KOMİSYON KONUŞMASI

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, sayın Plan Bütçe Komisyonu üyelerim ve Bakanlığımızın çok saygıdeğer bürokratları, değerli basın mensubu kardeşlerim; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tüm çalışmalarında bilim merkezi, teknoloji üssü ve ileri sınai ülkesi bir Türkiye hedefleyen Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın çalışmalarını izledik. Gerçekten, Türkiye için çok güzel projelere imza attılar. Sayın Bakanımızın yapmış olduğu sunuma satır satır baktığımızda, bölgesel bir güç ve küresel bir oyuncu olarak büyük ve güçlü Türkiye'nin varlığını ve bu uğurdaki mücadeleyi görüyoruz. Her şeyden önemlisi, mevcut olanla yetinmeyen, 4.0 sanayi dururken 5.0 sanayiye geçişin çalışmalarını yapan, bu noktada AR-GE'ye büyük bir önem atfeden bir anlayış var. Böyle olunca da inşallah, eleştirilerde de dile getirilen nitelikli ve katma değerli sanayiye ve dünya piyasasını domine eden yerli ve millî bir otomobile sahip olacağımıza ilişkin de çok heyecanlı bir süreci yaşarken ben tekrar teşekkür ediyorum.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla ilgili bütçemizin bölümlerine ilişkin birkaç hususu dile getirirken, öncelikle, Ordu Milletvekili olarak bölgemiz için de çok önemli olan, hayati öneme sahip bir alanla, OSB'lerle ilgili sözlerime başlamak istiyorum. Gerçekten, Ordu ve Karadeniz'i de düşündüğümüz takdirde, arazi tahsisinin, arazi kaynaklarının çok kıt olduğu bir alanda bugün OSB çalışmalarını yürütüyoruz. Baktığımızda, gerçekten, alternatif üretim imkânlarının olmadığı bir alanda OSB'nin önemi gittikçe de artıyor. Bakıyoruz, bugün...

Süreci bire bir takip eden bir milletvekili olarak öncelikle Bakanlığımıza, Bakanlığımızın bürokratlarına, Sanayi Genel Müdürümüze, Genel Müdürlük çalışanlarına burada teşekkür etmezsem haksızlık olur. OSB'nin bölgemizdeki çalışmalarında -kurulan OSB'nin bugüne kadar ne tür katma değer ürettiğini canlı bir şekilde süreci takip etmiş- geçmişten itibaren bugüne kadar geliş sürecinde hep bir gayret ve emek var. Yani göç yolda düzülür misali, adım adım ilerleyerek bugünlere geldik ve bugün Ordu'da üç sanayi bölgemizin de genişleme çalışmalarına ilişkin, kuruluş aşamasına ilişkin süreci heyecanla yürütüyoruz. Burada bir sıkıntıyla karşı karşıyayız. Yani evet, bütçeden kıt kaynaklar içerisinde bir imkânı aldık ama Türkiye'nin genel bir sorunu... Özellikle ihtiyacı zorunlu olan, Karadeniz gibi arazisi kıt olan yerlerde OSB'nin önemini anlatmaya hiç gerek yok. Bugün OSB'nin çalışmalarına baktığımızda, aslında bütün nihai çalışmaları da OSB'yle ilintileyebiliriz. Bugün kırsal kalkınmadaki bir projenin de ilgi görmesinin, büyümesinin, yine nihai başarısını yakalamak için OSB alanlarında arsa üretimini, yer üretimini şart koşma zorunluluğu vardır.

Dolayısıyla bu konuda geçen haftalarda İstanbul'da hemşehrilerimizin OSB'lerdeki işletmelerini ziyaret ettiğimizde gördüğümüz bir hususu da paylaşmak isterim. Bugün, İstanbul'daki OSB'lerde de ciddi anlamda bir yer sıkışması var ve ihtiyaç var. Oradaki çalışmaları incelerken, İstanbul'da OSB'nin alanının genişlemesiyle ilgili zannediyorum Bakanlığımızın veyahut da Valiliğimizin birtakım uygulamaları ve kararları var. Burada ille İstanbul içerisinde OSB'ye yeni alan açmak eğer mümkün değilse, Türkiye'nin özellikle merkezî, ulaşıma yakın yerlerinde bir şekilde OSB alanları açma ihtiyacı, zarureti ortaya çıkıyor. Oradaki talepleri de Bakanlığımıza iletmiş bulunmaktayım.

