| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Adalet Bakanlığı b) Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c) Türkiye Adalet Akademisi ç) Anayasa Mahkemesi d) Yargıtay e) Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 23 .11.2017 |
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok değerli milletvekilleri, Komisyonumuzun çok değerli üyeleri; gerçekten Adalet Bakanlığı olarak çok istifade ettiğimiz bir bütçe görüşmesi oldu. Elbette burada çok değerli fikirler, çok değerli öneriler serdedildi, bunların hepsinden bizler istifade edeceğiz.
Çok teknik sorularla ilgili bilgi verebileceğimize şimdi vereceğiz, diğerlerini de yazılı olarak sizlere inşallah ifade ederiz.
Şunu ifade etmek lazım: Demokraside millet seçer, millet denetler. Bugün bu anlamda da yapılan hizmetlerin, yapılan çalışmaların ne olduğu ve neler yapılması gerekir, bu anlamda, demokrasinin bir denetim mekanizması anlamında da çok önemli bir işlevi ifa etmek üzere buradayız. Ben de umuyorum ki hem adalet hizmetlerinin daha etkin bir şekilde yapılması hem de aziz milletimize hesap verme anlamında da şeffaf bir şekilde bunu sağlama adına çok önemli bir görüşmeyi, müzakereyi tamamlayacağız. Ben katkılarınızdan dolayı sizlere de tüm üyelerimize de teşekkürü bir borç biliyorum.
Bir diğer teşekkür, bugüne kadar Adalet Bakanlığı olarak hizmet eden ve görevi de devraldığım Sayın Başbakan Yardımcımız Bekir Bozdağ Bey yine başta olmak üzere tüm görev yapan Adalet Bakanlarımıza ve bürokraside görev alan Müsteşarından yargı mensuplarına, adliye çalışanlarına kadar tüm personelimize de teşekkür ediyorum.
Gerçekten 2002 öncesi ile sonrasının mukayese edildiğinde hem fiziki hem de teknik ve kapasiteler itibarıyla hem nitelik itibarıyla eskiyle mukayese edilmeyecek çok önemli reformlar yapıldı ama bizim bu anlamda yaklaşımımız, bunların hiçbirini yeterli görmüyoruz, daha fazlasına bu milletimiz layıktır ve bizler de daha fazlasını yapabilme iktidarına sahibiz. Bu anlamda kendimizin bu reformların da çıtasını daha iyi yükseltme yönünde bir irademizi, vizyonumuzu burada da yine paylaşmak isterim. Tüm bu çalışmalar Hükûmetimizin yapmış olduğu hizmetlerdir ve bunların hepsi de dönemsel değil, iktidarımızın bir parçası olarak daha da iyi noktaya gidecek şekilde bu hizmetleri milletimize vermeye devam edeceğiz.
Yine, burada elbette birlikte bütçesi müzakere edilen diğer kurumlarla ilgili, mesela YSK konusunda -malumunuz, yarın da Anayasa Komisyonunda olacağız- bütçesiyle ilgili yine çalışmalar, bunların hepsi her zaman değerlendirilebilir, usulle ilgili çok önemli fikirler de değerlendirildi. Bunların hepsini, mevzuat olsun, diğer konularla ilgili, bu hususla ilgili en doğrusunu, ortaya çıkan irade noktasında Genel Kurulumuz, Meclisimiz, bizler de bu konuda her türlü gayreti göstereceğiz.
Şunu ifade etmek lazım öncelikle: Tabii, Türkiye'de 16 bin hâkim, savcı var yaklaşık olarak ve yaklaşık dörtte 1'i 15 Temmuzdaki darbe girişiminden sonra FETÖ terör örgütü mensubu olduğu için ihraç edildi. Şimdi, yargıya güven konusunda ortak bir şekilde söz alan birçok milletvekilimizin ifadesi, yargıya güvenin azaldığı ve 2016 tarihinde yapılan açıklamalara da atıfta bulunularak bunlar ifade edildi. Yargı mensuplarının dörtte 1'inin bir örgütün mensubu olduğu yani Anayasa'ya değil, Pensilvanya'ya bağlı karar veren bir yargı mensubunun herhâlde hukuk, vicdan, adalet değil de kendi grubu, kendi çıkarı, kendi menfaat anlayışı, kendi sapkın anlayışıyla karar vermesinden başka bir şey beklenmez. Dolayısıyla, Türkiye'de belli kesimlerin ki kamuoyuna da yansıyan boyutuyla, az önce çok değerli Şükrü Erdinç Vekilimizin de ifade ettiği gibi, yargıçların ya da yargının neredeyse bu karar çıkacaksa FETÖ'den himmet alacak şekilde bir sürecin olduğu... Bunların bir kısmı şimdi yargılamalarla çıkıyor, kamuoyuna yansıyor, ne kadarı doğru, ne kadarı yanlış ama bir şekilde ifade edilen gerçek şu ki Anayasa'ya, cübbeyi giymiş ama cübbenin içerisinde 1 dolarını saklamış bir zihniyet yargı içerisinde bu millete çok zulmetti. Bugün Hrant Dink davasıdır, bugün farklı birtakım yargılamalardır, Türkiye'nin sansasyonel birçok olayında, Danıştay saldırısından tutun bunların yargılamasına varıncaya kadar Türkiye'deki birçok belli konularla ilgili FETÖ'nün nasıl talimatlar verdiği, nasıl diziler üzerinden, şifreler üzerinden yargıya müdahale ettiği yargı üzerinden açıkça belli. Kimlerin serbest kalacağını, tutuklu olacağını, tutuklu olmayacağını oraya soruyorduk. Şimdi, tüm bu müdahalelere karşı sessiz kalırken bugün Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsız hâle gelip normalleşme sürecinde, yargı mensuplarına karşı haksız eleştiriyi, haksız saldırıyı kabul etmek gerçekten mümkün değil. Bu hususta, özellikle, Türkiye'de bu FETÖ terör örgütünün "Yargı, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet, devletin önemli, kritik yerlerine nüfuz edin ve işaret geldiğinde de harekete geçin." şeklinde yaklaşılan bir kripto örgütten bahsediyoruz ve zamanı geldiğinde de harekete geçen bir örgütten bahsediyoruz, yüksek yargıdan tutun da yerel mahkemeye varıncaya kadar ve gücü de ellerinde bulundurduklarını hissettiklerinde harekete geçen bir örgüt. Bu örgüte karşı mücadelede, gerçekten herkesin bu mücadelede yargı mensuplarının, Türk yargısının yanında yer alması gerekir. Devletin içerisine nüfuz eden kripto bu yapıyla mücadelede, kırk yıldır nüfuz etmiş bu yapıyla mücadelede de, gerçekten, yapanlara hem moral hem destek anlamında da her türlü desteği vermek lazım.
Yargıya güvenle ilgili, bu büyük bir travmanın gerçekten tamiri noktasında çok önemli aşamalar katedilmektedir. Hepimizin bu konuda yargı kurumlarına destek vermesi de bir zorunluluktur. Bakın, 15 Temmuz darbe girişiminden önce FETÖ örgütünün elebaşına "Mehdidir." diye mahkeme kararıyla karar veren bir hâkim zümresinden bahsediyoruz, bunların temizlendiği yaklaşık bir buçuk yıllık bir yargılama sürecinden bahsediyoruz. Yani, artık Türk yargısı Anayasa'dan, kanundan ve vicdanından başka hiçbir yerden emir almadan karar verme noktasındadır, içerideki FETÖ terör örgütü temsilcilerini, mensuplarını diskalifiye ve ihraç ettiği için. Asla bizim Türk yargı mensuplarına yönelik "Şu kararı verdi, namussuz savcılar da var, hâkimler de var." "Şu kararı verdi, namuslu savcılar da var..." Değerli arkadaşlar, Türk yargı mensuplarının hepsi namusludur, hepsi onurludur, hepsi Anayasa'ya, hukuka, kanuna uygun ve vicdani kanaatiyle bağımsız ve tarafsızca karar veren onurlu Türk yargı mensuplarıdır. Yanlış yapan, hukuku yanlış uygulayan, kanunu yanlış yorumlayan elbette her meslek grubunda, her grupta olabilir. Bakınız, Hâkimler ve Savcılar Kurulu olsun, Bakanlığımızın teftiş kurulu olsun; çok etkin bir şekilde, hangi konuda yetkisini suistimal eden varsa hukuk çerçevesinde teftişini yapmaktadır. Elbette insan hata yapabilir ama önemli olan o sistemde, mekanizmada hataları telafi edecek, hataları ortadan kaldıracak mekanizmaların olmasıdır. Teftiş anlamında bu hususla ilgili yanlış yapanlar varsa bunlarla ilgili yargı mekanizması gereken tedbirleri almaktadır. Dolayısıyla yaklaşık 7 milyon dosyanın bir yıl içerisinde hâkim, savcıların önüne geldiği bir yargılamada, birkaç dosyadaki hatayı hâkim, savcılara ve yargı mensuplarına, adliye personelinin üzerine atmak gerçekten büyük bir haksızlık olur. Bu konuda, elbette teftiş meselesinde hâkim, savcılarımızın, yargı mensuplarımızın eğitimi konusunda -ben sabah da bahsettim- bu hususla ilgili önümüzdeki dönemde, bu dönemde çok yoğun bir şekilde eğitim çalışmasına öncelik vereceğiz.
Az önce yine bazı milletvekillerinin sorduğu gibi "Bu ihraçlardan dolayı eksilmeleri nasıl tamamladınız?" Yaklaşık ihraç boyutu kadar göreve alınan, göreve başlayan hâkim, savcılarımız oldu ama bir an evvel kürsüde karar verecek, hukuk fakültesi mezunu avukatlardan göreve başlaması gerekenler de oldu. Yani, bizim hem Adalet Akademisinde eğitim alamadı hem Yargıtay, Adliye eğitimini alamadı ama şimdi, şu anki eğitim mantığıyla talep edenlere eğitim veriliyor ama Hâkim ve Savcılar Kurulu, akademiyle yaptığımız...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, kusura bakmayın, ben saati ayarlamamışım.
Buyurunuz lütfen.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) -...yapmış olduğumuz çalışma ve hazırlıkta talebe bağlı olmaksızın yani "Yanlış karar verdi, hatalı karar verdi. Vermiş olduğu kararlar Yargıtaydan, istinaftan dönüyor..." Yani, orada hukuki yorumlama konusunda melekesi zayıf olduğu yönünde objektif kriterlerle tespit edilenler ve hiç eğitim almamış ya da az eğitim almış olanları hemen, en kısa zamanda eğitime alacağız. Yani, bu eğitim de hukuk nosyonunun kaliteli bir şekilde alınması, bu konudaki eksiklikleri de, yargıya güven konusundaki eksiklikleri de ortadan kaldıracaktır diye ümit ediyoruz.
Bu süreçte normalleşme, travmayı atlatma ve rehabilite etme anlamında çok önemli adımlar atılıyor ve yargı mensuplarımız geç saatlere kadar Türkiye'deki demokrasi ve cumhuriyeti ortadan kaldırmaya yönelik darbe girişimine karşı yargılamaları bihakkın yerine getiriyorlar, olağanüstü bir gayret sarf ediyorlar. "Şu kararlar yanlış..." Az önce bir milletvekilimiz de söyledi. Değerli arkadaşlar, bir sistemde eğer hukuk mekanizması içerisinde -az önce söyledim; teftiş, denetim, eğitim, aynı zamanda verilen bir karar- elbette bir hâkim yanlış karar verebilir, eksik, hatalı değerlendirebilir ama şunu söyleyeyim: Hiçbir hâkim, savcı için "Karar okumadan, dosyayı açmadan karar verdi." bunu kabul etmemiz asla mümkün değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Şahit oldum.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Asla mümkün değil. Karar verirken yanında mıydınız? Yani, hâkim, savcı bir milletvekiline "Gel, beraber okuyalım." mı diyor?
GARO PAYLAN (İstanbul) - On beş klasörü yarım saatte okuyamayacağı için...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Asla... Önceden okunmuştur, UYAP'tan gelir. Yani "dosya" dediğiniz... Artık Türkiye bu konuda, bilişim konusunda çok gelişti. Bu hususta varsa da bir şey şikâyet edilir, teftiş denetlemesini yapar ama bunların hepsi...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Savcıdan tutukluluğa sevk edildikten sonra, yarım saat sonra karar verildi. Savcı tutuklamaya sevk edeceğini nereden biliyor?
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Geçmişte de oluyordu, bugün de oluyor.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Bizim Türk yargısında bu konuda suistimal eden, yanlış yapan varsa da teftiş müessesemiz vardır. Bu konuda avukatlar gerekli itirazları yapar gerek yargılama aşamasında gerekse Hâkimler ve Savcılar Kurulunda elindeki hangi enstrümanlar varsa bunların hepsini, yetkiyi yanlışa kullanan kim varsa da bunun hesabını hep birlikte sorarız ama bu konuda böyle bir yargıyla bir kanaat verme asla kabul edilemez. Kararı yanlış vermiştir savcı ama bir üst mahkemede bu bir daha bir gözle bakılabilir, bir üst mahkemede bir daha değerlendirme imkânı olabilir.
Ben şunu ifade etmek isterim: Türk yargısına bütün milletimiz güvensin. Türk milleti adına karar veren bu yargı mekanizmasında hata olsa bile bu mekanizmalarla bu hatanın telafi edilmesi her türlü hukuki yollarla mümkündür. Bu konuda elbette bizim için aslolan -ki bütçe girişinde de söylediğimiz gibi- makul yargılanma, yargılamada hedef sürelerin verilmesi, bunlarla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. Elbette daha iyisini, daha hızlı, etkin, nitelikli kararlar konusunda eğitim olsun, diğer hususlar olsun, bunların hepsini beraber yapacağız. Ve esasen tüm bunların hepsine de, muhakeme yeteneğinin ta çocukluktan beri alınmasına yani ilkokullardaki, liselerdeki, hukuk fakültelerindeki eğitime varıncaya kadar, buna senkronize bir şekilde bakılması lazım. Onlarla ilgili de ayrıca tüm çalışmalar ilgili kurumlarla hep birlikte yapılıyor.
Değerli arkadaşlar, yargı asla siyasallaştırılmaması, yargı asla gündelik polemik konusu yapılmaması gereken çok kutsal kurumlardır. Elbette layüsel değildir, verilen kararların denetim mekanizması... Ki bizim hukukumuzda hükûmetlerimiz döneminde de yapılan çalışmalarla hukuk devleti çerçevesinde, hukuka bağlı bir şekilde bunların hepsinin denetimi de mümkündür. Ama ne olur? Yargı hepimizin hukuki güvencesi, bireysel güvencesi anlamında çok önemli bir emniyet sibobudur. Bu hususla ilgili asla farklı yerlere çekip hem yargı mensuplarımızı hem yargıyı bu anlamda zedelememenin, lekelememenin hepimiz ve adaletin daha da tesisi anlamında çok önemli olduğunu ifade etmek isterim.
Hem gün içerisinde de ifade edilen hususlarla ilgili, somut sorularla ilgili de birkaç hususu ifade etmek isterim. "Hakkında adli takibat olmayanlar dahi ihraç ediliyor." hususu var. Bu, memur disiplin hukuku ile ceza hukuku, malum olduğu üzere, birbirinden farklı. Yani, bir kişi ceza hukuku anlamında bir terör örgütü üyesi olmayabilir ama memur disiplin hukuku anlamında bir örgütle iltisak, irtibatı olduğu için kamu "Ben bununla çalışmak istemiyorum." diyebilir. Bunların ikisi birbirinden farklı. Somut olay için, herhangi bir şey için söylemiyorum. İlkemiz bu ama buraya hangisi uyar, hangisi uymaz, bunlarla ilgili yargının verdiği kararların denetim yolu açık.
OHAL Komisyonuyla ilgili... Elbette OHAL'in vereceği kararların burada "İdarenin vermiş olduğu kararların hepsi yanlıştır." demek doğru değil. OHAL Komisyonu karar verecek, hep beraber izleyeceğiz. OHAL Komisyonu Adalet Bakanlığına bağlı bir birim değil, talimatla çalışan bir birim değil, müstakil bir komisyon. Ha, buradaki şey, OHAL Komisyonunun vermiş olduğu kararlar yargı yoluna gidecektir yani son tahlilde kararı yargı makamı verecektir. Dolayısıyla bizim de yargıya olan güvenimiz tamdır.
Demirtaş'ın "Mahkemeye getirmeyin." yazısı var. Böyle bir yazı... Yargılaması bitmemiş, kesinleşmemiş birisiyle ilgili Adalet Bakanı, bir hukukçu olarak ve genel evrensel ilke olarak da yargılaması devam eden birisiyle ilgili "Şu şekildedir." diye bir masuniyet ilkesine aykırı bir şeyi söylemem, böyle bir şeyi savunmam asla düşünülemez. Böyle bir yazıyla ilgili bilgi geldiğinde öyle bir yazı olup olmadığını, bu hususla ilgili gerekli incelemeler...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Size verdik efendim.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Siz de verdiniz ama o konu bizim kayıtlarda gözüken, resmî herhangi bir şey değil.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Dosyalarda var yazılar.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Onların hepsi inceleniyor ama hani burada gündeme geldiği için, bireysel olarak, o tür ifadeler eğer varsa da yargılaması tamamlanmamış birisiyle ilgili o tür ifadelerin kullanılmasını kabul etmemiz mümkün değil. İdarenin mahkeme yerine geçip "Şöyledir." demesi imkânı... Doğru değil.
İsmail Bey'in yargıçların, Adalet Akademisinin müfredatının güncellenmesiyle ilgili çok değerli fikirleri oldu, önerileri oldu. Bu hususlarla ilgili güncellemeler genel itibarıyla yapıldı gerek ulusal gerek uluslararası boyutuyla ama bunların hepsini not aldık, yine Akademi Başkanımızla da değerlendirdik, mutlaka bu hususta sizleri de ayrıca bilgilendireceklerdir.
Bu ilk derece ile istinaf mahkemesi arasındaki ihtilaf konusu var Bülent Bey'in sabah söz aldığı konuşmasında ifade ettiği. Bu konuyla ilgili elbette Adalet Bakanlığı olarak şunu da ifade etmek isterim: Yargı bir karar verince tutuklamalar, tahliyeler, hemen Adalet Bakanlığı suçlanıyor. Değerli arkadaşlar, Adalet Bakanlığı bir idari organ, bir yürütme organı. Türkiye'de yasama, yürütme, yargı; kuvvetler ayrılığı var ve yargı kararını kendisi objektif bir şekilde, bağımsız, tarafsız bir şekilde vermektedir. Dolayısıyla Türkiye'deki mahkemelerin vermiş olduğu kararlardan dolayı Bakanlığın ya da Hükûmetimizin, siyasetin suçlanması gerçekten hem yargıyı hem de siyaseti aynı zamanda zedelemektedir. Yargı kendi kararını kendisi vermektedir. Dolayısıyla Bakanlık olarak ancak uygulamadaki eksiklikleri görerek -elimizdeki enstrümanlar- kanun değişikliği yapmak, bu da yine milletimiz adına seçilmiş değerli milletvekillerimizin iradesiyle olacak. Yine milletvekilleri teklif verebilir, hem de Hükûmet adına bu çalışmalar yapılabilir. Onun haricinde idari olarak alınacak tedbirlerdir. Dolayısıyla, bir mahkemenin vermiş olduğu bir karardan dolayı, şu şekilde ya da bu şekilde vermiş olduğu bir karardan dolayı Hükûmetin, yürütmenin, Cumhurbaşkanımızın suçlanmasını kabul etmemiz asla mümkün değil. Bu, hukuk eğitimi görmüş, Türkiye'de en yetkin meslek gruplarından olan hâkim ve savcılarımıza da ayrıca bir hakarettir. Bunu sizin sorunuzla bağlantılı söylemiyorum ama bu somut uygulamada bir hukuki ya da yasal boşluk olduğu hususunda bizim de bu konuyla ilgili bir çalışmamız oldu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Uyuşmazlık mahkemesi...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Evet.
Tabii, istinaf yeni bir reform olduğu için bu konuyla ilgili elbette uygulamanın oturması... Yani Yargıtayın 1800'lerden beri gelen bir içtihadı var ama istinaf Türkiye'de daha yeni yürürlüğe girdi. Dolayısıyla içtihatların oluşmasıyla, yasal düzenlemelerle bu reform da tamamıyla oturacaktır. Bu konuyla ilgili çalışmalarımız da elbette yine gündemimizdedir, Bakanlığın, Hükûmetimizin gündemindedir.
Sayıştay incelemesiyle ilgili sorular vardı. Biraz teknik de bir konu galiba, aslında var ama onu yazılı versek size mesleki anlamda da herhâlde doğru olacaktır. İlgili kurumlarımız sizlere vereceklerdir.
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Memnun oluruz.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Şu anda, yine, Avrupa Birliği standartlarıyla ilgili adalet için ayrılan bütçenin yetersiz olduğu hususu ifade edilmişti. 0,80'lerdeydi 2002'de Hükûmetimiz göreve geldiğinde, şu anda yine yaklaşık yüzde 100 artış oldu, 1,71. Elbette bu daha da artırılabilir ama bu konuyla ilgili özellikle savunma sanayisine, eğitime, sağlığa Hükûmetimizce bütçeden çok haklı bir şekilde gerçekten geniş bir pay ayrıldı ama bunu elbette yine artıracak çalışmalar da ihtiyaca göre yapılacaktır ama inşallah bu bütçeyle de güzel hizmetler yine artarak devam edecektir.
Yine, Emin Haluk Ayhan Bey'in bilişim hukuku konusunda eksikliklerin giderilmesi hususunda... Çok önemli bir konu. Bu hususla ilgili hem yüksek lisans çalışmalarını yapma hem de akademi üzerinden de tematik eğitimler verilmekte ama o not da alınmakta.
"Dörtte 1 hâkim savcı ihracını nasıl dolduracağız?" Hemen hemen o rakamlar... 3.945 hâkim, savcı ihraç edildi, 15 Temmuz sonrası kura çeken hâkim, savcı yani göreve başlayan hâkim, savcı sayısı 4.653 yani ihraç edilen kadarı hemen göreve başlamış. Şu anda da hâkim, savcı aday sayısı 3.566 yani eğitimleri tamamlandıktan sonra... Şu anda da hemen, hızlıca, eğitimsiz, eğitim almadan kürsüye gitmemeleri için eğitimleri devam ediyor; 3.566 hâkim, savcı adayımız var. Mülakat sonuçları açıklanıp atama işlemi devam eden hâkim, savcı adayı 1.871. Yine, 24 Aralıkta yapılacak sınavda da alınması planlanan hâkim, savcı aday sayısı 1.500. Yani bunlarla birlikte yeterince hâkim, savcı sayısına ulaşmış olacağız. Artık eğitimi ve niteliği artırma yönünde çalışmalar yapacağız. Şunu da ifade etmek isterim: Artık 15 Temmuz sonrasında sürekli alımlar değil, artık avukatlıktan alımları da hemen hemen, artık çok zaruri olmadıkça durduracağız, 45 yaşı daha da aşağıya, 35'e indireceğiz. Bunları planlıyoruz, çalışmalarımız nihayete erince bunu kamuoyuyla paylaşacağız. Artık belli dönemlerde yani belki yılda ihtiyaca göre, şimdi bunu söylemek zor ama şu anki verilere göre belki yılda 1-2; bunun da tarihi belli olacak, artık hukuk da normalleşerek belli takvimlerde hâkim, savcı alımını da artık normal bir şekilde yapmış olacağız.
Sayın Kazım Arslan'ın Hâkimler Savcılar Kuruluyla ilgili eleştirileri vardı. Bunlar tabii milletimizin tercihine sunuldu ve kesinleşti ve bugün Hâkimler Savcılar Kurulu demokratik meşruiyet anlamında daha da güçlendi çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi, milletin temsilcileri eliyle seçilen bir Hâkimler Savcılar Kuruluna da kavuştu.
Şimdi, "İktidar çoğunluğuyla beraber seçiyorsunuz." deniyor. Böyle bir şeyin olmadığını arkadaşımız da çok iyi biliyor. Üçte 2 çoğunlukla seçilebiliyor, olmadı beşte 3 çoğunlukla seçiliyor. Şu anda AK PARTİ olarak, Hükûmet partisi olarak, iktidar partisi olarak bizim sayımız beşte 3 değil. Dolayısıyla biz istesek de "Hâkimler Savcılar Kurulunu hadi biz seçelim" desek seçebilecek çoğunlukta değiliz çünkü burada daha çok uzlaşma arayışı içerisine girildi. Dolayısıyla bu konuyla ilgili "Türkiye Büyük Millet Meclisi iktidarın dediği şekliyle Hâkimler Savcılar Kurulunu oluşturacak." şeklindeki bir iddianın kabulü mümkün değil.
Cumhurbaşkanın ataması hususunda da... Cumhurbaşkanımız zaten atıyordu. Yine aynı şekilde ki milletin seçtiği birisinin belirlediği bir organın da bu anlamda çok rahatlıkla demokratik meşruiyeti güçlüdür ve hukuk devletine çok daha uygundur. Kaldı ki Hâkimler Savcılar Kurulu bir yargı organı değil, idari yargının bir idari organıdır. Dolayısıyla bu konudaki... Ayrıca müsteşar yardımcısı da Hâkimler Savcılar Kurulu başkan yardımcısı değil, kurulun bir üyesi olarak görev yapmakta.
Yine Sayın Arslan "17-25 yolsuzluğu" şeklinde bir ifade kullandı. Böyle bir şeyi kabul etmek asla mümkün değil. Bu ifadeyi yapanların, bu iddianameyi hazırlayanların hepsinin bugün cezaevlerinde tutuklu oldukları, gerek yazışmalarla, her türlü delille de 17-25'in aslında bir yolsuzluk değil, 17-25'in Hükûmeti devirme anlamında bir darbe girişimi olduğu bugün gün gibi açıktır ve bunların kaçamayanları Türkiye'de kaldı, kaçabilenlerin de bugün nerede olduğu, şu anda nerelerden, hangi 17-25'i sürdürmeye çalıştıkları da bütün Türkiye'nin, vicdanı olan herkesin gördüğü bir husustur.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz de aynı şeyi söylüyoruz. Bu hususların hepsi madem uydurma hepsine aynısını uygulayın.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - "Yargının bağımsızlığına inanarak mı söylüyorsunuz?" Gerçekten yargının bağımsızlığı konusunda nedense cüppelerle brifing alan yargı varken kimsenin sesi çıkmıyordu...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bizim çıkıyordu.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - FETÖ'nün etkin olduğu yerlerde tutuklamalar, özel yetkili mahkemeler...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Bizim çıkıyordu.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Çıkanlar kim varsa, ben hepsini...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz her gün bağırıyorduk.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kim söylediyse genel olarak ifade ediyorum ve bugünlerde yargı bağımsızlığına yönelik eleştirileri de söylüyorum. O günlerde FETÖ'nün, örgütün yapmış olduğu bu tür yargılamalarda ya da brifing yargısında daha...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Biz çok daha önce tanıştık onlarla.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - O yargıyı mı özlüyoruz? Genel olarak söylüyorum, yargı şu anda kendi mecrasında bağımsız, tarafsız bir şekilde devam edecek şekilde...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama o düzenlemelerden bu hususlarda mahkûmiyetler kuruluyor. Onların tezgâhladığı dosyalar üzerinden mahkûmiyetler kuruluyor. Size dokunanlara siz diyorsunuz ki "FETÖ", bize dokunanlara, "Devam et, mahkûmiyet..."
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yine, "Zarrab dosyasına nota gönderdiniz.", bunu birkaç kişi söyledi, "İki nota gönderildi." diye bir husus söyledi. Notalar Dışişleri Bakanlığıyla verilir ve orada herhâlde vatandaşın nerede olduğuna yönelik bir soruydu. "Niye Gülen'le ilgili nota vermediniz?" Nota dediğiniz şey zaten bir melodi notası ya da başka büyülü bir şey değil, gönderdiğiniz nottur, yazıdır yani, o Dışişlerinin, Hariciyenin yazdığı yazıdır. İade talepnamelerinin hepsi de Dışişleri aracılığıyla Amerika'ya notayla bildirilmiştir. Eğer hani o notanın büyülü şeyi varsa, Gülen'le ilgili şeyler de notayla ifade edilmiştir, bildirilmiştir.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığının talebi: Türkiye'nin 17-25 Aralık sürecinde Türkiye'ye de kumpas anlamında ortaya konan, sergilenen yargılamalarda sözde deliller, sözde iddialarla ilgili, Türkiye Cumhuriyeti'nde burada mahkemeler nezdinde uydurulmuş delillerle ilgili İstanbul Savcılığının bunun Amerika'da mı, orada görüldüğüne ilişkin beyanlar üzerine bir sorusu oldu ve Bakanlık olarak da uluslararası sözleşme gereği de bunlar ifade edildi. Eğer bir not ya da cevap gelirse bu da kamuoyuyla paylaşılacaktır.
Bihlun Hanım yok herhâlde, onun sorularına yazılı olarak cevap veririz.
Mehmet Gökdağ Bey'in genel temennileri vardı.
İbrahim Ayhan'ın "Yargı AK PARTİ'nin direktifleriyle şekillendiriliyor." şeklinde bir değerlendirmesi olmuştu, ona katılmak mümkün değil.
Sayın Bekaroğlu "Nuriye Gülmez, Semih Özakça..." Şimdi, burada, değerli arkadaşlar, mahkeme süreci, yargılaması devam eden bir konu dolayısıyla biz mahkemenin kararı... Anayasa'ya göre de bir Adalet Bakanı olarak da devam eden bir davayla ilgili ben elbette bir söz söyleyemeyeceğim ama OHAL komisyonuyla ilgili, bu hususla ilgili elbette ivedilikle ve öncelikle bu konunun bakılması, karar dercedilirken bu sağlık durumlarının dikkate alınarak ne karar verilecekse... Yine, müstakil, bu konularla ilgili çağrımızı, taleplerimizi bizler de ilettik ama onun haricinde, OHAL Komisyonu bağımsız, mahkemeler bağımsız. Bizler de bu tür açlık grevlerinin elbette yapılmaması, bu konuda hukuk çerçevesinde ne varsa her türlü yolun açık olduğunu ifade ediyoruz. Bunu ifade etmekte fayda var.
Diğer devam eden davalarla ilgili hususlar söylendi ama onu da ifade ettiğim gibi o konularla ilgili yorum yapma imkânım yok.
"Eski gözetleme kuleleri elden geçirilsin." diye Sayın Tanal'ın bir ifadesi oldu. Genel olarak elden geçen ve sürekli bakımı yapılan kuleler oldu ama eski bunlar, yeni yapılanlar daha modern ama özellikle arkadaşlarımız da yine oraya bakacaklar.
Sayın Kalaycı'nın personelimizle ilgili önerileri oldu. Bunlar zaten bizim de esasen çalışma gündemimizde olan hususlar ama bunları ifade ettik. Orada daha çok soru yoktu, gene...
Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olduğu için Murat Emir Bey "Hakaret suçu kaldırılsın, 299'uncu madde..." diyor. Yani parti başkanı oldu da, devlet başkanı görevi sona mı eriyor? Yani Cumhurbaşkanı...
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Politikacı olarak eleştiriyoruz.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ama bu çok tartışmalı bir konu Sayın Bakan, bu gerçekten önemli bir konu yani.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Şimdi, eleştiri ile hakaret birbirinden farklıdır. Bir ülkenin devlet başkanına yapılan hakaret her ülkede -hangi sistem, hangi hükûmet sistemi olursa olsun, ister partiye üye olsun, isterse farklı olsun- her yerde daha da ağır müeyyidelerle var. Dolayısıyla bu konuyla ilgili...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Böyle çifte standart yok bir ülkede Sayın Bakanım.
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen, rica ediyorum müdahale etmeyin.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Bizim Genel Başkanımıza...
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen... Siz görüşlerinizi ifade ettiniz, Sayın Bakan da görüşlerini ifade ediyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Size gelince "hakaret!" İkisi de parti genel başkanı. "Adalet" diyoruz, "adalet".
BAŞKAN - Sayın Bakan da Adalet Bakanı zaten, o da "adalet" diyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Doğru, Adalet Bakanı!
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Evet, İmralı'yla ilgili ziyaretler, onların notlarını aldık. Yani birkaç milletvekilimiz söyledi. Oradaki teknik durumlara bakılarak ben yazılı olarak da bunu ifade ederim ilgili arkadaşlarımıza.
Sayın Paylan'ın "25-27 yaşında hâkimler dosyayı açmadan karar veriyorlar, Cumhurbaşkanı ne düşünüyor diye karar veriyorlar." şeklindeki ifadesini kabul etmediğimizi, bunu vicdan sahibi hiçbir... Hele 25-27 yaşlarında vatan için, hukukun üstünlüğü için çalışan arkadaşlarımız adına da böyle bir şeyi asla kabul etmediğimi ifade etmek isterim. Bu dediğiniz, "FETÖ nasıl düşünür, Pensilvanya nasıl düşünür?" diyen bir örgüt vardı, bunlardan temizlendi. "Hukuk ne der, adalet ne der, vicdan ne der?" diye düşünen hâkim-savcılarımız var. Az önce de söyledim, varsa yanlış yapan, bunlarla ilgili teftiş müesseseleri, diğer hususlar, yargılamalarda elbette...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Art niyetli varsa?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Art niyetli, hukuka aykırı yorum yapanlar varsa bunlarla ilgili elbette teftiş müessesesi her zaman yapılıyor. Yani bu konuyla ilgili...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Talimatları varsa?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kimse yargıya talimat veremez.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen... Sorular bitti. Minderi çok seviyorsun.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Evet, Sayın Vekil Gizligider'in fazla açılan hukuk fakülteleriyle ilgili hususları oldu. Bu konuda YÖK Başkanımızla da görüştük. Açılanlarla ilgili de öğrenci kontenjanı almadan, daha çok akademisyen yetiştirmeye yönelik bir vizyonları var. Dolayısıyla bu konuyla alakalı Avukatlık Kanunu hususunda da bir çalışmamız yakın zamanda... Yargıya güveni artıracak, özellikle yargılamalarla alakalı yani kamuoyunda vatandaşımızı rencide ve rahatsız eden, magandalardır, yine, hayvan haklarına yöneliktir, yine bazı suçlarla ilgili, infaz boyutuyla ilgili, serbest kalan bazı suçlarla ilgili, hangi hususta vatandaşımızda yargıya güveni azaltan konular var, bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor. Tamamlanınca ilgili paydaş ve kurumlarla da müzakere edildikten sonra bunları hep birlikte yine bu çerçevede değerlendirmiş olacağız.
Yine, avukatlık konusuyla ilgili de müktesep hakları da koruyacak şekilde yapılabilecek imkânları hep birlikte inşallah yapmış olacağız.
Hâkim-savcıların seçiminin kalkması gerçekten yargıda kamplaşmayı, yargıda gruplaşmayı ortadan kaldırması anlamında hâkim-savcılarımızın da hep memnun olduğu bir sonuçtur. Dolayısıyla bu da bu anlamda önemli bir reform. Diğer teknik konularla ilgili önemli görüşleriniz oldu. Bunlardan da istifade edeceğiz.
Tetkik hâkimi eksikliği hususunu Sayın Erdinç ifade etti. Bu konuyla ilgili hem tetkik hâkimliğinde hem Yargıtayda dosyaların hem şu an mevcut hâliyle hem Ceza Genel Kurulunda hem Hukuk Genel Kurulunda da bir yığılmanın ve artmanın olduğu tespit edildi. Bunlarla ilgili de yasal ve diğer idari tedbirlerle ilgili çalışmalar yapacağız.
"Yurt dışındaki hapishanelerde ne kadar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı var?" Sayın Bülent Kuşoğlu'nun bir ifadesi. Bu yaklaşık 5.500 civarında. Dışişleri Bakanlığından aldığımız... Bizim Bakanlık ve mevzuat çerçevesinde de adli konuları da orası takip ediyor ama bize gelen...
