KOMİSYON KONUŞMASI

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ben öncelikle teşekkür ediyorum sunumunuz için de.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; tabii, bu konu hepimizin bildiği üzere çok ayaklı, çok bacaklı olan bir konu. Üç aylık bir süre içerisinde Türkiye'deki durumun ne kadarına vâkıf olabiliriz onu da bilmiyorum tabii. Galiba süre uzatım hakkımız var bir ay daha.

Ben, yine geçen toplantıda dillendirdiğim bir çekincemi dile getirerek konuşmak istiyorum. Şu rapor, biraz evvel bahsettiğiniz bilişim, internet bağımlılığıyla ilgili 2012 -baktınız mi bilmiyorum- tarihinde yayınlanmış bir rapor. Biraz önce sıraladığınız alt başlıkların hemen hemen hepsi burada var. Arkadaşlar da alabilirler bunu kütüphaneden. Ayrıca o internet ve bilişim konusunda girmenin doğru olmayacağını düşünüyorum. Mesela size hemen bir başlık söyleyeyim biraz evvel işaretlediğim başlıklardan: İnternetin sosyal ve toplumsal etkileri, aile ve internet, çocuklara ve gençlere yönelik tehditler, çocuk istismarı, siber zorbalık, oyun vesaire vesaire. Yani burada tartışacağımız, konuşacağımız birçok başlık bu raporda yer alıyor. Şöyle bir rapor. Çünkü bu Komisyonda ben de vardım, oradan çok net hatırlıyorum. Bu birinci çekincem.

Diğer anlamda da asıl konumuza gelirsek, ben yine düzelterek girmek istiyorum: "Uyuşturucu" demesek "madde bağımlılığı" desek diye tekrar ediyorum çünkü ciddi bir çağrışım yaptıran bir mesele. Çocuklarla bile konuşurken... Bir atasözümüz var ya "Delinin aklına taş getirme." diye çok kullandığımız bir atasözü o.

Kategori anlamında da yöntem anlamında da ben çalışmaların üçe ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Bir tanesi: Önleyici çalışmalar. Yani biz bağımlı olmadan önce kişiyle ilgili ya da bireyle ilgili ne yapabiliriz? Bununla ilgili de eğitim, güvenlik, Sağlık, STK'lar, Gümrük, Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ve Spor, müftülük, Adalet, TRT, medya gibi ayakları dinlememiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü eğitimde Millî Eğitim Bakanlığının bununla ilgili ne çalışması var; ilköğretimde, daha altta bu bağımlılık oluşturan maddelerle ilgili bir yazılı, görsel, işitsel herhangi bir çalışması var mı? Güvenlik boyutunda İçişleri Bakanlığı, muhtarlar ne yapıyor? İçişleri Bakanlığının, bu konuda narkotikte çalışan emniyet müdürlerinin, onların sıkıntılarını biliyorum. Mesela polis sayısının yetersiz olduğu benim ilimde bir gerçek, bunu İçişleri Bakanımızla da paylaştım çünkü bağımlılık yaratan maddelerin satışını önlemeniz için insan kaynağınıza ihtiyacınız var. Buna rağmen çok başarılılar, onu da ifade etmeden geçemeyeceğim. Sağlık boyutu var yine önleyici anlamda. Mesela bir Alo 191'i bir arayıp dinleyelim, ne yapıyor Alo 191 hattı. Değiştirdiler mi bilmiyorum.

Ben biraz sert konuşacağım, hiç kusura bakmayın, bu Komisyonu çok önemsiyorum çünkü araştırmalarda da en fazla oran anlamında benim kentimi ilgilendiren bir mesele.

