| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b) Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı c) Türk Standartları Enstitüsü ç) Türk Patent ve Marka Kurumu d) Türk Patent Enstitüsü e) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu f) Türkiye Bilimler Akademisi g) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ğ) Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 06 .11.2017 |
ŞAHAP KAVCIOĞLU (Bayburt) - Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar, değerli basın mensupları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ekonomilerde reel kesim tarafından gerçekleştirilen tasarruflar finansal kesim tarafından toplanır ve tekrar reel kesime kullandırılır. Ülkemizde reel sektör dinamiklerinin tam ve etkin olarak çalışmaması tasarruf oranlarımızın yetersiz kalmasına sebebiyet vermektedir. Bakıldığında ülkemiz reel sektörünün sorunları yapısal ve konjonktürel kaynaklı olabilmektedir. Girdi ve üretim maliyetlerinin yüksekliği, enerji maliyetlerinin yüksekliği, yüksek kredi maliyetleri; Çin, Hindistan, Rusya gibi Asya ülkeleri ile Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinden yapılan ucuz, düşük kaliteli ithalatın neden olduğu haksız rekabet, büyüyen kayıt dışı sektör ve yarattığı haksız rekabet, düşük iş gücü verimliliği gibi artırabileceğimiz birçok nedenle reel sektör dinamiklerimiz etkin çalışamamaktadır. Bu gibi durumları düzeltici önlemleri alma noktasında çalışırken ülkemizde özellikle küçük, orta, büyük işletmelerin sorunlarına eğilmek, özellikle de finansman sorunlarını çözmeye çalışmak reel sektör sorunlarımızın çözümü için büyük önem arz etmektedir. 2010 yılında yapılan reel sektörün finansman sorunlarına ilişkin bir ankette -daha sonrasında da çok farklı bir değişim olmadan- bankaların kredilere uyguladığı faiz oranlarının yüksekliği, bankaların uzun vadeli kredi vermekten kaçınıyor olması, kredi kullanımında karşılaşılan bürokratik işlemlerin çokluğu, banka dışı finansal kurumların sayıca azlığı önemli sorunlar olarak görülmektedir. Finans sektörünün reel sektörü fonlamada yetersiz kalması da bu ankette öne çıkan diğer finansal sorun olarak ifade edilmektedir.
Bakıldığında, reel sektörümüzün en önemli dinamiği KOBİ'lerdir. Ekonomilerde büyük işletmelerin yerine getiremediği birçok işlevi yerine getirmeleri nedeniyle KOBİ'ler tüm ekonomiler için büyük önem taşımaktadır. KOBİ'ler değişen müşteri taleplerine hızlı ayak uydurabilmekte ve istihdam yaratma, girişimciliği teşvik, ürün farklılaştırması, verimliliğe katkı, büyük işletmelere ara malı üretmek ve millî gelire katkı yapmak gibi ekonomiye birçok katkı sağlamaktadırlar. KOBİ'lerin finansman ihtiyaçlarının karşılanması ve rekabet güçlerini artırarak ekonomiye katkılarını artırmak adına Hükûmetimiz, başta KOSGEB olmak üzere, birçok kurum ve kuruluşlarıyla önemli destekler sunmaktadır. KOBİ'lerin büyümeye daha fazla katkı vermelerini teşvik etmek ve ihtiyaç duydukları finansmana erişmelerine imkân vermek üzere son olarak 2017 yılında KOSGEB sıfır faizli işletme kredisi faizi desteği sunulmuştur. Hükûmetimizin sunduğu bu desteğe baktığımızda, 540 bin yeni başvuru yapılmış, 2016 yılı sıfır faizli işletme kredisi faiz desteğine başvuru yaparak destekten yararlanamayan 229 bin işletmeyle birlikte toplam 770 bin başvuru olmuştur. Bu başvurular arasında gerekli şartları taşıyan 460 bin işletme bütçe imkânları çerçevesinde bankalardan 20 bin ile 50 bin arasında, ilk yılı geri ödemesiz, toplam otuz altı ay vadeli faizsiz kredi kullanma imkânına kavuşmuşlardır. Destekten yararlanacak işletmeler belirlenirken işletmelerin net satış hasılatı verileri dikkate alınmıştır, öncelikle küçük cirolu olanlara verilmiştir.