OSB'nin bütçesiyle ilgili önümüze kamulaştırma bedelleri çıkıyor. Bu kamulaştırma bedellerinin çözümüne ilişkin ben hassaten Bakanlığımızdan ve siz değerli muhalefet milletvekillerimizden de yoğun bir destek talep ediyorum çünkü OSB'nin kurulması demek, üretimin artması demektir. Çevrenin kirlenmemesi adına, göçün önlenmesi adına, Türkiye'nin her tarafında olduğu gibi Karadeniz'de de bu ihtiyacın çok yüksek olduğunu, çok ihtiyacımız olduğunu, buradaki alanların, imkânın oluşturulmasıyla da ciddi anlamda talebin hazır, kapıda olduğunu ifade etmek isterim.

Şimdi, KOSGEB'le ilgili de bir iki hususu dile getirmek istiyorum. KOSGEB'e baktığımızda, gerçekten, Türkiye'de tüm vatandaşlarımıza dokunan, âdeta Türkiye'nin kılcal damarları gibi tüm Türkiye'nin her tarafına nüfuz eden bir kuruluşun ve bu kuruluştaki çok ciddi bir çalışmanın, gayretin sonucunu görüyoruz. KOSGEB'in mali yapısının daha güçlendirilmesi, ödeneklerinin daha fazla artırılması noktasında ihtiyaç olduğu kesin.

Bakıyoruz KOSGEB'e, KOSGEB'in son zamanlarda imalat sanayisine yönelik teknoloji artırımına, teknolojik yatırımlara ilişkin bir destekleme faaliyetine doğru kaydığını görüyoruz. Yani bu, teknolojik imalat sanayisine girmek demek, teknolojiye ilişkin üretimin, istihdamın artması demektir; katma değeri yüksek ürünün çıktı vermesi demektir. Dolayısıyla Türkiye'de bugüne kadar girilmeyen alanlara ilişkin, üretimi olmayan alanlara ilişkin bir üretimi teşvik eden, kredilendiren ve bunun her türlü sürecine de destek veren bir kurumun tabii ki gerek insan kaynakları yapısına gerekse mevzuat yapısına kadar -şu anda çok fazla inceleyemedim ama- yapısal anlamda değişim ve dönüşüme ihtiyacı var ise de bunun ciddi anlamda masaya yatırılması gerekiyor. Çünkü bu nüfusun bu üretimini, bu genç nüfusu, bu okuyan genç beyinleri destekleyerek, ancak ve ancak bu destekle Türkiye'de reel ekonomik anlamda güçlü olmamızda önemli bir etki yaratacak bir kurum olarak görüyorum. Buradaki sıkıntıların çözümüne ilişkin bize, Meclise ne düşüyorsa Meclis heyecanla bu konuya yaklaşır diye düşünüyorum. Cari açığın giderilmesinden tüm alanlara ilişkin KOSGEB'in katkısı önemli.

Yine, girişimcilik destekleriyle, işte, rakamları çeşitlendirilerek gençlerimizin önünü açan, istihdam politikası izleyen KOSGEB çalışmalarını ve yeni iş kurma anlamındaki, Hükûmetimiz döneminde yapılan bu çalışmaları çok güzel bir şekilde gördük. Hedef kitleye ulaşım da önemli. Burada -az önce dediğimiz gibi- bütçenin artırılmasından çalışan ihtiyacının giderilmesine kadar bu kurumumuzun şiddetle desteklenmesi lazım.

Yine, Bakanlığımıza bağlı, gerçekten, kurum olarak çok güzel hizmetler yapan Türk Standardları Enstitümüz var. Bu Enstitünün yürüttüğü uygunluk değerlendirme faaliyetleri gerçekten göz doldurmakta ve bizleri heyecanlandırmaktadır.

