KOMİSYON KONUŞMASI

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Teşekkür ederim Değerli Başkan.

Değerli Bakanım, değerli bürokratlar, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Tabii, konu Adalet Bakanlığının bütçesi ama çoğunlukla da siyasi konuşmalardan, yargının geldiği durumdan bahsediyoruz. Evet, tarafsız ve bağımsız yargı adaleti tecelli eder, adalet de devletin düzenini sağlar. "Adalet yoksa düzen de olmaz." deriz ancak adaletsizliği kendi yasalarımızla, kanun hükmünde kararnamelerle, yasada, Anayasa'da yazılan hükümlere tatbikatta ne kadar uyuluyor, ne kadar uyulmuyor, ben, hiç afaki, genel konulara girmeden somut kararlarla size sunacağım. Benim elimde... Mesela ne oldu? 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin 9'uncu maddesi kapsamında ne diyoruz? "Görevlerini yerine getiren kişilerin bu görevleri nedeniyle hukuki, idari, mali, cezai sorumluluğunun bulunmadığı" şeklinde bir madde çıkarıldı. Vatandaş Trabzon'da karakolda dövülüyor, şikâyet ediliyor cumhuriyet savcılığına, cumhuriyet savcılığı "Bu konuda kanun hükmünde kararname olması nedeniyle ben karakoldaki bu dayağa soruşturma yapamam:" diyor, takipsizlik kararını veriyor. Bu kararı ben size ibraz edeceğim. Görevleri gereği hiç kimsenin bir başka vatandaşı dövme hakkı yoktur Sayın Bakanım. Yazık günah!

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - O karara ne olmuş, onu biliyor musunuz?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - İşte ben de söylüyorum, ben de size o...

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kaldırılmış.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani niye bu aşamaya gelsin? Vatandaşın devlete olan güvenini, itimadını, adaleti niye sarsalım?

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Savcı biz miyiz?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani savcı değilsiniz, Hâkim ve Savcılar Kurulunun Başkanısınız siz. O zaman bu tür üyeleri eğitin. Burada devlet zarar görüyor, bunun onarımı mümkün değil. Yani bu anlamda sizden rica ediyorum, bunu karşılıklı cevap vermek şeklinde vermek istemezdim, "Teşekkür ederim bu konuyu takip ettiğimiz için." demeniz lazımdı aslında.

ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Teşekkür ediyoruz size. Hâkim kaldırmış kararı, yargıya bir güven olsun...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir başka husus, geliyoruz değerli arkadaşlar, kamu avukatlarıyla ilgili sorunlar var. Mevcut olan uygulamada, iç denetçi, doktor, eczacı, mühendis, kimyager, biyolog gibi meslek gruplarının hepsine -kamuda çalışan- makam, görev, temsil tazminatı verilirken kamuda çalışan hukukçuların hiçbirine verilmiyor. Aynı zamanda, kamuda çalışan avukatlarımızın ek göstergeleri 3000 ama diğer meslek gruplarının 3600, burada bir adaletsizlik var. Aynı şekilde, "Kamuda çalışan avukatların avukatlık ücreti avukata aittir." deriz fakat kamudaki çalışan avukat arkadaşlarımızın aldığı ücret, aslında, eşit, adil, hakkaniyet gereği düzenleme yapılması gerekirken, bu konuda buradaki vekâlet ücreti bütçeye gelir olarak kaydediliyor, bu, adaletsiz uygulamalara yol veriyor. Aynı zamanda, siz de baroya kayıtlısınız. Avukat arkadaşlarımızın, kamuda bulunan hukukçu avukat arkadaşlarımızın aidatları bağlı bulunduğu bakanlık hangi birimdeyse bütçeden karşılanırsa hiç olmazsa mesleki anlamdaki çalışmalarına da bu arkadaşlarımız katılmış olur. Aynı zamanda, kamu avukatlarının bir kütüğü oluşturulabilirse bunların nakil ve aidat konusundaki sıkıntıları giderilmiş olur. Kamu avukatlarının 3600 ek göstergesinin olması gerekir, bu, en azından, mevcut olan adaletsiz uygulamalara son vermiş oluruz.

Bakanlığınıza bağlı hâkimevleri var, "Zarar ediliyor." deniliyor ben sorduğumda. Mesela, hemen canlı bir örnek, yine somut örnekte söyleyeceğim, herhâlde yine hemen müdahale edeceksiniz, Gölbaşı. Gölbaşı bir yıldır yürürlüğe girdi, zarar ediyor. Niçin zarar ettiğini sorduğum zaman, "Az müşteri geliyor, ziyaret eden az." deniliyor. Niçin? Üst kattaki manzaralı olan alan Müsteşarlık ve Bakanlığa tahsis edilmiş durumda, alt kattakiler manzarasız ve maalesef millet gelmiyor. Benim sizden istirhamım, doğru, gidildiği zaman toplantı yapmanız, görüşmeniz, bu çok doğal bir olay ama oraya -bugüne kadar siz belki hiç gitmemiş olabilirsiniz- açıldığından bugüne kadar iki sefer gidilmiş, sürekli orası da kapalı duruyor. Hiç olmazsa Bakanlık ve Müsteşarlığın toplantılarının olmadığı zamanlar orası eğer açılırsa belki bu zararı da önlemiş oluruz.

Bir başka konu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen, rica ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Toparlıyacağım Sayın Başkan.

Yine, aynı şekilde, oralarda çalışan personellere bugüne kadar 3 ikramiye verilirken zarar ettiği için o 3 ikramiyeden tek ikramiyeye indirilmiş durumda.

Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfının araçları var. Ankara-İstanbul arasındaki uçak biletleri ne ise, bugün, Çağlayan'daki Adalet Sarayından tutun, Beşiktaş'taki veyahut da Sarıyer'deki ücret aynıdır. Bunlara bir taksimetre takın, yazık günah! Yani burada şoförlere bunun üzerinde ekstra bir prim mi ödeniyor? Bu fiyatlar niye çok yüksek? Yani vatandaş eğer uçakla hacze gitse Ankara'dan İstanbul'a, sanki daha ucuz, daha sıkıntısız.

Son sözlerim şu: Ankara 4. Asliye Ceza'nın 3 hâkimi var, 3 kalemi var, 1 müdürü var. Farklı katlarda. O, 4. Asliye Cezanın Müdürü nasıl orayı kontrol edebilsin? Aynı katta da değil. Farklı müdür tayin edilemez mi? Yasa uyarınca 1 hâkime 3 kâtip düşer. Türkiye'de hiçbir yerde 1 hâkime 3 katibin düştüğü kalem ben bulamıyorum. Yargıda o anlamda kararlar geç yazılıyor, işlemler geç yapılıyor. Bir yandan istihdam diyoruz, bir yandan personel eksikliği diyoruz, bir yandan personel eğitimi diyoruz. Yani bu anlamda gerçekten büyük sıkıntılar var.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Son sözle bitiriyorum, özür dilerim.

Mesela, ceza infaz kurumlarının hepsinin çatısında gözetleme kuleleri var, hepsi eski Sayın Bakanım, hiçbirisi net göstermiyor. Sizden rica ediyorum, onları bir daha gözden geçirin.

Yine bir başka örnek, Maltepe Cezaevi, L1-L2. Yağmur yağınca ortalık su gölüne dönüşüyor, ne personel gidip gelebiliyor ne Emniyet mensupları gidip gelebiliyor, büyük sıkıntılar yaşanıyor.

Yine, oralarda çalışan infaz koruma memurları, kimisi kadrolu, kimisi sözleşmeli.

BAŞKAN - Sayın Tanal...

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiriyorum, özür dilerim Başkanım.

Aynı kapıdan giriyor, aynı yemeği yiyor, aynı görevi yapıyor, ücretler farklı. Hatta bazıları, aynen, birlikte işe girmiş, kimisi açık cezaevinde kimisi kapalı cezaevinde. Açık cezaevinde olan döner sermayeden kâr payı alıyor yani para veriliyor, diğerinde para verilmiyor. Açık cezaevinin koşulları daha iyi, kapalı cezaevinin koşulları daha kötü.

Arkadaş, şunu söylemez miyiz biz, deriz ki: Nimet, emek karşılığıdır. Yani biz ne kadar emek, sıkıntı çekiyorsak bunun nimetini de o kadar yararlanması lazım. Açık cezaevindeki infaz koruma memurunun koşulları mı iyi, kapalı cezaevindeki infaz koruma memurunun koşulları mı?

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum, anlaşılmıştır.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yani bu anlamda bu eşitsizliğin de giderilmesi gerekir.

Bütçe hayırlı olsun, teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum.