KOMİSYON KONUŞMASI

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkanım, çok değerli milletvekilleri; Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesini sunmak, bugüne kadar yürüttüğümüz ve bundan sonra yürütmeyi planladığımız çalışmalar hakkında sizleri bilgilendirmek üzere huzurlarınızdayız.

Bu münasebetle Gazi Meclisimizin Plan ve Bütçe Komisyonunu, şahsım, Bakanlığımız ve Adalet teşkilatımızın fedakâr mensupları adına saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokrasilerde devlete karşı güven duygusunun zedelenmemesi, refah ve toplumsal yaşamın esenliği için iyi işleyen bir yargı sisteminin varlığı tartışılmaz bir ihtiyaçtır. Bundan hareketle tıpkı diğer alanlarda olduğu gibi adalet alanında da bu yüzyılın gereklerini karşılayacak yüksek kalite standartlarına ulaşmak için yeni politikalar geliştirmekteyiz. Ülkemiz bunu yaparken dünyadaki gelişmeleri de yakından izlemekte, uluslararası toplumun kazanımlarını da dikkate alarak gelişimini sürdürmektedir. Sürekli gelişen koşulları dikkate alarak adalet sistemimizi daha da ileriye taşımayı tarihî bir sorumluluk olarak görüyoruz. Gelişen toplumsal yapı ve değişen ihtiyaçlar, dünya genelinde görülen ilerleme ve değişimler, yenilenme ihtiyacını zorunlu olarak önümüze çıkarmaktadır. Vatandaşımızın devlete ve adalete güvenini kalıcı kılmak ve geleceği doğru planlayabilmek için güçlü bir yargı sistemini geliştirmek zorundayız.

Hükûmetlerimiz döneminde adalet hizmetlerine yönelik olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinin de yoğun destek ve mesaisini alarak çok önemli işler yapılmıştır. Bunların kesintisiz ve yükselen bir performansla sürdürülmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Amacımız, vatandaşlarımızın daha hızlı, daha etkili ve daha kaliteli adalet hizmeti alabilmesidir. Buna dönük çalışmalarımız adalet hizmetlerinin her alanında bugün sonuçlarını vermektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 100'üncü yılına yaklaştığımız cumhuriyetimizin temel niteliklerinden biri olan hukuk devleti ilkesi devletin hukuka bağlı olmasının yanında demokratik standartlara uygun bir hukuk sistemini de gerektirmektedir. Hükûmetlerimiz döneminde 2002 yılından bu yana attığımız adımların tümü, insan hakları temelinde, hukuk devleti ilkesinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesine yöneliktir. Yapılan mevzuat değişiklikleri ve adalet sisteminin geliştirilmesine yönelik atılan adımlar tümü bu amacın gerçekleştirilmesine matuf düzenlemelerdir.

Hukuk alanında yapılan reform niteliğindeki bu değişikliklerle vatandaşlarımızın temel hak ve hürriyetleri daha fazla güvence altına alınmıştır. Anayasa ve başta temel yasalar olmak üzere gerçekleştirilen değişikliklerle adalet sistemimize çok önemli yenilikler kazandırılmıştır. Vatandaşlarımızın hak arama yolları yasal ve yapısal reformlarla çeşitlendirilmiş ve adalete erişimleri güçlendirilmiştir.

Son olarak 23 Ocak 2017 tarihli Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu kurulmuştur. Bu Komisyonla da olağanüstü hâl döneminde doğrudan KHK hükümlerine dayalı olarak icra edilen tedbirlerle etkili bir iç hukuk yolu oluşturulmuştur. Malumlarınız olduğu üzere, bir yargı yoluna kapalı olan KHK'larla ihraç hususunda yargı yolu açılmış, böylece olağanüstü hâl dönemi bile olsa temel insan hakları alanından sapma olmaması, insan haklarının güvence altına alınması ve bu işlemlerin yargı denetimine açılması anlamında Hükûmetimizin ortaya koyduğu çok önemli bir vizyon ve insan hakları paradigmasının gereği olarak çok önemli bir adımdır ve kamuoyuna açıklandığı üzere de Komisyonca yakın zamanda bu kararların verilmesini bekliyoruz. Kararların akabinde de yargı yoluna başvuru imkânı yine Hükûmetimizin getirdiği düzenlemeyle açılmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı bağımsızlığı, demokratik hukuk devletinin olmazsa olmaz unsurlarından biridir. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin de doğal bir sonucu olarak bağımsızlığın yasama ve yürütme organlarına karşı korunması öne çıkarılmıştır. Ancak yargı bağımsızlığı günümüzde yalnız yasama ve yürütmeye karşı bağımsızlığı değil, medyaya ve diğer güç merkezlerine karşı da bağımsızlığı kapsayacak bir şekilde anlaşılmalıdır.

Yargı mensuplarının karar verirken her türlü etki ve baskıdan uzak, yalnızca hukuk kuralları ve vicdani sorumlulukla hareket etmeleri gerekmektedir. Yargı bağımsızlığı hâkimlere tanınan bir ayrıcalık olmadığı gibi, hâkimlerin hiçbir kurala bağlı olmadan keyfî bir şekilde karar vermesi anlamına da gelmemektedir. Aksine, Anayasa'mızın 138'inci maddesinde ifadesini bulan bağımsızlık, Anayasa, kanun ve hukuka uygun bir vicdani kanaatle bağlı olmayı, bunun dışındaki bağlılıkları reddetmeyi zorunlu kılmaktadır.

Belirtmek isterim ki yargı için "tarafsızlık" kavramı en az bağımsızlık kadar önemlidir. 16 Nisan 2017 tarihi, birbirini tamamlayan bu iki kavramın anayasal düzeyde ifadeye kavuşması ve yargı sistemimizin sivilleşerek normalleşmesi konusunda önemli bir milat olmuştur. Bu tarihte gerçekleştirilen halk oylamasıyla yargının bağımsızlığı yanında tarafsız olacağı ibaresi yine Anayasa'mıza eklenmiş, yargı erki daha da güçlendirilmiştir.

Anayasada tarafsızlığa yapılan vurgu yanında bu değişiklik ayrıca yargı sistemimizin çok önemli bir kurumsal reformunu da beraber getirmiştir.

Disiplin mahkemeleri dışındaki bütün askerî mahkemeler, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi, Askerî Yargıtay kaldırılmıştır. Böylece, Türkiye'de çok uzun yıllardır tartışılan bir konu çözüme kavuşturulmuştur.

Ayrıca, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun ismi Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak değiştirilmiş ve kurulun yapısı ve üye seçim sistemi de yeniden düzenlenmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisinin HSK'ya üye seçiminde rol üstlenmesi sayesinde, millî iradenin yargı üst yönetimine yansımasının yolu açılmıştır. Bu adım, yargının demokratik meşruiyeti ile hesap verebilirliğini güçlendirmiştir.

Üzerinde durduğumuz bu ve diğer değişiklikler, geçmiş tecrübelerimizden hareketle ve uluslararası standartların da gözetilmesi suretiyle gerçekleşmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz yıllarda, yargının, FETÖ silahlı terör örgütü tarafından kendi amaçları doğrultusunda nasıl kötüye kullanıldığına hep birlikte şahit olduk. Vicdanını, hukukun ve gerçek adaletin hizmetine değil de bir terör örgütünün emir ve talimatlarının hizmetine sunan FETÖ mensupları, Cumhurbaşkanımıza, yüce Meclisimize, seçilmiş meşru Hükûmetimize ve sonuçta demokrasi ile millet iradesine ihanet ettiler. Tarihte az rastlanan bu ihaneti yapanlar, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı kavramlarını da istismar etmişlerdir.

Malumunuz olduğu üzere, 15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütünün kalkıştığı darbe teşebbüsü, aziz milletimizin mücadelesi, direnişi ve millî iradenin yanında durmasıyla başarısızlığa mahkûm olmuştur. O gece, Sayın Cumhurbaşkanımızın "Millî iradeden başka hiçbir güç tanımam." açıklaması, demokrasiye sahip çıkma çağrısı ve istiklaline, istikbaline sahip çıkan milletimizin kararlı bir şekilde meydanları doldurması, darbeye karşı canlarıyla mallarıyla siper olması, bu hayâsızca akını, alçak darbe girişimini püskürtmüş, bertaraf etmiştir.

Ülkemizin ve demokrasimizin koruyucusunun Türk milleti olduğu, 15 Temmuzda bir kez daha Türk demokrasi tarihine, dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılmıştır.

Bu darbe girişimi, Türk milletinin kahraman evlatlarının memleket sevgisinden kaynaklanan iradesiyle çok şükür başarısız kılınmıştır. Bundan sonra da Türkiye Cumhuriyeti, demokrasiden, hukuktan, adaletten ve elde ettiği kazanımlardan asla taviz vermeyecektir. Bu mücadele, milletimiz, devletimizin tüm kurumları ve yargı eliyle başarıyla sürdürülecektir.

15 Temmuz gecesi, FETÖ mensubu teröristler demokrasimize kastetmişlerdir. Çatısı altında bulunduğumuz Türkiye Büyük Millet Meclisi bombalanmıştır. O gece, vatan, millet, devlet ve istiklal aşkıyla sokağa çıkan 250 vatan evladı şehit edilmiş, 2.193 vatandaşımız ise gazi olmuştur.

Gerek 15 Temmuz öncesinde, gerekse 15 Temmuzda, Türk yargısı, milletinin ve demokrasinin yanında saf tutmuş ve terör örgütüne hukuk yoluyla cevap vermiştir. Yargı mensupları, birlik ve beraberlik ruhu içerisinde, FETÖ terör örgütüyle etkin bir mücadele ortaya koymuştur. Cumhuriyet başsavcılarımız, Cumhuriyet savcılarımız ve hâkimlerimiz, 15 Temmuzda büyük bir cesaretle görevlerinin başında olmuşlardır. Yine, yargı çalışanlarımız, adliye personelimiz ve tüm yargı mensupları, o gece milletimiz demokrasi nöbeti tutarken, 15 Temmuzda cüppeleriyle adliyelerde bir demokrasi destanı, bir hukuk mücadelesi bu kahramanlarca verilmiştir ve verilmeye devam etmektedir.

Yürütülen soruşturmaların büyük çoğunluğunda davalar açılmış, bazı soruşturmalar da devam etmektedir. Başta darbe girişimine ilişkin davalar olmak üzere, FETÖ silahlı terör örgütüyle ilgili açılan davalar da hızla sonuçlanmaya başlamıştır.

Yargıya ilişkin tüm hususlar kamuoyu önünde cereyan ediyor. Bunun için Türk yargısının başı dik ve alnı açıktır. Yargı, hem kendisine hem de ülkesine yönelen kuşatma harekâtı karşısında, adil ve cesur kararlara imza atmaktadır ve atmaya da devam edecektir.

FETÖ soruşturma ve davalarında yargı mensuplarının özverili çalışmaları gerçekten takdire şayandır. Milletimizin beklentisi, bu davaların hızlı bir şekilde hukuk çerçevesinde sonuca ulaşmasıdır.

Durum böyleyken özellikle yargı mensuplarının hedef gösterilmesini, adalete olan güveni sarsacak faaliyet ve eylemlere girişilmesini, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle mücadelede toplum desteğini yıkmaya neden olacak çabaları ibretle izliyoruz.

Bir yılı aşkın süredir fedakârca çalışan yargı mensupları, bu ülke için, bu devlet için, millet için çalışmaktadırlar. Bu insanların hedef gösterilmesi büyük bir sorumsuzluk örneğidir. Yargı, hepimizin yargısıdır. Türk milletinin yargısıdır. Milletimizin, devletimizin ve yargımızın sistematik bir saldırıya uğradığı dönemde duracağımız yer bellidir, savunacağımız düşünceler bellidir; o da millî bir duruşla milletimizin, devletimizin ve yargının yanında olmaktır. Yargı hakkında itibar ve güven sarsıcı ifadeler kullanan kim olursa olsun, söylemlerine, eylemlerine dikkat etmek zorundadırlar. Bu, bir siyasi sorumluluk olduğu kadar, adalet, toplum ve vicdan karşısında da büyük bir ödevdir. Bu hususta, özellikle yargılamalarla ilgili olarak da, o gece Anayasa'yı ortadan kaldırmaya, cumhuriyetimizi, demokrasiyi ve hukuku ayaklar altına almaya çalışan bir terör örgütünü hepimiz gördük ama Türkiye bir hukuk devleti olarak, bugün, işte, o örgüt üyelerini de kaldırmak istedikleri Anayasa çerçevesinde, hukuk çerçevesinde adil, vicdani kanaatine göre bağımsız ve tarafsız yargı muhakeme etmekte, yargılamaktadır.

Bizim milletimizden beklentimiz, yargı, kendi mevzuatı, vicdani kanaati çerçevesinde karar vermekte, yargıya hiç kimse emir, talimat veremez. Yargı, bu mücadeleyi, bu yargılamayı hukuk çerçevesinde yapmaktadır. Hepimize düşen bu kararlara, bu yargılamalara saygı duymak ve sonuçları hep birlikte takip etmektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu münasebetle, Gazi Meclisin çatısı altında da o gün, hem sokaklarda, meydanlarda hem Gazi Meclisimizde, hangi siyasi görüşte olursa olsun, hangi yaş grubundan, hangi sosyal kesimden olursa olsun, bu milletin demokrasiye, cumhuriyete ne kadar sahip çıktığını da dost, düşman, bütün dünya bir kez daha görmüştür.

Ben, bu vesileyle, tekrar kahraman askerlerimize, polislerimize, tüm kamu görevlilerimize ve vatandaşlarımıza bu demokrasi mücadelesi için şükranlarımı ve tüm siyasi partilere, hangi görüşten olursa olsun demokrasi yanında duran herkese şükranlarımı sunuyorum. Şehitlerimize bir kez daha Allah'tan rahmet, gazilerimize de acil şifalar diliyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; toplumsal hayatın huzur ve güven içerisinde devamı ancak adalet sisteminin etkin bir şekilde işlemesiyle mümkündür. Toplumda huzur ve güvenden söz edilebilmesi için öncelikle hak ve adalet duygusu korunup gözetilmelidir.

Bu anlayışla, hükûmetlerimiz döneminde ilk günden bugüne adalet alanında kapsamlı bir reform iradesi benimsenmiştir. Yürütülecek çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de kapsayıcı ve yenilikçi bir anlayışla bu reformlar devam edecektir. Nihai amacımız, vatandaşlarımızın adalete erişimini daha da kolaylaştırmak ve adaletin tecellisini tam olarak sağlamak, adalete duyulan güveni de yine en üst seviyeye çıkarmaktır. Bu nedenle, Hükûmet programlarımızda yargının etkinliğini güçlendirmek adına, adalet sistemimize ilişkin politikalarımızı ortaya koymuş bulunmaktayız. Ayrıca, yürüteceğimiz çalışmalarla, atacağımız yeni adımlarla insan haklarını daha etkin korumayı, daha etkin ve hızlı işleyen bir yargı sistemi oluşturmayı, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini yaygınlaştırmayı, yargıda mesleki yetkinliği ve insan kaynaklarını güçlendirmeyi, hizmet içi eğitimi artırmayı, yargının fiziki ve teknik altyapısını daha da geliştirmeyi hedefliyoruz.

Önümüzdeki süreçte yargıya güvenin artırılması ve yargılamaların hızlandırılması için bir dizi yeniliği içeren bir reform paketini de kamuoyumuzla paylaşacağız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet programlarımızda gelişen sosyal, siyasal ve ekonomik yapımıza uymayan ve değişimin gerisinde kalan mevzuatın yenileceği taahhüt edilmiştir. Zira, hukuki metinler, yürürlüğe girdikleri zamanın sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını yansıtırlar. Bu nedenle, yapılan düzenlemeler zamanla değişen şartların gerisinde kalabilmektedir. Bu nedenle, yaşayan bir hukuk anlayışı içerisinde gelişmelere, sosyal, ekonomik gelişmelere uygun olarak yasal düzenlemelerin de buna uyum sağlaması doğal bir ihtiyaçtır. Hâlen üzerinde çalışılan birçok kanun taslağı bulunmaktadır; bunlardan biri, mağdur haklarına ilişkindir. Geçtiğimiz süreçte mukayeseli hukuk örneklerine uygun olarak Bakanlık bünyesinde Mağdur Hakları Daire Başkanlığı kurulmuş ve bir kanun tasarısı hazırlanmıştır. Çok önemli yenilikler getiren bu kanun tasarısı yakın zamanda Meclisimizin yüksek takdirlerine arz edilecektir.

Yine, Anayasa değişikliğiyle birlikte, 16 Nisan halk oylamasıyla yürürlüğe giren Anayasa değişikliğine uyum anlamında yapılması gereken değişiklikler üzerinde çalışmalarımız da ayrıca devam etmektedir.

Yine, 1932 tarihli İcra ve İflas Kanunu yeniden yazılmak suretiyle dünyada ve ülkemizde yaşanan sosyal, ekonomik, teknolojik değişikliklere ve gelişmelere uygun bir icra iflas sisteminin de kurulmasını amaçlamaktayız. Bu tasarıyla da icra iflas teşkilatı yeniden yapılandırılarak, yasal altyapıları oluşturularak iflas mahkemelerinin kurulması, merkezî ve yerel kalite kurulları oluşturularak daha etkin bir şekilde vatandaşlarımızın daha kaliteli bir yargı hizmeti almasını sağlayacak düzenleme amaçlanmaktadır.

Yine, tasarıyla abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacaklarına ilişkin ilamsız icra takiplerinin haciz aşamasına kadar olan işlemlerinin icra dairesine gelmeden UYAP ve PTT entegrasyonuyla oluşturulan merkezî takip sistemi üzerinden yürütülmesine imkân tanıyan bir prosedür de yine üzerinde çalışılan bir konudur. Bu düzenlemelerle, alacaklı ile borçlu arasındaki hassas denge gözetilerek alacaklı vatandaşlarımızın alacağını bir an önce tahsil etmesi, borçlu vatandaşlarımızın da borcunu kolayca ödemesi amaçlanmaktadır.

Üzerinde çalışılan bir diğer husus hukuk yargılama usulüdür. Bildiğiniz gibi, 2011'de yürürlüğe giren Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun uygulamada görülen aksaklıkları da ortadan kaldırmak ve daha etkin usul hususlarını belirlemek amacıyla paydaşlarla yapılan değerlendirmeler sonucunda bir yasa çalışması devam etmektedir.

Yine, Noterlik Kanunu üzerinde çalışmalar devam etmektedir. Daha etkin bir noterlik sistemi kurulması amaçlanmaktadır.

İdari yargıda iş yükünün azaltılması ve bu suretle, idari uyuşmazlıkların da bir an evvel çözülmesi de önceliklerimiz arasındadır. Bu konuda da usul hükümlerinin yeniden düzenlenmesi çalışmalar arasındadır.

Yine, sulh yolunun etkinleştirilmesine yönelik çalışmalarımız da devam etmektedir. Özellikle idare ile vatandaşlar arasında adli uyuşmazlıklar ile idarelerin taraf olduğu bir kısım idari uyuşmazlıklarda dava yoluna başvurmadan veya icra takibine başlamadan önce sulh yolunun denenmesinin zorunlu hâle getirilmesi gibi sulh sistemine işlerlik kazandıracak birtakım değişikliklerin yapılmasını da hedefliyoruz. Bunların çalışmaları da tamamlandıktan sonra kamuoyunun ve Meclisimizin yüksek takdirlerine arz edilecektir.

Yine, Anayasa değişikliklerine uyum sağlanması, uygulamada ortaya çıkan sorunların giderilmesi, yargıda şeffaflık ve hesap verilebilirliğin güçlendirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nda da birtakım değişiklikler yapılması öngörülmektedir.

Daha iyi işleyen bir adalet sisteminin tesisi için sadece hâkim ve savcı sayısının artmasının yeterli olmayacağı hepimizce malumdur. Mesleki yetkinliğin artırılması da büyük önem taşımaktadır. Bu nedenle, hâkim ve savcıların meslek öncesi ve meslek içi eğitimini de yeniden yapılandırmak kararlılığındayız. Adaylık süresi, adaylık eğitiminin niteliği, adayların mahkeme stajları ve diğer uygulama eğitimlerinin gözden geçirilmesi gibi hususlar da bu çerçevede ele alınacak konu başlıklarıdır. Özellikle, FETÖ terör örgütü mensuplarının ihraç edilmesiyle yargıda ortaya çıkan ihtiyaçtan dolayı bazı az eğitim alan ya da akademide hiç eğitim alamadan hâkim, savcı mesleğine başlayan çok değerli meslektaşlarımızın da çok güzel bir planlama dâhilinde yine meslek içi eğitime tabi tutulması -isteğe bağlı olmaksızın- Hâkimler ve Savcılar Kurulunun, Bakanlığın belirleyeceği kriterlerle tüm bu eğitimleri bihakkın alması da bu dönemde çok önemli hedeflerimizden birisidir.

Özellikle, uzun bir aradan sonra Teftiş Kurulu da adliyelerde teftişe başlayarak vatandaşlarımızın adalete erişiminde görülen aksaklıkların yerinde tespiti konusunda da çok etkin çalışmalar devam etmekte. Teftiş ve eğitim bu dönemde de yargı hizmetlerinin aktif bir şekilde, etkin bir şekilde olması için çok önemli gördüğümüz hususlardır. Bunlarla ilgili de düzenlemeler, çalışmalar devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargılamaların makul sürede bitirilmesi ve adil yargılanma hakkının korunması için mahkemeler teşkilatının güçlendirilmesi elzemdir. Bunun bir gereği olarak mahkemeler teşkilatında son on beş yılda çok önemli gelişme görülmektedir. 2002 yılında adli yargıda 3.581 olan mahkeme sayısı bugün itibarıyla 6.295'e; idari yargıda 146 olan mahkeme sayısı ise 195'e çıkarılmıştır. Son on beş yılda mahkeme sayılarındaki artış adli yargıda yüzde 76, idari yargıda yüzde 33,5 oranında olmuştur. Önümüzdeki süreçte de yine yargıda verimlilik esasına göre alınacak ve iş yükü az olan mahkemelerin kapatılması, ihtiyaç duyulan alanlarda da mahkeme sayısının artırılması sağlanacaktır.

Yargı sistemimizde çok önemli bir reform olan istinaf konusuna da değinmekte bir yarar görüyorum. 20 Temmuz 2016 tarihinde Ankara, Antalya, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun olmak üzere 7 yerde bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçirilmiştir. 5 Eylül 2017 tarihinde ise Adana ve Bursa bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçirilmiş ve böylece istinaf mahkemesi sayısı 9'a ulaşmıştır. Bölge idare mahkemeleri ise Ankara, Konya, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, İzmir ve Samsun olmak üzere 7 yerde hizmet vermektedir.

Gelişme kaydedilen bir diğer alan, yargı mensubu ve yardımcı personel sayılarıdır. 2002'ye kadar hâkim ve cumhuriyet savcısı sayısında iş yüküyle orantılı bir artış sağlanamamıştır. 2002 yılında hâkim ve savcı sayısı 9.349 iken bugün itibarıyla bu sayı yüzde 73 oranında artışla 16.121 olmuştur. 17 Kasım 2017 itibarıyla FETÖ soruşturmaları kapsamında ihraç edilen hâkim ve savcı sayısı 3.945'tir. Görevden uzaklaştırılan hâkim ve savcı sayısı 13'tür. Hâkim ve savcı sayısı önümüzdeki süreçte daha da artırılarak iş yüküyle uyumlu bir sayıya çıkarılacaktır. Özellikle, Avrupa'da kişi başına düşen dosya sayısına uyumlu olacak şekilde bir hedef öngörülmektedir, bu konuda da gerekli çalışmalarımızı bu dönemde yapmayı hedefliyoruz.

Yine, hâkim ve savcılarımızın, yargı mensuplarımızın, çalışanlarımızın özlük haklarıyla ilgili de mali iyileştirmeler hükûmetlerimiz zamanında yapılmıştır. Elbette bunların ihtiyaçlar doğrultusunda daha da artırılması temel hedefimizdir, bu konuda da Hükûmetimiz gerekli her türlü iyileştirmeleri bu dönemde de yapacaktır.

Personel sayımız 2002'de 26.274 iken bu sayı bugün itibarıyla 57.724 olmuştur. 2002 yılına oranla personel sayısındaki artış yüzde 120'dir. FETÖ terör örgütü kapsamında ihraç edilen personel sayısı 5.920'dir. Bunların 107'si itiraz sonucu yapılan incelemeler sonucunda mesleğe iade edilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı mensuplarının sayısal artışı yanında nitelik olarak gelişmeleri de üzerinde hassasiyetle durduğumuz konulardandır. Bu meyanda, yabancı dil bilen hâkim ve savcı sayısını artırmak, hâkim ve savcılarımızın yabancı ülkelerdeki hukuk birikiminden istifade etmeleri, bilgi sahibi olmaları amacıyla da çalışmalar devam etmektedir. Hem yüksek lisans hem de yabancı dil eğitimi almak üzere hâkim ve savcıların yurt dışında bu imkânlardan yararlanması konusunda gerekli çalışmalar, faaliyetler yapılmıştır. Yargı mensuplarının eğitimine çeşitli uluslararası belgelerde yer verilmektedir. Bu konuda Avrupa Konseyi başta olmak üzere uluslararası kuruluşların da tavsiye kararları bulunmaktadır. Avrupa Konseyi Adaletin Etkinliği Komisyonu verilerine göre ülkemiz Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke arasında hâkim ve savcıların eğitimine en fazla bütçe ayıran 4'üncü ülkedir.

Yine, çalışmaları gittikçe artırarak niteliği daha üst düzeye çıkartan Türkiye Adalet Akademisi hükûmetlerimiz döneminde kurulmuştur. Akademi özerk yapısıyla hizmet öncesi ve hizmet içi eğitime getirdiği ivme yanında gittikçe artan biçimde hukuk alanında da bilimsel aktör olmuştur.

Yine, adliye personelinin eğitimi de ihmal edilemeyecek öncelikler arasındadır. Çünkü vatandaşlarımıza doğrudan hukuk ve yargı hizmetlerini veren personelimizin de eğitimi konusunda Rize'de, Ankara'da eğitim merkezleri kuruldu. Bu eğitim merkezlerinden -Rize'de başladı- Ankara'da da yakın zamanda eğitimler en kısa zamanda başlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargılamalarının makul sürede bitirilmesi önem verdiğimiz konuların başında gelmektedir. Geçtiğimiz süreçte vatandaşlarımızın haklarına daha kısa sürede kavuşmaları için çeşitli uygulamaları hayata geçirdik. İstinaf kanun yolunun yürürlüğe girmesiyle Yargıtaydaki yığılmanın önüne geçtik ancak özellikle FETÖ silahlı örgütünün 15 Temmuzdaki hain darbe girişimi neticesinde yargıda görülen dava sayısı artmış ve bu dava yükünün de Yargıtaya bir iş yükü olarak ayrıca yansıması muhtemel gözükmektedir. Bu nedenle, Yargıtaydaki bu iş yükünü de azaltmak, vatandaşlarımızın adalete erişimi, makul sürede yargılamasını tesis etmek anlamında yasal düzenlemeler konusunda da çalışmalar devam etmektedir.

Yargılamaların uzamasına neden olan diğer hususlardan biri de bilirkişilik sistemidir. Bildiğiniz üzere, geçtiğimiz süreçte kanunlaşan Bilirkişilik Kanunu'yla birlikte onların ikincil mevzuatı da yürürlüğe konmuş, çok önemli bir reform gerçekleşmiştir. 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek Bilirkişilik Kanunu'yla birlikte de umuyoruz davalar sürüncemede kalmadan çok makul sürede tamamlanmasına çok önemli katkı sağlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargı teşkilatının altyapı sorunlarının çözülmesi yargı mensupları ve personelinin çalışma ortamını iyileştirirken vatandaşlarımızın da daha kolay ve rahat bir şekilde adalete erişimine imkân tanıyacaktır. Bu nedenle, çok önemli hizmetlerle adliye binaları merdiven altlarından, kiralık binalardan kurtarılarak gerçekten yargı mensupları, adliye çalışanlarımıza ve vatandaşlarımıza, avukatlarımıza daha güzel hizmetler, verimli hizmetler sunması için çok önemli adımlar atılmıştır hükûmetlerimiz döneminde ve bu modern adliye binaları da yine bu dönemde artarak devam edecektir. 2002 yılında 596 bin metrekare inşaat varken bugün itibarıyla 3 milyon 803 bin 816 metrekare kapalı alana ulaşılmıştır adliye binaları olarak ve yapımı devamı eden adliye binalarıyla birlikte 6 milyon metrekareye ulaşılması hedeflenmektedir.

