KOMİSYON KONUŞMASI

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; özellikle Yusuf ağabeyimizin söylediği birkaç kelime var, onu da not aldım. Hem bir cevap olsun hem de o günü yaşayan bir kardeşiniz olarak birinci elden belki de...

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Ben kalksam olur mu?

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Olabilir ama bu sizin grup tarafından çok kullanıyor, bir grup başkan vekili olarak da duymanızda...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Meclis Başkan Vekili, tarafsız makam.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Meclis Başkan Vekili, pardon, özür dilerim. Tarafsız makam olsa bile, bu önemli. Neden önemli, biliyor musunuz? Çünkü özellikle "Bu bir darbe değildir." görüşü oldu, bir o. Bir de çok kullanılan, özellikle bakıyorum -medyada da kullanılıyor ama- Sayın Cumhurbaşkanımızın gidiş şekli, "Daha önce oraya birileri geldi." tarzında birtakım şeyler var.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben Sayın Cumhurbaşkanının kendi ifadesini söyledim.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Ben orada olan bir kardeşiniz olarak, bakın, bire bir beraberiz, o saatleri bilen, nasıl geldiklerini bilen, neler yaşadığını bilen bir kardeşiniz olarak orada onun nasıl bir darbe olduğunu yaşayan... Sizler de burada yaşadınız muhakkak.

Ben o gece, saat on buçuktan sonra o otelde olan bir kardeşiniz olarak sorabileceğiniz bir şey varsa bunların hepsine cevap verebilecek pozisyondayım. Sizin söylediklerinizin hepsi, o dört saat, o başta söylediklerinizin hepsi doğru rakamlar değil, doğru şeyler değil.

Bakın, şimdi, orada iki ayrı detay var, bazen detayları atlıyor arkadaşlar. Şimdi, biz on buçuktan sonra oteldeydik. Sayın Cumhurbaşkanımızın otelden ayrılış saati biri yirmi geçe ama bakın, şimdi, bu saatleri bile bazıları FETÖ'nün, o alçakların görüşleri doğrultusunda kullanıyor. Bunu aynen oradaki o hain darbeciler de yaptı savunmalarında. İşte "Bizden önce -hayalî- bir tim geldi oraya. Onlar bilmem ne yaptı." dedi falan, bu alçaklar bunların hepsini kullandı. Ben aynı dile sizin düşmenizi istemediğim için bilgilendirmek istiyorum çünkü aynı dili kullanıyorsunuz ve doğru bir dil değil çünkü ben yaşayan bir kardeşiniz olarak oradaydım.

Şimdi, bu askerlerin, bu hainlerin şeyden çıkış saatlerini kısmen biliyorsunuzdur herhâlde. Bunların nasıl geç kaldığı, orada birileri tarafından, oradaki teknisyenler tarafından uçakların, helikopterlerin kalkışı, oraya gelişi gelmeden önce çok konuşulan... Özellikle, biliyorsunuz bölge sit bölgesi, orada Cumhurbaşkanlığının bir konukevi var, orada kaybettikleri zaman, bunların hepsi var ve o planlamaların, o dört uçak hikayesi... Uçak değildi Beyefendi o, onu da söyleyeyim. Sonuçta bir darbe var ve hain bir darbe var ve kimin kiminle kol kola olduğu saat ikiye kadar belli değil. Havadan mı gelecekler, denizden mi gelecekler, bire bir orada, o sürecin içerisinde yaşadım ben bunların hepsini ve şöyle bir şey oldu: Saat on ikiden sonra -tabii, bu gizlilik içerisinde- Bodrum Havalimanı'nda, Dalaman Havalimanı'nda, Aydın'daki, İzmir'deki havalimanlarında şaşırtma açısından... Ha uçak bekletilmedi orada. Yani o hainler... Çünkü telefonlar dinleniyor, istihbarat dinliyor, kimin kiminle olduğu belli değil, havada uçanların kim olduğu belli değil; böyle bir ortamdan bahsediyoruz ve kimin kiminle kol kola olduğu da belli değil işin kötüsü.

Ben sizin buradaki bir arkadaşınız olarak şuradan da özellikle söylemek istiyorum, o gece biz saat bir buçukta, biri yirmi geçe Sayın Cumhurbaşkanımızı gönderdiğimiz ana kadar ve sonrasında -sizler burada destek olmuş olabilirsiniz- en çok üzüldüğüm nokta ne biliyor musunuz? Bir CHP'li arkadaşımızın, belediye başkanları dâhil, ilçe belediye başkanı, büyükşehir belediyesi dâhil, bizim o bölgede, orada olduğumuzu bilmelerine rağmen bizi arayıp "Bir şeye ihtiyacınız var mı?" dememesi beni en çok yaralayan konudur. Bunu da söyleyeyim size çünkü evimden çıkıp oraya gidene kadar ben yolda çok değişik sahneler gördüm; oynayanı, zıplayanı, benim partimin önünde nara atanı yani acayip bir kalkışma vardı, hainler vardı karşımızda ama kimin hain, kimin dost olduğunun belli olmadığı bir dönemdi. Şimdi, bakıyorum bugün, herkes konuşuyor. Saatlerle ilgili en ufak bir şey yok, saat biri yirmi geçe otelden çıktı, arabaya bindi, helikopter pistine geldi. Bakın, arada dört beş tane nokta var. Herkes saat olarak bir tarafını tutuyor. Biri yirmi geçe otelden çıktı, on dakika sürse helikopter pisti -pist şeyin biraz daha üzerinde- helikoptere geçti. Helikopterin kalkması, Dalaman'a gitmesi... Oradan yarım saat, otuz beş dakika falan sürüyor Dalaman Havaalanı ve alçak uçuş yapıyorsunuz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - İstanbul-Yeşilköy Havaalanı'ndaki basın toplantısının saatini biliyor musunuz?