Türk Standardları Enstitüsünün ihracatçının ihtiyacı olan sertifikaları sağlaması konusunda -Körfez ülkelerinde olduğu gibi- önemli adımlar atılmıştır. Bu, sahip olduğu teknik ve idari altyapısı, nitelikli ve uzman personeli, kâr amacı gütmeden, kamunun gözetim, muayene işlerini yerine getirme kabiliyet ve donanımına sahip olan enstitünün sonuna kadar desteklenmesi lazım. Bu destekte tabii ki oradaki mevzuat ihtiyacından tutun da insan kaynaklarının daha dinamik bir hâle getirilmesi de önemli bir etken olur diye düşünüyorum. Çünkü enstitünün kurumsal yapısının oluşumunda --bürokraside uzun yıllar çalışmış bir arkadaşınız olarak- yeniden, bir daha insan kaynaklarının çalışma performansının artırılmasına ilişkin birtakım kriterlerin gelmesinde de fayda var. Yine, enstitünün kamunun uygunluk değerlendirme kurumu hüviyetine kavuşmasıyla bu alanlarda edineceği deneyim ve bilgi birikimi ülkemiz için orta ve uzun vadede çok önemli kazanımlar elde etmemizi sağlayacaktır. Yine, ulusal ve uluslararası standartların hazırlanmasında anahtar bir rol oynayacaktır, Enstitünün tüm kanallarıyla ülkemizin kamunun uygunluk değerlendirme kurumu olmasında önemli bir katkı görevi yürütecektir. Bu vesileyle yine, bugüne kadar bu mevzuat şartlarında, bu insan kaynaklarıyla yapılan çalışmalar gerçekten takdire şayandır.

Yine, Türkiye için hayati bir kurum olan ve gerçekten, bugüne kadar çok önemli hizmetlerde bulunmuş, işte, TÜBİTAK kurumu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Taşcı, tamamlamanız için iki dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - TÜBİTAK kurumumuzu herkesin daha yakından izlemesini, incelemesini ve Türkiye'nin bu kurumun daha güçlü bir yapıya kavuşturulması ihtiyacı olduğunu belirtmek isterim.

Burada bir yanlışı düzeltmek gerekir: Aslında sadece bir destek mekanizması olarak algılanıyor TÜBİTAK. Aslında, bu algıyı da değiştirmek lazım. E-devlet'in ve e-kimlik'in kurgulanıp uygulanmasından tutun da hidroelektrik santrallerinin rehabilitasyonuna kadar, uydu üretiminden mühimmat geliştirmeye kadar faaliyetler yürüten bir kurumun sanayiyle birlikte, üniversitelerle birlikte iş yaptığını dolayısıyla üniversiteler için, akademik dünya için Türkiye'nin AR-GE çalışmalarında ne kadar lokomotif etkisi yaratan bir kurum olduğunu görüyoruz ve burada 2018 yılına baktığımız zaman, büyük değişiklikler yapılıyor. Yine, ihtiyaç olduğunda mevzuat değişikliği anlamında her zaman destek olacağımızı buradan ifade edelim. Yine, sivil toplum kuruluşlarında ve her tarafta görüldüğü üzere, bu sanayi desteklerinin TÜBİTAK'ta daha şeffaf ve açık hâle geldiğini görüyoruz. Yine, tabii, bu çalışmalar yürütülürken kurumun gelirlerini oluşturmada ve insan kaynaklarını oluşturmada daha fazla büyümekten çekinmemek lazım. Özellikle birtakım kurumlarımız büyürken, büyümesi gereken kurumların büyümediğini görüyoruz. Yani, bunun ihtiyaç analizi yapılarak gençlerimizin burada, TÜBİTAK'ta daha fazla aktif çalışmasına imkân vermemiz gerekir.

En son olarak Başkanım, benim de bürokrasideyken her yıl katılmaya çalıştığım, daha doğrusu görev icabı katıldığım çok önemli bir toplantı, Türkiye bilim ve teknoloji önceliklerinin belirlendiği Bilgi Teknolojileri Yüksek Kurulunun toplantıları yapılır. Bu toplantıların en az 2 defa olmasını, buna ilişkin mevzuat değişikliği...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür için açıyorum mikrofonunuzu.

ERGÜN TAŞCI (Ordu) - Teşekkür ediyorum.

Ve gerçekten, bakıyorum, en son Şubat 2016'da toplanmış olan kurulun yılda en az 2 defa toplanarak ülkenin, özellikle ülke önceliklerinin belirlenmesinde bu kadar önemli bir toplantının çok daha aktif hâle getirilmesini diliyorum.

Tekrar bu güzel çalışmalarınız, gerçekten ülkemizin her bir bireyini doğrudan etkileyen büyümeye ilişkin katkınız için Sayın Bakanım ve bürokrasideki arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.