içindir ki zaten kömür yerli kömür. Ne demek yerli kömür, yerli kaynak? 17,5 milyar ton kömürüm varsa benim ve asgari 20 dolardan aldığımızda bunun ekonomik değeri eğer 300-350 milyar dolarsa, Türkiye, bugün 35-40 milyon tondan fazla ithal kömürün olduğu bir resmi, mümkün olduğunca yerliyle ikame edecek stratejik planlama yapmak durumunda. Ne yaptık bununla ilgili? İşte, dedik ki: "Benim ihtiyacım elektrik enerjisi. Bak arkadaş, elektrik enerjisi üretimini yerli kaynaklardan yaparsan senden alıyorum." "Ya, biz yatırım yaptık, milyarlarca dolar, ithal santrallerden..." "Bana ne kardeşim, çöpe at; bana mı sordun ithal santral yaparken, alım garantisi mi verdim sana?" Böyle mi demeliyiz yoksa şunu mu demeliyiz: "Bak arkadaş, benim burada sahalarım var, ülkemin kaynakları var. Gel, buradan üretilen kömürü al, bu santralde yak; ürettiğin yerli kaynaktan, ben senden alacağım." Yerli üretimi, yerli kaynakları teşvik modelini getirdik.
Şimdi, tüm bunun öngörülebilir piyasa ayağı, tüm bunun yerlileştirme ayağı, işte, dengeli portföy üzerinde hem maliyetleri düşürüp yerlileştirme noktasındaki güneş, rüzgâr... Bir kısım dostlar, arkadaşlar takdir etse de -teşekkür ediyorum hepsine- bir kısım arkadaşlar da hakikaten yine yanlış bilgilendirmeyle... İşte, insan üzülüyor; Sayın Durmaz Birgün gazetesinde Elektrik Mühendisleri Odasından yazıyı, -neydi vatandaşın ismi- Özgür diye birinin yazısını okudu. Yazıda diyor ki: "Fas'tan haberiniz var mı?" E, şimdi, Fas'tan haberimiz var. İşte, eksik bilgi üzüyor insanı yani niye eksik bilgi üzüyor? Fas'ta bir yerleşme yok; 1 kanat, yirmi yıl boyunca alım, üç sent; yirmi yıl boyunca alım, 1 kanat -maliyeti yüzde 10 bile değil 1 kanadın- toplam içindeki payı 3 sent. Türkiye'de inşaat dâhil on beş yıl, üç dört yılı düştünüz mü kabaca on bir yıl ve yüzde 65 yerlilikle, on bir yıl alımla 3,48. Sizin dediğiniz elma ve armudu topladığınızda asgari 6 sent. Yine dünya rekorudur. Tüm bu çerçevede...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Ama uzun vadede kârlılık...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Boş verin Sayın Durmaz. Yani, şu duruma düşmemek lazım: Malum, tirajı 1.000 bile olmayan, karşılığı olmayan, altı dolu olmayan, birilerinden gördüğümüz "Aa, bu bilgi doğru mu?" Bir araştıralım. Birgün gazetesi; hiç, cümle içinde kullanmaya değmez. Bir araştırmak lazım.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Hayır, hayır, hiç öyle demeyin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ne demek o?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Türkiye'de biz ne yapıyoruz, ne ediyoruz?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Siz Elektrik Mühendisleri Odasını mı beğenmiyorsunuz?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Dolayısıyla, tüm bu çerçevede...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Yandaş mı olmak zorunda sizin önemsemeniz için?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Birgün gazetesini çok seviyorsanız alabilirsiniz, bayağı bir reklamını yapmış olduk.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sizin aşağılık gazetelerinizi mi okuyacağız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Velhasılıkelam, şimdi, Türkiye olarak biz güneş ve rüzgâr enerjisi noktasında yeni bir model oluşturmaya çalıştık.
KADİM DURMAZ (Tokat) - İlla yandaş mı olması lazım?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Ne dedik? Hem yerlileştirme yapacağız hem yerli istihdamı artıracağız hem de yerli kaynakları oluşturacağız. İşte, bu çerçeveyi birleştirdiğimizde bu modelin güneş ve rüzgâr, temiz enerji ayağını da önümüzdeki on yıl, 10'ar bin megavat hedefiyle her yıl gerçekleştireceğiz.
Demin soruldu; Niğde, diğerleri, yaka -Ahmet Bey sordu- diğer kapsamda yerleştirme... İnşallah bir sonraki yakalarda bunu daha da artırıp -Niğde bunlardan bir tanesi, inşallah güneşle değerlendiriyoruz- parça parça ülkemizdeki, verimlilik öncelikli tabii... Ya, bu şehre yapalım ama güneş oranı düşük; bu şehre, hayır... Hem verimliliği yüksek hem kapasitesi yüksek hem toprak yönetimi açısından, rüzgâr maksimizasyonu açısından en doğruları önceliklendirerek çıkacak şekilde yerli kaynaklarımızla inşallah daha da artıracağız yenilenebilir açısından da, güneş ve rüzgârda da.
