KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum.

Başkanım, öncelikle gerçekten hepsine teşekkür ediyorum. Hepsiyle katıldığım ilkeler bazında bütün milletvekillerimizle aynı görüşte olduklarım var.

"Eğitime siyaset karıştırılmasın." Kesinlikle siyasetin karıştırılmasını istemiyoruz. Eğitim hepimizin ortak sorumluluğudur, aynen katılıyorum. "Eğitimde Türkiye'yi ekonomik olarak işte ilk 10 arasına -bak milletvekillerimiz de diyor- gireceğiz." İnandık ama nasıl gireceğiz? "Biraz daha ilave gayret çaba göstermemiz gerekir." diyor. Ona biz de inanıyoruz ve milletin hepsi inandı. Buna inanmak için diyoruz ki: Eğitimde başarıyı yakalayacaksak... Yani eğitimde başarıyı yakalamamamız lazım, bunun için kaliteli ve fırsat eşitliğini sağlamamız lazım herkese. Biz bunu sağlarsak bilgi ekonomisine geçiş için beşerî sermayenin bu geçişi kolaylaştıracak şekilde yetiştirilmesini de ancak eğitimle sağlarız, birinci husus bu. Mutlaka bilgi ekonomisini biz insanla sağlayacağız. Aslında Sibel Hanım da, Emine Hanım da aynı şeyi söyledi, dedi ki: "Bütün bakanlıkların ihtiyacı nitelikli personel." Bu "nitelikli personel" hep benim söylediğim yani aynı şeyleri düşünüyoruz hiç farklı değil. Nitelikli personelin bütün kaynağı da eğitimdir. Varsa sizde eksiklik o eksiklik bütün kurumlara gider. Varsa sizde iyi bir artı durum o artı durum da diğer kurumlara gider. Diyoruz ki: Türkiye'de ne eksiklik varsa bunun bütün sorumlusu Millî Eğitim Bakanlığı. Bunu kabul ediyoruz. Sağlıkta memnuniyet oranı yüzde 73, içimizde sağlıkla ilgilenenler var; 73, 74, 75 diyen var dediği gibi, 70'in üstünde bir rakam var. Bunu eğitime borçluyuz. Niçin? Doktorlar bizim eğitim sistemimizden çıktı, hemşireler bizim eğitimimizden çıktı, hasta bakıcılar bizim eğitimizden çıktı, hastane yöneticileri bizim eğitimden çıktı ya tıp fakültesinden ya hemşirelik fakültesinden ya meslek yüksekokulundan ya lisesinden. Dolayısıyla, burada bir başarı varsa Millî Eğitimden. Ama şunu söylerseniz: Ya, memnuniyet oranı yüzde 73, niye yüzde 83 değil? O da eğitimden. Buradaki eksiklik nedense buna aynen katılıyorum. Türkiye'nin ihracatı 36 milyar dolardan 154 milyar dolara çıktı son on iki aylık. İsmet Bey, burada bir başarı varsa eğitimden.

EMİN HALUK AYHAN (Denizli) - On senedir değişiyor.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ona katılıyorum.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - O ölçümler eski bakanların...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hayır, hayır. Yok, yok.

En son ihracat rakamına bakın...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - On sene sonra belli olacak.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Olabilir.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, ithalatı da söyleyin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamam, on yıl önce olsun, on yıl önce, bakın, geldiğimiz zamanki ortaokuldakilerini hangi seviyeye getirdik, arasına bir 15 koyun, üniversite mezunlarını koyun, dolayısıyla, biz şunu söylüyoruz...

MUSA ÇAM (İzmir) - İthalatı, cari açığı söyleyin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Biz şunu söylüyoruz, yine, Muhterem Başkanım, Komisyonumuzun değerli üyeleri; eğitim sadece ekonomiyi ileri götürmeyecek yani refahı artırmayacak, aynı zamanda demokrasinin gelişmesi ve kökleşmesi, her bir bireyin kendi hakkında verdiği kararları daha yetkin olarak verebilmesine bağlıdır. Bu yetkinlik de ancak kaliteli bir eğitimle sağlanır. O hâlde eğitimle ekonomiyi iyileştireceğiz, demokrasinin de çıtasını yükselteceğiz. Kaliteli eğitim sunma ekonomik faydanın çok ötesinde toplumsal faydalar da getirmektedir.

Şimdi, Allah için, hep burada konuşuluyor, ben inandığımı söylüyorum, eğitim iyiye gidiyor diyorum, bütün arkadaşlar herhâlde benim konuşmalarımı izlemiştir, âdeta bizi desteklediğini söyleyenler bile "İsmet Bey böyle diyor ama doğruyu, gerçeği ifade etmiyor." şeklinde yaklaşıyor. Ben de o zaman diyorum ki: Allah için, eğitimin kötüye gittiğini nereden çıkardınız, unsurlarınız nedir?

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, Cumhurbaşkanı söyledi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ya, efendim durun durun onu da söyleyin, güzel. Efendim, durun öyle.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - "...çok kötü" dedi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim ben söyleyim, ondan sonra... Lütfen. Bak, sizi dinledim, siz de beni dinleyin. Olabilir ki İsmet Bey de, Bakan burada da eksik düşünebiliyor denilebilir.

Bakın, bir tanesi şu TIMSS, 2015'te yapıldı. PISA'yla aynı dönemde yapıldı. İkisi de 2015'in Nisanında, Martında yapıldı aynı öğrencilere. Birisi öğrendiğiniz bilgilerin hayata uygulanmasını ölçer, diğeri müfredatta ne var, onu ölçer. 1999'dakine bakın, 429. Devamlı ileri gitti, en son ölçüm bu uluslararası TIMSS. Dolayısıyla da hâlâ yükseldik mi? Burada bir başarı gözüküyor mu?

Bir cümleyle çok net olarak söylüyorum: Bakın, bu değerle, TIMSS'teki başarıyla Fransa'yla aşağı yukarı aynıyız. Fransa öğrenci başına 15 bin dolar harcıyor biz 3 bin dolar harcıyoruz. 3 bin dolar harcamakla Fransa'nın yakaladığı başarıyı yakalıyoruz, bu büyük bir başarıdır. Birinci cümle. Çok net, aynen TIMSS'e herkes baksın. Bizim bir iddiamız şu: Biraz önce dedik ya, İbrahim Bey de söylemiş olabilir: İnsan dediğinde noksan da olur, o Mevlâna'nın sözü var ya "Yüzde ısrar etme doksan da olur; insan dediğinde noksan da olur." E, bizim de noksanlığımız, eksiklerimiz olabilir. Ama iddiamız şu: Allah için, Türkiye'nin bugünü dünden daha iyi. Bakın, 1999'daki seviyesine bakın, şimdiki seviyesine bakın. Bu TIMSS ortaokuldaki...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - PISA?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Güzel, şimdi de PISA'ya, hiç merak etmeyin, PISA'ya geldim.

BAŞKAN - Arkadaşlar, sorularınızı sordunuz, şimdi cevaplarınızı alıyorsunuz, lütfen.

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Bize soruyor biz de ona söylüyoruz.

