ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Sayın Genel Başkanımın açıklamasından sonra...

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sen de mi çektin önergeleri?

ALİM IŞIK (Kütahya) - Bizim şu ana kadar verilmiş önergemiz yok Sayın Kacır Bey.

Şimdi, ya Hükûmetin getirdiği bu tasarıya söylediği gibi sahip çıkacaksınız ya da her maddeyi değiştiren önerge teknik de olsa eğer iktidardan geliyorsa muhalefet de verecek. Şimdi, bir taraftan, biz bu saate kadar uykusuz kaldıysak, bu kanunun çıkması için elimizden gelen katkıyı yapalım diye uykusuz kaldık hep beraber. Ama böyle değerlendirerek sabaha kadar çıkmasını, muhalefetin milletvekilleri konuşarak engelledi şeklinde bir sonuca gideceklerse... Sayın Genel Başkanın konuşmasından öyle anlaşılıyor. Şimdi, biz bunu kabul etmeyiz.

BAŞKAN - Yo, yo, "Katkı sağlamak istiyorsanız biz yardımcı olalım." dedi.

ALİM IŞIK (Kütahya) - E, şimdiye kadar niye uğraşıyoruz biz? Daha iyi olsun diye.

BAŞKAN - O da teşekkür etti ama Genel Başkanımız.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Ben iddia ediyorum: Bu tasarı burada olgunlaştırılmadan bu haliyle çıksın, üç gün sonra, üç ay sonra, üç yıl sonra ihtiyaç olduğunda yeniden gelip yeniden bu komisyonlarda görüşülemez. Değerli arkadaşlar, bizden çok daha tecrübeli birçok arkadaşımız var içeride, üç dönem milletvekilliği yapan insanlarımız var. On on beş yıldır gelmeyen tasarı hasbelkader gelmiş, şöyle bir konuşma ortamını yakalamışken, daha iyi çıkma imkânı da varken niye hemen sabaha kadar çıksın acelesindeyiz, onu anlamadım. Bir daha gelmez, ben çok kanunlar biliyorum, geçen dönem "Bir daha getiririz bir yıl sonra." denilen, şimdi sıraya giremiyor. Sayın Bakanın ilk kanunu bu. Biz de istiyoruz ki kendisinin de bu konuda güçlü bir kanunla bu Komisyondan çıkılması hâlinde kendisi de daha rahat bakanlık yapacaktır ama bir yıl sonra yeniden bunlar tartışılır duruma geldiği zaman belki Sayın Genel Başkan bir daha düşünmeyebilir ama bu siyaset kurumu sürekli. Eğer siz buna "Acele ediyoruz, çıkarın." diyorsanız ben de aynı düşüncedeyim Sayın Susam'la. Ama ben yarın Kütahya'ya gittiğimde Kütahya'daki esnaf odaları birliği ve başkanları "Hayırdır Sayın Hocam, bir kanun çıkardınız, ne oldu AVM'ler, şehrin dışına taşınıyor mu?" diye soracaklar bize. Hayır, taşınmayacak.

BAŞKAN - Biz de aynısını söyleyeceğiz.

ALİM IŞIK (Kütahya) - Tatil oluyor mu? Olmuyor. İki tane varsa ne olur yani bir hafta birisi kapatsa, haftanın herhangi bir günü, çarşamba günü kapatsın, illa pazar kapatmasın ama şimdi yapmayın bunu, orada çalışan insanların sabah ne kadar sıkıntıda olduğunu söyledik, herkes de bunu biliyor, AVM'cisi de biliyor, marketçisi de biliyor. Şimdi, bunları düzeltme şansımız varken "Hayır, bunları hiç konuşmayalım, bu hâliyle usulden bir kanun çıkaralım." deniyorsa biz de buna göre tavrımızı belirleyelim ama buna vicdanımızın rahat olması mümkün değil. Biz de bu Komisyon üyeleri olarak kendi grubumuzun diğer milletvekillerini ikna etmek zorundayız. Ben de yarın çıkacağım, kendi grubumda bu kanunla ilgili "Milliyetçi Hareket Partisinin görüşleri olarak şunları savunduk, çıkardık ya da çıkaramadık, kabul ettirdik ya da ettiremedik." şeklinde bir savunma yapmam lazım. Genel Kurulda ona göre partimizin görüşü belirlenecek.

Değerli arkadaşlar, yani eğer burada sadece sayısal çoğunluğu dikkate alarak "Hükûmetin de talebi doğrultusunda biz bu kanunu çıkaralım." diyorsanız saygı duyarım. Ama yapmayın, bu kanundan hepimiz etkileneceğiz, hepimizin memleketindeki küçük esnaf etkilenecek, oradaki bakkal da, lokantacı da, berber de bunu bekliyor. Yıllardır bize her gittiğimiz yerde -tüm arkadaşlarımız biliyor, iktidarıyla, muhalefetiyle- herhangi bir esnafa ziyarete gittiğimiz zaman sormuyor mu bunu? "Ne oldu bu marketler yasası?" diye yıllarca bize sordular. E, şimdi gelmiş bu hâliyle, eğer tatmin edecekse esnaf kuruluşlarını biz saygı duyarız, kaldırır, indiririz elimizi, geçer ama bu şekliyle gönlümüzün razı olduğu bir kanun taslağı olmadığını da ifade etmekten geri durmamamız lazım.

Teşekkür ediyorum Başkanım, başka bir şey söylemeyeceğim.