KOMİSYON KONUŞMASI

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) - Muhterem Başkanım, öncelikle bütün Komisyon üyelerimize teşekkür ediyorum, Kadri Hocama da aydınlattığı için; dolayısıyla yeni yapılan bir şey değil, eskiden de Türkiye'de bu şekilde bir düşünce vardı, yaklaşım vardı dedi diye.

Öncelikle şunu belirtmek isterim: Önümüzdeki hafta bütün Komisyon üyelerimize, eğitimle ilgili son çalışmalarımız nedir hem üniversite hem de bizim Bakanlıkla ilgili olarak bir sunum yapmak istiyoruz. Dolayısıyla Komisyon üyelerimizin kafasında hangi konuda, ne soru varsa hepsinden daha önce yani Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinden daha önce Komisyon üyelerimizin bilmesinin hakkı olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla önümüzdeki hafta bir sunum yapacağız, onu bildirmek isterim.

Sağlık alanında kontenjanların doluluğu yüzde 100, hatta, şimdi bile Türkiye'nin doktor ihtiyacını karşılayabilmek için bilmem kaç yılına kadar devam etmesi gerekir. Dolayısıyla sağlık alanında açılacak üniversitelerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Biliyorsunuz, ben hep şunu söylüyorum: Türkiye'de eğitim çok iyiye gidiyor, kesinlikle eğitim iyiye gidiyor. Bunun ölçüsü nedir? Bakın, siz eğitimi niye verirsiniz yani? Eleştiriler var ama eleştiri her dönemde var, eleştirinin olmadığı hiçbir dönem yok. 1939'da da var, 1949'da da var, 1959'da da var, 1969'da da, 1979'da da. Eğitimi siz insanı kendisiyle mutlu, barışık, hayata hazır olsun... İlla sorun çözme değil, soru odaklıdan hayat odaklı olarak yapmak istiyoruz. Eğer eğitim kötü gitse Türkiye bu kadar ihracat yapamaz. Eğitim bu kadar kötü gitse işte nedir o? En teknolojik ürünler savunma sanayisindedir; füzenizi yapamazsınız, uydunuzu yapamazsınız, helikopterinizi yapamazsınız. Niçin? Nitelikli bilgi, tam bağımsızlık için olmazsa olmaz şey nitelikli bilgi. İyi de işte Türkiye bir süreçte devam ediyor, çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkmak nihai hedefimiz, kızıl elmamız. Ama buna yaklaştık mı? Geçmişe kıyasla bir bakın; e, yaklaştık. Eksiğimiz var mı? Var. Şunu çok net ve iddiayla söylüyorum: Türkiye'nin kesinlikle başkalarından örnek alacak bir şeyi yok. İyi bir sistemimiz var, iyi de bir modelimiz var ama mutlaka değiştirilmesi gereken yerler var mıdır? Özellikle biraz daha altının çizilmesi, bir iki hususta yeni yaklaşımların benimsenmesi gerekir mi? Kesinlikle benimsenmesi gerekir diye düşünüyoruz. Dolayısıyla da kimden ne fikir gelirse... Ortak vatanımız, ortak ülkemiz, eğer Türkiye'nin başı sıkıntı girerse sanmayın ki içimizden birisi o sıkıntıda bir artı olacaktır da gurur duyacaktır da geri kalan üzülecektir. Hayır, 80 milyonun 80 milyonu da Türkiye sıkıntıya girdiğinde bundan etkilenecektir. Türkiye'deki bütün sorunların çözüm yeri eğitimdir, çok net söylüyorum. Türkiye'de bugün yakalamış olduğumuz varsa bir başarı eğitimdendir ama Türkiye'de varsa bir eksiklik kesinlikle onun da eğitimden olduğunu bilerek söylüyorum.

Muhterem Başkanım, müsaade ederseniz -Bakanlar Kurulu başladı- Bakan Yardımcımız Orhan Erdem Bey bundan sonra devam etsin diye düşünüyorum. İnşallah önümüzdeki hafta Komisyonumuzun bütün üyeleriyle birlikte Bakanlığımızda buluşmak üzere sizlerden müsaade talep edeceğim.

Bir hususu daha söyleyeyim: Şimdi, aslında bakınca, bu eğitim insanımızı bilinçli hâle getirdi, biraz önce de söylediniz ya "Üniversite mezunu ama işsizlik artıyor." Vatandaş şuna bakıyor yeni tercihte: Gerçekten -Çankırı Üniversitesi var, sizler de takip ediyorsunuz- eğer ki bir bölümde işe girme oranı çok fazlaysa yani istihdam imkânı fazlaysa doluluğu var, yüzde 99, yüzde 100 olan bölümler var ama işe girme ihtimali çok azsa millet onu seçmiyor. O zaman da deniyor ki: Niye bu açık kaldı? Böyle eksiklikler olduğu için de biliyorsunuz Yükseköğretim Planlama Kurulunu kurduk. Nedir o? Bir danışma kurulu. Hangi bölümlerin açılması lazım, hangi bölümlerin hangi kontenjanlarla açılması lazım? Yine Kalite Kurulunu oluşturduk ki Avrupa Birliğiyle uyum içerisinde yeteri kadar, işte yatay büyümeyi sağladık ama dikey büyümeyi de kaliteyi de getirmemiz lazım, onu da sağlayalım diye. Yani bir süreç içerisinde gidiyoruz ama eğitimde yaptığınız bir işlemin sonucunu hemen bir yıl içerisinde, üç yıl içerisinde, beş yıl içerisinde alabilmek de mümkün değil. Ben Komisyonda "Gerçekten Türkiye bugün şu başarıyı elde etmişse eğitimdendir." dediğimde, bir arkadaşım şunu söyledi: "İyi de bugünkü eğitimciler on yıl öncesinin eseri." Kabul ediyoruz, bizim eğitimimiz eskiden de kötü değildi ki. Biz sadece eskisinden daha iyi olsun diyoruz. Bir hususu söyleyeyim: Oktay Sinanoğlu, burada liseyi bitiriyor, Amerika'ya gittiğinde üniversite 3'üncü sınıftan başlıyor, üniversite 3'üncü sınıftan. Dünyanın neresinde görülmüş? İstisna demeyin lütfen, bunun sayısı... Birçok ülkeyle ilgili, eğitimle ilgili en çok okuyanlardan birisiyim. Bir başka husus, işte Aziz Sancar, Nobel ödülü aldıktan sonra şunu söylüyor: "Gerçekten Nobel ödülü almamda birçok ülkenin katkısı var, her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum ama benim en çok bu Nobel ödülünde borçlu olduğum ülke Türkiye'dir. İlkokulu, ortaokulu, liseyi Mardin Savur'da okudum, iyi bir altyapım var." Onun üzerine tıp fakültesini okudu İstanbul'da ve ondan sonra da yine araştırmaları da Amerika'da yaptı. Eksiklerimiz olabilir, iddiamız şu: Eğer ki bir gün eğitimde kaliteden bahsediyorsak hem yükseköğretim de hem de temel eğitim ve ortaöğretim de bu altyapının büyük ölçüde çözümlenmiş olmasından gelir. Altyapıyı çözmeden zaten kaliteyi konuşamıyorsunuz. Biz şunu söylüyoruz: Hastanenin olmadığı yerde ben bir cerrah, doktor istiyorum diyeni duydunuz mu? Hastanenin olmadığı yerde bizim bir ortopedi veya kadın doğum veya çocuk doktoruna ihtiyacım var diyeni duydunuz mu? Hastaneniz olursa pratisyen doktorlar olduktan sonra o zaman daha detaylar ve kalite öne çıkar.

Türkiye iyi bir yolda gidiyor, inşallah desteğinizle birlikte daha iyi bir yola gidecektir diyorum.

Tekrar teşekkür ediyorum Muhterem Başkanım.