BAŞKAN - Sayın Adıgüzel, lütfen, böyle bir usul yok. Siz başka komisyonda nasıl yapıyorsunuz bilmiyoruz ama Plan Bütçede böyle bir usul yok.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Başkanım, herkes istediği gibi konuştu, ben onlara müdahale etmedim. Bir hanımefendiye cevap verdim, onu da özür diledim. Dolayısıyla, dinlemek lazım.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz buyurun, siz devam edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Şimdi, PISA'da üç tane öğrencinin öğrendiklerini hayata uygulanması konusunda soru grupları var. Okuma becerileri, matematik okuryazarlığı ve fen okuryazarlığı. 2000'de okuma becerileri ağırlıklı sınav yapıldı -üç yılda bir yapılıyor- 2003'te matematik okuryazarlığı, 2006'da fen okuryazarlığı, böyle dönüşümlü olarak gidiyor. En son, 2015'te yapılan fen okuryazarlığının bir önce fen okuryazarlığı 2006'da yapıldı. Kimse buna bir şey diyebilir mi? Rapordan alınan rakam. Peki, fen okuryazarlığı ağırlık PISA'da. Bütün PISA'ya katılan ülkelerin ortalaması düştü, tüm ülkelerin ortalaması düştü, bir ülkenin ortalaması düşmedi, Türkiye'ninki bir de arttı. 2006'da Türkiye'nin ortalaması 424'ken şimdi 425'e çıktı.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, kaçıncı sıradaydı?

MURAT EMİR (Ankara) - Kaçıncı sıradaydı?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Evet, onu söyleyeyim, sıralaması 54'üncü sırada. Önce 47'ydi. Artan diyerekten...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Matematik biliyoruz Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Biz de biliyoruz, sen de biliyorsun, 57 kişinin arasından 47'nci olmuşsun, sizden sonra kaç kişi geliyor? 10 kişi geliyor. Şimdi, de 72 kişi katılmış 54'üncü. Bakın, benim PISA'ya bakışım belli. PISA'ya bakışım nedir o? PISA'ya diyorum ki: Burada Vietnam Amerika'nın kat kat önünde. PISA'da önde olmak eğitimde çok ileri gittiğinin anlamına gelmez. Vietnam'ın Amerika'dan daha iyi bir eğitim verdiğini söyleyebilir misiniz?

MURAT EMİR (Ankara) - Söyleyebiliriz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani Vietnam, bakın, daha gelişmekte olan ülkeler, orta gelişmişlik seviyesini bile yakalamamış bir ülke. Herhâlde yoksullukta eşitlediği için diyebilirsiniz.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, siz de soru sorup tartışmaya yol açıyorsunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Peki, özür diliyorum efendim, belki de...

Ben şunu söylüyorum: Türkiye'de eğitim iyiye gidiyor. Bakın, 1980'li yıllarda millî gelirden eğitime yüzde 1,2 ayırıyorduk. Almanya biz 1,2 ayırırken 4,8 ayırıyordu. Ha, bu rakamlar nereden alındı? Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı var, kalkınma programının her yıl yayınlanan İnsani Gelişmişlik Raporu var. Lütfen, İnsani Gelişmişlik Raporuna bakın, oradaki Türkiye'nin 1980'de kaç ayırdığı, 1990'da kaç ayırdığı, tek tek... Bugün Türkiye millî gelirinden -onu da biraz önce arkadaşlarım da dile getirdi- biz diyoruz ki bakın, 2015 yılı millî gelirden eğitime ayrılan pay Kalkınma Bakanlığı istatistikleri tarafından yayınlandı. Kamu harcamaları yüzde 5,1, özel sektör 0,7; 5,8 ayırıyoruz. OECD ülkelerinin ortalaması 5,2 bizim 5,8 ama buna iki rakamı daha eklemek lazım, iki değil belki birkaç rakamı. Nedir o rakamlardan bir tanesi -büyük şehir dışında- il özel idarelerinin bütçesinden eğitime pay ayrılır, bunun eklenmesi lazım. Vatandaşların hibeleri var, doğru mudur, bunun eklenmesi lazım. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından -biraz önce gördük- hem şartlı eğitim yardımı hem de ücretsiz kitap dağıtımı bunların eklenmesi lazım. İşte 60 bine yakın hem güvenlik hem de temizlikçi Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından bize aktarılmakta bunu buraya eklemek lazım. Tarım Bakanlığının bütçesinden öğrencilerimize süt dağıtımı yapıyoruz, üzüm dağıtımı yapıyoruz. Bunların eklenmesi lazım. Dün Avrupa ülkelerinin gerisinde eğitime pay ayrılırken bugün onlardan kat kat fazla ayırıyoruz. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 17'ye düştüyse bu değeriyle İngiltere, Japonya ve Güney Kore'yle aynıyız, Fransa'dan da daha iyiyiz. Ortaöğretimde bürüt okullaşma oranı yüzde 100 olduysa bu değeriyle İsviçre'yle aynı, ABD ve Güney Kore'den daha iyiyiz. Bu rakamları nereden aldınız İsmet Bey derseniz Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın 2016 İnsani Gelişmişlik Raporu. Bir cümle, Sayın Başbakanımızın doğru bir tespiti var: Uluslararası raporlar Türkiye hakkında yazarken değerlerini inan ki onlar da sağlıklı bir şekilde almıyor. En son işte OECD'nin genel eğitime bakış monitörünü gözlemlemeyle ilgili bir raporu yayınlandı. Gerçek bilgiyi bilmiyor, işte bağımsız yerlerden diyor ki: Engelliler Türkiye'de eğitimden en fazla yani belli bir süre ayrılan, eğitime devam etmiyor. Arkadaşlara soruyorum nasıl oluyor? "Öyle" diyor. Bizim engellilerimiz 300 binin üzerinde engellimiz var, 200 binin üzerinde engelli kaynaştırma eğitimine gidiyor. Takip etmediğinden bunların kaynaştırma eğitimine gittiğini, eğitime devam ettiğini bilmiyor. Dolayısıyla bakıyor ki ilk okuldan sonra hemen bir öbür taraftaki öğrenci sayısında azalma olduğunda bunu Türkiye'nin bir başarısızlığı olarak görüyorlar. Bakın bu uluslararası raporlarda bir cümle söyleyeyim, bazen bir cümleyi buluyor arkadaşlarım, kardeşlerim veya vatandaşlarımız, bizim önümüze geliyorlar "Bakın, Türkiye'nin böyle bir eksiği varmış." diyerek. Eğer öyle eksikliklere bakarsanız yine Birleşmiş Milletlerin raporunda diyor ki: "Amerika'da 32 milyon fonksiyonel olarak okur yazar olmayan var." Allah göstermesin, böyle bir cümle Türkiye'de olsa yani her 7 kişiden 1'isi 320 milyonsa 10 milyon ama bazı istatistiklerde "7 kişiden 1'i" deniyor. "İngiltere'de 8 milyon fonksiyonel olarak okur yazar olmayan var." diyor. Raporları da kendileri hazırlıyor, biz hazırlamıyoruz. İçinden bir iki tane danışmanlık alıyor ama böyle. Bir başka rapor daha yine böyle. Bakın, yine o İnsani Kalkınmışlık Raporu'nda ülkelerdeki intihar oranını belirtiyor. Niçin belirtiyor? Yeni, 2016'da var, eskide yok da. Yani, eğitimin insana umut vermesi lazım, gelecek yaşama bağlatması lazım, hayata hazırlaması lazım, sorundan ziyade. Kore'deki intihar oranı Türkiye'nin 4 katı, Japonya'daki intihar oranı 2 katı. O zaman sormaz mısınız "Nasıl bir eğitiminiz var ki insanlarınızı hayata bağlayamıyorsunuz?" diye.

