KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Değerli Komisyon üyelerimiz, bugün gündemimizde yer alan kamu kurumu bütçelerinin görüşme usulüyle alakalı yapılan tartışmalarla ilgili bir açıklama yapacağım.

Sizlerin de bildiği gibi kuvvetler ayrılığı ilkesi yasama, yürütme ve yargı erklerinin fonksiyonel anlamda birbirinden bağımsız organlar tarafından yerine getirilmesini ifade etmektedir. Anayasa'mızın "Başlangıç" bölümünde yer alan tanımda, kuvvetler ayrımının devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmediği, belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir iş bölümü ve iş birliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu ifade edilmektedir. Anayasa'nın "Bütçenin görüşülmesi" başlıklı 162'nci maddesinde de Plan ve Bütçe Komisyonunda kamu kurum ve kuruluşların bütçelerinin görüşülmesinde yargı organları özelinde farklı bir temsil ve görüşme usulü de bulunmamaktadır. Bu kurumlar, görüşmeler esnasında, görev alanı, konu itibarıyla ve yargılama yetkisi bakımından ilgili oldukları Adalet Bakanlığı bütçesiyle birlikte görüşülmektedir.

Geçmiş yıllar bütçe görüşmelerine ilişkin tutanaklara baktığımızda, bütçe görüşmelerine ilişkin ulaşılabilen en eski Komisyon tutanakları 5 Mart 1988 tarihlidir. Bu tarihten günümüze kadar olan tutanaklarda, Anayasa Mahkemesi Başkanlığı, Yargıtay ve Danıştay Başkanlığı bütçelerinin Adalet Bakanlığı bütçesiyle birlikte görüşüldüğü tespit edilmiştir. Bu gelişmeler süresince Yüksek Yargının Adalet Bakanlığı bütçesiyle beraber görüşülmesi usul yönünden tartışmalar açılmasına neden olmuşsa da 4 kurumun bütçelerinin birlikte görüşülmesi hususu, Komisyon Başkanının görüşü doğrultusunda oylamaya sunulmuş ve Komisyonca da kabul edilmiştir. Bu durum sonucunda 4 kuruma ilişkin ve tutanaklarda "raportör raporları" olarak yer alan, günümüze ise "bütçe sunumu" olarak uyarlayabileceğimiz kurumların geçmiş yıl faaliyetlerine ve sonraki yılın bütçesine ilişkin bilgileri içeren belge, bir milletvekili tarafından Komisyona hitaben okunmuş ve daha sonrasında söz isteyen üyelere sırasıyla söz verilip cari teamülün aksine, ilgili bakana, üyelerin söz talepleri karşılandıktan sonra, ön söz ve son söz beraber verilmiştir. Daha sonrasında kurum bütçeleri oylanmış ve toplantılar kapatılmıştır. 1995 yılı bütçesine kadar Komisyon görüşmeleri bir sene farklılık göstererek bu yönde seyretmiştir. 1991 görüşmelerinde raportör raporlarının okunmaması yönündeki karar, Başkanlıkça Komisyon takdirine sunulmuş ve 7 Kasım 1990 tarihindeki Adalet Bakanlığı görüşmelerinde yüksek yargı ve Bakanlığa ilişkin raporlar okunmamıştır. 1995 yılı bütçe görüşmelerinden sonra ise anılan raporlar hiç okutulmamıştır. 9 Kasım 1999 tarihli 2000 yılı bütçe görüşmelerinde ise Adalet Bakanının bütçe sunumundan sonra Danıştay Başkanlığı bütçesiyle ilgili, devlet bakanına söz verilmiştir. 2001 bütçe görüşmelerinde devam eden bu uygulamadan 2002 yılı bütçe görüşmelerinde vazgeçilmiştir. 2002 tarihinden günümüze kadar olan görüşmelerde ise yüksek yargı kurumları adına yapılan herhangi bir sunum bulunmamaktadır.

Yargı kuruluşlarının bağımsızlığına atıf yapılarak, bu kurumlar için genelden farklı bir görüşme usulü belirlenmesine ilişkin öneriler yapılıyor ancak mevcut durumda, ilgili İç Tüzük hükümlerine de baktığımızda, örneğin "Komisyonlarda Hükümetin temsili ve uzman çağrılması" başlıklı 30'uncu maddeye göre Komisyon toplantılarında hükûmetin öncelikle Başbakan veya bir bakan tarafından temsil edileceği de belirtilmiştir. Başbakan veya bakanın gerekli görmesi durumunda kendi yerine yüksek dereceli bir kamu görevlisine yazılı temsil yetkisi verebileceği belirtilmişse de bu durumun konu olarak özel ihtisas alanına yönelik bir durumu ifade ettiği anlaşılmaktadır.

Görüşmelerin Genel Kurul boyutunu da düşündüğümüzde yine İç Tüzük madde 62'ye göre her görüşmenin başından sonuna kadar Başbakan veya bir bakanın bulunması bir zorunluluktur. Sizlerin de çok iyi bildiği gibi, Hükûmet temsilcisinin Genel Kurulda bulunmaması durumunda görüşmeler bir defa ertelenmekte, yine bulunmazsa da görüşmeler sonlanmaktadır. Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve HSK, bu kurumların tamamı, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında (1) sayılı genel bütçe içerisinde yer almakta olup az önce belirttiğim gibi bu kurumların bütçe görüşmelerinde herhangi bir özel düzenlemeye gidilmemiştir.

Ayrıca, kurumların teşkilat kanunlarına baktığımızda, örneğin Anayasa Mahkemesi Kanunu'nun 4'üncü maddesinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçeyle ilgili görüşmelerde Mahkeme Genel Sekreterinin hazır bulanacağı,... Yine Yargıtay Kanunu'nun 54'üncü maddesinde yasama organı, komisyon ve genel kurullarında Yargıtayı Birinci Başkanının görevlendireceği Genel Sekreter veya yardımcısının temsil edeceği belirtilerek yüksek yargı başkanlarının tarafsızlığına gölge düşürmemek adına, kurumların bütçe görüşmelerinde ne şekil temsil edeceğine ilişkin açık bir düzenleme yapılmıştır. Nihayetinde bu Genel Sekreter ve Genel Sekreter Yardımcısı kadrolarında bulunan yetkililer de birer devlet memurudur. Sizler tarafından yöneltilen siyasi eleştirilere ne ölçüde cevap verebilecekleri de sizlerin malumudur. Bununla birlikte geçen sene de yaşanan tartışmalar minvalinde ben Bütçe Başkanına, 1982 yılından bu yana gerçekleşen bütçe görüşmelerine baktırdım. Az önce de oradaki bütün süreci, 1988'den bu yana olan süreci de sizinle paylaştım. Orada da baktığımızda bütün yargı organlarının bütçelerinin Adalet Bakanlığıyla birlikte görüşüldüklerini de hep beraber gördük. Onun için, bu çerçevede bir usul tartışması açılmasına gerek olmadığını... Ama tabii ki yeni 16 Nisan referandumundan sonra yürütme, yasama ve yargının yeni şekillenmesi itibarıyla Meclis İçtüzüğü'nde yapılacak değişikliklerle bu anayasal kurumların bütçedeki görüşme sistemlerinin ve usullerinin de belirlenmesiyle Komisyonumuz, alınan karar doğrultusunda yeni şekliyle 2019'dan sonraki bütçe görüşmelerinde ona göre hareket edecektir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.