Öngörülebilir piyasa var. Piyasayı öngöreceksiniz ki yatırımcı gelecek, yabancı gelecek, istihdam olacak, ekonomi büyüyecek. Önünüzü göremediğiniz hiçbir alanda kredi bulamazsınız, yatırım yaptıramazsınız, zırt pırt değişen bir iklimde hakeza. İşte, bu üç sacayağını birleştirdiğimizde hakikaten millî enerji ve maden strateji belgesi, vizyon belgesi çerçevesi içerisinde... Ben bugün bir Bakanım, bu Bakanlıkta oturuyorum, yarın yokum.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - İnşallah.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Benim derdim şu: Cenab-ı Allah bana bu millete, bu koltukta ama bugüne ama yarına kadar hizmet etmeyi nasip etti.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Birilerini zengin edene kadar.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Ben bugün, bu koltuktan ayrıldığımda bu strateji vizyon belgesiyle, bu ülkenin millî enerji ve strateji vizyon çerçevesi içerisinde on yılını, yirmi yılını, elli yılını öngörülebilir bir vizyonla devretmek zorundayım. Bugünlük değil, on yıllık, yirmi yıllık, elli yıllık bakmak zorundayım.
Ve bugün huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum, Bakanlığımdaki tüm bürokrat arkadaşlarla 100 bin kişilik bir aileyiz biz; direkt, endirekt, taşeron, o, bu falan. Bu 100 binini de ben getirmedim; benden önce, otuz yıldır, yirmi yıldır, kırk yıldır... Ama hepsi bu iki yıllık süreçte çok bilinçli ve şuurlu bir şekilde gece gündüz çalışarak müthiş bir iki yıllık başarı hikâyesi ortaya koydular. Ben tekrar huzurlarınızda hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Niye? Biz bugün varız, yarın yokuz ve bu ülkeye hizmet etme noktasında bu vizyonu hayata geçirmek zorundayız. Hele de böyle bir coğrafyada yaşıyorsanız. İşte, bir kısmınız bahsetti, doğru, katılıyorum, enerji savaşların, çatışmaların, kavgaların birçok anlamda sebebi ve hele de bu kaynakların üçte 2'si bizim ülkemizin etrafındaysa. Kazakistan, Azerbaycan, Türkmenistan, İran, Irak, Suriye, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Kuveyt, bu ülkelerde, hele de son on beş yılda yaşanan siyasi krizlerle ilişkilendirilecek birçok olayın bununla ilişkili olduğunu düşünüyorsak o zaman hem diplomasi açısından hem ekonomi açısından hem stratejik siyasi uygulamaları açısından enerji politikalarımızı çok dikkatli bir şekilde yönetmek, kurgulamak ve idare etmek zorundayız. İşte, bu çerçevede bakıldığında, hiçbir şekilde -çok net söylüyorum- bunu bir an olsun göz ardı etmeden çok bilinçli ve şuurlu bir şekilde bakan bir enerji bürokrasisi var. Ve çok net, altını çizerek söylüyorum, bu çerçevede, cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı stratejik vizyon belgelerinden bir tanesini ortaya koyduk, çok iddialı konuşuyorum. Çok mesai harcadık. Ha, buna katma değer... Bu güncellenecek, 2020'de güncelleyeceğiz, 2023'te güncelleyeceğiz, 2030'da o günkü teknolojiler, o günkü AR-GE, o günkü insan kaynakları, o günkü kapasiteler. Türkiye büyüyor; 30 bin megavattı, bu yıl inşallah 85 bin megavatı geçiyoruz 2002'ye kıyasla; 2023'te 110 binler, 120 binler; 2030'da 150-200 bin megavat. Şimdi, Türkiye durmuyor; büyüyor, ilerliyor. Hem bunu çeşitlendireceğiz hem de dışa bağımlılığı azaltıp maliyeti düşüreceğiz.
İşte, maliyet, çok net söylüyorum, bakın arkadaşlar, bugün Türkiye Avrupa Birliğinde konutta doğal gazda en ucuz ülkedir, en yakın rakibinden yüzde 20 daha ucuzdur. Bugün Türkiye sanayide doğal gazda en ucuz ülkedir, en yakın rakibinden yüzde 20-25 daha ucuzdur. Bugün Türkiye konutta elektrikte -çok net söylüyorum- en ucuz 2'nci ülkedir, Bulgaristan'dan sonra. Bugün Türkiye sanayide elektrikte en ucuz ülkedir, 1'inci sıradadır, yüzde 15-20'ye yakın -en yakın İsveç- ondan daha ucuzdur. Ha, bu yeter mi? Yetmez. Amacımız ne? Ahmet Bey güzel tavsiyelerde bulundu, not ettim. Daha ucuz yapmak için ne yapabiliriz? İşte, bunun için bu çeşitlendirme noktasında çaba sarf ediyoruz. Kısa, orta ve uzun vadeli planlar. Bir günde olacak olanlar var, bir yılda olacak olanlar var, beş yılda, on yılda olacak olanlar var ama hamasi konuşamayız.
Beni bilen bilir, yoluna girmemiş, somutlaşmamış, ete kemiğe bürünmemiş hiçbir konuda vaatte bulunmam. "Seneye bilmem ne yapacağız." Yok öyle bir şey. Seneye hedefler bu, 2023'te hedefler bu. İşte, diyorsunuz ya, Garo Bey sordu "Nedir 2023?" diye. Hedeflerimiz var, 2023 Türkiye'sinde elektrik enerjisindeki üretiminin üçte 2'sini yerli ve yenilenebilir kaynaklardan yapmak hedefiyle bu yola çıktık. Yüzde 35'ler, 40'lar, 45'ler, bugün elhamdülillah 45-50 bandına geldik. En düşük yağış oranlarını yakaladığımız 2017'ye rağmen yine 45-50 oranındayız. İşte, bu yerli kaynaklarla, güneş, rüzgâr, yerli kömür, tüm bu çerçevede yapacağımız yeni yatırımlarla inşallah bu oran üçte 2'lere çıkacak. Bu ne demek? Tarımda, o alanda, bu alanda Türkiye en kötü gününde dahi kapısını kapadığında enerji anlamında da kendine yetebilir bir ülke olmak durumunda. Bu şuurla, bu bilinçle, bu istikamet üzerine çalışmak zorundayız.
Onun için, işin çok net bir resmi var, işte, Sykes-Picot'un 100'üncü yılı, yeni yüzyıl yeni şekilde dizayn ediliyor; yeni teknolojik trendlere dayalı, dünyada "digital change" dediğimiz "dijital çağın dönüşümü" dediğimiz, "artificial intelligence" dediğimiz, "yapay zekâ" dediğimiz, artık ülkelerin birbiri arasındaki farkı çok hızlı kapattığı, mücadeleci, yeni bir yüzyıla girerken her alanda rekabetçi bir Türkiye olmak zorunda, her alanda. Biz Enerji Bakanlığı olarak bu Hükûmetin politikaları ölçüsünde elimizden geldiğince bu istikamette hareket edeceğiz ve ediyoruz.
Onun için, Suudi Arabistan'da ne oluyor, Suriye'de ne oluyor, Irak'ta ne oluyor, İran'da ne oluyor, bugün Avrupa'da ne oluyor? Bakın, çok basit bir örnek vereyim, medyaya düştü, belki son dakikada izlemişsinizdir, benim gece haberim oldu: Bugün Almanya'daki koalisyon görüşmelerinin bozulmasındaki birçok sebepten belki de en önemli iki tanesi enerji politikalarıyla ilgili olanı. Hür Demokrat Parti kömür noktasında Yeşillerle anlaşamadığı için, kömürün kapatılması, kömürün ekonomik boyutu, bir kısım bunun maliyetini, bunun yerli kaynakları ölçüsündeki hususunu kabul edemediği için baş çatışma konuları olarak hükûmetin kurulmamasına vesile olan maddelerden bir tanesi oldu. 2030'a kadar azaltım, tüm bu çerçeve.
Yine, konusu gelmişken -arada bir parantez- o soruya da cevap vereyim, Paris 2021 COP, 2023 oldu. İşte, evvelsi gün Çevre Bakanımız, bizim de takip ettiğimiz bir konu, Türkiye her zaman en önde olmuştur iklim değişikliği noktasında katkıda bulunmak için ama Türkiye...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Ama hâlâ imzalamadınız.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - İmzaladı, Parlamentosundan geçirmedi. Parlamentosundan da bu şartlarla, Türkiye'ye verilen sözler gerçekleşmeden de geçirmeyeceği tebliğ edildi. Peki, niye geçirmeyeceğini tebliğ ettiğini araştırdık mı Sayın Durmaz?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Araştırdık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Söyleyeyim mi?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Ben de söyleyeyim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Siz söyleyin, niyeymiş?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Yani biz Avrupa Birliği normunda bir demokrasiyi bu ülkede kurduk mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Siz devam edin, aynı mantıkla devam edin.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Gazeteci konuşamaz, bilim adamı ağzını açamaz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Böyle devam edin siz.
Sebebi o değil arkadaşlar, sebebi şu: Türkiye gelişmekte olan bir ülke olarak, siz Türkiye'ye verdiğiniz taahhütlerde gelişmiş ülkeler noktasında, dünyayı en çok kirleten ülkeler noktasında... Türkiye'ye finansal yük dediniz ya İklim Fonu, arkadaşlardan biri sordu.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Ben sordum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Siz mi sormuştunuz?
İklim değişikliği noktasında gelişmiş ülkeler gibi finansal destek verme yükümlülüğü kalkmadığı sürece Türkiye bu noktada muhatap değil. Avrupa'nın, Amerika'nın, dünyayı en çok kirleten ülkelerin dörtte 1'i, üçte 1'i kirleteceğim ben ama diyecekler ki Türkiye'ye: "Sen gelişmiş ülkesin." Hiçbir anlamda bize "gelişmiş ülke" demeyecekler bu arada, "Siz hâlâ gelişmektesiniz, gelişin, gelişin." diyecekler ama burada finansal yük yükleneceğiniz zaman böyle. Fransa, Almanya, ilgili devlet başkanlarının birçoğu sözlü bir şekilde bu konuda bize taahhüt vermelerine rağmen hâlâ bunu gerçekleştirmemişler. Bunu gerçekleştirmeden Türkiye olarak biz gelişmekte olan bir ülke olarak niye bu yükümlülüğü çekelim teknoloji transferinden tutun diğerine kadar? Bu gerçekleşene kadar bu mücadelemiz devam edecek haklı olduğumuz davada.