Peki, sorarım size, intihar oranı sizden daha fazla olanın mı eğitimi daha iyidir yoksa sizin mi? Hayata bağlıyor...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakanım, uçmuşuz biz ya.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Veya elektrikler karardığında, kesildiğinde bir yerde yağma yapılıyorsa...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Yakında o da olacak merak etmeyin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir ülkeyi özellikle çok söylerler. Allah için hangi eğitimi istersiniz siz? Öyle elektrikler kesildiğinde, karardığında soygun yapıldığını, dükkânınızdan mal çalındığını, işte eşyalarınızın riskte olduğunu düşündüğünüz bir eğitim sisteminde mi yoksa elektrik ister açılsın... Bazı ilçelerimizde dükkânın kilidi bile yok, kapatılmıyor bile, üzerine sadece perde açılıp gidiliyor. Yani, biz Türkiye'yi bakın... Her şeyi yapmadık ama inanın ki Türkiye iyi bir durumda. Onun üzerinde çok güzel söyledi yani çok fazla kendimizi yerlerde süründürmemek lazım. Eksiklerimiz de yok, eksiklerimiz de var, onları da görmek lazım.

"Yükseköğretimde brüt okullaşma oranı yüzde 79." diyor. Kim diyor? UNDP raporunda. Ama biz biliyoruz ki bu brüt, 103,6; böyle bir rakam yok ama yüzde 79'da dahi o Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı bu değeriyle Almanya, İngiltere ve İsveç'ten daha iyi Türkiye." diyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nitelik...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, şimdi ona da geliyorum.

Velileri ders kitabı alma yükünden kurtardık. Velileri, evlatlarını dershaneye gönderme baskısından ve yükünden kurtardık. Biraz önce bir kardeşim sordu... "Evladımız bu yıl üniversite sınavına girecek. TEOG'a da girdi. TEOG'da dershaneye göndermiştim ama şimdi dershaneye gitmiyor." Dedim ki: "Arkadaşlarınızın arasında dershaneye giden var mı?" diye siz de sorun lütfen evlatlarınıza "İnanın ki yok." dedi.. Arkadaşlara sordum: Biz geldiğimizde dershaneye giden öğrenci sayısı ne kadardı? "4 milyondu." Şimdi ne kadar? "15 bin." Yani dershanede büyük bir başarı...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Kapanan dershaneye nasıl gidecek öğrenciler Sayın Bakan?

MUSA ÇAM (İzmir) - Kapandı Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 15 bin nasıl gidiyorsa... Bakın, tek bilim dalından dershaneler açık, devam ediyor. Dolayısıyla eskiden 4 milyon nasıl gidiyorsa...

Özel okullara giden öğrencilerin eğitim giderine katkıda bulunuyoruz. Üniversite öğrencilerimizi öğrenim harcı yükünden kurtardık. Bugün Türkiye'de eğitimde kalite konuşuluyorsa bu eğitimde altyapının büyük ölçüde tamamlanmış olmasından kaynaklanıyor. Siz hiç hastanesi olmayan bir yerde beyin cerrahı yok denildiğini duydunuz mu, çocuk doktoru talep edildiğini duydunuz mu?

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Çok...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bugün sağlıkta memnuniyet yüzde 71'in üstünde; bu değeriyle Japonya ve Finlandiya'yla aynı. Yani, o raporda yüzde 71 diyor, gerçekte yüzde 73 veya daha fazla. İspanya'da bu değer yüzde 66, İtalya'da yüzde 49; onlardan daha iyiyse Türkiye sağlıkta iyiye gidiyor.

Türkiye'de enerji...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Siz, Sağlık Bakanı mısınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bunların hepsi eğitime bağlı ya, biraz önce Sibel Hanım söyledi, hepsi eğitime bağlı. Siz öyle deyin.

Türkiye'de enerji tüketimi artmasına rağmen elektrikler kesilmiyorsa enerji iyiye gidiyor. Şehirlerin nüfusu artmasına rağmen hava kirliliği artmıyorsa çevre iyiye gidiyor. Köyde yaşayan nüfusumuz azalmasına rağmen süt ve et üretimi artmışsa, tarım ürünleri ihracatımız artmışsa, tarımsal millî gelirde Avrupa birincisi...

MUSA ÇAM (İzmir) - Etme eyleme ya, gözünüzü seveyim, Sırbistan'dan et alıyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tüketim arttı da ondan karşılayamıyoruz, tüketim arttı.

Türkiye'de seksen yılda yapılmış bölünmüş yolun 3 katından fazlası bu dönemde yapılmışsa, seksen yılda yapılan havaalanından fazlası yine bu dönemde yapılmışsa, seksen yılda 50 kilometre tünel yapılmış ve bu dönemde 350 kilometre tünel yapılmışsa...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, sorularımıza cevap verir misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Dolayısıyla bir cümle daha, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2016 İnsani Gelişmişlik Raporu...

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, sorularımıza cevap verecek misiniz?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bütün soruların temeli burada. Eğitimde aksama var mı? Yok. Ben söylüyorum, eğitimde bir aksama yok, eksiklerimiz var ama geçmişten iyi bir noktadayız; onu da söyleyeyim.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2016 İnsani Gelişmişlik Raporu'na göre "Satın alma gücü paritesi bakımından millî gelirde -o raporda söylüyor- Türkiye 1 milyar 491 milyon dolara ulaştı." diyor o rapor. Hollanda 785 milyon dolar, İsviçre 456 milyon dolar ve İsveç'in de önündeyiz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sorularımıza cevap verir misiniz?

MURAT EMİR (Ankara) - Başbakanın notları, Başbakanın okuyacağı şeyler onlar.

BAŞKAN - Arkadaşlar, bir müsaade edin lütfen.

Sayın Arslan, Sayın Bakana nasıl konuşacağını da öğretecek hâlim yok.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ama sorulara cevap...

BAŞKAN - Sorularda eksik varsa yazılı gönderecektir bir hafta içinde.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan, Fakıbaba'yı arıyoruz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkanım, zorunlu eğitimle ilgili sorulara geliyorum. Bunların hepsi sorunun içinde.

"Zorunlu eğitimi sekiz yıldan on iki yıla çıkardık, eğitim reformu oldu da ne oldu?" deniliyor. 2002-2013 eğitim öğretim yılında uygulamaya geçti. Ortaokulda net okullaşma oranı yüzde 93,09'dan yüzde 95,68'e çıktı. Ortaöğretimde net okullaşma oranı yüzde 70,06'dan, yüzde 82,54'e çıktı.

BAŞKAN - Efendim, bu sayıların hepsini arkadaşlarımız biliyorlar Sayın Bakanım. Siz direkt sorulara cevap verseniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, işte bu da sorular anlamında yani eğitimde, yok şu söyleniyor...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sorulara cevap veremediği için.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bakın, "Siz eğitimde reforma geçtiniz, kızlar okula gitmiyor, kızları erken evlendiriyorsunuz." Biz de diyoruz ki: Kızlarımızın reformdan sonra okullaşma oranı arttı.

BAŞKAN - İşte Sayın Bakanım, soru soru cevaplarsanız arkadaşlarımız daha iyi anlarlar diyorum ben.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bakın, çok net: Okul öncesi eğitimde 2012-2013'te 5 yaş net yüzde 38,33 iken, geçen yıl yüzde 57,40 kızlarımızın okul öncesi okullaşma oranı. İlkokulda 98,92, şimdi 91,24'e düştü. Bu düştü ama neden? İstatistik değerin daha sağlıklı olmasından; ölenler düşmüyor, yurt dışına çıkanlar düşmüyor, başka yere gidenler düşmüyor, ondan dolayı.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın Bakan, atanamayan öğretmenler ne zaman atanacak?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, söyleyeceğiz.

KAZIM ARSLAN (Denizli) - Ücretli öğretmenliğe, sözleşmeli öğretmenliğe ne zaman son verilecek?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ortaokul okullaşma oranı, kızlar için 92,98 iken şimdi 95,76'ya çıktı. Liselerde kızlarda okullaşma oranı arttı, ortaokul da öyle. Ortaöğretimde 69,31 iken, şimdi 82,38'e çıktı; erkeklerle aynı.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakan, bunlar...

BAŞKAN - Sayın İrgil, bir müsaade edin lütfen, bir müsaade edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yükseköğretimde ise 2012-2013'te kadınlar için, kızlarımız için okullaşma oranı yüzde 38,61 iken şimdi yüzde 44,41'e çıktı ve şu anda yükseköğretimde kızlarımızın okullaşması erkeklerin önünde.

Okul öncesi eğitimi sordular: Okul öncesi eğitimi yaygınlaştırıyoruz. Okul öncesi eğitim kavramı Türkiye'ye ilk defa 5'inci Millî Eğitim Şûrası'nda 1953'te Tevfik İleri'nin Millî Eğitim Bakanı olduğu zaman gündeme gelmiş. O Millî Eğitim Şûrası'nda "Okul öncesi eğitimin yönetmeliğini ve materyalini hazırlayalım." diyorlar. Biz 2002'ye gelene kadar okul öncesi eğitim Türkiye'de yüzde 10 civarındaydı. Geçen yıl 5 yaş için brüt yüzde 74'e çıktı ve bu yıl 37 tane pilot il belirledik ve okul öncesi eğitime giden öğrencilerin bütün kırtasiye masraflarını Bakanlık olarak biz karşılıyoruz. En son Erzincan'daydım. Erzincan'da okul öncesi 5 yaş yüzde 80'in üzerine çıkmış.

BAŞKAN - Isparta'da durum nasıl efendim?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, ona da bakılır.

Bir başka husus: "Peki İsmet Bey, böyle iyi de niçin eleştiriler yapılıyor?" denilebilir. Her yerde, bu eğitim, her zaman yapılır. Amerika'ya bakın "Bir millet riskte." diye raporu var. Finlandiya'ya bakın adım başı her gün eğitimle ilgili bir rapor.

Ben size iki tane millî eğitim şûrasındaki kararı okuyorum. Bakın, millî eğitim şûrasında Sayın Bakanın konuşması: "Ortaokul öğretmenleri ilkokuldan gelen çocukların zayıf olduğunu söylüyorlar. Lise öğretmenleri aynı şikâyetleri ortaokula yüklüyorlar. Üniversite ve yüksekokullar ise liseden gelen çocuklarımızın şu veya bu noktadaki kuvvetsizliğinde ısrar ediyorlar. Üniversite ve yüksek mektebin verdiği mezundan da hayat şikâyet ediyor." Bugünü anlatıyor değil mi? "Mevcut öğretim bünyesini nasıl kurmalıyız ki her parçası birbirinden haberli olarak işleyebilsin." Bakan, Hasan Ali Yücel. Yıl, 1939.

MURAT EMİR (Ankara) - CHP'nin suçu bu zaten!

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) -1'inci Millî Eğitim Şûrası. Gündem ne? "Bütün müfredat programını güncelleyelim, yenileyelim." diyor.

Şimdi, 4'üncü Millî Eğitim Şûrası'na geliyoruz, Ağustos 1949'da. Yine, Millî Eğitim Bakanının konuşmasından alıyorum, Tahsin Banguoğlu -öbürü müfredatı güncelleştirdi ya- diyor ki: "Okuttuğumuz maddelere gelince, bunlar da ihtiyaca uygun değildir, hayatla ilgilisi olmayan birçok maddeler okutuyoruz, memleketin realitesinde bulunmayan birtakım şeyleri öğretiyoruz. Memleket mevzularını, çocuğun muhitindeki mevzuları ders konusu yapıp öğretmiyoruz, öğrettiğimiz konular hayati değildir." Dolayısıyla bu eleştiriler her dönemde yapılır, her döneme de uyar. On yıl sonra, yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra, kırk yıl sonra bu dönem için de yapılacaktır.

Bir başka husus: "Kahkaha Gülleri" adlı kitap bir ders kitabı değildir; dolayısıyla Bakanlığımızda ders kitabı olanlar...

BAŞKAN - Efendim bir de soruları kim sormuş, onların isimleri yok mu üzerlerinde Sayın Bakanım?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, Muğla Milletvekilimizin. Açıklama...

BAŞKAN - Biz de bilelim yani.

NURETTİN DEMİR (Muğla) - Sayın Bakanım, uyuşturucu gibi bunlarla zehirleniyorlar, Hükûmetin Bakanı olarak tedbir alın. İçişleri Bakanlığı mı, Kültür Bakanlığı mı...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok yok. Tamam, söyleyeyim. Efendim, okuyalım, ondan da yani...

Kahkaha Gülleri adlı kitap ders kitabı değildir, Bakanlığımızla herhangi bir şekilde ilişiği yoktur. Zaten böylesi bir içeriği onaylamamız da mümkün değildir. Böyle bir olay çıktıktan sonra yayıncıyla arkadaşlarımız görüştü. Yayıncı şu bilgiyi veriyor: Bir süre Özbekistan'da görev yapmış bir edebiyat öğretmeni farklı ülkelerden masal derlemeleri yapmış. Bu, o öğretmen tarafından hazırlanmış bir masal derlemesi. Bizim coğrafyaya da ait değil, Özbekistan, o civardan. Kitabı bir masal kitabı olarak yayınlamışlar. Editörün kararı ve yönlendirmesiyle ikinci ve üçüncü sınıflar düzeyi olarak tasnif etmişler o dönemlerde belki yardımcı kitap olarak ama bizde bilin ki yardımcı kitap diye bir konsept de yok. Ancak sonradan bu kitabın bu seviye için de uygun olmadığı görüldüğünden yayıncı tamamen toplatmış ve bir daha basmamış, yıl 2009. Şimdi sayın vekilimizin dediği şey... Efendim satılıyorsa toplatmış yani okullardan, satılmaması lazım, birisi de bu.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sizin bir bakanınız önermemiş mi bunu?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yok yok hayır, önermemiş.

BAŞKAN - Önerilmemiş kitabı nasıl satıyorlar okulda?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, her kitap bizden değil. Bütün romanlar bizden geçmez ki kırtasiyede satılır, okulda satılmıyor.

BAŞKAN - Okulu sordum, okulda satılmış anladım da.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hayır, okulda satılmaz efendim.

2010 kamu personeli seçme soruşturması kapsamında 2.371 kişinin ilişiği kesilmiştir savcılık soruşturması nedeniyle.

Bir başka sayın vekilimiz dedi ki: "Bu evlatlarımızı tarikatlara diğer şeylere emanet etmeyin, yurtlarınızın kapasitesini artırın." Allah için bu konuda elimizden geleni yapıyoruz, aynen, anahtarı birisinden alıp da diğerine verme gibi bir durum olmaz. Gerçekten bu milletin 80 milyonunu da hepsini eşit derecede görüp gerekeni yapmaya çalışıyoruz, imkânları gerçekten en üst şekilde. Ama bakın Kredi Yurtlar Kurumunda 282 bin kapasite var 2002'ye kadar yani hangi dönemde başladı siz bakın, ama biz bulduğumuzda 182 bin kapasite vardı. 182 bin kapasiteyi şimdi 622 bine çıkarmışız. Biraz da insaf denen bir şey var ya. Geçmiştekiler ne yaptı, bize ne bıraktı ki, on beş yılda veya otuz yıldaki, ondan sonra da buraya gelelim.