Sayın Bakanım, burada, KOSGEB'in bu kredilerle ilgili desteklerinde şehir bazında da örnek verecek olursak, ben kendi ilimden örnek vermek istiyorum, çok önemli bir destekti, ekonomiye can suyu anlamında çok önemliydi. Burada, ciro kriterlerinin ve üretimden çok ticari firmaların da dikkate alınarak ilk başta verilmesi firma seçimleri arasında bir iki sorun yarattı. Ama burada öncelik, daha çok üretime yönelik KOBİ dediğimiz yani KOBİ'nin gerçek tanımına uyan firmalara verilecek şekilde kriterler belirlenirse bu anlamda çok daha faydalı olacağını düşünüyorum. Mesela ben kendi ilimde... Bir de ciro baz alındığında çok fazla sayıda firma da destek alamıyor. Aynı zamanda, yine hep burada diğer bakanlıklarda da dikkate aldığımız nüfusa göre ya da firma sayısına göre -orada nasıl belirleniyor ama-olduğunda küçük illerin buradan çok az pay aldığını görüyoruz. Burada ekonominin daha canlanması anlamında, diğer sanayinin az geliştiği, ticaretin az geliştiği illere biraz pozitif ayrımcılık verilmesi anlamında desteklerinizi rica ediyorum. Mesela Bayburt ilimizde 367 işletme bu destekten yararlanma hakkı kazandı. Bu işletmelerden sadece 49 tanesi imalat, 30 tanesi inşaat, 177 tanesi ticaret, 111 tanesi de diğer sektörlerde. Aslında buradaki temel düşüncemiz, bence imalat yapan firmaların sayısının daha fazla olması ama burada belirlenen kriterlerden kaynaklanan kriter seçiminden dolayı bu firmaların daha az aldığını görüyoruz. Buna yine, ülke bazında da baktığımız zaman, aynı şekilde hareket ettiğini ve sonuçların aynı şekilde çıktığını görüyoruz.
Yine, ben KOSGEB'in faaliyetlerinden... Tabii, hem faaliyetlerden bahsederken hem de bize göre olması ve aksi yönlerini de ifade ederek geçmek istiyorum. Yine, KOSGEB destek programları kapsamında 2003-2016 yılları arasında 88 işletmeye toplam 1 milyar tutarında destek ödemesi gerçekleştirilmiştir. 2003-2016 yılları arasında 34 adet uygulamalı girişimcilik eğitimi düzenlenmiş olup, 1.394 kişi bu eğitimleri başarıyla tamamlayarak sertifikalarını almaya hak kazanmıştır. Bu sayıların daha çoğalması ve daha çok desteklenmesi konusunda ben yine sizlerden destek rica ediyorum.
Şimdi, KOSGEB tarafından belirlenen bu işletmelerde şöyle bir durum var Sayın Bakanım, onu da yine arz etmek istiyorum: Kredi ana para riski bankalar üzerinde olması sebebiyle kredi aşamasında bankalarca tekrar değerlendirmeye tabi tutuluyor. Biz bu uygulama sırasında da hem KOSGEB başkanlığıyla hem bankalarla sık görüştük; onay süreci çok fazlaydı, sonra bunu düzelttiler biraz ama o arada çok şikâyete neden oldu. Burada zaten KOSGEB bu krediyi verecek, dolayısıyla burada tekrar KOSGEB'den onay, bankaya gidiyor, bankadan onay, tekrar KOSGEB'den onay; bu süreç çok yoğundu, son dönemlerde düzeltildi ama her seferinde aynı şeyleri konuşuyoruz, bence yeni bu tür uygulamalarda bunun tekrar dikkate alınmasını rica ediyorum.
Yine, bankaların bu değerlendirmelerde kredibilitesi olmayan firmalar elenirken sunulan bu ve bunun gibi desteklerden faydalanan firmaların sayısı da düşüyor. Yani orada bankalar bunu kendi kaynağından verdiği bir kredi gibi düşünüyor ve değerlendirmeyi... İşte, mesaj gidiyor telefonuna "Krediye hak kazandınız." diyor ama bankaya gidiyor, alamadığı zaman burada KOSGEB sıkıntı yaşıyor; tabii, sahada da biz oldukça sıkıntı yaşıyoruz.
Yine, bu tür kredi ve desteklerden yararlanmak isteyen firmalara Kredi Garanti Fonu teminat olanağının geliştirilmesi gerekir. Son dönemde onu da son aşamada yapmıştık ama bu teminat yetersizliği dolayısıyla kredi kullanamayan firmalar bu tür desteklerden önemli oranda yararlanamıyorlar.
Yine, bu KGF'nin hazine tarafından verilen kaynaklar için ödemesiz dönem şartı bulunmamaktadır. Bu nedenle KGF'nin bahse konu KOSGEB kredilerine teminat oluşturabilmesi için yeni bir imkân sağlanarak hazine garantili KGF kefalet olanağının oluşturulması ve geliştirilmesi gerektiği kanaatindeyim çünkü ödemesiz dönem olduğunda teminat problemi oluyor ve burada Kredi Garanti Fonu'nun böyle bir uygulaması olmadığı için orada teminat, kredi şeyi örtüşmüyor ve buradan yararlanacak firmalar da gerçek anlamda sıkıntı yaşıyorlar.
Yine, bir başka uygulamadaki sorun Sayın Bakanım, hazine kaynaklı KOSGEB tarafından kullandırılan kredilerde biliyorsunuz yüzde 85 ve yüzde 75 teminat oranı sağlanıyor; kalan tutar yüzde 15 ve yüzde 25 için de bankalar ilave teminat istiyor. Dolayısıyla burada KOSGEB'in bu tür desteklerinde, yardımlarında ihracat kredilerinde sağladığınız, daha doğrusu KGF'nin sağladığı yüzde 100 teminatın KOSGEB'in bu tür yatırımlarında da, öncesinde görüşülerek normal firmalarda da yüzde 100 teminat olanağının getirilmesi uygulama açısından çok rahat olacaktır diye düşünüyorum.
Ben uygulamada KOSGEB'le ilgili, Sayın Bakan, üretim yapan firmaların özellikle inovatif çalışmalarında son dönemde, işte, kuluçka merkezlerinin oluşturulması, buralarda gelişen fikirlerin, oluşan fikirlerin bir şekilde değerlendirmesi yapılıyor, destek veriliyor ama daha çok, böyle, bankalara gidildiğinde... Yani KOSGEB'in burada biraz şartları çok fazla, kriterler çok fazla. Dolayısıyla, bu kuluçka merkezlerinin -büyük şehirlerde ağırlıklı, bazı üniversitelerle iş birliğiyle yapılıyor; mesela her ilde sizin bu anlamdaki, bilim merkezleriyle ilgili çalışmalarınızı biliyorum ama- daha çoğaltılarak yeni fikirlerin ortaya çıkarılması... Mesela Anadolu'da bu şekilde genç çok fazla; bunların önünü açacak, bunların bu iş kurma noktasındaki fikirlerinin işe dönüşmesi noktasında KOSGEB'in biraz daha kriterleri düşürerek destek olmasını istiyoruz. Girişimcilik anlamındaki çalışmaların, onlara finansal anlamdaki desteklerin sayısı fena değil ama yeni iş kurma noktasında bu girişimci fikirlerin sahaya yansıması, üretim anlamında tekrar ortaya çıkması anlamında biraz yaratıcı destekler bekliyoruz KOSGEB'den. Yani bu şöyle belirlenebilir, benim önerim olarak, şimdi, diğer konularda da hep konuşuyoruz: Mesela Bayburt'taki KOSGEB Müdürlüğü. Yani, mesela "Her sene bu anlamda kaç genç, kaç yeni fikir oluşmuş ve desteklenmiş?" diye bir sonuç istemek lazım çünkü gerçekten bu anlamda çok fazla üniversite de olduğu için iş kurmak isteyen gençler var yeni fikirleriyle, yeni projeleriyle; ama bunların, tabii, teminat durumu yok, sermayesi yok. Burada, işte, mektup isteniyor; mesela KOSGEB buraya destek verecekse, işte, mektup isteniyor. Bankaya gittiğinizde bu bir kredi; mektup vermek için tekrar ipotek istiyor, başka şey istiyor falan. Bunları biraz daha somutlaştırarak bu fikirlerin incelenmesi -belki ben de bilmiyor olabilirim yani böyle bir merkez varsa- buradaki fikirlerin, burada girişimcilerin... Yani, sadece girişimci belgesi vermek işin bir yönü, doğru yani olması gereken bir şey ama mesela altı ay sonra, bir sene sonra şöyle bir veri var mı elimizde: Bayburt'ta, işte, bin kişi girişimci belgesi almış. Bunların kaçı iş edinmiş, kaçı iş kurmuş, kaçı bu girişimci belgeleri sonucu bir şey üretmeye başlamış? Yoksa biz istediğimiz kadar girişimci belgesi verelim, çok bir anlamı yok. Bunların ne kadarını üretime döndürdüğümüz konusunda bir çıktı alarak bu konularda daha fazla yoğunlaşmanın doğru olacağını düşünüyorum.
Ben, şimdilik, konuşmamı burada bitirirken ileriki şeylerde tekrar farklı konularla ilgili fikirlerimi ifade edeceğim.
Teşekkür ediyorum.