Ha, biz illa ve illa meşruiyeti, onayı başkasında arıyorsak o zaman başka bir konu. Ben elhamdülillah, şuna inanıyorum ki Türkiye son on beş yılda halkının bilinçlenmesi ve şuurlanmasıyla, son özellikle üç beş yılda yaşadığı tüm travmatik krizlerle ipi ve ucu burada, kökü dışarıda olan tüm bu krizlerin ortaya çıktığı iklimde tüm resmi okuyan bir topluma kavuşmuştur. Eskisi gibi değil artık, biz hiçbir şekilde meşruiyetimizi dışarıdan almak zorunda değiliz. Türkiye olarak ülkemizin menfaatine... Söylüyorlar bize "Onunla niye iş yaptın, bununla niye iş yaptın? Yok Amerika, yok İsrail, yok Rusya, yok İran, yok..." Herkes herkesle iş yapacak, herkes her konuda yatırım yapacak, Türkiye'ye her şey günah, haram olacak, böyle bir şey yok. Bu ülkenin menfaatine ne varsa biz bunu yapmak zorundayız, maddi menfaatine, manevi menfaatine, toplumunun, bireyinin menfaatine ne varsa bunu yapmak zorundayız. Biz yaptığımız sürece birileri bir şey diyecek, desin. Milletimiz bize ne diyor, biz ona bakacağız. Hakikat ne ölçüde, biz ona bakacağız, yoksa savrulacağız. Birileri bize bir iftira atacak, ben cevap vereceğim, "Arkadaş, sen ispatla." Müfteri iftirasını ispatlamakla mükellef. Bu, utanç vesilesidir işte, "Türkiye Cumhuriyeti IŞİD'den petrol almış.", tarihin en büyük yalanıdır, böyle cevap verilir buna. Bunu ispatlasınlar. Amerika özür dilemiştir, Rusya bundan geri adım atmıştır. Hangi gazete, hangi çerçevede... Buna gerekli cevap verilmiştir, gerekli adım atılmıştır. Amerika dâhil herkes bundan... Ha, onunla iyiyken o öyle dedi, bununla iyiyken böyle dedi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Biz o cevabı duymadık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Biz kendimizi bileceğiz, biz kendimizi bileceğiz. Biz bu çerçevede güveneceğiz.
O ülkeler Türkiye'de terörü destekliyor, gördük kimin terörü desteklediğini, öyle mi? Tırlarla bütün dünyanın önünde DEAŞ'lı teröristler giderken... Düne kadar demokrasi havarisiydi, demokrasiden bahsediyorduk arkadaşlar. Bir kişi sesini çıkarmadı dünyada. Ne oldu o 300-500 bin DEAŞ'lı teröriste? Yarın bir gün Türkiye'de, Avrupa'da, dünyanın bir tarafından intihar eylemi gerçekleştirmeyeceğini kim garanti edebilir? İsmini, etiketini değiştirip dünyanın bir yerinde, dün "El Kaide"ydi, bugün "DEAŞ"tı, yarın adı bilmem ne olacak bir örgüt vesilesiyle bindirilmiş paralı kıtalar üzerinden birinin maşası olmayacağını kim garanti edebilir? Kimse kimseyi kandırmasın. Etrafımızda 3.500 tır, aynen öyle, kimilerinin tabiri 200-250 bin kişilik bir orduyu besleyecek kadar silah. Ulan, 1 teröriste 1 tır silah düşmüyor, daha fazla düşüyor.
NURETTİN DEMİR (Muğla) - Türkiye'ye gelenlerden 1 tanesini yakalayamadınız Sayın Bakan.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Düşünsenize, bu kadar silahı kime, neye yığıyorsunuz? Ha, Türkiye'yi kuşatmaysa tarih boyunca bu millet ne kuşatmalar görmüş, ne boyunduruk altına alma teşebbüsleri görmüş, hepsini yumruğuyla ezmiş geçmiş. Bu millet bunun da gereğini yapar Allah'ın izniyle, benim bundan şüphem yok ama biz bu şuurla her şeye bakacağız, her çerçevede.
Nükleer, vay anasını, nükleeri herkes yapacak. Termik, nükleeri kimse yapmıyor, termiği kimse yapmıyor. Bakın, arkadaşlar, bugün Avrupa'da 30 tane termik santral inşaat hâlinde, kendimizi kandırmayalım. Avrupa çıkıyormuş, Almanya koalisyondan bunun için çekildi; termik santral. Nükleer, en son rakam kaçtı? Şu anda 58'e yakın nükleer santral inşa hâlinde. Nükleerden çıkıyormuş. Ya, arkadaşlar, kendinizi kandırmayın, neymiş, eski teknoloji ama bu da doğru değil, üç artı dediğimiz dünyadaki en gelişmiş teknoloji.
Ben Aytuğ Bey'in kaygısına katılıyorum ama ben isterim ki Aytuğ Bey bu kaygısının daha büyüğünü Metzamor'un kapısında yatarak göstersin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yapıyorum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Nerede? Ben hiç görmedim Metzamor'da, bir tane açıklama yaptığınızı duymadım.
Bakın, kırk yıllık bir...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Soru önergemize bakın Sayın Bakan, siz de bilmeden konuşuyorsunuz.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Metzamor'a gittiniz mi? Metzamor'a gittiniz mi hiç? Metzamor'a gittiniz mi?
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Bir dakika... Müsaade et, bir şey sordun.
"Metzamor için ne yaptınız?" diye ben size sordum, bana cevap verdiniz mi? Ben bir hekim olarak orada sizin dağıtacağınız tabletleri sordum. Metzamor'u savunan kim?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Dolayısıyla, bizim dibimizde kırk yıllık eski bir santral olacak, kırk yıllık eski bir santral olacak, biz üç artı teknolojiyi, dünyanın her yerinde olan, bir nükleer santral... İsviçre'de bir sürü, Belçika'da bir sürü, Almanya'da bir sürü, Fransa'da bir sürü, İngiltere'de bir sürü, Amerika'da bir sürü, Japonya'da bir sürü, Rusya'da bir sürü...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Kapatıyorlar. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Ya, bırakın Allah aşkına, bırakın Allah aşkına, yapmayın ya!
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Bir tane kapanan söylesene ya!
BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir usul yok, lütfen sessiz...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) -Bakın arkadaşlar, işin üzücü tarafı bu. Demin Nur Hanım çok güzel bir şey söyledi, bakın, bilgi sahibi olmadan sloganik konuşmayalım. Tüm bu çerçevede bilgi sahibi olmadan hakikaten sloganik konuşmayalım.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Dünyada bir örneği var mı?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Sayın Başkan, beş buçuk saat soruları dinledik ama yarım saat dinlenemedik yani, neyse.
Dolayısıyla, ben hep şunu söylüyorum: Hakikaten biz bütün bu çerçevede baktığınızda...
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sayın Bakan, dünyada bir örneği var mı bu yaptığınız santralin?
BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen, lütfen... Soru işlemi bitti.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Yaz saati konusu konuşuldu. Bunlar da detaylı, zaten 400 soru.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Dünyada hiçbir örneği yok yaptığınız nükleer santralin, varsa söyleyin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Yaz saatiyle ilgili çok geniş bir açıklamada bulunduk, raporları verdik ama üniversite beğendiremedik, İTÜ olmaz, Yıldız, o olmadı, yok, İTÜ kendi yazmış, o profesörler olur, bu profesörler olmaz. Ekonomik boyutu, sosyal boyutu, sosyal bilimci, çok kapsamlı bir rapor ortaya koyduk. Bir sene boyunca gelen tepkileri ölçtük, anket yapalım dedik, hani toplumsal geri dönüş nedir. Ortaya çıkan en somut eleştiri bu anlamda haklı bir eleştiri, çocuğu olan, benim 3 evladım var, denildi ki bu saatlerde özellikle batı illerinde... Bakın, Türkiye'de saatlerin değiştirilmesiyle ilgili süreç, saatlerin uzatılması, kısaltılması değil, bu mevcut saatlerin gün ışığından daha faydalanmak için mesai saatlerine kaydırılmasıdır. Yani biz geceyi kısaltıp gündüzü uzatmadık, aynı ışımayı buraya çektik ve bunu yaparken yetmiş beş dakikalık bir meridyen ekseninde doğusundan batısına, üç buçukta hava kararan doğu, böyleydi, bir saat kaymayla dört buçuk beşe kaydı, batı dört buçuk beşten altılara kaydı. Mesai noktasında beşte biten ve sonrasında biten yerlerde ve özellikle dokuz sonrası mesai olan yerlerde biz ciddi enerji tasarrufuyla birinci ve ikinci modlar çerçevesinde 540 ila 800 küsur milyonluk bir tasarruf oluştu; bu, işin ekonomik boyutu. Sosyal boyutu, etkisel boyutu, en önemli eleştirinin geldiği, çocuklarımızla ilgili husus ve bunlarla ilgili, okulların saatleriyle ilgili ne yaptık? Millî Eğitim Bakanlığımızla da konuştuk, batıdaki illerimizdeki okulların başlama saatlerini yedi-yedi buçuklardan sekizlere, sekiz buçuklara, bir saat kaydırarak küçük çocukların saatlerinde de ayarlama yaptık ama hepsinden öte, her yerde bir böyle söylemimiz var ya Sayın Başkan "Ama Batı'da şöyle, Batı'da böyle..." Allah aşkı için, bugün bu noktada, son rakamlara baktığımızda, Almanya, Belçika, İspanya, İngiltere'de 08.20, 08.30, 08.40'tan önce hava aydınlanmıyor. Nasıl oluyor bu iş ya? Batı çok ilerici ama orada bizden daha geç hava aydınlanıyor. E, ne yapalım? Demek ki bu da doğru bir gerekçe değil. Onun için bir şeyi eleştirirken... Hakikaten, bizim açtığımız hatlarla, vatandaştan gelen tepkilerin yüzde 80'i olumluydu, onu söyleyeyim. Birçok insan bir saatlik ani saat değişiminin psikolojik etkisini hemen yaşamadığı için, birçok insan havaların geç karardığı noktadaki karamsarlıktan olduğu için, birçok insan birçok noktada, yaklaşık yüzde 90 olumlu eleştiri getirmişken, yüzde 10-15-20'lik bir oran, ağırlıklı çocuklarla ilgili bu gerekçe olmak üzere, gündemimizde, bunun notlarını tuttuk ve bir sonraki yıl planlamasını da, işin ekonomik faydası, şusu, busu, hepsi bir tarafa, bunu iyileştirmek için bu adımları da attık.