Yine, bizim yurtlarda 349 bin kapasitemiz varken de 536 bin kapasiteye geçtik. Bizim yurtların doluluk oranı da yüzde 70 civarında, onu da çok net olarak söyleyeyim.

Yine, bir başka sayın vekilim -belki Botan olabilir- "15 Temmuz darbe girişiminden sonra özel öğretim yurtlarında kaç personelin çalışma izni iptal edildi?" diye sordu. Bu terör örgütüne iltisaki olan, olduğu düşünülen kapsamda 22.474 personelin çalışma izni iptal edildi. Daha sonra dedik ki valilikler ola ki yani çalışmıştır doğrudur da, o yapıyla bir alakası yoktur, hizmet yani bir şekilde mecbur kalmıştır çalışmaya, gönüllü değildir. Valiliklere müracaat ederek bir komisyon oluşturuldu. Dolayısıyla da bu kapsamda o grupla iltisaki olmayan 2.522 kişinin çalışma izni de -22 binden 2.500'ü de- geri iade edildi ve bu da devam ediyor, kapatılmadı. Hâlâ birisi gerçekten bir haksızlık yapıldıysa oradaki komisyona aynen devam edebilir.

Şimdi, gerçekten özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde engelli -benim de bir yakınım var dolayısıyla iyi bilirim hangi durumu olduğunu- ders saatinin artırılması. Bu, Başbakanımıza da iletildi. "Mümkünse artıralım." denildi. Maliye Bakanlığıyla Aile ve Sosyal Politikalar... Talimat o, "Mutlaka arttırın." Diye, ortak bir çalışmamız var. Ancak işte Türkiye'nin de ekonomisiyle birlikte uygun bir kaynak ayrılmasıyla birlikte biz artırmaya çalışıyoruz.

Özel eğitim okullarıyla özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerine verilen destek eğitimi almaları uygun görülen görme, işitme, dil, konuşma, spastik, zihinsel, ortopedik veya ruhsal özürlü bireylerin eğitim giderleri her yıl Maliye Bakanlığınca belirlenen tutarı Bakanlık bütçesine bu amaçla konulan ödenekten karşılanmaktadır. Bunun inşallah Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da görüşü alınmak suretiyle yönetmelikle belirlenmektedir kapsamı ve eğitim süreleri ancak ortak bir çalışmamız var, bu süreyi arttırmak istiyoruz.

LEZGİN BOTAN (Van) - Sayın Başkan, dil bozuklukları...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İnşallah ona da bakalım, onu yükseköğretim de duydu, down sendromlu kişiler için de, dil bozukluklarını gidermek için de.

Yine, KPS'yle ilgili adli makamlarca soruşturma devam etmektedir.

"Ne kadar sözleşmeli öğretmen atanmıştı?" diye bir soru -Musa Bey'in herhâlde- vardı. 39.300 öğretmen ataması yapılmış, bunlardan 200'ünde henüz daha başlanmamış, bir şekilde güvenliği neticelenmemiş, geri kalan hepsi başladı.

Yine, sayın vekilimizin... İşte bu cinsel taciz suçundan devlet memurluğundan 165 kişiyi çıkarmışız, kademe ilerlemesinin 16'sını durdurmuşuz, 101 kişiye de aylıktan kesme cezası vermişiz.

Bir başka sayın vekilimiz imam-hatiplere 35 küsurat gibi bir farkla bir rakam söylemişti. Yatırım ödenekleri: İmam-hatip liseleri yüzde 17, mesleki ve teknik liseler yüzde 32. Bizim meslek liselerinin bütçesi geçen yıl 13 milyarın üzerindeydi. Bakın, 2002 yılında Eğitim Bakanlığının toplam bütçesi 10,5 milyardı. Toplam eğitime -üniversiteler dâhil- 2002 yılında ayırdığımızın daha fazlasını biz geçen yıl sadece mesleki eğitime ayırdık. Mesleki ve teknik liselere yüzde 32 ayırıyoruz. Dolayısıyla bakın bütçenizden neye fazla kaynak ayırırsanız ona öncelik vermişsiniz demektir. Bizim Bakanlığın önceliği mesleki eğitim, meslek eğitimi memleket meselesi olarak görüyoruz.

Ortaöğretim yüzde 18, ilköğretim yüzde 17, diğerleri yüzde 36.35 rakamı söylenmiş, onun doğru olmadığını söyleyeyim.

"Eğitim ve öğretim desteği verilecek öğrencilerin belirlenmesinde hangi kriterler oluyor?" şeklinde bir soru vardı. Eğitim ve öğretim desteği verilecek öğrencilerin tespitinde öğrencilerin bir önceki yıldaki başarı durumu, ulusal düzeyde yapılan yarışmalarda aldığı başarı, ülkemize uluslararası olimpiyatlarda temsil etmesi, il genelinde yapılan yarışmalarda aldığı başarı, ailesinin aylık geliri, ailede öğrenim gören kardeş sayısı, anne, babanın durumu, anne, baba, kardeş ve öğrencinin yüzde 50 ve üzeri engelli olması durumu, vazife başında vefat etmiş Millî Eğitim Bakanlığı personeli çocuğu, kanunun 13'üncü maddesinde belirtilen harp veya vazife malulü sayılanların ilk ve ortaöğretim çağındaki çocuklarıyla, haklarında koruma bakım ve barınma kararı verilen çocuklar ve öğrencinin aldığı disiplin cezaları belirleyici olmaktadır.

Yine, Tokat Yeşilyurt ilgili Kadim Bey sormuştu. Yeşilyurt'taki YİBO öğrenci azlığı dolayısıyla kapatıldı. Üniversiteye veriyoruz, meslek yüksek okulu yapacak.

KADİM DURMAZ (Tokat) - YİBO olarak...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Üniversite isterse, yaparsa mümkün olabilir diye düşünüyorum.

İzmir Karaburun'da zorla bir seçmeli ders yani Kur'an okutulduğu... Böyle bir şey... İl müdürüyle de görüşüldü bu arada. Denildi ki: "Bizim böyle bir talebimiz yok." Zorlayabilmek mümkün değil, hangi ülkede yaşıyoruz yani çocuklarınıza zorla bir şey...

MUSA ÇAM (İzmir) - Zorluyorlar.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani ben il müdürüne... Doğru olmadığını söylüyorum. Eğer zorlama varsa çok net soruşturmayı açarız.