Elbette fiziki yapıya bağlı olarak adalete ilişkin çalışmaların niteliği ve şekli ve anlayışı da değişmektedir. Bu kapsamda, vatandaşlarımızın da adalet hizmetlerine erişimini artırmak amacıyla adliyelerde ön bürolar, danışma masaları da kurulmuş olup bunları daha da işlevsel hâle getirmek, sayılarını artırmak konusunda da her türlü çalışmamız devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bilişim çağı olarak da ifade edilen bu yüzyılda yargının artan kamusal taleplerle birlikte üzerine düşeni yerine getirmesi, hızlı, verimli, güvenli şekilde çalışabilmesi için bilgi ve haberleşme teknolojileriyle entegre bir yapıya sahip olması bir gerçektir. Bu çerçevede çok önemli bir proje olarak yürürlüğe konan Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) yargı birimlerinin tüm iş ve işlemlerini entegre bir şekilde bir sistem üzerinden kurmaya imkân tanımaktadır. Hem avukatlarımız hem vatandaşlarımız hem de yargı mensuplarımız adına adalete erişim anlamında çok önemli bir işlev ifa eden bu yapıyı da sürekli geliştireceğiz, önümüzdeki dönemde de daha da zengin içeriklerle bunu yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.

Yine, UYAP kapsamında uygulamaya konan Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) uygulamasıyla mahkeme ve savcılıkların da tarafları video konferans yoluyla dinlemeleri sağlanmıştır. Bu sayede ceza infaz kurumlarından nakiller azalmış, yine birtakım mağduriyetler ortadan kalkmış ve aylarca süren istinabe işlemleri de daha kısa bir sürede tamamlanır hâle gelmiştir. 2013 yılından itibaren 643 bin 454 görüşme bu meyanda gerçekleşmiştir.

Yine, adli sicil istatistiklerinin tutulması, raporlanması, bilgiye dönüştürülmesi geleceğe yönelik politikalar üretmemiz açısından da oldukça önemlidir. Bu noktada doğru stratejiler belirlemek, önleyici düzenlemeler yapmak, suç ve suçluyla daha etkin mücadele etmek, dava ve uyuşmazlıkların sebebini analiz ederek dava açılmadan ve suçlar işlenmeden önleyici adalet mekanizmasını hayata geçirerek çözümleyebilmek ve Türkiye'nin geleceğinde daha güvenli bir adalet mekanizmasını oluşturmak amacındayız.

Yine, hükûmetlerimiz döneminde Adli Tıp Kurumunun kapasitesinin güçlendirilmesi, fiziki altyapısının artırılması ve insan kaynaklarının güçlendirilmesi bakımından çok önemli iyileştirmeler ve çalışmalar yapılmıştır. Bu meyanda, 2002'de 6 olan grup başkanlığı sayısı 9'a, 18 olan şube müdürlüğü sayısı 68'e çıkarılmıştır. Hâlen geçici olarak adli tıp hizmeti verilemeyen 3 ilimizde de adli tıp hizmetlerinin yıl sonuna kadar verilmesi sağlanacaktır. Ayrıca, kimliği tespit edilemeyen cenazelerin kimlik tespit süreçlerinin hızlandırılması amacıyla DNA laboratuvarının ilk örneği de Bursa'da oluşturulmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önemsediğimiz ve geliştirilmesine gayret gösterdiğimiz bir diğer alan uluslararası adli iş birliğidir. Bu alan suçluların iadesi, cezai ve hukuki konularda adli yardımlaşma, hükümlülerin nakli, çocuk kaçırma, uluslararası nafaka alacaklarının tahsili gibi birtakım konuları ihtiva etmektedir. Bu hususla ilgili anlaşmalar, uluslararası iş birliği mutabakatları, anlaşmalar da yine yüksek heyetimizin, çok değerli Komisyonumuzun ve yüce Meclisimizin bilgisi dâhilindedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; milletimize ve demokrasiye karşı yapılan darbe girişiminden sonra FETÖ silahlı terör örgütü üyelerinin iadeleri için de olağanüstü bir mesai ve hukuk çerçevesinde her türlü imkânlar değerlendirilmekte, kullanılmaktadır. 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan kanlı darbe girişiminin ardından Bakanlığımızca zaman kaybetmeksizin ilk olarak 19 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ silahlı terör örgütü elebaşının iadesi için Amerika Birleşik Devletleri'ne acil tutuklama ve iade talebinde bulunulmuştur. Özellikle, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Başbakanımız Binali Yıldırım bu konuda muhataplarıyla yoğun temaslar kurmuşlardır. Süreç içerisinde terör örgütü elebaşı hakkında ülkemizde yargılanmakta olduğu dosyalardaki deliller ve yakalama kararlarına istinaden sonuncusu 3 Kasım 2017 tarihinde olmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne 7 iade talepnamesi ve 1 geçici tutuklama talebi gönderilmiştir. İade süreci Amerika'ya aramızdaki 1980 tarihli anlaşma çerçevesinde yürütülmektedir. Başvurularımız vesilesiyle Bakanlığımızca Amerika'daki muhataplarla düzenli görüşmeler yapılarak mevcut dosyalardaki örgüt elebaşının bağlantısı ve darbe teşebbüsüne ilişkin bilgiler de paylaşılmaktadır. Bu hususta örgüt elebaşının kendi ülkelerinde korunmaksızın yargı önüne bağımsız ve tarafsız yargıya teslim edilmesi konusundaki talebimiz, beklentimiz ve ısrarımız devam etmektedir. Bunu hem uluslararası sözleşmeler kapsamında hem de ikili anlaşmalar çerçevesinde beklemek Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Türkiye halkının hakkıdır. Bu hususta gerekli adımların atılmaması hususu bir suçlunun korunması anlamına gelmektedir. Bu konudaki her türlü hukuki mücadele ve ısrar da yine devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu meyanda, özellikle bazı ülkelerin de FETÖ terör örgütü üyelerine birtakım yaklaşımdaki âdeta onları korur kollar vaziyetteki tutumları da gerçekten kabul edilebilir bir tutum değildir. Özellikle, FETÖ örgüt üyesi olarak tutuklu olan ve sözde sosyal demokrat görünümlü YARSAV'ı ele geçirerek YARSAV'da kendi örgütleri amacıyla bir amaç içerisinde yargıya ve adalete nüfuz etmek için çalışan örgüt mensuplarının ve o dönem yine ele geçirerek örgütün üyesi olarak YARSAV Başkanı yaptırılan bir kişiye bir ödül verilmesi de bu vesileyle kınadığımız, kınayacağımız bir tutumdur. Esasen, demokrasiyi, Anayasa'yı, hukuku ortadan kaldırma yönünde çaba gösteren illegal bir terör örgütüne yapılan bu tür yaklaşımları da nefretle kınıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Kitlesel Medya ve Yargı Arasındaki İlişkilerin Güçlendirilmesi Projesi kapsamında medya iletişim büroları da ülke genelinde yaygınlaştırılarak 139 ağır ceza merkezi ve 16 adli ve idari istinaf mahkemesi olmak üzere toplam 155 birimde bu merkez kurulmuş ve faaliyete başlamıştır. Bu dönemde de yine yargı-medya ilişkilerinin daha iyi bir düzeyde geliştirilmesi konusundaki çalışmalara devam edilecektir.

Yine, Toplumda hukuk bilincinin geliştirilmesi amacıyla temel hukuk bilgilerinin ilköğretimden itibaren öğretilmesini de gerçekten çok önemli buluyoruz. Bu konuda Millî Eğitim Bakanlığımızla ortak yürüttüğümüz hukuk ve adalet dersinin kapsamı genişletilmiş, dersi seçen öğrenci sayısında da artış sağlanmıştır. Bu kapsamda, 2016-2017 eğitim öğretim yılında 97.055 öğrenci hukuk ve adalet dersini seçmiştir. Dersin başka sınıflarda da okutulması ve kapsamının genişletilmesi için Millî Eğitim Bakanlığıyla koordineli bir şekilde çalışmalarımız devam etmektedir.

Yine, maddi durumu yeterli olmayanların adalete erişimi açısından da adli yardım hususunda Hükûmetimizin destekleri devam edecektir.

Yine, toplum yararına hukuk hizmeti (pro-bono) uygulaması da bu dönemde yürürlüğe koyacağımız bir çalışma olacaktır. Özellikle toplum yararına hukuk hizmeti (pro-bono) maddi imkânı kısıtlı olan kişi veya kamu yararına çalışan gönüllü kuruluşlara avukatlık ücreti almaksızın veya çok az bir ücret karşılığı verilen bir hizmettir. Bu hizmetin kurulması ve adalet hizmetlerinde yerini alması için çalışmalarımız devam etmektedir.

Yine, hukuki himaye sigortası da gündemimizde yer alan diğer konulardan birisidir. Özellikle Avrupa Konseyine üye olan birçok ülkede hızla gelişen bir sigorta sistemi olan hukuki himaye sigortasıyla da karşılaşılabilecek hukuki risk ve sorunlara karşı avukatlık hizmetinin, hukuki yardım hizmetinin alınması da sağlanmaktadır.

Yine, bildiğiniz gibi, Adli ve İdari Yargı Faaliyet Raporları Genelgesi uyarınca ülkemiz genelinde tüm adliyeler 2017 yılında 2016'yı kapsayacak şekilde faaliyet raporlarını kamuoyuna duyurmuşlardır. Bu da yargı hizmetlerinde hesap verilebilirlik ve şeffaflığın gelişmesi anlamında çok önemli bir adımdır. Önümüzdeki süreçte de her yıl düzenli olarak faaliyet raporları hazırlanıp yine kamuoyuna sunulacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomik ve sosyal gelişmeler, göç, artan nüfus, teknolojik gelişmeler birçok yeni anlaşmazlık ve uyuşmazlığı da beraberinde getirmektedir. Bu da artık geleneksel yargılama yöntemlerinin dışında alternatif uyuşmazlık çözüm yollarının da aranmasını zorunlu kılmaktadır. Bu çerçevede, iş mahkemeleriyle ilgili en son yasalaşan bir düzenleme ve diğer hususlarda uyuşmazlık alanlarında da bu alternatif çözüm yollarının bulunması hususunda çalışmalarımız yine devam edecektir. Özellikle ara buluculuk uygulaması çerçevesinde 21.665 uyuşmazlıkta ara buluculuk uygulaması yapılmış, bunların 19.417'si anlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu uyuşmazlık yollarının da yine çeşitlendirilmesine yönelik çalışmalarımız devam etmektedir. Keza, ceza uyuşmazlıkları anlamında da uzlaştırmacılara tevdi edilen 10.689 dosyanın 7.817'sinin uzlaşmayla sonuçlanması gerçekten çok önemlidir. 2017 yılında 30 Eylül tarihi itibarıyla 451.875 dosya uzlaştırmacılara devdi edilmiş ve bunun şu an itibarıyla 173.050'si uzlaşmayla sonuçlanmıştır. Bu da hem yargıya güven hem de adil ve hızlı yargılama anlamında çok önemli bir düzenlemedir ve şu an itibarıyla 17.487 uzlaştırmacı görev yapmaktadır. Yapacağımız mevzuat değişiklikleriyle bunun da mahkemeye iş yükü olmadan ve tarafların da sulh yoluyla, uzlaşma yoluyla hem hukuk davalarında hem de ceza davalarında da bu yolun etkin bir şekilde kullanılması önümüzdeki dönemde hedeflerimiz arasındadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gelişmiş ülkelerde hapis cezası ya da ekonomik nitelikli cezalar dışında yine alternatif infaz yöntemleri de uzun yıllardır uygulanmaktadır. İnfaz anlayışımızı da çok boyutlu hâle getirme çalışmalarımız kapsamında denetimli serbestlik uygulaması sistemimize dâhil olmuştur. Bugüne kadar adli yargı mercilerince 3 milyon 50 bin 533 denetimli serbestlik kararı verilmiştir. Türkiye genelinde 489.561 denetimli serbestlik kararının infazına devam edilmektedir. Bu kararların 301.858'i adli kontrol, 90.757'sin de ise denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazı yapılmaktadır.

Yine, 2013 yılından itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülerin elektronik yöntem ve araçlarla toplum içinde izlenmesini, gözetim altında tutulmasını sağlayan, mağdurun ve toplumun korunmasını destekleyen kararların infaz edilmesinde kullanılan elektronik izlemeyle bugüne kadar 28.450 şüpheli, sanık ve hükümlünün takibi gerçekleşmiştir. Şuan itibarıyla 2.713 kişinin denetim ve takibine devam edilmektedir.

Yine, kadına yönelik şiddetle mücadelede teknik yöntemlerle takip sistemlerinin kullanılmasına yönelik pilot uygulama süreci de Adalet Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı iş birliğinde "elektronik izleme merkezi" altında sürdürülmektedir.

Yine, pilot uygulaması sürdürülen bir diğer uygulama da Parmak İziyle Takip Sistemi'dir. İçişleri Bakanlığı iş birliğiyle şüpheli, sanık ve hükümlülerin denetim ve takiplerinde parmak iziyle takip sisteminin kullanılması, pilot uygulamaların değerlendirildiği bir süreçte, bir bölgede denetim ve gözetim altında bulunma, hâkim tarafından belirlenen yerlere belirtilen süreler içerisinde düzenli başvurma gibi uygulamaların denetim ve takibinde kimlik doğrulamalarının etkin ve hızlı bir şekilde, daha işlevsel bir şekilde kullanılması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; burada ceza infaz kurumlarımızın ulusal ve uluslararası denetimlerine değinmek istiyorum. Kurumlarımız Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Hakları İnceleme Komisyonu, Kamu Denetçiliği Kurumu, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu, izleme kurulları, cezaevi savcıları, infaz hâkimlikleri ve Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından her zaman habersiz olarak denetlenebilmektedir. Ayrıca, uluslararası düzeyde, Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi ve Birleşmiş Milletler İşkenceyle Mücadele Komisyonu tarafında da sürekli denetlenmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yılında Bakanlığımıza tahsis edilen toplam ödenek miktarı 808 milyon 141 bin lira iken 2018 yılı tasarısında Bakanlığımıza tahsisi öngörülen toplam bütçe 13 milyon 714 milyon 405 liradır. Buna göre, bütçemizin 2017 yılına göre yüzde 11,45 oranında artması öngörülmektedir. Bu kapsamda, 2002 yılında 80 milyon 210 bin lira toplam yatırım yapılmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurunuz.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Tamam, ben bir iki dakikaya toparlıyorum.

BAŞKAN - Bitti zaten, buyurun.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Teşekkür ediyorum.

Toplam yatırım 2018 tasarında 2 milyar 736 milyon 56 bin olmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın sonunda, Türkiye'nin tarihî sorumluluklarını yerine getirmek, medeniyet iddiasında kararlılığını devam ettirmek mecburiyetinde olduğunu ifade etmek isterim. Coğrafyanın kader olduğunu vurgulayan İbni Haldun'un ifadesiyle de etrafımızdaki birçok terör örgütüyle kıstırılmak, sıkıştırılmak istenen Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasına ve 80 milyonun eşit ve özgürce yaşayacağı, huzur ve güven içerisinde yaşayacağı bir Türkiye çabası, Türkiye'nin bekası, milletimizin huzuru çabası yine kararlı bir şekilde devam edecektir. Hepimizin üzerine düşen bu mükellefiyeti yargı adalet alanında da hep birlikte yapacağız ve bizler de istiklalimiz, istikbalimiz için üzerimize düşeni bihakkın yapmaya devam edeceğiz.

Sözlerimi tamamlarken adalet hizmetlerini en üst seviyeye yükseltme gayesi doğrultusunda hazırladığımız Bakanlığımız 2018 yılı bütçesini yüksek Komisyonunuzun takdirlerine sunuyorum. 2018 yılı bütçemizin devletimize, milletimize, yargı teşkilatımıza hayırlı olmasını diliyorum. Bu zamana kadar her alanda olduğu gibi adalet alanında reform ve değişim iradesini destekleyen, yol açan, hukukun üstünlüğü için çalışan hükûmetlerimizin tüm bakanlarına, tüm yargı çalışanlarına ve başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın Başbakanımıza destekleri için müteşekkir olduğumuzu ifade etmek isterim. Bakanlığımız ve tüm çalışanlarımız adına Komisyonumuzun siz Değerli Başkan ve çok değerli üyelerini de saygıyla bu vesileyle selamlıyorum.

Teşekkür ediyorum.