KOMİSYON KONUŞMASI

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli katılımcılar; herkesi sevgiyle saygıyla kucaklıyorum.

Tabii, devlet olmanın en temel kuralı kendi vatanında öncelikle güvenliği, sonra adaleti sağlamaktır. Bu iki temel konu, temel hizmet alanı devlet olmanın olmazsa olmazıdır. Tabii, son on yılda yaşadığımız gerçekler ortaya konduğunda, aslında her iki alanda da mevcut iktidarın kısa bakışları veya yanlış bakışlarının neden olduğu sonuçlar dolayısıyla büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Her iki alanda da mağdur olmuş bir siyasetçi olarak, aynı coğrafyadan milletimize siyaset alanında hizmet eden 2 cumhuriyet evladı olarak Sayın Bakana, özellikle kumpas davaları sürecinde siyasi iktidarla aramızdaki iletişim alanını açık tuttuğu için teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.

Tabii, diğer iki temel konu eğitim ve sağlık.

Şimdi, 2008 yılını hatırlıyorum, Sayın İlker Başbuğ'un Genelkurmay Başkanlığı görevine başladığı dönem karargâha verdiği talimatlardan birisi, o dönemde Bilgi Destek Daire Başkanlığı olan dairenin şubeye indirilmesi talimatıydı. Bu daire, özellikle Silahlı Kuvvetlere ve Türk devletine yönelik psikolojik harekât saldırılarının -ki 15 Temmuz bu saldırıların fiilen tepe noktasına ulaştığı safhadır- tespiti, önlenmesi ve tedbirlerin devletin yetkili kurumlarına önerilmesi görevi olan bir birimdi; 4 taburu olan, alayı olan, dairesi olan, yaklaşık 400 subay, astsubayın çalıştığı, eğitilmiş sivil olarak görev yaptığı bir birimdi. Tabii, biz komutanımıza, o dönemde, bu birimlerin neler yaptığını anlattık; bırakın kapatmayı, yerine ilave birimler kurdurdu. Sonuçta emperyalizm, siyonizm... Tuncay Güney var biliyorsunuz, şu an haham, siyonizmin silahşorlarından birisi, onun ifadeleri var. 2002'de Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği Toplumla İlişkiler Başkanlığının kapatılması -ki yasayla kapatıldı- özel kuvvetlerin yıpratılması -ilk davalar onunla başladı- ve Genelkurmay Psikolojik Harekât Dairesinin -o zamanki adı- kapatılması diye yukarıdan talimat geldiğini kendi ifadelerinde net söylüyor.

Dolayısıyla Bilgi Destek Dairesi kapatıldığı zaman aslında hem Silahlı Kuvvetler hem de devletimizin bu alandaki birimleri savunmasız kaldı ve 15 Temmuza giden süreç çok daha hızlandı. İşte, NATO'da yaşanan komploda, kumpasta bu işi tespit eden Ebru Bozkurt Binbaşımız aslında askerî casusluktan mahkûm olmuş ve bu konuda mağdur olmuş bir kardeşimiz, bir komutanımızın kızı, yakından ailece tanıdığımız bir subayımız. İşte bunun gibi binlercesi bu süreçte sistemin dışına atılarak ne yazık ki FETÖ'cülerin önü açıldı, kadrolar açıldı ve 15 Temmuzun o karanlık gecesini hep birlikte yaşadık.

Silahlı Kuvvetlerin temeli, eğitilmiş, inanmış personeldir. Dolayısıyla burada zafiyet olduğu zaman ne kadar teknolojik silah da alsanız, teknolojiyle donatsanız zafere ulaşmanız mümkün değildir. Bu açıdan baktığımızda, Silahlı Kuvvetlerde özlük hakları konusunda yıllardır iyileştirme yapılmadığını yakından takip ediyorum ve bu konuda Adalet Bakanlığının yaptığı çalışmaları takdirle izliyorum. Aynı paylaşımı İçişleri Bakanlığında da söylemiştim Sayın Bakanımıza, "Şehit ol, gazi ol, vatanı koru." diyoruz ancak özellikle, bu zor görevlerde çalışan eski silah arkadaşlarıma özlük hakları konusunda ne yazık ki cimri davranıyoruz ülke olarak, Hükûmet olarak gerekli desteği vermiyoruz.

Diğer bir konu, askerî öğrenciler var, astsubay adayları var, Harbiyeliler var. Geçen hafta 18 Kasım kapsamında Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulunun yıl dönümü kapsamında Heybeliada'da etkinliklere katıldım, Deniz Kuvvetleri Komutanımız da oradaydı -ki Harbiyeden sınıf arkadaşımız- "Bir arınma süreci yaşıyoruz." dedi. Aslında bu arınma süreci 2007'de veya 2007 sonrasında yaşansaydı ne 15 Temmuz olurdu ne kumpas davaları olurdu ne de -gerek Orta Doğu'da gerek kendi içimizde- son dönemde yaşadığımız mağduriyetleri yaşamazdık. İşte bu arınma döneminin daha sağlıklı sona ermesi açısından personel temininde liyakatin esas alınması önemlidir Sayın Bakan. Tabii, gelen bilgiler hem liyakate göre çalışan Silahlı Kuvvetler komisyonları hem de başka maksatlara hizmet eden Millî Savunma Bakanlığı komisyonlarının müşterek çalışması ve hepsinin de temel amacının liyakat olması gerekir.

Şimdi, 15 Temmuzun suçlusunu bulduk ama bu suçlu, Silahlı Kuvvetlere veya devletin kurumlarına nasıl yerleştirildi, nasıl sızdı? Bu konuda teşhiste doğruyuz ama tedavide birtakım yanlışlarımız var çünkü yetişmiş binlerce gencin şu an üstü çizildi, sizin de beyanlarınız var. Güvenlik soruşturmaları yapılarak veya yeni aldığımız gençlere uyguladığımız mülakat sistemleri uygulanarak eğitimi tamamlanmış, rütbe takmayı, üniforma giymeyi bekleyen bu gençleri niye kullanmıyoruz, bu aileleri niye hâlâ mağdur ediyoruz? Eğer devletin bunu ayıklayacak gücü yoksa o zaman yeni alımları nasıl yapıyoruz, yeni alımlara nasıl güveneceğiz? Bu konuyu iyi sorgulamamız lazım.

Tabii "Güçlü ekonomi, güçlü demokrasi, güçlü ordu, güçlü Türkiye." diyoruz, bunu her ortamda da vurguluyoruz. Kendisini kanı, canı pahasına vatana adamış şehit ve gazi yakınlarımızı korumak, kollamak, onlara saygı göstermek temel borcumuz. Tabii, bu konuda da Meclis olarak biz hazırız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çiçek, lütfen toparlayın.

Buyurun.

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Tek bir yasada bunların birleştirilmesi temel amacımız olmalıdır. Bu konuda Millî Savunma Komisyonu olarak göreve hazırız. Tek tip askerlik, uzman askerlik sistemi konusunda, şehit ve gazilerle ilgili tek bir temel yasa hazırlanması konusunda göreve hazırız.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, sevgiler saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çiçek.