MUSA ÇAM (İzmir) - Ülkelere göre bir tasnif var mı?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Onu alıp bilgi olarak Bülent Bey'e ve Musa Çam Bey'e iletelim. Yani ülkelere göre tasnif edilecek şekliyle oradan biz de rica ederiz, size de ulaştırırız bilgileri.
AİHM 2017 ödemesi yapıldı mı? Bu konu şu anda benim önüme gelmedi Bülent Bey, ben size yazılı olarak AİHM'e ödenen tazminatları ifade edeyim.
"Cezaevlerinde uçaksavar var mı?" hususuyla ilgili de şu anda bir not gelmedi. Bu konuları size ifade edeyim.
Ankara Adliyesiyle ilgili bir çalışmamız... Gerçekten halle ilgili bir yerde adliye planlanıyordu ama halin oradan taşınması muhtemelen zaman aldı şu ana kadar ve bu konu bir Ankara Barosu mensubu olarak da bizlerin en önemli gündem maddelerinden birisi ama en yakın zamanda ve en hızlı bir şekilde projesini yapıp inşaatına başlayacağımız bir yeri müjdeleyeceğiz inşallah. Bu konuda yeni Büyükşehir Belediye Başkanımızla da geçen hafta görüştük, onun da en öncelikli gündem maddelerinden birisi. Ankara'mıza hem avukatlarımız hem vatandaşlarımız hem hâkim-savcılarımız için en etkin bir şekilde, verimli bir şekilde, başkentimize yakışır bir adliyemizi inşallah bir an evvel kavuşturacağız, bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.
51 yeni cezaevi... Sayın Bekaroğlu da çıktı galiba. "Bu konu da neden davet yoluyla yapılıyor?" Özellikle FETÖ yargılamalarından sonra yaklaşık 50 bin tutuklu, hükümlü sebebiyle yargılamalar yapılıyor. Cezaevi ihtiyacından dolayı, hızlı ve acil olması için yasada olan bir imkân verildi. Bu hususla ilgili, elbette ihtiyaç kalktığında... Biz Adalet Bakanlığıyız, cezaevi yapacak şeyde değiliz. Bu normal şekliyle, bir an evvel kendi yerine geçmeli, ihtiyaçlar bir an evvel bittikten sonra. İhtiyaçlardan dolayı, zaruretten dolayı öyle bir şey yapılmıştır ama o teknik de bir konu. O hususla ilgili bir değerlendirmeyi ayrıca yapacağız.
İmralı'yla ilgili, yine, ifade, sorular vardı. Onları, genel olarak teknik bir konuyu da, bilgiyi aldıktan sonra ifade edelim.
"HDP duruşmalarının kaç tane olduğunu biliyorsunuz." İbrahim Ayhan Bey'in bir sorusu vardı. Ben bilmiyorum. Benim bildiğimi nereden biliyorsunuz?
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Bakanlık tarafından yapılıyor.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Bizim yargısal şeylerle ilgili bir...
İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) - Bakanlıktan yazı gönderiliyor, dosyanın durumu soruluyor. O açıdan...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Dosyanın durumu sürekli sorulup sanki talimat gibi... Dosyalarda var. Sizin kurumunuz gönderiyor yazıları.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani Anayasa Mahkemesine dava açıyor ilgililer, "Anayasa Mahkemesi dosyası ne oldu?" diyor. AİHM'e dava açılıyor ya da siz soru önergesiyle "Bizim davamız ne oldu, ne aşamada?" diye, bu tür "Anayasa Mahkemesi dosyası yerel mahkemede ne aşamada?" diye onlar soruyorlar. Teknik sebeplerle soruluyorsa soruluyordur.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Soranda da sormayanda da...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani en azından bizim öyle bir merakımız yok. Yargıya güveniyoruz, yargı orada gereken kararı verecektir.
"Tutuklularla ilgili faiz işletiliyor mu, hesaplarla ilgili?" Onlarla ilgili bir not gelmezse bitene kadar, yazılı olarak ifade edeyim onu.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Faize karşısınız tabii.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani faiz belasına karşıyız. Öyle bir şey olmaması lazım varsa da.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ama kapitalizm karşı değil.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Evet, Musa Bey'in sulh ceza mahkemesinin tek başına karar vermesi... Musa Bey, bunları elbette uygulamada daha önce ağır ceza veriyordu. Yargı -girişte de söyledim- yani bu kesin bir dogma değildir. İhtiyaçlar, uygulamadaki aksaklıklar, farklılıklar, bunların hepsi değerlendirilebilir, istatistiklere bakılır. Ama bu konu elbette bir anda, yapboz gibi, yargıyla ilgili bu tür kurumlarda çok çabuk şey olmaz ama bu, izleyeceğimiz, takip edeceğimiz konular arasında olacaktır. Öyle bir adaletsizliğe neden olması anlamında daha iyi bir mekanizmaya ihtiyaç var mı, bunların hepsi değerlendirilir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bu kapalı devre usulü sıkıntı Sayın Bakanım. Yani eskiden ağır cezaya itiraz edilebiliyordu. Bu kapalı devre...
BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen, soru kısmı bitti.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Sulh cezaya, o da işte mahkeme yani bunların hepsi mutlaka bir... Kanun çıkıyor ama daha etkin... Yargıtay, ilgili taraflar, akademik dünya bu konularla ilgili çok daha güzel öneriler ya da uygulamada eksiklikler olduğunda bunları elbette değiştirmek... Kanunlar insan için çıkıyor, adaletin tecellisi için çıkıyor. Bunu hep beraber değerlendiririz.
AİHM üyesi... Evet, süresi doldu, reddedildi. Reddedilmesi için aslında hiçbir sebep yok. Yine, çok değerli üç hukukçu AİHM'e aday gösterilmişti ama muhtemelen son gelişmeler, Türkiye'yi hedefinden saptırmak ya da reformlarının daha da ilerlemesini engellemeye yönelik ya da bu dönemdeki Türkiye'ye yönelik farklı, art niyetli, şaşı bakış olabilir. Sebebini asla kabul etmek, yorumlamak, anlamak imkânsız ama biz yine -bugün itibarıyla da üyelik sürecinin son günüydü, başvurular- ilana çıktık. Yine en değerli hukukçular bu konuda sunulacak. Elbette o konuda gerekli çalışma yapılıyor.
