| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
KADİM DURMAZ (Tokat) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyeleri, Sayın Bakanım, kıymetli bürokratlar, basınımızın değerli temsilcileri; hepinize saygılar sunuyorum. Adalet Bakanlığı bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını umut ediyorum, diliyorum, "Kitleler de bekliyor, ülkemin de ihtiyacı var." diyorum.
Sayın Bakanım sizin de yeni görevinizi tebrik ediyorum, başarılar diliyorum. Önümüzdeki yıl, olumsuzlukların konuşulmadığı bir bütçe olması da dileğimizdir.
Ülkelere uluslararası alanda saygınlık kazandıran sarayları değil demokrasisidir. Demokrasimizi birinci sınıf kılan en önemli etken de o ülkedeki hukuk ve adalettir. On beş yıldır bu bütçelerde her AK PARTİ hükûmetinin Adalet Bakanı "Demokrasilerde devlete güven duygusunun artması, refah ve toplumsal yaşamın esenliği için, işleyen, bağımsız bir yargı tartışılmaz bir ihtiyaçtır." diyor ama tek başına süregelen hükûmetleriniz ne acı ki yargıya güveni dip yaptırmıştır. Hükûmetlerin doğru bir hedefi yoksa mevcudu korumayı da önemli sayardık ama ne yazık ki o da olmadı ülkemizde. Anayasa Mahkemesi, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, idare mahkemeleri ve en son, tarihî hukuk garabeti utancını da yaşatan Yüksek Seçim Kurulu kararı...
Bağımsız yargı ekseninden uzaklaşınca doyumsuz hâkimiyet duygusu, hukuku talimatla çalışır hâle getirmiş, bir zamanlar ortak işler çevirdiğiniz cemaatlere teslim ettiğiniz ülke yargısı 15 Temmuzdaki darbe teşebbüsünü görünce o korkunun verdiği refleksle kendi yargınızı oluşturma adına, adalet tanrıçasının gözünü açıp kılıcın yerine lazerli testereyi tutuşturup kumandasını da ne acı ki elinize aldınız. Size eleştirel bakan, hak, hukuk, adalet arayan, "Bağımsız yargı" diyen, insan hak ve özgürlüklerini savunan, basında düşüncesini ifade eden gazeteciler, üniversitelerde eleştirel görüş ifade eden bilim adamları talimatlarla bir bir bu ülkede ne yazık ki tutuklandı.
AK PARTİ hükûmetleri, bütün bu uygulamalarıyla OHAL fırsatçılığı yapıyor, ülke demokrasimizin yüz karası OHAL'i âdeta olağanlaştırmak istiyorsunuz. Bütün bu yöntemlerle, içeride huzursuz ve mutsuz, dışarıda uluslararası saygınlığı dip yapan bir ülkeyi tek başına bir iktidar eliyle hayata geçirdiniz. Buna hakkınız olmadığını bilmeli ve sizden sonraki nesillerin de bu dönemden utançla söz edeceğini unutmamanızı hatırlatırım. Bu ülkeyi kuran, Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren Gazi Meclisin gerek işleyişi gerek kürsüdeki söz hakkı gerekse seçilmiş milletvekillerinin dokunulmazlıkları ve haksız tutuklanmaları konusundaki uluslararası hukuk garabetlerini savunmanız, düşündürücü ve bir o kadar da bir Adalet Bakanı için üzücüdür.
12 Eylül öncesi ülkede yaşanan haksızlıklar ve hukuksuzluklar karşısında bir elin parmağını geçmeyen hukuk fakülteleri ne yazık ki o zor şartlarda bildiriler yayınlar, bunları protesto eder, buna onlarca üniversite de katılırdı. Bugün sayıları 70'in üzerinde olan hukuk fakültelerinden, 150'ye yakın üniversitelerden iktidarınızın yarattığı korku iklimi sonucu hiçbir kınayan ve bunlara dur denmesini ifade eden açıklama ne yazık ki görmedik.
Yine, iktidarınız döneminde uygulanmayan AİHM kararlarında ülkemiz Avrupa'da sondan ikinci. İsabetli karar eksikliklerinde yine bir rekora sahibiz ve Türkiye'nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararları uygulamama noktasında da karnesi zayıftır. Birleşmiş Miletler uzmanlarından Türkiye insan hakları uyarısını yoğun bir şekilde tek başına övünerek yönettiğiniz AK PARTİ iktidarlarının olduğu dönemde vermiştir. Yine, Avrupa Birliğinden Türkiye hukuksal birçok eleştiriyi hep birlikte ülkemiz adına üzüntüyle birlikte yaşadık.
Tarihten de birkaç örnekle konuşmamı kısa sürede bitireceğim Sayın Başkanım. Kanuni Sultan Süleyman, bilinenin tersine lakabını kanun yaptığı için değil, şeri ve örfi kanunlara titizlikle uyduğu için o unvanı almış bir padişahtır. Büyük sultan bir gün hasbahçede dolaşırken bazı ağaçların karınca istilasına uğradığını görür. Diğer ağaçları kurtarmak için tüm karınca yuvalarına kireç suyu dökülmesini ve karıncaların yok edilmesini ister. Bir taraftan da içi rahat değil tabii ki. Yaptığının dinen de caiz olmadığı konusunda tereddütlüdür. Yanına yaklaşan şeyhülislama şiirle sorar yaptığının uygun olup olmadığını, der ki: "Dırahtı ger sarmış olsa karınca/ Zarar var mı karıncayı kırınca?" Şeyhülislam da aynı usul ve üslupta, ince bir şekilde: "Yarın Hakk'ın divanına varınca/ Süleyman'dan hakkını alır karınca." der. Yine, Peygamber Efendimiz'in bu anlamda iki hadisini hatırlatmak isterim: Bileyim ki hırsızlığı yapan kızım Fatımatüz Zehra'dır, bilesiniz kendi ellerimle bileklerini keserim." der. Yine, "Kul yaşattığını yaşamadan ölmezmiş." der. Yine Hazreti Ali "Adaletin son derecesi insanın kendi nefsine karşı adil olmasıdır." der.
Birçok arkadaşımız ülkemizde yaşanan adaletsizlikleri oranlarıyla verdi ama ben kısadan vereceğim: Türkiye'de hukuk zihniyeti üzerinden yapılan akademik bir anket sonucunda, hukuk sistemi yüzde 35 oranında adalet üretmektedir. Adamına göre muamelede yüzde 85, kamu kurumları oranında güvenilirlik yüzde 37, genel olarak ülkemiz insanında güven yüzde 40'larda, ortak adalet anlayışı yüzde 37'lerde, "Toplumsal kamplaşmalar hukukun işleyişini yüzde 78 oranında bozmaktadır." sonucu mevcut. Hukukun toplumdaki karşılığı yüzde 33, güven hissi yüzde 38, ayrımcılığa uğramak kaygısı -hukuk karşılığında- yüzde 81, genel hukuk memnuniyeti yüzde 33.
Ankette farklı değerlendirmeler de var. Örneğin, hukuk öğrencilerin yüzde 78'i liyakatle iş bulacaklarına inanmıyor. Öğrenciler, hukuk hakkında yüzde 16 oranında pozitif düşünceye sahip. Hâkim ve savcılar, avukatları yüzde 39 oranında dürüst bulmaktalar, yargı yönetimini yüzde 46 oranında adil bulmaktalar.
Bu duygu ve düşüncelerle ben tekrar, 2018 yılı bütçenizin hayırlı uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.