| Komisyon Adı | : | (10 / 601) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Taslak rapor üzerindeki çalışmalar ile Komisyonun yurt dışına, Bergama, Bodrum ve İstanbul'da yapacağı çalışma ziyaretlerine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 30 .11.2017 |
BAŞKAN - Raporumuz ifade ettiğimiz gibi bir taslak rapordur henüz. Hem bir taraftan uzman arkadaşlarımız raporla ilgili ikmal işlemlerini devam ettirmektedirler hem de benim arkadaşlardan, üyelerimizden istirhamım bu konularla ilgili "şurası da şöyle geliştirilsin yahut şöyle bir bölüm de girsin" gibi bir yaklaşım söz konusu olursa buna memnun olacağımız tabiidir.
Ben dün Meclis Başkanımızla görüştüm, onunla ilgili bir bilgi vermek istiyorum. Bu yurt içi ve yurt dışı geziyle ilgili bir ön bilgi vermiştik kendilerine. Daha ayrıntılı bir bilgi talebinde bulundular. Ben o bilgi talebini de kendilerine intikal ettireceğim. Bir toplantının İstanbul'da yapılmasının uygun olacağını söyledim, kendileri de uygun gördüler. Yurt dışı için de arkadaşlarımızın talepleri olduğunu söyledim. "Bir yazın değerlendirelim. Tarih verin kişi verin ve gidilecek ülkeleri belirleyin." dediler. Burada biz 5 ülke üzerinde geçen hafta bir mutabakat sağlamıştık. Bu 5 ülkenin hepsine bir defada gitmek mümkün olmaz diye düşünüyorum veya 5 ülkenin 5'ini de uygun görecekler mi? Ben 2 gezi düşünüyorum yani 2-3 gibi yahut 2-1 gibi. Böyle bir teklifte bulunalım. Bu teklife Başkanlığın bakış açısının ne olacağını görelim.
Benim kanaatim o ki bu bütçe görüşmelerinden sonra olabilir çünkü bir bütçe maratonuna giriyoruz, herkes çok yoğun olacak ve arkadaşların buradan ayrılması uygun olmaz. Hatta, bütçe sonrasında birkaç günlük bir Meclis tatili de söz konusu oluyor. O tatile denk getirebiliriz veya ondan sonraki haftaya denk getirebiliriz. Siz, size sunduğum bu görüşlere "uygundur" derseniz, ben bunu yazıya dökeceğim ve Başkana intikal ettireceğim.
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Sayın Başkanım, şimdi, eğer bu Komisyon bu gezileri yapmak zorundaysa Meclis Başkanının "Ülke seçin." demek gibi bir lüksü olamaz, hiçbirine gitmeyelim. Yani eğer bu Komisyonun bir niteliği varsa ve oraya gerçekten gitmesi gerekiyorsa... Eğer gitmesi gerekmiyorsa hiç gitmesin, hiç sorun yok burada. Ama, bu bakış açısı: Şu kadar izin veririm, bu kadar, bilmem yani...
BAŞKAN - Yok, böyle bir şey olmadı arkadaşlar yani ama Meclis Başkanının da burada bir takdir hakkı vardır.
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Takdir hakkı... O zaman hiç gitmeyelim, yani o takdir hakkını neye göre kullanacak? Ne, hangi statüde kullanacak?
BAŞKAN - Yok, ben bu kanaatte değilim ama...
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) - Yani gitmemiz gereken... Yani gerekmiyorsa gitmeyelim zaten, bunu söylemeyelim ama bir şey söylüyorsak da bunun da arkasında duracağız yani. "Ben işte buna izin veriyorum, buna izin vermiyorum." diyorsa, hiçbirine gitmeyelim, onu söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Vekilim, benim görevim, gerekçelendirerek ve tarih belirterek... Tabiatıyla niye gitmemiz gerektiğini gerekçeli olarak anlatacağız. Biz 2 tane hususa çok dikkat çektik, dikkat ederseniz her yerde de buna vurgu yapıyoruz. Ben arkadaşlarımdan da istirham edeceğim, siz de lütfen bu vurguları çeşitli platformlarda yapın.
Bir, bugün arkadaşlar da söylediler: Yurt içinde bir farkındalık yaratmak. Bu eserler önemlidir, değerlidir; sadece polisin, Kültür Bakanlığının gayretleriyle korunamaz. Lütfen, herkes sahip çıksın bu eserlere.
İki: Bunlarla ilgili yapılan işlemler suiistimaldir. Kamuoyu, dikkat ederseniz, Jandarma bir ifade kullandı: "Bunların alımını, satımını yahut kaçak kazısını suç olarak görmüyor." dedi. Bunların suç olduğunu kamuoyuna bir kez daha vurgulamak.
Yurt dışındaki mesajımız da şu: Bunlar en üst düzeyde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından takip edilmektedir. Bunları müzayedelerde ve benzeri tür faaliyetlerde alıp satmaya kalkışanlar lütfen ayaklarını denk alsınlar.
İki: Bugüne kadar gitmiş olanların da -hocamız önemli bir şey söyledi, bence onu biz Bakanlıkla ayrıca müzakere edelim ama raporumuza mutlaka yazalım- ben doğrusu bunların önemli bir kısmının el altında olduğuna inanıyorum, arkadaşlar da takip ediyorlar. Ama, şimdi, belgeler var elde, Osmanlı döneminden belgeler var. Bir yerden bir yere nakil belgesi verilmiş, karşı taraf bu belgeyi "Bu, bize hibe edilmiştir." diye anlatıyor. Mesela, bu İngiltere ve Almanya'ya kaçırılan eserlerin büyük bir bölümünde, ilk dönem kaçırılan eserlerin büyük bir bölümünde bir belge var ama o belgenin içeriğini maalesef bilmiyoruz bugün, yani Osmanlıca bilenlerin sayısı belli. Yani bu belgelerin arşivlerden hakikaten teker teker çıkarılmasının ben de... Bu, kısa vadeli bir şey değil, yani bizim Komisyonumuzun hitamına kadar elde edilemez ama Bakanlığın en azından... Böyle arşivlerimiz var, bu arşivlerden bunlar çıkarılsın, bunu önerelim.
İstanbul'da göreceğimiz, kaçırılmış eserler var, görüyoruz, bağırıyor eser yani. Kapının bir tarafındakiler gerçek, öbür taraftakiler sahte. Bunları arkadaşlarla paylaşalım. Bu vesileyle de müzelerimize de... Yani İstanbul Arkeoloji Müzesi'ni arkadaşlarımızdan bilmiyorum kaç kişi gördü? Dünyanın en zengin arkeoloji müzesidir, tartışmasız dünyanın en zengin arkeoloji müzesidir, 2 milyonun üzerinde obje var. "Buralara bakın, Meclisin değerli milletvekilleri ilgi gösteriyorlar." diye... Biz her birimiz rol modeliz yani okullarda, başka noktalarda bu konumdaki insanlar bu işlerin takibini yapacaklar ve gündemlerine alacaklardır. Buralarda çalışan uzman arkadaşların da "Ya, bizim yaptığımız iş değerli bir iş. Bakın, Meclis bu işin takibini yapıyor." gibi bir moral, motivasyonunun da yükselmesine vesile olacağını düşünüyorum. Bu çerçevede çalışmalarımıza devam edeceğiz.
Buyurun.