KOMİSYON KONUŞMASI

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Girişim tabii, girişim tabii ama bir askerî darbe girişimi değil. Yani bu Türkiye Cumhuriyeti devletine ve ordusuna operasyon yapma amaçlı düzenlenmiş bir iş. Biz bunun arkasını eğer aydınlatamazsak, bunları konuşamazsak...

Bakın, yani öyle somut veriler var ki, siz söylüyorsunuz şimdi, diyorsunuz ki: "Marmaris'te oteli 01.20'de terk ettik." O otelin basılış saati 03.20. Önemli olan o oda değil. Yani Sayın Cumhurbaşkanına dönük bir şey yok, bilmem ne yok. Böyle bir şey söyleyen yok, nereden çıkarıyorsunuz? Tabii ki vardır, tabii ki Cumhurbaşkanını öldürmek istemişlerdir, bunlarda hiçbir tereddüt yok, yani bununla ilgili değilim ben. Benim söylediğim şey şu: Arkadaşlar, bu kadar büyük bir girişim, arkasında bir uluslararası güç olmadan, bir emperyal güç olmadan, arkasında gizli servisler olmadan yapılamaz, olmaz. Biz bunu ortaya çıkarmak için...

NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Katılıyoruz size, ona katılıyoruz.

ADNAN GÜNNAR (Trabzon) - Ona itiraz eden yok ki.

METİN AKGÜN (Tekirdağ) - Bu böyle zaten.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Öyledir zaten de...

MURAT BAYBATUR (Manisa) - Müsaade eder misiniz.

MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Ben bir bitireyim lafımı, siz cevap verin yine. Ben burada karşılıklı münakaşa edelim diye de konuşuyor değilim.

Yani bakın, bu ordunun yirmi yıl üniformasını giymiş bir adamım. Bir Kıbrıs Harekâtı'nda her gün, öğleden sonra saat 15.00'te tümen karargâhında harekât toplantısı yapılırdı, ta Selanik'e kadar kaç yerde su çözümlemesi yapacağız, nereden su temin edeceğiz, hangi yerde konaklayacağız, konaklama alanının güvenliği nasıl sağlanacak, bunlar konuşulurdu. Yani kurmay aklı böyle çalışmaz. Siz şimdi darbeye kalkışıyorsunuz, Kara Kuvvetleri nerede belli değil, Hava Kuvvetleri nerede belli değil. Havada 8 tane uçak var -aynen söyledi arkadaşımız Nihat Bey- hangi uçağın dost, hangi uçağın düşman olduğu, kimin nerede olduğu belli değil; böyle bir planlama olmaz. Burada tam bir kaos yaratıp, kargaşa yaratıp ülkeyi aciz içine düşürüp, oradan hareketle orduyu ta yıllar önce söylenen biçime getirip ve buradan Türkiye'nin rejimini değiştirip... Ya, adam1992'de bir harita koymuş önümüze ve diyor ki: "Kuzey Afrika'dan Çin Seddi'ne kadar 23 ülkenin rejimleri ve sınırları değişecek."

Şimdi, geliyor, senin rejimin değişti mi? Değişti kardeşim. Sınırının değişmesi için çaba var mı? Var kardeşim. Ülkeyi bölmek istiyorlar mı? Bölmek istiyorlar. Çok ciddi bir tehlike. Benim işaret etmek istediğim bu. Yani bura da biz oturup da birbirimizi... Ben AKP'yi nakzedeyim; asla, aklımdan bile geçmez, hiç öyle bir derdim de yok. Yani buradaki mesele, darbenin adını koyalım, öyle miydi, böyle miydi değil, ondan sonra ne olduğuna bakalım. Ve biz böyle bir şeyin bir daha olmaması için...

Biz Millî Savunma Komisyonuyuz, bu Meclisin daimî komisyonlarından birinin üyeleriyiz arkadaşlar. Böyle bir kalkışmanın ya da böyle bir girişimin bir daha olmaması için ne yapmalıyız, biz bunu burada konuşalım, benim söylediğim bu. On beş aydır, on altı aydır... Darbe oldu, Fırat Kalkanı Harekâtı oldu, İdlib'e askerimiz gitti, Türk ordusunun bütün yapısı değişti. 600 tane Harbiye öğrencisi içeride arkadaşlar, 600 tane Harbiye öğrencisi on beş aydır içeride, anaları babaları perişan. Yani efendim, Bank Asyanın önünden geçenler, bilmem ne tutuklu, Bank Asyanın kurucuları bilmem nerede; burada değilim, hiç beni ilgilendirmiyor kim tutuklu kim değil, bunlar sonuçta yargılanır, çıkar çıkmaz. Ama asıl olan, devlet ne duruma geldi, ordu ne duruma geldi ve biz Millî Savunma Komisyonuyuz, on beş aydır biz bunu hiç tartışmadık. "Tartıştık." diyen varsa oturalım konuşalım.

Diyor ki arkadaşımız: "Siz konuşuyorsunuz." Ya bizim basında veya şurada burada konuşmamızın bir önemi yok. Ben diyorum ki: Ben söylüyorum bakın, tek tek saydım, ilk çıkan 10 kararnamenin 228 maddesi bu ülkenin ordusunu yeniden düzenliyor. Hangi maddeyi tartıştık arkadaşlar biz burada, hadi çıkın biriniz söyleyin bakalım. Bu maddeleri biz burada tartıştık mı? Hayır. Bu Komisyonun bu konuda bir fikri soruldu mu? Hayır. Meclisin fikri soruldu mu? Hayır. Benim dediğim bu. Ha, tamam, "Böyle bir şeye gerek yok, olağanüstü hâl var, biz orduyu da istediğimiz gibi düzenleriz, devleti de istediğimiz gibi düzenleriz." diyorsanız zaten yapıyorsunuz ama ben bunun yanlış olduğunu söylüyorum.

Bu orduya bunu yaptınız, bunun vebalini önümüzdeki süreçte hepimiz ödeyeceğiz, çocuklarımız ödeyecek. Benim yaşım 66 olmuş kardeşim, ben bir altmış altı sene daha yaşamayacağım. Ama çocuklarımız, torunlarımız bu ülkede yaşayacak. Bu yanlış, bunu doğru bulmuyorum. Bunu tartışmalıydık, oturup konuşmalıydık, söylediğim bu.

Teşekkür ederim.