Şimdi, termik santraller ölçüsünde bakıldığında, hakikaten, o kadar çok belki söylenecek şey var ki. Bu bilgilendirmeler, bu yapımlar... Neymiş? Kozmetik ürünler verilmiş. O ürünlerin hepsi kömürden üretilmiş, Türkiye Kömür İşletmelerinin, kömürlerin doğal ve organik şartlarla iyileştirilerek verildiği... E, muhtarımıza arkadaşlar vermiş. Başlarına minnet, daha fazla verselermiş keşke.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Bunu bildiğim için öyle sordum ben. Size bir soru sordum.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Oraya geleceğim.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - "Sizi ikna etmek için biz de un ve ekmek mi getirelim?" dedim.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Şimdi, diyorsunuz ki: "Sular böyle olacak, bütün ova yok olacak." Şimdi, biraz araştırırsak bu işletmenin kapalı işletme olduğunu biliriz. "Atık su" diyoruz, Porsuk Çayı. Doğru değil, Porsuk Çayı'yla hiç alakası yok. Dibinde Gökçekaya Barajı var, oradan alacak. Kuyularla ilgili DSİ'yle bir çalışma yaptırdık, merak etmeyin. Bir sürü kuyu kazdırarak tek tek 100 ile 150 metrelik kuyular ölçüsünde bütün topoğrafiyi inceledik, sıkıntı yok, suya dokunmuyoruz. Niye? Asgari 300 ile 600 metre kazarak, yerin altına girerek -helikopterle o sahayı ben kaç kere gezdim- bütün o alanı, yamacı, dağı, yerleşim yerlerinden en uzak yere nasıl konumlandırılacağını ve en önemlisi, baca sistemleri açısından en çevreci teknolojilerle bezeneceği, hepsinin şartnamesini de buraya koyduk.
Yine, gelmişken bir parantez açayım. "Kaç tane?" Yaklaşık bugün itibarıyla eski yerli kömür santrallerimizden 6 tane var. Bu yerli alım garantisi kapsamındaki Türkiye'deki son kalan 6 yerli kömür santralinin tamamının baca sistemlerini 2019'a kadar en son teknolojiyle dönüştürme sürecini de başlattık. Özel sektöre dedik ki: "Kusura bakmayın, yerliye bu kadar desteğimiz var; yerli kömür, yerli elektrik, yerli enerjiyle ilgili alım garantisi de vereceğiz size ama bu baca sistemlerinin hemen yatırımına başlıyorsunuz. İki seneye kalmaz, Türkiye'de eski baca teknolojisiyle bir tane santral kalmayacak." Bunu da başlattık, bu süreç de yürüyor. Dolayısıyla bu noktada bakıldığında, burası çok önemli çünkü Akkuyu özelinde... Tekrar oraya dönersek, atık IGA kapsamında, biraz incelediysek görürüz. Tüketilen peletlerin olduğu atıklar Rusya'ya gönderilecek, Türkiye'de olmayacak, Türkiye'de depolanmayacak, onu bilelim. IGA da öyle.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Rusya "Almayacağız." diyor.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Bilmiyorum, kimden duydunuz, hangi medya? Yine, o malum gazete mi yazdı, bilmiyorum ama biz IGA kapsamında bunu yaptık.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Siz yaptığınız anlaşmada yazmıyor mu? Atık deposundan...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Yandaş yazmazsa inandırıcı olmuyor mu Sayın Bakan?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Şimdi, yerli madencilik özelinde çok önemli adımlar atıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) - Niye atık depolama tesisi yaptınız Sayın Bakan madem atığı biz depolamayacağız, niye o zaman tesisi yaptınız?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Bundan çok ama çok rahatsız olan birileri var. Ben şimdi bundan hakikaten çok ama çok rahatsız olan birileri olduğunu bildiğim için, yine kökü dışarıda olan birileri özellikle... Şimdi, cari açık azalacak, memnun değil, sadece kömür değil. Hakikaten öyle.
Bu aralar çok yoğun ihbar alıyoruz. Hakikaten, MİGEM kurumumuz çok yeni bir denetleme sistemi oluşturdu. Renk sistemi oluşturuldu, yılda en az bir değil, iki, üç, dört, riskli alanlarla ilgili, bunlarla ilgili işte maden kurulu kuruldu mu? Kuruldu? UMREK üyeliği bitti, CRIRSCO'yu inşallah yıl sonuna bitiriyoruz. Dünyada uluslararası klasik standart ve raporlama sistemi gidiyor ama çok yoğun bir ihbar ve sabotajla da karşı karşıyayız, onu söyleyeyim. Bihlun Hanım mıydı, siz miydiniz, hatırlamıyorum, siber noktasında, dediğiniz gibi, bu alanda da çok ciddi tehdit alıyoruz. 2017 Ocağından beri çok yoğun bir siber saldırı süreci var, çok yoğun tedbirler almaya başladık. Yerli yazılım ölçüsünde bir süreci başlattık, bununla ilgili tedbirler, "offline" çalışacak santrallere müdahale olmaması için ama Türkiye'nin imkânlarıyla bu ligde daha yere çıkması için çok yoğun bir mesai sarf ediyoruz, IT'deki arkadaşlar çok yoğun bir mesai sarf ediyorlar. Şimdi, burada da böyle. Birileri hep bir yere geleceğiniz zaman, aman, arkadan bir operasyon, Allah muhafaza. İşte, bunun için de çok yoğun bir mesai harcıyoruz, yine bir sabotaj, yine bir operasyon, yine bir madencilik alanında Türkiye'de bir şey olmasın diye. Denetimleri artırıyoruz, bu çerçevede yürüyoruz. Kim bundan rahatsız?
Hattat, Eren; on yıllık hikâye. Benden önceki iki tane yatırımcı, özel sektör. "Bana ne, ne hâlleri varsa görsün." Olur mu öyle şey? Hattat dediğimiz grup -arkadaş burada yok- 400 milyon euro, 20 kilometreden daha fazla yer altı birinci sınıf galeri açılmış ve Türkiye'nin en yüksek kalorili kömürün olduğu yerde dedik ki: "Bir dakika arkadaş, sen, kömür santrali mi? Dur bakalım, öyle bir kömür santralini önce bekle. Burada Türkiye'nin en yoğun, yaklaşık 500-600 milyon ton, 5.500-6.000 kalori kömürün olduğu yerde Türkiye'nin en büyük ithal kömür santrali var. Çatalağzı, değil mi, CHP'li belediyenin olduğu? Çatalağzı'ndaki bölgede 2.800 megavatlık ithal kömür santralinin olduğu yerde biz dedik ki: "Buyurun arkadaşlar, biz size destek veriyoruz. Sen burada üreteceğin yerli kömürü 10 milyon tona kadar çıkabilecek bir üretim kapasitesi kapsamında bir de, kademeli olarak..." Faruk Bey'in dediği gibi, inşallah 2018 itibarıyla ilk üretime geçecek. Çok yoğun bir çalışma süreci başlattık, başlarında benim. Her gün arıyoruz, bugün yine görüştük, geçen hafta yine. Hızlı bir şekilde bu 400 milyon euroluk yatırımın üretime geçmesiyle...
İşte, 2 bin Çinli işçi varmış. Ya, neredeymiş bu 2 bin Çinli işçi?
BAŞKAN - Sayın Bakanım, son dört dakika, bilginize...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sorulara gelmedi ki Başkanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Dokuna dokuna sorulara gidiyorum ama kimse üzerine almıyor.
BAŞKAN - Özel istek üzerine uzatacağız.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Yaz saatini de almıyor, nükleeri de almıyor, termiği de almıyor. En son verimlilikle ilgili video filmini size göstererek bitireceğim bu arada. Sorulara da dönüyorum bu arada.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Söz konusu destekleri hangi firmalar aracılığıyla verdiğinizi duyamadık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Şimdi, üzerine alan alsın ama neyse, biz ondan sonra bakarız.
Ahmet Bey çok güzel bir şey dedi borla ilgili. Bu yıl tarihimizin en yüksek üretimini, 2 milyon 150 bin tonluk rekorunu gerçekleştirdik. Yeter mi? Yetmez. Millî enerji ve maden strateji kapsamına baktığımızda, vizyonumuz ne dedik? Sektörel açıdan en yüksek katma değeri olan sektör madencilik. Ham madde 1 birimse, yarı mamul 8, tam mamul de 24 çarpanlı bir katma değeri olan sektörde bizim bunu işlenmiş tam mamule çevirecek yatırımlar yapmamız lazım. İnşallah 2018'de. Son noktalara geldik, lansmanını yapacağız, sürpriz, detayları ben şimdi burada söylemeyim. Sadece bu ham madde ihracatında rekor kırdığımız bir yıl 2017, bu bizi kesmez. Borda bu stratejik "asset"ler, tonu 500 dolar değil; çok daha yüksek katma değerli ürüne dönüştürülebilecek yatırımlarla inşallah Eti Maden tarihî bir başarı hikâyesine çok güçlü bir adım atmaya devam edecek çünkü bor stratejik bir ürün ama stratejik ürün... Zonguldak havzasında 1,5 milyar ton kömürümüz var, yılda ne kadar üretiyoruz? 1 milyon 350 bin ton. Bu hızla gitsek bin senede bitmez. Peki, nasıl bir algı, nasıl bir strateji? İşte, hikâye burada. İşte, hikâye nerede? Bizim bu yaptığımız değişiklikle... Bakın, rakamı biliyorsunuz herhâlde. Bugün itibarıyla Zonguldak, Bartın ve Kastamonu, üç ilimizde 452 bin hektar, tek ruhsat; böyle bir iş olabilir mi ya? 452 bin hektar... Madem burada 1,5 milyar ton benim rezervim var...
Buradan söylüyorum, TTK kapatılmayacak, TTK'dan işçi atılmayacak. TTK bizim göz bebeğimiz, yüz yetmiş yıllık kültürle özellikle daha randımanlı ve verimli... TTK Genel Müdürümüzle geçen hafta yeniden konuştuk. Oradaki yarı mekanize sistemlerle ki maalesef kamunun böyle bir durumu var.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sizden sonraki nesillere hiç zenginlik kaynakları bırakmayacak mıyız?
BAŞKAN - Sayın Durmaz, bunları yapmazsak yeni nesil olmayacak yarınlarda.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Şöyle bakmamız gerekiyor: Yarı mekanize sistemle birlikte sembol madenlerde Türkiye'nin eğitici ve öğretici bir kurumu olmasının yanında... Biz "Her alanda kamu olsun." Niye her alanda kamu olsun ya? Biz "Her alanda kamu olsun." dersek... İşte, bu kafayla kırk yıllık Zonguldak sorunu. Kaç tane araştırma yaptırdım ben hiç kimseye sormadan. Zonguldak'ta herkes mutsuz, kimse çözüm üretmiyor, kırk yıllık hikâyeler. Böyle iş olur mu? Üretim maliyeti, satış fiyatının 4 katı, 5 katı olacak, bu zarar sadece 7.600 işçi özelinde tüm şehir için büyük bir sıkıntı oluşturacak ve biz böyle yaşamaya devam edeceğiz. Böyle bir şey yok. Hem istihdamı artıracağız hem yerli üretimi artıracağız hem yerli kaynaklar noktasında cari açığın önüne geçecek adımları atacağız.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İş cinayetleri...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - İş cinayetleri...