Yine "Sağlıkla ilgili önleme aşamasında ne yapılıyor?" dedik. STK'lar ne yapıyor? Sivil toplum kuruluşlarını katmadan tabii ki bu süreçte başarılı olabileceğimizi düşünmüyorum ben. Yeşilay gerçek anlamda iyi bir mesafe aldı son üç yılda. Bu STK'ların yanında, maalesef, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Çalışma Bakanlığının ortak bir platformda bu bağımlılık merkezlerinin yönetmeliğinin çıkmasını bekliyoruz yani bu yönetmelik... Mesela, siz bir dernek kurdunuz 7 kişiden oluşan, kurabiliyorsunuz, benim ilimde var bir tanesi "AYBUDER" adı, Ayık Yaşamda Buluşalım Derneği. Orada çocuklar, yaşları 20 ile 45 arasında, iki aydır ayık. Onlar kendi dillerinde "ayık kalmak" diye ifade ediyor bunu. İki aydır ayık mesela ama orada konaklıyor. Yani yönetmelikte aslında sıkıntılı bir durum, yaptıkları yasa dışı bir iş. Ama, mesela siz bir dernek olarak bunu yapmak istiyorsunuz, bunu yapabileceğiniz yönetmeliklerimiz yok; bunu da Komisyonun dikkatine sunuyorum.

Yine Gümrük Bakanlığı yetkililerini dinleyebiliriz; mesela ne kadar yakalanma oldu, nasıl yakalıyorlar, sistemleri nasıl işliyor?

Yine, Aile ve Sosyali söyledik, Gençlik Sporun bununla ilgili ne gibi organizasyonları var, etki analizleri yapılıyor mu bu konuyla ilgili?

Ben burada hani yanlış da anlaşılmak istemiyorum ama bu konuda manevi anlamda da birtakım şeyler yapılması gerekiyor. Müftülüklerimiz ne yapıyor mesela, bunların böyle bir çalışması var mı, onu da ben... Müftülüklerimiz çünkü sonuçta kanaat önderi pozisyonundalar.

BAŞKAN - Diyanet İşleri Başkanlığının...

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Evet.

Kanaat önderi pozisyonunda olan muhtarlardan bahsettim biraz önce. Kanaat önderi pozisyonunda olan isimlerin bu konuya mutlaka dâhil olması gerekiyor ama kâğıt üzerinde değil, gövdelerini koyarak dâhil olmaları gerekiyor.

Yine bir konu, önleme aşamasında, bahsettiğim kıstas Adalet Bakanlığımız, kanunlarımız önlemeyle ilgili. Çünkü şartlı tahliyeler var biliyorsunuz. "İçiciyim." deyip kurtulamıyor artık, 2 kez yakalandığı zaman hapis cezası alıyor. Ben, bana gelip "Benim oğlum madde kullanıyor şu saatte şurada, telefon açıyorum Emniyete geliyorlar ama kaçıyor. Ben size telefon açsam Emniyeti o saatte gönderir misiniz, çocuğum hapiste belki kurtulur." diyen anne biliyorum yani iş bu noktada.

TRT'nin yine kamu spotları vesaire önleyici anlamda... Ama çok hassas bir denge bunu mutlaka psikiyatr, işin uzmanlarıyla falan organize etmek gerekiyor. Kamu spotları her şeyle ilgili yapabiliyoruz, bununla ilgili de yapılabilir mi ve tabii ki de en önemli basamaklardan bir tanesi kitle iletişim araçları, basın. Şimdi, bunların temsilcilerini de dinlememiz gerekiyor, editörlerini. Değerli milletvekili arkadaşlarım, şöyle: "Altın vuruşla hayatını kaybetti." mesela cümle bu, spot. Şimdi, altın, çok olumlama içeren bir tanımlama. "Altın vuruş" dedi; aa çok güzelmiş. "Altın vuruş" noktasında kafanızda bir soru işareti kalıyor. O dili de bizim düzeltmemiz gerekiyor yani olumlamadan haber yapılması gerekiyor. Elbette ki...

MURAT EMİR (Ankara) - İngilizcesinden alıyorlar onu.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Ama, hani olumlama olduğu için göze hoş geliyor, kulağa hoş geliyor, görsel anlamda da süslüyor onu, bir şırınga bir şeyler bir şeyler. Tabii ki de bu sansür anlamında değil, lütfen yanlış anlaşılmasın. Ama bu anlamdaki basın-yayın kuruluşlarıyla, adliye muhabirleri mi olur, polis, adliye yoksa editörleri mi dinleriz, yazı işleri müdürleriyle mi sohbet ederiz, onlarla da bence bir platformda buluşmamız gerekiyor.

Diğer basamağa geçiyoruz, bu anlattıklarım önlemeyle ilgili olanlar, dinleyebileceğimiz isimler, isimleri de verebilirim. Arındırma kısmı yani madde bağımlılığı oluştuktan sonra kişi kendi isteğiyle bizim AMATEM ya da ÇAMATEM'lerimize geliyor. Bir de üç aşamalı bu: Kamunun sağladığı bir arındırma tedavisi var AMATEM ve ÇAMATEM'lerle ilgili. Özel hastanelerin, vakıf hastanelerinin vesairelerin sağladığı bir arındırma tedavisi var. Diğeri de üniversitelerimizin.

Ben Antalya özelinden bir örnek vereyim size. AMBAUM diye Akdeniz Üniversitesinin bağımlılıkla ilgili bir mücadele merkezi vardı, oranın yatak sayısı düşüktü, sağ olsunlar bizim Sağlık Bakanlığımız, o dönemde Antalya'ya gerekliliğini düşünerek bir hastane yapmaya karar verdik, AMATEM, 30 yataklı, çok şükür yapıldı, şimdi yanında ÇAMATEM'i yapıyoruz. Ama şöyle bir şey var: Bizim kendi siyasi partiden belediyeler bile yer vermek istemedi. Neden? Yok, bunları söyleyeceğim ben artık, bende kiriş koptu. Şöyle: Çünkü bağımlılığın kamuoyundaki algısını bizim önce düzeltmemiz gerekiyor bence. Hani iş verirken, istihdam oluştururken de onların sıkıntısı var.

BAŞKAN - Bütün konuşmalar kaydediliyor.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Edilsin, hiç önemli değil, edilebilir.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Engelliler için yapılan reformun burada da yapılması lazım.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Kesinlikle.

Ben şundan, zihinsel dönüşümden bahsediyorum hocam burada. Bizim yapmamız gereken senin siyasi partin, benim siyasi partim meselesinin üstünde bir mesele çünkü bu. "Bana bulaşmıyor uyuşturucu, benim çocuğuma gelmez." böyle bir şey yok, toplumun her kesiminde var çünkü ve kardeş, erkek kardeşinin sekiz yıl boyunca bağımlı olduğunu hissetmiyor, öyle vakalarla karşılaştık. Bilhassa, dediğim gibi Sağlık Bakanlığımız sağ olsun, yerimizi yaptık. Tabii, oradaki başarı oranlarımızda, bilmiyorum, etki analizi yapmamız gerekiyor çünkü bu tedavi edilirken işte bir hafta, on beş gün, yirmi gün vesairelik süreçlerde bu bireyleri bu arındırmadan sonra biz dışarı bırakıyoruz. Yani burada önleme, arındırma, sosyal uyumun devreye girmesi gerekiyor. Bizim Türkiye'de bununla ilgili mekanizmaları Yeşilay üzerinden... Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın yine ayakta tedavi merkezleri var. Bu merkezleri minik minik oluşturmaya başladık ama şöyle bir gerçeğimiz var: Şimdi, bağımlı olan birey dışarı çıktığı zaman bir kere sosyal ortamını değiştirmeniz gerekiyor onun. Yani çok çabuk maddeye ulaşabiliyorlar çünkü yöntemlerini vesairesini bildikleri için en ufak bir psikolojik travmada o, tekrar devam ediyor. Hani o İtalya örneği ya da diğer ülkelerdeki örnekler bu anlamda bize yol gösterici olabilir. Mesela, buna benzer bir yapılanmayı hayata geçirmeyi ben Antalya'da çok istemiştim ama dediğim gibi, yönetmelik dediğimiz o mevzuat hazretlerinin karşımıza dikilmesi sebebiyle çok da fazla bir şey yapamadık. Bu sosyal uyum merkezlerinde Eğitim Bakanlığı...

BAŞKAN - İşte o mevzuatla alakalı sizin tespitleriniz neyse onları da burada paylaşalım inşallah önümüzdeki süreçte.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Bence çalışırsak gerçekten bu ülkeye faydalı bir iş yapmış olacağız.

KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir) - Komisyon raporunda tavsiye kısmında yer verebiliriz.

BAŞKAN - Biz de takip edelim.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Takip etmemiz gerekiyor, tavsiyeleri herkes yapıyor ama takip edeceğiz, sıkıştıracağız.

Sosyal Uyum Merkezi dediğimiz yerde eğitim, çalışma, sağlık, aile ve sosyal gibi ya da yaşam köyleri hani bağımlının gelip bir iş güç sahibi olabileceği, sosyal ortamını değiştirebileceği, psikolojik anlamda desteklenebileceği mekanizmaların oluşması gerekiyor. Bunu bildiğim kadarıyla İstanbul'da yine bizim AK PARTİ'li bir belediyenin yaptığını biliyorum ama araştırma yapmadım. Mesela, orası nasıl bunu hayata geçirmiş, o görülebilir, bir araştırma yaparsa uzman arkadaşlar da çünkü iyi bir örnek olduğunu duydum.

BAŞKAN - İstanbul Büyükşehir mi?

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Yok, hocam, İstanbul Büyükşehir değil, bir ilçe belediyemiz yanılmıyorsam, ben de bakayım, Sağlık Bakanlığından da ya da ASB'den örneğini alabiliriz.

Bir de tabii STK'ları bu işin içine kesinlikle sokmamız gerekiyor. Bu benim biraz evvel Antalya'da bahsettiğim "AYBUDER" dediğimiz dernek badilik sistemiyle yani kendi içlerinde bir sistem oluşturmuşlar, aslında STK'lar bu işi çoktan yapmış, biz yönetmeliğin inşallah altını dolduracağız. Badilik sistemi hocam, bir kişi ayık yani daha önce maddeyi kullanmış, artık kullanmıyor, madde kullanmayı bırakmış, kişiye mentörlük yapıyor, onu izliyor, takip ediyor, ondan sonra onunla dertleşiyor çünkü aynı deneyimlemeden geldikleri için birbirlerine yakınlar. Ama bizim, hani belki AMATEM'lerin de işleyiş ve çalışma koşullarını işte burada değerlendirdiğimiz zaman karşımıza çıkacak o unsurlardan bir tanesi de -orada psikologlarımız var, psikiyatrlarımız var ama- ne kadar sorunun özüne inebiliyoruz? Belki AMATEM yetkilileri, Balıklı Rum Hastanesi -Balıklı Rum Hastanesi özel, bu konuda başarılı olduğunu biliyorum- onlar da dinlenebilir.

Yine bir de çip yöntemini de arındırmada kullanmaya başladık biz, Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamına aldı. Dönemin sosyal güvenlikten sorumlu bakanına da teşekkür ediyoruz çünkü burada ailenin kafasında şöyle bir algı vardı: "Bu çip takıldığı zaman bizim çocuklarımız kurtulacak bundan." Hâlbuki öyle bir şey yok. Ama bunu dışarıdaki birtakım özel hastaneler ciddi anlamda paralar karşılığında yapıyordu yani 10 bin dolara ben çip takıldığını biliyorum. Bunu engellemek adına -sağ olsun, var olsun diyeyim- Hükûmetimiz, devletimiz bunu sosyal güvenlik kapsamına aldı, şimdi en azından dışarıdaki o rantın önüne geçildi. Çok da ciddi bir rant var hocam burada. Yani hele tedavi aşamasında gerçekten benim şaşırdığım, bu kadar da olmaz dediğim çok olayla karşılaştım.

Bu arada üç aşamadan genel bir bahsetmek istedim size. Antalya'yı da gidilecek iller listesine almanızı 2 Antalya Vekili olarak... Doğru mu Hocam?

AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) - Nüfusun yüksek olduğu yerler.

GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - "Bağımlılık yaratan maddeler" diyoruz. Dikkate alırsak... Çünkü ben Antalya'yı enteresan ve ufuk açıcı örneklerle size inşallah karşılaştırmak isterim.

Ben teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.