| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
VELİ AĞBABA (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, tabii, bilindiği gibi, maalesef Türkiye'deki cezaevlerinin durumuna bakınca Türkiye'de demokrasinin ne aşamaya geldiğini buradan çok rahatlıkla görebiliyoruz. Dünyada en çok tutuklu gazetecinin olduğunu ülkelerden biri Türkiye ve bu Mecliste çalışan, görev yapan bir milletvekili olarak utanarak söylemek isteriz ki dünyanın en çok tutuklu milletvekilinin olduğu ülke de maalesef Türkiye.
Şimdi, tabii, bu son dönemdeki yaşanan hukuksuzluklardan dolayı ve yargının siyasallaşmasından dolayı da cezaevlerinde anormal bir yoğunluk var. Kimi cezaevleri neredeyse nöbetleşe nefes alınan, nöbetleşe uyunan, ortak yaşam alanlarında yatılan yerler hâline gelmiş yani çok yoğunluk var. Kimi cezaevlerindeyse Sayın Bakan yoğun bir tecrit var. Özellikle, son dönemde tutuklanan gazetecilerin yaşadığı durumu görünce, geçmişte birlikte size emek veren, sizin meşrulaşmanıza emek veren Altan kardeşler gibi, Nazlı Ilıcak gibi, Ali Bulaç gibi insanları görünce de bunlara da anormal bir tecrit uygulanıyor. Bunların mektup yazması yasak, avukat görüşleri hâlâ gözetim altında, infaz koruma memurunun gözetimi altında yapılıyor. Bunların dışarıya hiçbir şekilde yazması mümkün değil ve bunlara kitap sınırı var. Örneğin, geçmişte sizin belki hocalığınızı da yapmış Ali Bulaç'ın 40-50 tane kitabı var ama onun 3 tane, 5 tane kitap alması yasak durumda. Bunun altını çizmek istiyorum.
Bir de, dün de gündeme gelen, daha önce de, 24'üncü Dönemde gündeme gelen bir olay var cezaevlerinde. Şimdi, bir gazetecinin sakalının kesildiği söyleniyor. Sakal olağan bulunmamış, "olağandışı sakal" diye yönetmelikte bir tabir var. Acaba örneğin Ali Bulaç'ın sakalı olağan mı, olağandışı mı bilemiyorum; benim sakalım olağan mı, olağandışı mı onu da size sormak istiyorum. Örneğin, cezaevinde yatan Gökçe Fırat'ın sakalı olağan mı, olağandışı mı onu da sormak istiyorum. Bu uygulama doğru bir uygulama değildir, onu belirtmek istiyorum.
Ayrıca, OHAL'le birlikte dışarıda yaşanan baskı cezaevlerinde en az dört beş kat daha fazla hissediliyor. Geçtiğimiz günlerde hem Sayın Müsteşar hem Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüze de iletmiştim. Sayın Bakan, daha önce biz CHP Cezaevi Komisyonu olarak 10 milletvekili, 15 milletvekili bir mahkûmu ziyarete gidebiliyorduk, aynı anda görüşebiliyorduk. Şimdi gidiyoruz 4 milletvekili bir mahkûmla aynı anda görüşemiyoruz. Bunun mantığını anlamak mümkün değil. Geçtiğimiz dönem izin veren Sayın Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürümüz burada. Şimdi "Tek tek görüşebilirsiniz." diyor, size de aktarmıştık bu durumu. Tek tek görüşmenin bir mantığı var mı, onu anlamak istiyoruz. Mutlaka bu sorunun çözülmesi lazım. Milletvekilinin hakikaten cezaevlerinde itibarını sarsan bir olay bu. Bunun düzeltilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Bir başka mesele... Tabii cezaevlerinde problem çok. Kimi cezaevlerinde hâlâ yasaklar devam ediyor, bazı cezaevlerinde hâlâ maalesef keyfî yönetim devam ediyor ama bir şey daha var ki bunun da mutlaka çözülmesi gerekiyor. Ben 2011'de milletvekili olduğum günden beri her bütçede gelip konuşuyorum. Cezaevlerinde iki tür mahkûm var: Bir, sınavla giren mahkûmlar; bir de, atamayla yani hukukla giren mahkûmlar. Bu sınavla giren mahkûmların da çok büyük problemleri var, bunlar infaz koruma memurları. Onlar da cezaevlerinde yatıyorlar. Hâlâ maalesef özlük hakları düzeltilebilmiş değil. Bu son olağanüstü hâl kapsamındaki kanun hükmündeki kararnameyle yıpranma paylarının bir kısmı giderildi ama eskiye yönelik değil. Örneğin, emekli olduklarında bunların hem müdürlerin hem infaz koruma memurlarının maaşları yarı yarıya düşüyor. Elbiseleri son derece kötü, yaz-kış bot giyiyorlar. Bunlar defalarca dile getirilmesine rağmen maalesef çözülmedi. Bu konuda infaz koruma memurlarının haklarının korunması lazım. Aynen şunu söylüyorlar Sayın Bakanım, diyorlar ki: "Polisin sahibi var, jandarmanın sahibi var, infaz koruma memurlarının sahibi yok." Sizden yardım bekliyorlar, özellikle sizden, Sayın Bakandan bekliyorlar. Çünkü bunlar polis gibi, jandarma gibi görev yapıyorlar ama bunların hiçbir özlük hakları yok, fazla mesai alamıyorlar. İnfaz koruma memurları, bunlar göreve başladıklarından bu yana hâlâ yılbaşı tatili görmüyorlar, bayram tatili görmüyorlar ama bunlara fazla mesai ücreti verilmiyor. Güvenlik sınıfına alınmak istiyorlar infaz koruma memurları. Bunu da sizlerden talep ediyorlar.
Son dönemde, tabii, yemekle ilgili bir düzelme oldu cezaevlerinde, yüzde 50'ye yakın bir artış oldu ama bunun, yemeklerin bir kısım daha, biraz daha artırılması gerektiğini biz ifade etmek istiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlar mısınız Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Hemen tamamlıyorum.
Cezaevi şartlarında, özellikle, siyasi mahkûmların, FETÖ'yle ilgisi olmayan mahkûmların da FETÖ kapsamına alındığını görüyoruz. Geçtiğimiz günlerde bir cezaevi ziyaretinde, Maltepe Cezaevinde bunu da gördük. Bunların hem avukat hakları hem açık görüş hakları kısıtlanıyor.
İnsanların bir de önemli problemi -bununla bitirmek istiyorum- tutuklandıkları yerlerden çok uzağa götürülmeleri. Bingöl'de tutuklanıyor, Tekirdağ'a götürülüyor, ne bileyim, Hakkâri'de tutuklanıyor Rize'ye götürülüyor, bunun da bir haksızlık olduğunu ifade ediyorlar, herkes ailesine yakın cezaevlerinde kalmak istiyor.
Bu talepleri de belirtmek istiyor, bütçenizin hayırlı olmasını diliyorum.