MUSA ÇAM (İzmir) - Getireceğiz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bir başka husus, bu müfredat değişikliğiyle ilgili olarak Atatürk'le ilgili işte azaltılma yapıldığı. Bakın Atatürk'le ilgili olarak beden eğitimi ve spor dersinde, coğrafyada, çağdaş Türk ve dünya tarihinde, fen liselerinin fiziği, kimyası ve matematiğinde -Atatürk'ün geometri üzerinde yaptığı çalışmalar da dâhil olmak üzere- var. Fizikte var, görsel sanatlarda var. "Atatürk'ün sanata ve sanat eğitimine verdiği önem, Atatürk'ün müzelerimizin kurulmasındaki katkıları, Atatürk'ün Türk tekstilinin gelişimine katkılarını açıklar." diye var. Kimyada var, müzikte var, Türk kültür ve medeniyet tarihinde var, Türkçede var. Türkçe dersinde her sınıf düzeyinde -birden başlıyor sekize kadar- sekiz temanın işlenmesi zorunludur. Bu sekiz temanın da üç tanesi her yıl işlenecektir. Üç temadan birisi Millî Mücadele ve Atatürk. Hayat bilgisi, ilkokul 1'de var, 2'de var, 3'te var. İlkokul 1'e giden çocuğun evinin adresini bilmesi beklenmiyor. Diyor ki: "Çocuğun cebine evinin adresini koyun, telefon numarasını da koyun." Çocuğun 2'nci sınıfa geçtiğinde ancak evinin adresini, telefonunu bilebileceği düşünülüyor. İlkokul 1'deki hayat bilgisinde Atatürk'ün hayatını bilir -bunları kazansın diyoruz, öğretmene talimat- görsel ve işitsel materyallerle Atatürk'ün doğum yeri, anne, babasının adı, ölüm yeri ve Anıtkabir üzerinde durulur. Hayat bilgisi 2'nci sınıf; Atatürk'ün çocukluğunu araştırır, Atatürk'ün başarılı bir öğrenci olması, ailesine değer vermesi ve çocukluk anıları üzerinde durulur. Üçüncü sınıf, Atatürk'ün kişilik özelliklerini araştırır. Atatürk'ün arkadaşlarıyla iş birliği içerisinde çalışması, başkalarının görüşlerine değer vermesi, kararlılık, akıl yürütme, inandırıcılık ve insan sevgisi üzerinde durulur. Sosyal bilgilerde var, müzikte var. Birisi gazetede yazdı, âdeta biz olmayanların olmadığını ispat etmek durumunda... "Atatürk Vardar Ovası'nı çok severdi, bunu niye kaldırdınız?" diyor. Vardar Ovası da var, Estergon Kalesi de var, Kırmızı gülün adı da var. "Atatürk'ün bütün sevdiği şarkılardan bir repertuar oluşturulur." deniyor. Kaldı ki bu Atatürkçülük dersinde de, inkılap tarihinde de ayrı. İnkılap tarihinde Atatürk'ün bütün o değerleri, işte altı ok dâhil olmak üzere Türkiye'nin çağdaşlaşmasına, demokratikleşmesine ne kadar katkısı, önemi olduğu ve ne kadar da vazgeçilmez olduğunun mutlaka öğrencilere öğretilmesi isteniyor. Allah için böyle bir şey olduktan sonra "Atatürk azaltıldı, Atatürk çıkarıldı." denir mi? Denmez ama diyor. Biz bunu söylediğimizde tekrara düşüyoruz ama öbür taraf yok diyor, o tekrara düşmüyor. Biz de bazı aynı şeyleri söylemekten inanın ki pek memnun değiliz.

Zazaca, Kurmanccayla ilgili olarak. Bingöl ve Batman İl Millî Eğitim Müdürlüklerince hazırlanmış olan materyal Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından onaylandı. 2016-2017 eğitim öğretim yılında yaşayan diller ve lehçeler dersi kapsamında dil ve lehçelerden Kurmanccayı 17.294 kişi, Zazacayı da 2.034 kişi seçti.

Yine Sayın Kuşoğlu, Sayın Cevheri, Sayın İbrahim Aydemir de dâhil olmak üzere, hepsi çok doğru, mutlaka olması gereken bir şey. Güneydoğuda ve doğudaki öğretmenlerimizin lojman, kalacak yer sorununun mutlaka çözülmesi gerektiğini ifade ettiler, aynen katılıyoruz. 2018 yılı Merkezî Bütçeden öğretmen lojmanlarının bakım, onarım, tadilatı için 40 milyon lira ödenek tahsis edildi. Ayrıca yeni öğretmen lojman yapımı için de 60 milyon TL ödenek tahsis edildi, bunu muhakkak ki daha da artırmamız lazım.

Bir başka husus, özür diliyorum, yine bir başkası: Bu protokolleri yapıyorsunuz, diğer STK'ları... Allah için STK'ları öncelikle bir genel demokratik yaklaşım bakımından tehlikeli, suçlu, zararlı gibi görmek, doğru değildir bu anlayış. Varsa bir suçu savcılıklar kapatır, idari makamlar kapatır ama kapatılmamışsa... Biz Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğiyle protokol yaptık geçmişte. Hangisi bizimle çalışmak istiyorsa yapıldı. Bu hangi kapsamda? Genelde bütün yapılan protokollerin çoğunluğu hayat boyu eğitim kapsamında. Zaten halk evlerine gelse 10 kişi, 15 kişi, 20 kişi "Biz saz kursu istiyoruz." dediğinde vermek durumundasın, "Biz torna istiyoruz." dediğinde vermek, "Biz elişi..." dediğinde vermek durumundasın.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Denetlemeniz gerekmez mi kim olursa olsun?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Aynı fikirdeyiz. Şu ana kadar hep bizim istediğimiz... Yani onların istediklerini yapmak durumunda değil, hangi programı yapacaklarsa bize sunacaklar, bizim onayımızdan geçtikten sonra yapacaklar. Şu ana kadar Arçelikle protokol yaptık, BORUSAN'la yaptık, Bosch'la yaptık, Bursa Ticaret ve Sanayi Odasıyla yaptık, Colgate'le yaptık -daha çok var da- Doğuş Otomotivle yaptık, Eczacıbaşıyla yaptık, Elginkan Vakfıyla yaptık, Gürbüz Sağlık ve Eğitim Vakfıyla yaptık, Ayvansaray Üniversitesiyle yaptık, Bahçeşehirle yaptık, İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliğiyle, İstanbul Sanayi Odasıyla, İzocamla, Marshall Boyayla. Dolayısıyla her bölgede var. Bunlar için de sivil toplumdan korkmamak lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Reklama giriyor efendim.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Yani ne diyeyim? Reklam başka şey.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Siyasi dernek değil ama.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, diğeri de siyasi dernek değil. Siz diyorsunuz ama kendisi ona şey etmiyor yani.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Bakanım, onları denetlemek yerine...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, aynı fikirdeyiz, orada bir sıkıntı yok.

BAŞKAN - Sayın Bakan, siz devam edin lütfen.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - "Süt dağıtımı başlayacak mı?" Evet, ikinci bölüm başlayacak.

BAŞKAN - Sayın İrgil, Sayın Bakanı, Millî Eğitim Komisyonuna bir davet edin, orada bol bol sohbet edin, tartışın bu konuları.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Teşekkür ediyorum efendim, sağ olasınız.

Efendim, bir başka husus... Şunları da, özür diliyorum, söyleyeyim... Atatürkçülüğü söyledik. Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık ilkelerini açıklarız.

Bir başka husus: Şimdi, Onuncu Kalkınma Planı, 2012 yılında çalışmalarına başlandı, 2 Temmuz 2013 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edildi, 6 Temmuz 2013'te Resmî Gazete'de yayımlandı. Bu kalkınma planının aynı zamanda ihtisas komisyonu raporları da var. İhtisas komisyonu raporlarında hemen hemen eğitime katılma süresini artıralım, okullaşma oranını artıralım, fırsat eşitliğini artıralım, derslik başına düşen öğrenci sayısını düşürelim, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını -o zaman 20'ymiş- düşürelim. Ne söylediyse hemen hemen yapılmış. Yapılmayan çok istisna bir iki madde kalmış. Onlardan bir tanesi de şu: "Her çocuğun kendi muhitinde eğitim almasının sağlanması gerekir." diye -lütfen bir bakın- 2010 Kalkınma Planı Özel İhtisas Komisyonu Raporu'nda. Dolayısıyla bu yeni gelen bir olay değildir. Bir hususu söyleyelim: Kendi muhitinde olması.

MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) - Muhitte sadece imam-hatip var.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ama kelimeyi öyle yazmış da ondan, "muhitinden" .

