| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi (2/1929) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .11.2017 |
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Çok değerli arkadaşlar, çok değerli kurum temsilcileri; ben de hepinizi hürmetle ve muhabbetle selamlıyorum.
10'uncu maddeyi görüşüyoruz. Tabii değerli arkadaşlarımızın fikirlerini dinledik ama şunu ifade etmek isterim ki öncelikli olarak, bir kere aslolan iyi niyettir, art niyet değildir. Düzenlemeler genel, soyut ve objektif nitelikteki düzenlemelerdir. Bu hususu gözden kaçırmadan değerlendirmelerde bulunulması daha isabetli olur kanaatindeyim. Tabii yapılan eleştiriler çerçevesinde de ben kendi düşüncelerimi 10'uncu maddeyle ilgili arz etmek istiyorum ve bu maddenin (10)'uncu fıkrasına ilişkin de bir önerge vermiş bulunmaktayım. Ona ilişkin de inşallah görüşlerimi ifade edeceğim.
Şimdi, 10'uncu madde personele ilişkin hükümleri düzenliyor değerli arkadaşlar. Bahsettiğim gibi bu düzenleme objektif, genel nitelikte bir düzenleme ve aslolan iyi niyettir. Art niyetli olarak düşünüldüğünde, şu ana kadar geldiğimiz 9 maddeyle ilişkili de tersinden düşünmek suretiyle "Şu şöyle olmaz mı, bu böyle olmaz mı, şurada da şöyle düşünülmez mi?" dediğimizde müzakereleri çoğaltmanın ve günlerce burada o madde üzerinde uzlaşamadan konuşmaları devam ettirmenin herhâlde mümkün ve muhtemel olduğu hepimiz tarafından kabul edilebilir bir durumdur. Dolayısıyla bu düzenlemeyi, 10'uncu maddedeki düzenlemeleri -burada kurum temsilcilerimiz de mevcut- onların da ihtiyaçları, kurumun ihtiyaçları çerçevesinde bir ele durumu söz konusu olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir diye düşünüyorum.
Şimdi, burada özellikle sözlü sınav üzerinde duruldu. "Niçin sözlü sınava ihtiyaç duyuluyor veya gerektiğinde uygulamalı sınav niçin yapılacak?" dendi değerli konuşmacılar tarafından. Ona ilişkin birkaç hususu hatırlatarak diğer konulara geçmek istiyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, malum bu Yüksek Seçim Kurulunun teşkilatına ilişkin kadrolar da kanunun ekli cetvellerinde yer alıyor. Burada mesela zabıt kâtibi gibi, veri kontrol hazırlama işletmeni gibi, teknisyen gibi kadrolar da yer alıyor, sekreter gibi kadrolar yer alıyor. "Gerektiğinde" ibaresi... Mesela bir zabıt kâtibi alınırken dakikada kaç kelime yazıyor, bunun ölçülebilmesi, bir uygulama sınavını beraberinde getiriyor. Dolayısıyla Adalet Bakanlığına alınan bütün zabıt kâtipliği uygulamalarında da bu söz konusu zaten. Uygulama sınavı yapılıyor.
