| Komisyon Adı | : | (10 / 518) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | Uzman Doktor Ferdane Pirinçci Sapmaz'ın, çölyak hastalığının geçmişi, tıbbi yönü, taramanın ve erken teşhisin önemi hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .11.2017 |
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Ferdane Hanım, teşekkür ediyorum, ağzınıza sağlık ama takip etmekte inanın çok zorlandım.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Çok hızlı bir şekilde anlatayım diye Vekilim.
BAŞKAN - On altı dakikada bitirdiniz.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Türkiye Büyük Millet Meclisindeyiz. Tıbbi terminolojiyi kullanıyorsunuz ama örnek, hemen şuradakinden "malabsorpsiyon" değil mi yani buna ne gerek var yani "emilim zorluğu" desek veya "yanlış, kötü emilim" desek hiçbir şey kaybetmeyiz.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Doğru söylüyorsunuz.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Biraz buna dikkat edersek iyi olur diye düşünüyorum. Yani buradakilerin belki birçoğu tıp doktoru ama biz değiliz. Bir de bu raporu biz Türkçe olarak yazacağız.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Doğru söylüyorsunuz.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - O nedenle bizlere de yardımcı olmanız açısından, anlayabilmemiz açısından da ben özellikle istirham ediyorum. Yani akademik dil ayrı bir dil ama biz burada Türkiye Büyük Millet Meclisiyiz.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Haklısınız Vekilim, doğru. Biz de hekimler olarak biraz zorlanabiliyoruz bu konuda. Tekrar özür diliyorum.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - O nedenle...
Teşekkür ediyorum.
Şimdi, gördüğüm kadarıyla, size gelen hastalardan yaklaşık oranınız ne, ne kadarı çölyaklı oluyor konusu net değil veya Türkiye'de böyle bir rakam söyleyemiyorsunuz yani 0,6 yüzde 0,6'yla bir deniliyor. Böyle bir geniş aralık var.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - En son, Sayın Vekilim, Betül Hocanın yaptığı çalışma var. O da okul çocuklarında yapılmış bir çalışma, iki yüz on ikide 1.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Yani iki yüz on iki konusu... Çok değişiyor, oranlar değişmiş oluyor o zaman, öyle değil mi?
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Onlar okul çocuklarına yapılan çalışmalar. Şimdi, hâlihazırda bizim tüm Türkiye'yi taradığımız bir prevalans çalışmamız yok. Yani erişkin ekipte ne kadar karşılaşıyoruz? O konuyla ilgili de fikrimiz yok. Türk Gastroenteroloji Derneğinin bu konuyla ilgili yazılmış bir rehberi yok, bilmiyoruz, yok maalesef. Yani uzman görüşü şeklinde görüşler var ancak maalesef ne Türk Gastroenteroloji Derneğinin böyle bir şeyi var...
Ben Pediatri Derneği için de bulamadım Hocam, var mı bir rehberiniz bilemiyorum, siz yine eklersiniz ama Pediatri Derneğinin de bir rehberini bulamadım. Daha önce de bahsettiğimiz gibi -burada vekillerimle daha önce de tartışmıştık- hani neden bu rehberleri takip ediyoruz, kendi rehberimiz olsun. Tabii ki olsun, mutlaka olsun, bizim de bir rehberimiz olsun ama o konuyla ilgili tabii ki çok geniş kapsamlı çalışmalara ihtiyacımız var o rehberlerin yazılabilmesi için.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Bir de hastaneler, devlet hastaneleri olarak ne yapmalı bu konuda, önerileriniz neler? Bunlar biraz kısır kaldı herhâlde.
UZMAN DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Sayın Vekilim, burada kimlerin taranması gerektiği belli. Şimdi, konu da özellikle çölyak hastalarının en büyük sorunlarından bir tanesi, gastroenterologla karşılaşamıyoruz, tanılarımız gecikiyor. Şimdi, o da maalesef genel bir sorun. Şimdi, daha önceki toplantılarda da bahsetmiştik, Türkiye'deki toplam erişkin gastroenterolog sayısı 700, pediatrik gastroenterolog sayısı çok daha az, hekim sayısı çok az. Burada belki aile hekimi ekibinin de duyarlılığının daha artırılmasına yönelik birtakım çalışmalar yapılabilir.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Bunu şu açıdan da soruyorum: Siz "Türkiye'de çölyak teşhisi ve raporlama ne kadar sıhhatli?" konusuna da öz eleştirel bakabilir misiniz yani böyle bir değerlendirme yapabilir misiniz? Geçen haftalarda biz raporlamayı konuştuk, raporlamanın ne kadar zor olduğundan konuştuk, hatta "Üç dört yıl, beş yıl bir rapor sürsün ama yıllık kontrollere gelinsin." denildi, "Özellikle desteklemeler açısından böyle bir sınırlama olmasın ama kontrol olunsun." denildi.
UZM. DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Evet Sayın Vekilim, o çok önemli.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Bir de -"hasta" demeyeyim, ben "hasta" demiyorum çölyaklılara- çölyaklılara ne derece zor bir şeydir bu teşhis konulması, biyopsi konuları?
UZM. DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Şimdi, şöyle, biyopsiyle ilgili öncelikle açıklama yapayım: Biyopsi alınması bizim açımızdan sıkıntılı bir işlem değil. Çok rahat bir şekilde endoskopik inceleme sırasında hastaya ağrı, acı vermeden biyopsi alabiliyoruz. Biyopsiyle ilgili bir sorun yok. Burada sorun, hastalığın akla gelmesiyle ilgili, akılda tutulmasıyla, akla gelmesiyle ilgili problem olabilir. Hastalık şöyle bir hastalık: Sadece -dediğim gibi- bağırsak sistemini tutan yani gastrointestinal sistemi tutan bir hastalık değil, sistemik bir hastalık, her yeri tutabiliyor. Özellikle de hastalar demir eksikliği anemisi gibi, kansızlık gibi bir durumla gelebiliyorlar. O durumlarda, örneğin, biz klinik olarak, bizim şeyimiz o, demir eksikliği anemisi olan her hastadan mutlaka duodenum biyopsisi yani ince bağırsaktan biyopsi alıp gönderiyoruz hasta çölyak olmasın, böyle bir prezantasyonu olmasın diye. Bence bütün erişkin gastroenterolog arkadaşlarım da bu şekilde davranıyorlar, bu şekilde özen gösteriyorlar. Buradaki temel sorun, hastanın gastroenteroloğa ulaşmasındaki sorun olabilir, ben gene söylüyorum.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Yani rapor için gastroenterolog lazım mıdır, değil midir? Bu da bir tartışma.
UZM. DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Rapor için şu an için gastroenterolog lazım değil, tanı için, endoskopik biyopsi alabilmemiz için -tabii bunu gastroentoloji hekimi yapabilir, bunun dışında bir hekim yapamaz- bizim tanı koymamız için buna ihtiyaç var. Ama onun dışında, normal bir pediatri uzmanı da normal bir dâhiliye uzmanı da raporu çıkartabilir, yenileyebilir tanı koyduğumuz hastaya. Ama endoskopik işlemi biz yapabileceğimiz için eninde sonunda hastanın tanısı bizden geçmekte, bize yönlendirilmesi gerekiyor çölyak hastalarının.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Bir de bu enzimolojik markerlarla testte ne aşamadayız yani biz Türkiye olarak ne aşamadayız? Bu, biyopsinin yerine tutabilir mi?
UZM. DR. FERDANE PİRİNÇCİ SAPMAZ - Türkiye olarak hiçbir sorunumuz yok. Şimdi, pediatride biyopsinin yerini tutabilirliğiyle ilgili hocam konuşur, ben en son rehberlerinde onu gördüm ancak bizim rehberimizde öyle bir şey yok. Yani biz mutlaka biyopsi alıp tanı koymak zorundayız hastaya. Hem serolojik testleri pozitif olacak hem biyopside biyopsi bulgularımız pozitif olacak hastanın, asemptomatik de olsa böyle olacak yani semptom olmasa da böyle olacak. Dolayısıyla bizim hastaya kesin tanı koyabilmemiz için yani "Çölyaksın sen." diyebilmemiz için bütün bu işlemleri yapmamız lazım, bütün bu işlemler de bizden geçiyor yani gastroenteroloji hekiminden geçiyor. Tanı koyma konusunda gastroenteroloğa ihtiyaç var çünkü endoskopi yapamaz herhangi bir hekim. Bunu söylemekte fayda var. Ancak takiplerle ilgili, takip edilebilir. Ha, testler... Testler konusunda hiçbir sıkıntı yok. Neredeyse bütün hastanelerimizde bugün transglutaminaz immunoglobulin çalışılabilmekte. Ben en son fiyatına da baktım, 11 lira civarında bir maliyeti var, bakılabilir yani çok pahalı bir tetkik değil. Taranması gereken hastalar belli, dediğim gibi ve semptomları olan hastalarda da mutlaka tabii akla getirilmesi... Hep söylüyorum ya, hastalığın akılda bulundurulmasıyla ilgili, farkındalıkla ilgili önlem almakta fayda var.
MEHMET BABAOĞLU (Konya) - Teşekkür ediyorum.