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Saat üçü geçerken.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bir dakika, bir şey soruyorum size.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Basın toplantısını iner inmez... Ben yaşadıklarımı anlatıyorum size, siz istediğiniz kadar... Bakın, karşınızdayım, bire bir buradayım, yaşayan bir kardeşiniz olarak yaşadıklarımı anlatıyorum, öyle onun söylediklerini, duyduklarımı, dedikodu falan değil. Ben gönderdim, oradaydım, Marmaris'ten, hava alanından helikopterle öbür tarafa gitmesi, Dalaman'a gitmesi, Dalaman'dan uçakla İstanbul'a hareket etmesi ki... Biz ilk baştan, başından beri Sayın Cumhurbaşkanını oradan çıkaralım çünkü... Marmaris'i biliyorsunuz, kapalı bir bölge, Aksaz Askeri Üssü var, 10 bine yakın asker var ve başlarındaki adam, komutanları hain, içeride. Kimse, bir Allah'ın kulu... Şimdi, şöyle bir şey var: Bir darbe oluyor; darbeye destek vermemek, onu bunu aramamak... Direkt darbenin içerisinde olmak ayrı bir şey ama o kadar rütbeli askerin gelip bize orada sahip çıkmaması ayrı bir şey. Yani, şimdi böyle de bir durum var, bir Allah'ın kulu yok bizim yanımızda. Emniyet güçlerinden Allah razı olsun, oradaki Valimizden, İl Emniyet Müdürümüzden. Bugün benim Cumhurbaşkanıma "diktatör" diyenler var ya, bir tanesi çıkıp da, gelip de cumhuriyete, demokrasiye sahip çıkmadı o gün orada, bir Allah'ın kulu da gelip orada "Benim Cumhurbaşkanım, demokrasi... Bu adamlar darbe yapıyorlar, ihtilal yapıyorlar, ben de ayağa kalkayım, ben de CHP'li bir belediye başkanı olarak gideyim Cumhur Reisine sahip çıkayım." falan, yok ağabey, kimse aramadı bizi.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Tamam.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Kimse de gelmedi, tam tersine... Hadi ilk gün gelmedin, 16 Temmuzda gel, yine kimse gelmedi; 17'sinde gel, sahip çık cumhuriyete, demokrasiye, yine kimse gelmedi. "Ya, belki de duruşmalara gelirler." dedim, müdahildim duruşmalarda, Allah aşkına insan bir duruşmaya gelir kardeşim ya. Benim ilçemde, benim ilimde bir darbe... Cumhurbaşkanının orada olması hasebiyle... Ki çok özel bölgedir Muğla, Marmaris. Duruşmaya gel. Bugün bakıyorum, herkes demokrasi kahramanı, herkes konuşmaya geldiği zaman konuşur.

Ha, bir de siz söylediniz ya, "Konuşamadık." filan diyorsunuz ya, siz 15 Temmuzdan sonra o kadar çok konuştunuz ki. Hem de referandum arasında öyle, hatta bizi denize dökmekten filan da bahsettiniz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - İsterseniz böyle monolog olmasın da...

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Monolog değil, hayır, ben içimden geleni söylüyorum.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Hayır, hayır, ben de söyleyeyim, siz söylediniz.

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Siz konuşma noktasında zaten konuşuyorsunuz, sizin konuşmanızla ilgili kimsenin bu ülkede...

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bizim konuşmaktan kastımız...

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Bakın, olağanüstü hâl millete, milletin vekillerine, dürüst insanlara karşı değil ki. Her şey yapılıyor şimdi. Siz de öyle şeyler söylediniz ki, maşallah hepimizi denize döktünüz İzmir'de.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - İzin verir misiniz Sayın Başkan.

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Bir destek amaçlı bir ilave yapabilir miyim?

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Murat Bey de bakın o gece... Burada vekillerimizden bir tanesi Murat Bey'dir. On buçuktan sonra, on birden sonra Manisa'dan çıkmıştır, bakın, ta nereden, Manisa'dan aramıştır bizi, ekiple beraber Cumhurbaşkanımıza destek için bizim yanımıza... Kendi anlatsın biraz da olayı.