Bir başka husus burada: Eğitimin her kademesinde öğrenciye beceriler katmak, analiz ve sentez yapabilme becerisi kazandırmak çağdaş eğitimin amacıdır. Öğrencilerimizi sınava değil, hayata hazırlamak gerektiğini söylüyoruz. Mevcut sistemde öğrenci 8'inci sınıfta girilecek bir sınav için, 6, 7'nci ve 8'nci sınıflarda bu sınav için hazırlık yapmaktadır. Ama şunu da net söyledim: Şu ana kadar gelmiş diğerlerinden yani SBS'den, OKS'den ve ondan öncekilerden daha iyi olduğunu söyledim, bugün de söylüyorum. Ama inanıyoruz ki bu getirdiğimizde şu sakıncaları kaldıracağını düşünerek söylüyoruz: Bu dönem gençlerin fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan gelişme dönemidir. En yüksek beceri kazanma dönemi olan 13-16 yaş arası gençler sadece bu sınavla uğraşmakta, sınav sorusu çözme dışında bir şey yapmadan yaşamaya mecbur bırakılmaktadır. Siz evladınıza bu konuda farklı bir destek vermezseniz, bir başkası verirse mahalle baskısı altında kaldığınızı hissedip evladınıza karşı görevinizi, vazifenizi hakkıyla yerine getirmemiş bir aile bireyi durumuna düşüyorsunuz. İşte bu baskıyı kaldırmak için diyoruz ki: Bu sistem...

Ben "Algı var." diyerek bazen böyle, kelimeleri yumuşatarak söylüyorum ama bilin ki bununla ilgili tespitleri Sakarya Üniversitesinin bir araştırmasından aldık, Sakarya Üniversitesi, herkes gidip alabilir. Sakarya Üniversitesi diyor ki: "Bu sınav yarışının okul dışı kaynaklara talebi artırdığı görülmüştür." İki: Sınav günlerinde diğer çocukların okula gelmemesi, eğitimi aksatmak devamsızlığı artırmakta; gerçek bir durum. Toplumda özel okullarda yüksek not verildiği şeklinde bir algı var, "hormonlu not, yüksek not" deniyor; Sakarya Üniversitesi. "8'inci sınıf öğrencileri sosyal ve kültürel çalışmalara katılmamaktadır." diyor. Sınav olunca diğerine vakit ayırmıyor.

Yine, ortaöğretim son sınıf öğrencileri, bu aynı zamanda lise son öğrencileri için de geçerli, "Lise sonlar üniversiteye hazırlık için, orta sondaki öğrenciler için de bu sınava hazırlık için okula dahi devam etmemektedir." diyor.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan, sınavlar kaldırıldı mı?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, söyleyeceğiz.

Bu sakıncaları gidermek için, eğitim sistemini değiştirilmiyor, farklı bir ölçme ve değerlendirmeyle öğrencilerimizin...

BAŞKAN - Sayın Bakan, son on dakikanız. Vakti ona göre kullanırsanız.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamam efendim.

...liseye kayıtlarının yapılmasının daha iyi olacağını değerlendirdik.

Şu bilimsel bir gerçektir: Ölçme, değerlendirme eğitim sisteminin vazgeçilmez bir unsurudur. Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz. Nesnel ve objektif bir değerlendirmeye ihtiyaç vardır. Temel eğitimden ortaöğretime geçiş için bir sınav uygulanması genel kabul görmektedir. Bu sınavın fırsat eşitliğini de sağlaması gerekir. Önceliğimiz eğitimde fırsat eşitliğidir. "Temel eğitimden ortaöğretime geçişte uygulanacak olan bir sınava katılım için öğrencilerin, herhangi bir kısıtlama olmaksızın, bir ön değerlendirme sürecinden de geçmeksizin, -bazıları "85 ve üstü olan veya 90 ve üstü olanları çağırın bu sınava." demişti- böyle bir ön değerlendirme sürecinden geçmeksizin sınava özgür iradeleri ve hedefleri doğrultusunda katılmalarının daha adil olacağını değerlendirdik.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sınav kalkmıyor o zaman.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Önümüzdeki süreçte öğrencinin yetenek, ilgi ve başarısını ilkokuldan başlayarak, izleyerek, okullar arası kalite farkını da ortadan kaldırarak liselere sınavsız geçişi amaçlıyoruz.

Şimdi, burada arkadaşlarım sordular, bizim çocuklarımızı belli bir süreç içerisinde, işte, belli bir süreç içerisinde... Bir, nitelikli okullar. Nedir niteliği? Öğrenciyi sınavla almış olması. Bu, diğerlerinin niteliksiz olduğu tanımını getirmez. O zaman, eğer illa derseniz buna nitelikli, diğerleri daha nitelikli. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Adıgüzel, müsaade edin. Sayın İrgil...

Ya söylüyor, müsaade edin ya. Yani, böyle bir usul, öyle bir üslup yok.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - "Sınavsız" diye niye ifade ediyorsunuz o zaman?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Bakan...

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Efendim, bakın...

BAŞKAN - Arkadaşlar, müsaade edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Fen liselerine, sosyal bilimler lisesine ve proje okullarına sınavla öğrenci alan okullar var. Dolayısıyla da bunlar için herkesin... Ama bunların oranı yüzde... Zorunlu değil. Bir önceki sınav zorunluydu. 1 milyon 200 bin öğrencimiz var. Herkes mutlaka bir okula yerleşebilmek için sınava girmek zorundaydı. Yeni olan sistemde, sadece bu belirlediğimiz...

SALİH CORA (Trabzon) - İhtiyari.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İhtiyarı, seçecek kendisi. İsterse girer isterse girmez. O zaman neyle girecek? Evinin yanındaki tercih ettiği okula. Tercihle serbestlik mi olur? Evet, tercihinizi serbest iradeyle yaparsanız pekâlâ, işte, hem tercih ettiğiniz hem de serbest istediğiniz yere girin. "Hiç kimseyi istemediği bir bölüme göndermeyeceğiz." dememize rağmen herkes, yine, bütün basında da gazetelerde de... Önemli olan bir tepki oluşturmak. "Bizim çocuklarımızı zorla imam-hatibe göndereceksiniz. Bizim çocuklarımızı zorla meslek liselerine..." Böyle bir şey yok. Daha eğitim bölgelerini çalıştırıyoruz. Eğitim bölgelerinde, o bölgede olan öğrencilerin hepsini alacak kadar birimler oluşturacağız.

Bir başka husus, yine, bir başka soru da...

ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) - Ne zaman oluşturacaksınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Hiç merak etmeyin, en kısa zamanda. Arkadaşlar çalışıyorlar. Zaten mayısta açıklayacağımızı söyledik. Dolayısıyla hiç kimse merak etmesin.

Bir başkası diyor ki: "Şimdiden göçler başladı. Şimdiden taşınmalar başladı. 'Güzel okulun yanında kiralık ev var.' diye..." Biz şu anda ortaokulu adrese dayalı olarak yapıyoruz. Ortaokulda adrese dayalı olarak yaptığımız hâlde evini kilitleyip satıp başka yere taşınanı gördünüz mü? Bir iki tane. Hiç merak etmeyin, ilkokul da aynıdır, ortaokul da aynıdır, lise de aynıdır. Önümüzdeki dönemde biz evlatlarımızı çok daha iyi bir eğitim sistemine kavuşturacağız.

"Öğretmen açığı sayısı ne kadar?" denildi. Yaklaşık, yani norm kadroya bakarsak 100 bine yakın öğretmen var. "Önümüzdeki dönemde ne kadar öğretmen alımı yapacaksınız?" 20 bin öğretmen alımı yapacağımızı söylüyoruz. Bunların duyurusunu 2018'in Şubatında yapacağız. 2017 KPSS'sini esas alarak atamayı yapacağız. Dolayısıyla o KPSS...

GARO PAYLAN (İstanbul) - 20 bin öğretmen mi alacaksınız?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - 20 bin öğretmen gibi bir rakamda alıyoruz, onu da söyleyeyim.

Yine, Suriyelilerin eğitimi konusunda da... Bakın, Suriyelilerin eğitimi konusunda... Dünyada bu kadar ülke var. Bu, herkesin ortak sorumluluğu olması gerekirken... En son UNESCO'ya da katıldık, o toplantısına da. Genel Direktörü Irina Bokova: "Türkiye'den fazla bunlara özel ilgi, destek veren hiçbir devlet olmadı ve bunu da çok açık şekilde dile getirdim." dedi, biz de çok "Doğruyu yapmışsın." dedik.

1'inci sınıftaki çocukların okullaşma oranı yüzde 90'ın üzerinde, 2'nci sınıftaki çocukların oranı yüzde 90'ın üzerinde. Gidemeyenler, lise bölümünde olanlar daha fazla çünkü bunların kısa bir sürede gelip geri gideceği düşünülmüştü. Bunlar için iki eğitim sistemi uygulanıyor. Geçici eğitim kamplarında Arapça eğitimi alıyorlar, on beş saat Türkçe dersi veriyoruz. Düşünülüyordu ki kısa bir süre sonra bunlar ülkelerine dönecek, bu süre içinde eğitimden mahrum kalmasın, ancak belli ki bu dönüş süreci uzun olacağından kendi okullarımıza alarak kendi eğitim sistemimize entegre etmemizin daha doğru olacağını söyledik.

"İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır." Aynen, biz de katılıyoruz.

Eğer bizim öğretmenlerimizin ikisi de sözleşmeliyse aile bütünlüğünü daha doğuda olan yerde sağlayacağımızı açıkladık ve arkadaşlar tercihleri aldı, muhtemelen gereğini de yapmış veya yapacaklardır, talimatımız odur. Ancak, burada sorulan soru şuydu: "Diğer kamu kuruluşlarında çalışanlar için de bunu düşünür müsünüz?" diye. Onu düşünmüyoruz. Bakın, buradan güneydoğudan milletvekili arkadaşlarım da var, ben çoğunu da gördüm, diyorlar ki: "Bu sözleşmeli öğretmenlikte ilk defa güneydoğuda öğretmen doluluk oranı yüzde 90'ın üzerine çıktı, eğitimin kalitesinde kısmi bir artış var." Gelen öğretmen bir yıl sonra gideceğini değil, en az altı yıl burada kalacağını düşünüyor. Bu, eğitimin kalitesini artırır. İnanın Lezgin Bey, ben bir çoğuyla görüştüm, buna "Kesinlikle iyi ki geldi." diyorlar.

Bakın, bu ülke bizim, bu evlatlar bizim. PISA'yı getiriyorsunuz, PISA'da bölgelere göre de başarı durumu var. En düşük sonuç nereden alındı? Güneydoğudan alındı. Niye böyle? Birer yıllık öğretmen kalıyorsunuz. Birer yıllık öğretmenlerle siz eğitimin kalitesini nasıl artıracaksınız? Dolayısıyla iyi bir yöndeyiz. Diyor ki: "Öğretmen bir yıl kaldı da her yıl kaygısı var, ne olacağını bilmiyor." Geçen yılki öğretmenlerden bu yıl öğretmen... Geçen yıl başlattık, bu yıl birinci yılları geçti onların yani üç yıl sonra kadroya alacağız. Tek bir kimseyi dışarıda bıraktık mı? Bırakmadık.

Ana dilde eğitim... Ana dil herkesin hakkı, buna kimse bir şey der mi? Zaten annesinden öğreniyor, seçmeli dersi her türlü sağlamışız. Bu millet neyi kabul ederse bizim başımızın gözümüzün üstünde.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Eyvallah, beraberce bu adımı atalım Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Amenna; milleti ikna edelim, millet için çalışalım, milleti ikna edelim. Orada hiçbir sıkıntımız yok.

Bu arada, demokratikleşme arasında insanların haklarını, hukukunu teslim etme aşamasında gerçekten büyük bir mesafe katettik, daha yapılması gerekenler ama biz bu milletle beraber giderek...

Yine "Yatağan Yüksekokuluna ödenek." denildi. Hocam, bunu dikkate alıyoruz.

Kız öğrencilerin eğitiminin her zaman arttığını söyledik.

Tabii, öğretmenlerin siyasi, ideolojik yaklaşımı...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Nuriye ve Semih?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Diğer iki eğitim görevlisi hakkında... Hiç kimsenin bunların bu eylemini desteklememesi lazım. Eğer bunların eylemini desteklerseniz bunları ölüme sürüklersiniz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - O zaman görevlerine iade edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bakın, mücadele doğrudur ama mücadele demokratik yapılmalıdır, hak hukuk içerisinde. Hiç kimsenin kendisini öldürme hakkı dahi yoktur dolayısıyla burada bir haksızlık yapılmaktadır. Öğretmenler o haksızlığı önce kendisine yapmakta. Bunun yanlış olduğunu ben söylüyorum, herkesin de söylemesi lazım.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Görevlerine iade edin.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Orada komisyon var, komisyona başvursunlar.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Çalışmıyor ki komisyon.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - "Tam gün eğitime geçmek için ne kadar..." 58 bin derslik ihtiyacımız var.

LEZGİN BOTAN (Van) - Bunlar kimin eseri?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İşte onları söyleyeyim, doğru değil, kabul etmiyoruz. Yani oradaki amaç da şuydu, valiliğin soruşturmasında gelen şeyde diyor ki: "Öğrenciler birbirine Kürtçe küfür ediyorlardı, dolayısıyla bundan sonra Kürtçe küfür etmeyin, konuşmayın anlamında sınıfta sessizliği sağlamak için yapılmış." Yoksa, her dil kutsaldır, her dil önemlidir, herkesin kişiliği Türkiye'de birinci sınıf vatandaştır. O, sınıftaki düzeni sağlamak açısından söylenmiş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İkili eğitimi ortadan kaldırmak için...

BAŞKAN - Sayın Bakanım, süreniz tamamlandı.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Tamam, bitiriyorum.

58 bin derslik ihtiyacımız var, 45 bin derslik şu anda yapılıyor. 13 bin derslik daha yaptığımızda ikili eğitimi kaldırabiliriz. İkili eğitimin en son ve en zor kaldırılacağı yer İstanbul'dur.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Burada cevaplayamadığım sorular mutlaka olmuştur, onları da mutlaka yazılı olarak...

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Göndermiyorsunuz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Bak yazısını çıkartır, söylerim İrgil. Sen hiçbir zaman hakkı teslim etmeyen birisin.

BAŞKAN - Sayın Bakan, geçen yıldansa bu cevaplar, gelmedi.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Ben imzaladığımızı biliyorum da efendim. Ben de kayıtlarıma bakayım efendim. Peki, göndereceğim, Komisyon üzerinden göndereyim.

BAŞKAN - Sayın Bakanım, Komisyon üzerinden lütfen bize gönderin, biz dağıtımını yapalım.

CEYHUN İRGİL (Bursa) - Sayın Başkanım, teşekkür ederim. Sayın Bakanım, özür dilemenizi bekliyorum, bana haksızlık ettiniz.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - İrgil, ben göndermediysem özür dilerim, hiç merak etme.