Sistemin personel rejimi olarak nasıl işlediğine baktığımızda, devlet teşkilatımızda 2002 tarihli Bakanlar Kurulunun çıkarmış olduğu Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik söz konusu ve bütün kamu kurum ve kuruluşları KPSS sınavına girip yazılıyı kazanan adaylar arasından 5 katına kadar adayın sözlüye çağırılması hususunda genel bir düzenlemeye tabi. Dolayısıyla bu, sadece Yüksek Seçim Kurulu için öngörülen bir düzenleme değil, bütün kamu kurum ve kuruluşları için geçerli bir düzenleme. Dolayısıyla yeni bir ihdas, yeni bir usul belirlenmesi de asla söz konusu değil. Mevcut kamu personel rejiminin diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygulandığı şekli buraya da yansıtılmış. Dolayısıyla herhangi bir ayrıksı, istisnai bir durum burada söz konusu değil. Bunu net bir şekilde ortaya koymak gerekir ve dolayısıyla bu mülahazalar çerçevesinde biraz evvel ifade edilen hususları, bu söylediğim temel ilke çerçevesinde tekrar gözden geçirmek gerektiği için ben o konulara ayrıca temas etmeyeceğim. Çünkü dediğim gibi, sadece Yüksek Seçim Kuruluna göre bir düzenleme değil. Orada bir kadrolaşma yapalım, şöyle olsun, böyle olsun şeklindeki bir siyasi mülahazaya da indirgenemez. Teknik anlamda ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarını kapsamı içerisine alan bir genel düzenlemenin bu kanuna da uyarlanmasına ilişkin objektif bir düzenleme söz konusudur. 5 katına kadar da alabilme durumu zaten gene genel yönetmelikte düzenlenmiştir.
Bu çerçevede, (6)'ncı fıkrayla ilgili ileri sürülen hususlara gelince, personel yönünden bakıldığında Yüksek Seçim Kurulunun -verilen bilgi çerçevesinde- taşra teşkilatlarında 1.219 zabıt kâtibi mevcuttur. Bu zabıt kâtipleri, bilhassa da Adalet Bakanlığından kurumlar arası geçişle geçmiş personeli ihtiva etmektedir. Dolayısıyla burada şayet bir ihtiyaç hasıl olduğu takdirde kurumlar arası geçişe tekrar imkân tanıyabilecek... "Tanıyabilecek..." "Atanabilir" şeklindeki hükümle "atanır" şeklinde kesin bir hüküm değil. "Atanabilir" şeklindeki düzenlemeyle Yüksek Seçim Kurulu Başkanı -ki bu başkan Yargıtaydan veya Danıştaydan gizli oyla ve salt çoğunlukla seçilen 11 kişinin içinden yine gizli oyla seçilen bir yüksek hâkimdir, bir idari personel değildir- Hükûmet tarafından, idare tarafından, Bakanlık tarafından atanan bir kimse değildir. Burada Yüksek Seçim Kurulu Başkanı, 6'sı Yargıtaydan 5'i Danıştaydan olmak üzere toplam 11 yüksek yargıcın içerisinden kendi özgür ve bağımsız iradeleriyle seçilmiş bir yüksek yargıçtır. Dolayısıyla burada, evet, fantastik olarak ve farzımuhal olarak, muhtemel permütasyon hesaplarına dayalı olarak, her türlü ihtimali göz önünde bulundurarak o kadar farklı seçeneklere, o kadar farklı değerlendirmelere gidebiliriz ki her türlü, bundan sonra ele alacağımız maddeleri de bu çerçevede değerlendirebiliriz ama dediğim gibi, aslolan iyi niyettir, art niyet hukuk düzeni tarafından korunmaz. Biz de, şahsi olarak da, burada bulunan bütün arkadaşlar da, herkes de kimsenin art niyetini savunacak durumda değildir ve değiliz. Dolayısıyla herhangi bir idari işlem, ister yazılıya ilişkin olsun, ister sözlüye, ister takdire bağlı olsun, bunların hepsi denetime, idari anlamda itiraza, yargısal anlamda da idari yargının yargısal denetimine tabidir. Dolayısıyla kendi içinde de bir bütünlük arz eder şekilde bir denetim de kesinlikle söz konusudur, layüsel değildir sonuç itibarıyla. Zaten kurulun atama görevlerini kabul etmeyişimizin nedeni, kurulun kararlarına karşı yargı denetimi kapalı olduğu için, burada kurulda temsil yetkisi başkanda olduğu için, başkanın yapmış olduğu idari tasarruflar yargı denetimine de tabi tutulduğu için burada denetim anlamında da...
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Niyet okumayla yasa yapılmaz.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Zaten niyet okuyarak olmaz.
