KOMİSYON KONUŞMASI

DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakanım, değerli hazırun; herkesi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, 140 milyara yaklaşan Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinin milletimize hayırlı olmasını diliyorum. İnşallah, yüzde 18 olan bu oranları en kısa sürede yüzde 25'lere çıkarırız.

Devlet parasız yatılı okulu sınavlarını kazanmış, 1970-1976 yıllarında öğretmen okulu okumuş, sonra Harbiyede yıllarca Mehmetçiklere eğitimci olarak görev yapmış bir kardeşiniz olarak şunu söylemek istiyorum ki Türkiye'nin temel sorunu eğitimdir. Başta Ergenekon, Balyoz olmak üzere kumpas davalarında yaşadığımız, karşımızda hâkim, savcı cübbesi giymiş FETÖ militanlarının bize yaptığı işkencenin temelinde de eğitimsizlik vardır. Bu insanlar, bu militanlar hangi sistemden mezun olup, eğitilip oralara getirildiler?

Aslında bu bütçede, Millî Eğitim Bakanlığı bütçesinde bunun bir öz eleştirisini görmek ve aynı sorunları bir daha yaşamamak için Millî Eğitim Bakanlığı olarak aldığımız tedbirleri burada okumak isterdim ancak bunu görmedik. Aksine yurt sorununu, öğretmen sorununu çözmeyen bir yaklaşımla bu sorunların gelecekte yine Türkiye'de yaşanacağı izlenimini edinmiş olduk.

Şimdi, Türkiye'nin geldiği inşaat seviyesi dikkate alındığında yurt sorunu bir senede çözülebilecek bir sorunken -tabii yakıştırmak veya inanmak istemiyorum ama- sırf istismar alanları bırakılsın diye -özellikle cemaatler için- bu sorunu çözmeyen insanlık dışı bir yaklaşım varsa bunu nefretle kınıyorum.

Diğer önemli bir konu, bilim ve çağdaş eğitim. Tabii, belki tesadüftür, sunumda başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini hiç görmedim ama Cumhurbaşkanımızın ismi birkaç yerde geçiyor. Şayet bilimsel eğitim yapacaksak, dünyada ilk 10 ülke arasına gireceksek bu noktada imam-hatiplerle bir yere gidemeyeceğimiz çok bariz.

Daha önce Millî Savunma Bakanı olduğunuz dönemde kumpas davası mağdurları için iadei itibar yasasını birlikte planlamıştık, o yasa çıkmadı. Aynı konuda normal okulların imam-hatipleştiği birkaç somut olaya şahit oldum ve öğrendiğim bilgi ne yazık ki bizim vicdanımızı yaraladı. Bize söylenen şuydu: "Bu konuda kararı biz vermiyoruz, kararı Cumhurbaşkanı veriyor, bize tebliğ ediyor, hangi okul nerede imam-hatip olacak, nerede normal olacak, bu süreçleri ne yazık ki Millî Eğitim yönetmiyor." diye bazı acı itiraflarla karşılaşmıştık.

Şimdi şunu görüyoruz ki diğer bakanlıklarda da benzer sorunlar var. İki irade, uzman iradesi, bakanlık iradesi ile hâkim irade zaman zaman çelişiyor, çeliştiği zaman da son kararı hâkim irade veriyor. İşte, sınav sistemi de bu, yurt sorununun çözümü de bu, millî eğitime bakış açısı, müfredat sorununun çözümü de bu eksiklikten kaynaklanıyor.

Şimdi, öğretmen sisteminin yeniden ele alınması, öğretmen akademilerinin kurulması çok önemli. Bu konuda, köy enstitüleri gibi, tarihimizde başarıyla yer almış bir örnek var. Bu örnekten istifade edecek misiniz?

Suriyelilerle ilgili 1 milyona yakın öğrenciden bahsediyorsunuz. Suriye politikası, Hükûmetin politikası nedir? Bu öğrencilerin eğitim konusundaki geleceğine yönelik politikanız nedir, bir planlamanız var mı?

Son olarak da imam-hatipleşmeyle ilgili okulların dönüşümünde hangi ilkeleri esas alıyorsunuz? Bu konuda bizleri bilgilendirirseniz memnun olurum.

Tekrar bütçenin hayırlı olmasını diliyorum, başarılar diliyorum.

Teşekkürler.