GARO PAYLAN (İstanbul) - İşçi cinayetleri...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Bakın, bu dönemde özellikle denetimlerin artırılması, uluslararası standartların getirilmesi ve özellikle özel sektörde daha kurumsal, tezgâh altı, merdiven altı değil, Türkiye'nin daha büyük, daha kurumsallaşmış gruplarının öngörülebilir bir madencilik sektörüyle bu alana girmesiyle, inşallah bu alandaki kurumsallaşmayla bunu da geliştireceğiz. İşte, gidin bakın Soma'ya, Fiba Grubu, Özyeğin Grubu, diğer taraftan Koç Grubu, Türkiye'de bu işi güzel yapan bir sürü grup var, onlara da bakalım. Geçen onlarda da kaza oldu. Kaza olabilir, denetimleri sıklaştıracağız, Allah göstermesin, Allah vermesin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süre tamamlandı, toparlarsanız lütfen...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Toparlayalım Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Yani soruların kalanlarını da... Çoğunu cevapladınız zaten de...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Yok, çoğuna cevap vermedi, 7 tane soru sordum, cevap alamadım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Yok, yok; bağlayayım. Genel olarak hepsinin üzerinden bu çerçevede gittim.
"Gazda indirim yok." İşte, kaçırdık, geçen yıl yüzde 10 indirim yaptık biz. Tahkim olmadan bile gerçekleştirdik.
"BOTAŞ'ta niye bu kadar kâr var?" Bülent Bey, eğer takip etseydiniz o kârın geçtiğimiz yılki özellikle tahkimden kaynaklı o yıla dayalı bir kâr olduğunu görürdünüz. Ha, bu şu demek değil...
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Satın alma maliyetinden kaynaklı Sayın Bakan, 33 milyar 20 milyara düşmüş.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - BOTAŞ özellikle geçtiğimiz yıllarda zarar eden, maliyeti yüksek olan bir kurum iken hamdolsun bu yıl da inşallah makul bir düzeyde kâr edip özellikle kaynak çeşitliliğiyle maliyetlerini düşürüp bırakın zam yapmayı biz ona uğraşacağız, daha da düşürmeye çalışacağız ama bunu yaparken depolama yatırımlarımızı yapacağız, LNG, FSRU yatırımlarımızı yapacağız, bunu yaparken 220'den fazla ilçeye boru hatları döşeyerek Türkiye'de doğal gaz yatırımları yapacağız gibi.
Velhasılıkelam, tüm bu çerçevede bakıldığında son olarak şu noktada bağlamak istiyorum: Biz Enerji Bakanlığı olarak tasarruf ve verimlilik açısından da çok önemli adımlar atıyoruz. Ben hakikaten o eleştiriye de katılıyorum, Garo Bey'in eleştirisine, "Onu da teşvik etmek lazım." diyor. Doğru, biz geçtiğimiz yıl ocak ayında bu kamu spotunu hazırladık bilmiyorum gördünüz mü.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Gece geç saatlerde yayınlıyorlar kamu spotlarını, onun için görememiş olabiliriz.
(Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak tarafından kamu spotu izletildi)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - 25 dereceden 21 dereceye ayarladığınızda 600 lira hane halkına, 4 milyar TL, şimdi, genel bir tasarruf var.
Şimdi, doğru söylüyorsunuz, 25 derece, herkes tişörtle... Çarşafları ütülemeyelim, doğru; onu yapalım, bunu yapalım. Bunları tabii ki teşvik edeceğiz her alanda. 2018'in ilk çeyreğinde inşallah verimlilik yılı noktasında yeni verimlilik vizyon çerçevesini de açıklayacağız. Burada da böyle dostlar alışverişte görsün değil, katma değeri olan kalemler çerçevesi içerisinde bu adımları atacağız.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyoruz.
Zamanda tasarruf da önemli bizim için.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Sayın Başkanım, son cümleyle bitiriyorum: Ben tekrar, yaklaşık bu 400 soruyla Enerji Bakanlığına ilgilerini yoğun bir şekilde göstererek bize olan muhabbetlerini ortaya koyan tüm milletvekili dostlarımıza teşekkür ediyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sorularımıza cevap alamadık.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - Gerek Komisyondan olsun, gerek Komisyondan olmasın...
KADİM DURMAZ (Tokat) - Aytuğ Hocam zararsız nükleer santral olursa oradan yazlık ev alacak Sayın Bakanım.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - İnşallah.
Dolayısıyla ben tekrar, bu katılımlarınız için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Cenab-ı Allah bu bütçemizin hayırlara vesile olmasını nasip etmesi temennisiyle hayırlı akşamlar diliyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanımıza cevapları için teşekkür ediyoruz. Gayet aydınlatıcı oldu ama epey bir soru da açıkta kaldı, Sayın Bakanım bunları...
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI BERAT ALBAYRAK (İstanbul) - 400 sorudan bilmiyorum kaç tanesine cevap verdik de...