Denetim anlamında da herhangi bir eksiklik söz konusu değildir, ona dair bir düzenleme de söz konusu değildir.
Diğer bir husus, özellikle bu (11)'inci fıkrada başkanın, il ve ilçe seçim kurulu başkanlarının gerekli gördüğü kimseleri de çalıştırabileceği... Kimler bunlar? Başkan yüksek yargıç, il ve ilçe seçim kurulu başkanları da yargıç. Sonuçta bu yargıçlar... Ki başka bir düzenlemede, 298 sayılı Kanun'da aynı bu hüküm motamot aynı ibarelerle yer alıyor. Dolayısıyla burada sistemik anlamda bakıldığında farklı, ayrıksı, istisnai bir hüküm düzenleyen herhangi bir cümle, fıkra, madde asla yer almıyor. Dolayısıyla genel sistem içerisinde... Mesela hep beraber çıkardık "Hiçbir merciye başvurulamaz, kanun yoluna başvurulamaz." diye. Mesela bu ibare de 298 sayılı Kanun'da aynen yer alıyor. Dolayısıyla burada kanun yapılırken bir art niye söz konusu değil, bir düzenlenme ihtiyacı söz konusu ve evveliyatı olan bir düzenleme yani paldır küldür getirilmiş bir düzenleme değil, evvelden beri konuşulan ve Yüksek Seçim Kurulu Başkanımızın, orada ilgili kurumumuzun talebi doğrultusunda kendi özel teşkilat kanununun yapılmasını gerekli kılan talepleri bugün bizim huzurumuza, Anayasa Komisyonumuza gelmiş durumda ve bunu değerlendiriyoruz.
Bir başka fıkrada, (9)'uncu fıkrada "
İlçe seçim kurulu başkanı, ihtiyaç duyulması hâlinde seçim müdürlüğünde görevli personelin, o yerdeki adalet hizmetlerinde kadrolarına uygun görevlerde geçici olarak çalıştırılmasına müsaade edebilir." diyor. Bu takdiri kanun yargıca veriyor, hâkime veriyor. Mevsimlik anlamda bazen seçimler yoğunlaşıyor ancak bazı durumlarda da hakikaten büyük bir zaman süresi boşta geçiyor âdeta kamu görevlilerimiz için. İlçe seçim kurulunda görevli, il seçim kurulunda görevli ama seçimlere ilişkin herhangi bir durum da söz konusu değil. O zaman maalesef hakikaten kamu personelinin verimliliği bakımından bakıldığında, kamu yararı bakımından, adalet hizmetlerinin hızlı görülmesi, bu vesileyle vatandaşlarımızın hizmetlerinin görülebilmesi bakımından da bir atıl kamu personeli durumu söz konusu olabiliyor. Öbür tarafta ihtiyaç var, hâkimlerimiz gece dosyaları evlerine götürüp çalışırken ve yeterli derecede mübaşiri, zabıt kâtibi vesairesi ihtiyacı hissederken hemen yan odada bir başka teşkilatın içerisinde aynı vazifeleri yapabilecek bir arkadaşımız yine kamu yararına olmak üzere, şahsi işler için değil veya art niyetli olarak değil...
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Tapu Kadastrodan niye almıyorsunuz?
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Efendim?
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Tapu Kadastrodan alın.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) - Şöyle: Tapu Kadastrodan almaya gerek yok çünkü aynı teşkilat içerisinde, bakın, adalet binası içerisinde. Ben Adli Tıp Kurumundan gelmiş bir insanım, ben de bürokrasiden gelmiş bir insanım. Bir yönetici olarak, bürokrat olarak bunun ihtiyaçlarını kendim yaşantımda... Yirmi küsur yıl bürokraside bulunmuş bir insan olarak bunları bizzat yaşadığım için bu olayların bir ihtiyaca binaen olduğunu gayet iyi kavrıyorum kendi adıma. Ben de düzenleme yapsam, herhangi biri, siz de kamu kurum ve kuruluşunda bir idareci olarak düşündüğünüzde hakikaten o yönden bunun bir ihtiyaç olduğunu hissedersiniz. Yani, dolayısıyla ben burada bu düzenlemenin hakikaten art niyetli olarak düşünülmediğini gayet iyi biliyorum ve bu şekilde uygulamaların da karşısında olacağımızı, fikren de teorik olarak da asla yanında olmayacağımızı, hiçbir kayırmanın, hiçbir art niyetin, hiçbir şahsileştirmenin yanında olmayacağımızı, olmadığımızı ancak buradaki düzenlemenin de bir kamu personel rejiminde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çerçevesinde, zaten bütün kamu kurum ve kuruluşlarına verilen genel bir yetki çerçevesinde burada düzenlendiğini, geçici görevlendirmenin 657 sayılı Kanun'un ilgili maddelerinde yer aldığını ifade ediyorum. Burada aynı zamanda yargıçlarımıza, hâkimlerimize güvenelim. Bağımsız ve tarafsız yargıçlarımız bu kararları verecekler. Dolayısıyla bu konuda, dediğim gibi, her bir idari işleme karşı da idari anlamda itiraz, yargısal anlamda yargı denetimi de söz konusu olacaktır değerli arkadaşlar.
Bu konuda daha söyleyebilecek başka şeyler de olmakla beraber ben bu kadarla yetineyim ve kendi önergeme geleyim.
Sonuç itibarıyla, personel alımlarında tek bir kriterin ehliyet ve liyakat olması gerektiğini, objektiflikten asla vazgeçilmemesi gerektiğini, bu düzenlemelerin de kamu yararı gözetilerek yapılacağını, uygulamanın da buna dönük olacağını, bununla beraber her türlü idari ve yargısal denetimin de sistemimiz içerisinde hem özel anlamda hem genel anlamda var olduğunu hatırlatmak suretiyle bu konuyla ilgili değerlendirmelerimi bitiriyorum.
(10)'uncu fıkrayla ilgili şöyle bir düzenleme var, 10'uncu maddenin (10)'uncu fıkrasında diyor ki: "Seçim kurulu başkanları kendilerine bağlı seçim müdürü ve diğer personelin disiplin amiridir." Şu anda uygulamayı sorduğumuzda Yüksek Seçim Kuruluna -bir genelgeyle- uygulama şu şekilde: Malumunuz, yine devlet personel rejiminde yüksek disiplin kurulları kurumun merkezinde teşekkül eder. Kurullar da ilgili yerlerde, disiplin kurulu ilgili yerde teşekkül eder. Bununla beraber, disiplin kurulunu oluşturabilecek yeteri derecede personel söz konusu olmadığı için, üst düzey anlamında, statüsel anlamda çünkü ya eş değer olması lazım kurum personeli bakımından... Disiplin soruşturması yapılacak ve disiplin suçuyla ilgili hüküm verilecek. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125'inci maddesi çerçevesinde uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve memurluktan ihraç cezalarıyla ilgili disiplin kurulu ve yüksek disiplin kurulları görevli olduğundan disiplin kurulu taşrada oluşturulamadığından şu andaki uygulamada da Yüksek Seçim Kurulunun genelgesiyle disiplin kurulu merkezde oluşturulmuş vaziyette. Bu nedenle de buraya bir cümle ilave ederek 10'uncu maddenin (10)'uncu fıkrasına ikinci bir cümle ilave ederek "Kurul merkezinde tüm personel için disiplin kurulu oluşturulur." diye bir cümlenin ilave edilmesinin uygun olacağını. Bu vesileyle de uygulamada ortaya çıkabilecek tereddütlerin giderilmesi gerektiği de aynı zamanda Yüksek Seçim Kurulu teşkilatımızın da bir talebidir. Bu çerçevede böyle bir önergenin verilmesi durumu hasıl olmuştur.
Ben yüce heyetinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Şu anda sözlerimi noktalıyorum. Sağ olun.