KOMİSYON KONUŞMASI

OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, Komisyonumuzun değerli üyeleri, muhterem hazırun; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Anayasa'mız seçimlerin ve halk oylamasının serbest, eşit, gizli, tek dereceli genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve denetimi altında yapılacağını hüküm altına almış ve seçimlerin yönetim ve denetimine ilişkin görevleri Yüksek Seçim Kuruluna bırakmıştır. Yüksek Seçim Kurulu anayasal bir kurum olarak ilk kez 1961 Anayasası'nda yer almış malumunuz. 1982 Anayasası'nın "Cumhuriyetin Temel Organları" kısmında yer alan "Seçimlerin genel yönetim ve denetimi" kenar başlıklı 79'uncu maddesiyle de kurulun bu konumu muhafaza edilmiştir. Bu madde "Seçimler, yargı organlarının genel yönetim ve denetimi altında yapılır." hükmüdür. Bunun alt kısmında Yüksek Seçim Kurulunun görevleri teferruatlı bir şekilde sayılmıştır.

Yüksek Seçim Kurulu bu görevi yerine getirirken ve aynı zamanda teknolojik gelişmelerden de faydalanarak seçim sistemimizi modernize edip geliştirirken seçmen sayısının artması, seçim sayısının artması ve sıklaşması, yurt dışında, ülkelerde oy kullanma imkânı getirilmesi ve son olarak 16 Nisan 2017 referandumuyla, Cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinin aynı günde yapılması, milletvekili sayısının 600'e çıkarılması ve 100 bin seçmenin Cumhurbaşkanı adayı gösterebilmesi imkânının getirilmesi gibi nedenlerle artan iş yükü karşısında kurulun teşkilat yapısının iyileştirilmesine, yeni hizmet birimlerinin oluşturulmasına ve nitelikli idari ve teknik personele ihtiyaç bulunduğu bir gerçektir. Bu nedenle kurulun Anayasa'daki konumu, görev, yetki ve sorumlulukları ile 298 sayılı Kanun ve özel kanunlarda yer alan teşkilat, personel rejimi, çalışma usul ve esaslarına ilişkin hükümler birlikte değerlendirilerek güçlü bir teşkilat yapısı oluşturulması amacıyla verilen bu kanun teklifine olumlu baktığımızı ifade etmek istiyorum.

Kurulun Adalet Bakanlığına bağlılığını azaltacak, kendisine özel bütçesi ve kadrosunun olmasına yönelik maddelerle ilgili değişiklikleri tamamen destekliyoruz. Bunlar zaten bugüne kadar çoktan yapılması gereken değişikliklerdi, geç bile kalındığını söyleyebiliriz. Nedenine gelirsek: Verilen iki değişiklik maddesi önerisinde, geçmişte bizim teknik birimlerimizin sistemin daha sağlıklı çalışması için teklifleri ve talepleri olduğunda bugün verilen kanun değişikliği teklifinin gerekçelerinde sayılan sebepler ile bütçe yetersizliği, personel yetersizliği, zaman yetersizliği, kanun değişikliği gerekliliği ve benzeri, bu teklif ve taleplerimizin o gün için yapılamayacağı dile getirilmişti.

Seçim sistemimizi oluşturan bilgisayar yazılımları, diğer çevre ve altyapı sistemleri ve bunların ürettiği sayısal seçim sonucunun sağlamalı olarak kontrol edilebilme imkânlarının olması sonucunda bu sistemlerin yeterliliği kendini kanıtlamıştır ancak sistemimizin en zayıf yönünü insan gücüne ihtiyaç duyulan noktaların oluşturduğunu görüyoruz. Bunların başında da sandık kurulu üyeleri ve müşahitler gelmektedir. Kurulun çeşitli zamanlarda siyasi partilerin temsilcileriyle yaptığı gerek idari gerekse de teknik toplantılarda siyasi partilerin sandık kurulu üyesi ve sandık müşahidi bildiriminde kullanılan yöntemlerde ve teknik sistemde iyileştirmeye ihtiyaç olduğunu, seçim takviminde çok dar zamana sığdırılan bu işlemlerde seçimin kaderini etkileyecek birtakım hataların meydana geldiğini iletmiştik, bildirmiştik. Özetle, bu yanlışlıklar sandık alanlarının ve sandıkların geç belli olması, ilçe teşkilatlarının siyasi parti genel merkezinden bağımsız olarak ilçe seçim kurullarına sandık kurulu üye listelerini vermeleri... Ki bu da hemen hemen bütün siyasi partilerin yaşadığı bir sıkıntıdır, zaman dar olduğu için ilçe veya ili sıkıntıya sokuyoruz. "Kurul üyelerini bildirin." dediğimiz vakit hemen bir önceki seçimde hazırladıkları liste ne ise otomatik olarak götürüp onu veriyor. Ondan sonra da seçimlerin sonucunda birçok yerde, müşahit atamış olmamıza rağmen -bu bütün partiler için geçerli diyorum- sıfır oy aldığımızı görüyoruz çünkü o listede bulunan insanlar daha önce başka partilere geçmişler veya düşüncesi değişmiş, şu olmuş, bu olmuş. Dolayısıyla bu sıkıntıları her zaman yaşıyoruz.

Kişilerin farkındalıkları yeterli düzeyde olmadığı için seçim gününe kadar yapılan eğitimlere katılmamaları ve seçim günü bu kişilerin sandık kurulu başkanı bile olmaları gibi nedenler, zaman kaygısı olması nedeniyle kişilerin yeterince araştırılmadan, ilgisiz ve becerisiz kişilerin sandık kurulu üyesi yazılması, hatta haberi olmadan kişilerin sandık kurulu üyesi yazdırılabilmesi... Bu hataların azalması için sandık kurulu üyelerinin önce siyasi parti genel merkezlerine, siyasi parti genel merkezi de kontrolleri yaptıktan sonra Yüksek Seçim Kuruluna direkt bildirilmesi için sistemin değişmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştik. Bu görüşümüz bugün de geçerliliğini koruyor. Yüksek Seçim Kurulu siyasi partilerin genel merkezini eğer muhatap alır ise bu üyeler önce genel merkeze gelir, onun kontrolünden geçtikten sonra devreye girer. Bu yanlışlıkların sonucuna gelindiğinde ise en çarpıcı olarak 16 Nisan 2017 referandumunda sandık kurullarının o veya şu sebeple zarfları mühürlemeyi unutmaları ve sonucunda -ki burada art niyetler var mıdır, yok mudur, bu da tartışmaya açık- bu oyların geçerli sayılıp sayılmayacağı yönünde yaşanan büyük tartışmalar hepimizin malumu.

Şimdi, bu sebeplerden dolayı hazır ilk defa da yıllardır bir kanun teklifi geliyor, birtakım tartışmalara meydan vermeyecek şekilde, hani "efradını cami, ağyarını mâni" dediğimiz bir şekilde bütün eksiklikleri tartışarak gidermenin yollarına bakacağız inşallah. Tabii "Seçimler hep şaibeli." deriz ama seçimleri yapan da seçim müdürleridir, orada hâkim olanlar da onlardır. Seçim müdürleri de yerlerinde sabit kaldıklarına göre peki buradan bu çıkmazı nasıl aşacağız? Bunu da dikkatlerinize sunmak istiyorum. Yani hiçbir milletvekili veya aday gidip de seçimde etkinlik yapamaz yani seçim kurullarında bir etkinlik yapamaz, tamamen seçim müdürlerinin vesairenin elinde. Elbette ki iyi niyetli insanlar var seçim müdürleri içerisinde ama tedbirleri de kötü niyetlilerin olabileceğini de dikkate alarak almakta fayda var. Zaten kötü niyetli değillerse bir zararımız olmaz ama biz tedbirimizi kötü niyetliye göre alırsak sistemi biraz daha sağlıklı işler hâle getirmiş oluruz.

Şimdilik söyleyeceklerim bunlardan ibaret. Hepinize tekrar saygılar sunuyorum.