Ara buluculukla ilgili kamu spotu çalışmasına devam ediyoruz, Sayın Parsak'ın sorusu ya da önerisi vardı. Arkadaşlarımız hem uzlaştırmada hem arabuluculukta, hukuk ve ceza davalarında kamuoyunda farkındalık oluşturmaya yönelik o çalışmaları yapıyorlar.
Sayın Karabıyık'ın "Avukatlık stajında altı ay ücretsiz adliye stajı yapılıyor..." Biz de yaptık öyle adliyede.
LALE KARABIYIK (Bursa) - Ücretli demedim de SGK yani bir güvence...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani ücreti kim verecek orada? Yani orada işte avukatlık yapan var. Bu öneriyi aldık ama genel olarak uygulama bu. Baroya kredi verme imkânı...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hâkim, savcı stajyerleri sosyal güvenlikten...
BAŞKAN - Staj döneminde sigorta olmadığı için sosyal güvenlik kapsamı dışında kalıyor, onun için.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kredi veriliyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yok, stajyer hâkim ve savcıların durumu...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Hâkim, savcı değil de avukatları söyledim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Avukatı avukatlara sor. Onların nasıl sosyal güvencesi varsa stajyerlik döneminde aynı hukuka tabi olsunlar. Yani bu, Bakanlık bütçesinde...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Ama onlar kamu çalışanı oluyorlar adaylıkta da...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - O dönem o da kamu çalışanı, başka bir iş yapması yasak.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani burada baro kredi imkânı getirildi ama yine Bakanlığımız da not aldı.
"301'le ilgili neden çok izin veriyorsunuz?" Yani yargılamalar elbette mahkemelerce yapılıyor bağımsız bir şekilde.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz izin veriyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen.
GARO PAYLAN (İstanbul) - İzne tabi, yanlış mı söylüyorum?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Biz izin veriyoruz da yargı kararını mahkemeler veriyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama siz izin vermezseniz nasıl soruşturma açılacak?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kovuşturma aşamasında izin veriyor.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - 1 Ocak 2017 ile 23 Kasım 2017 tarihleri arasında 2.316 dosyada 548 soruşturma izni verilmemiş, 520 dosyaya soruşturma izni verilmiş.
GARO PAYLAN (İstanbul) - 2015 öncesi sıfırdı bu izinler, bırakın, 548'i, sıfırdı.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Yani olabilir, gelen verileri söylüyorum şu anda.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sizin kanaatiniz nedir bu konuda yani otomatik verilmiyor, değil mi?
GARO PAYLAN (İstanbul) - 301...
BAŞKAN - Arkadaşlar, Sayın Paylan...
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Arkadaşlar, işte kanunda 301 diye bir madde var ve eğer o maddenin kapsamına girecek fiil, herhangi bir suç işliyorsa bu konuda savcılık dosya getirecek, biz ona bakacağız yani değerlendireceğiz. Öyle istatistiksel, dönemsel olarak "Şöyle oldu, böyle oldu." diye şu anda bir şey söylemek güç. Her dosyayı kendi içerisinde değerlendirmek lazım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hrant Dink, 301'den, Türklüğe hakaretten mahkûm edildi ve sonra da öldürüldü.
BAŞKAN - Sayın Paylan, lütfen.
Evet Sayın Bakanım, buyurun.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Sayın Başkanım, çok...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ziyaretlerle ilgili sormuştum efendim.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Evet, iki buçuk yıldır ziyaret edemiyorsun. Genel müdürümüz de değişti, ona genel müdürümüz de bir bakar.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Neye bakar efendim? Sizin takdiriniz.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - İki buçuk yıldır ben Bakan değildim, bir öğreneyim bakayım; bir ceza mı, farklı bir şey mi var, cezaevinde kimi ziyaret etmek istiyorsunuz, biz bakalım ona.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Siz de milletvekilisiniz ben de milletvekiliyim, hepimiz milletvekiliyiz, aynı hukuka tabiyiz.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Onun sebebine bir bakalım, iki buçuk yıldır hangi gerekçeyle olmuş, bir bakalım.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, hiçbir HDP milletvekiline izin verilmedi.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sebepsiz tabii ki.
BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım, buyurun.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Sayın Başkanım, çok değerli arkadaşlar, ben, çok değerli...
GARO PAYLAN (İstanbul) - Daha süreniz var ve cevap vermediniz sorularımıza.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Ben şu anda bilgim dâhilinde olan...
BAŞKAN - Sayın Bakanın süresi otuz beş dakika, son kırk saniyesi biraz sonra doluyor.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Hayır, kırk beş dakika verdiniz.
BAŞKAN - Efendim, on dakikayı demin unutmuşuz ya, ayarladık ya tekrar.
MUSTAFA SAVAŞ (Aydın) - Sayın Paylan, niye bu kadar heyecanlısın ya?
GARO PAYLAN (İstanbul) - Beş dakika verdiniz.
BAŞKAN - Doğru. 10 artı 35, eder 45.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Beş ayrı başsavcı eş zamanlı olarak kimin talimatıyla harekete geçirildi?
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - O esnada soruşturma nedir, hangi tarihte olmuş... Onların hepsi not alındı. Garo Bey, biz yargının yapmış olduğu işlere talimat veren bir yerde değiliz ki, olayı bilecek değiliz.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Ama "Hataları düzeltelim." diyordunuz, "Hataların kontrol mekanizmaları vardır." diyordunuz.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Kontrol mekanizması... Yanlış bir şey varsa itiraz edersiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, süre doldu. Çok teşekkür ederim. Son cümlelerinizi alayım Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI ADBULHAMİT GÜL (Gaziantep) - Sayın Başkanım, burada Garo Bey kendisinin yaşamış olduğu vakayı söylüyor ama bunu benim bilmem imkânsız. Konuyla ilgili notlar alındı, ilgili bürokrat arkadaşlarımız burada. Nedir mesele, ne değildir, yargısal bir faaliyetle ilgili bizim bir şey söylememiz imkânsız. Varsa yanlış bir durum, ifade edilir.
Ben tüm heyete, başta zatıaliniz ve Komisyon üyelerimize, tüm arkadaşlara saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum.