| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/887) ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/861) ve Sayıştay tezkereleri a) Millî Eğitim Bakanlığı b) Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Başkanlığı c) Yükseköğretim Kurulu ç) Üniversiteler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .11.2017 |
GAYE USLUER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, öncelikle 2018 bütçesinin ülkemiz için, bu ülkedeki çocuklarımız için, herkes için hayırlı olmasını diliyorum.
15 Temmuz sonrası ülkemizde en büyük yarayı alan kurumların başında Millî Eğitim Bakanlığı geliyor ve eğitim sistemimiz gerçekten büyük yaralar aldı. Eğitim sistemimizin aslında yoğun bakımda olduğunu söylersek çok da yanılmamış oluruz.
Şimdi, öğretmenler ağlıyor bugün, neden ağlıyorlar? Geçim sıkıntısı nedeniyle ağlıyorlar, atanamadıkları için ağlıyorlar, güvencesiz çalıştırıldıkları için ağlıyorlar ve en son da performans sistemine kurban edilecekleri için ağlıyorlar. Bu öğretmen yani ağlayan öğretmen iyi öğretemez. Öncelikle öğretmeni huzura kavuşturmamız lazım ki oradan iyi sonuçlar bekleyelim. Veliler ağlıyor çünkü çocukları için kaygılılar. Varlıklı aileler "Çocuğumu ortaöğretim için hangi ülkeye göndermeliyim?" bunun telaşındalar yani beyin göçü ortaöğretime kadar indi. Çocuklarımız sınavlar nedeniyle, evet, kaygılı ve stresliydi ancak pazar günü yaptığınız açıklama sonrasında hem veliler hem çocuklarımız daha kaygılı ve daha stresli oldular.
Sayın Bakanım, pazar günü yeni sistemi açıkladınız. Kafalarda binbir sorular, hatta deli cevaplar: "Acaba en iyi okulların olduğu semtlere mi taşınalım? 'Çocuğumuzu en yakın okul en iyi okuldur.' mantığıyla iyi bir okula yetiştirebilmek için."
1 milyon 800 bin öğrenci bu yıl nitelikli yüzde 10'luk orandaki okula girmek için yarışacaklar yani yarış daha büyüdü, dolayısıyla kaygı da daha çoğaldı. Vakıflarla yapılan yeni protokoller kaygı verici. Temmuz ayında en büyük protokol, en kapsamlı protokol Ensar Vakfıyla yapıldı. Millî Eğitim Bakanlığı daha önce anahtarı FETÖ'ye teslim etmişti, daha anahtarı FETÖ'den tam alamamışken yeni anahtarları yeni vakıflara teslim ediyoruz. Sıbyan okulları nedir Sayın Bakanım? Geçen sene de, ondan önceki sene de sormuştuk: "Okul öncesi eğitim Diyanet İşleri Başkanlığına bırakılmayacak kadar önemliyken bunu yapmayalım, niye yapıyoruz? diye sormak istiyorum.
15 Temmuzda millî eğitim büyük yara aldı ve şunu diyebiliriz: Eğitim sistemimiz şu anda yoğun bakımda. Bütçeyi açıkladınız. Millî Eğitim Bakanlığı 2017 Bütçesi yüzde 13,18 iken 2018 bütçesi düşmüş yüzde 12,13'e. Rakamları bir yana bırakalım, eğitim bütçesinin millî gelir içerisindeki oranını OECD ülkeleri ortalamasıyla karşılaştıralım: Bu oran OECD ülkelerinde yüzde 6, 2017'de bizim oranımız yüzde 3,54; 2018'de oran yüzde 2,69. Ben buradan şunu sormak istiyorum: Bu bütçeyle eğitim ihtiyaçlarını karşılayabilecek miyiz? Mevcut ihtiyaçları dahi karşılayamayacağız. Devlet okulları yine velilere muhtaç, okul aile birliklerine muhtaç. Okul aile birlikleri taşeronla hizmetli tutmaya devam edecekler.
Sayın Bakan "Millî eğitimimiz yoğun bakımda." demiştim. Tabii ki bir hastayı iyileştirebilmek için mutlaka bir elimizde paranın olması lazım ve ben diyorum ki bu parayla, bu bütçeyle yoğun bakımdaki hastayı nasıl iyileştireceğiz? Tedavi masrafları ağır, tahribat çok büyük; yatırım bütçesini artırmadıkça eğitim sistemini yoğum bakımdan çıkaramayız. İlacın ne olduğu belli değil ama eski ilaçları kullanarak tedavi edemeyiz.
Ben sözlerimi bitirirken şunu söylemek istiyorum size: Millî Eğitim Bakanlığını, eğitim sistemimizi içine düştüğü durumdan ancak ve ancak ortak akılla kurtarabiliriz ve rehabilitasyon sürecinin uzak olacağını, uzun olacağını biliyoruz elbette ancak ortak akıl içerisinde asla ve asla siyaset olmamalıdır, ortak akıl içerisinde asla ve asla ideoloji olmamalıdır. Çocuklar bizim çocuklar, gelecek bizim geleceğimiz. Lütfen, ortak aklı bütçede de, yaşamın her alanında da uygulayalım.
Teşekkür ediyorum.