KOMİSYON KONUŞMASI

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Sayın Başkan, Sayın Başbakan Yardımcım; şimdi, burada konuyu dile getirirken "Üst düzey görevliler yargılanmadı." derken örneğin hâkimlerin, savcıların yargıladığı ve bu konuda vatandaşlarımızı -bu, öğretim görevlisi oluyor, bilim adamı oluyor, bir işçi oluyor, bir çiftçi oluyor- yargılayan hâkimler "FETÖ" denilen terör örgütünden yargılanmış ve görevden alınmış, şu anda mahkûm. Şimdi, bu insanlar hakkında açılan davalar da devam ediyor. Şimdi, kendiniz ifade ediyorsunuz Sayın Başbakan Yardımcımız, diyorsunuz ki: "İşte, öyle bir mahlukat ki, öyle bir örgüt ki kimin nerede ne yapacağı bilinmiyor." Şimdi, bu durumda mağdur olmuş binlerce insan var ve diyoruz ki: Mademki bu "Fetullahçı terör örgütü" dediğiniz örgüt ki bunlara yine böyle kuşkularımız.... Bizim kuşkularımız derken şunu demek istiyorum: Vatandaşta şöyle bir samimiyeti yaratamadık yani arkadaşlar, eğer gerçekten Fetullahçı terör örgütü bu noktada bu devletin her türlü yapılanmasına herhâlde bunlar gökten zembille gelmedi. Hepimiz bir şekilde bunu koruduk ve özellikle son dönemlerde işte, terfi eden askerlerle ilgili söylüyorsunuz, son on beş yılda terfi edilen 180 generalin... Yani orduda bunun çok bariz örnekleri görüldü ki bunlar en can alıcı noktada dahi bu noktaya gelmişlerdir. İşte yargıda öyle, üniversitelerde öyle, diğer kamu kurumlarında öyle. O zaman bu konuları gördüğümüz hâlde ve bunların bizzat üyesi olan insanlar tarafından yargılandığı hâlde, mağdur edildikleri hâlde bu insanların mağduriyetleri devam ediyor. Bununla ilgili iyi bir araştırma yapılmıyor, yine o ön yargıyla insanlar birbiri hakkında bulundukları ihbarcılıkla bunu rahatlıkla ortaya koyuyor ve tekrar o insanlar... İşte, bu, gazeteci oluyor; bu, iş adamı oluyor; bu, herhangi kamu kurumunda görevli olanlar oluyor. E, bu adamlar belli olmuş Sayın Başkanım, bu belirlenen insanlar eğer bu noktadaysa o zaman bunun samimiyetle daha doğru bir şekilde incelenmesini rica ediyoruz Sayın Başbakan Yardımcım. Bunu söylüyorsunuz defalarca, kendiniz de tarif ettiniz yani bu örgütün ne kadar tehlikeli, ne kadar farklı bir örgütlenme biçimi olduğunu ama bu mağduriyete uğramış binlerce insanın sorunlarını çözmek için dile getirdiğimizde de farklı suçlamalarla karşı karşıya kaldığımızı görüyoruz. Bu vatan hepimizin, işte, Sayın Başkanımla biz yurt dışına gittiğimizde ülkemizle ilgili bizim neler yaptığımıza kendisi bire bir tanıktır.

BAŞKAN - Biz teşekkür ediyoruz. Evet, gerekli desteği görüyoruz biz yurt dışında Komisyon üyelerimizden.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Ve o anlamda bizim öyle bir düşüncemiz yok.

MURAT BAKAN (İzmir) - Sadece yurt dışında mı?

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Dışarıda da içeride de...

BAŞKAN - İçeride de... Teşekkür ederiz, sağ olun.

NİHAT YEŞİL (Ankara) - Biz bunu yapıyoruz ama bize sürekli söylendiği noktada... Sayın Genel Başkanımız bir konuyu gündeme getirdiğinde, işte, bu "Mor Beyin" dedikleri olayı dile getirdiğimizde suçlandık yani Sayın Başbakan Yardımcım. Bunu CHP olarak biz getirdik ama gördünüz aklın yolu bir, doğru olan bir şey geliyorsa hep beraber bu doğruyu ortaya koymamız lazım. Yani işte, hâkimler, savcılar biri hakkında dava açmış ve o adamlar içeride tutuklu yani hâkim ve savcı ama mağdur edilen o adam da tutuklu. Yani Sayın Başbakan Yardımcım, yoksa biz kişisel olarak herhangi bir başbakanımızın, bakanlarımızın veya bürokratlarımızın bilerek bunu yaptığı iddiasında bulunmuyoruz; doğru yapılmadığını söylüyoruz. Yani doğru yapılsın, yoksa bir başbakanımız, bir cumhurbaşkanımız veya bakanlar gidip de işte, "Şu adamı alın getirin, buraya yerleştirin." dedi demiyoruz, öyle bir iddiamız yok ama lafı tersine çevirdiğiniz için böyle bir konuma geliyoruz. Biz diyoruz ki: Doğru, ahlaki, insani olan boyut neyse onu koyalım. Beni yargılayan hâkim diyelim ki FETÖ'den içeri düşmüş -kendi üzerimden örnek vereyim- ama ben içeride yatıyorum, o adam da yatıyor. O nasıl olacak Sayın Başbakan Yardımcım? Yani bu doğru değil. İftira attılar ve bunlar binlerce iftirayla insanları mağdur ettiler, özellikle o "FETÖ" dediğiniz terör örgütü. Hem buna da prim veren, yani tabii, burada polemiklere girmek istemiyorum Sayın Başbakan Yardımcım, bunlar kendileri bizzat yaratıldı, bürokraside, kamuda, özelde, her alanda kendi ellerimizle bunları besleyip yerleştirdik, şimdi de belasından kurtulamıyoruz. Bırakın bizi, artık insanlığın belası hâline dönüştüler. "Fetullahçı terör örgütü" dediğimizde -o gün de diyorduk, bugün de diyoruz- onlar bu ülkede vatan hainliği neyse... Yani biz bunları dediğimizde herkes Fetullah Gülen... Sayın Başbakan Yardımcım da bazen öyle şeyler söylüyordu, hatta Mecliste de eleştiriler falan gelmişti, Sayın Başbakan Yardımcım, asla öyle bir düşüncemiz yok yani kişiyi suçlayarak bunu yapmıyoruz ama demek ki doğru olan bir şeyi birbirimize söylerken birbirimizi çok iyi anlamamız gerekli, onu söylemek istiyorum. Yoksa burada bir polemik yaratarak Sayın Başbakan Yardımcımıza "İşte, siz üç gün önce, dört gün önce veya beş yıl önce bunu dediniz." demiyorum, asla. İşte, nasıl tehlikeli bir örgüt olduğunu bilmeniz için bunu söylüyorum Sayın Başbakan Yardımcım. Onun için benim tüm arkadaşlarımdan ricam yani yöneten her arkadaşımızın bu samimiyeti ortaya koymasını istiyoruz. Bu ülke hepimizindir. Biz doğru, ahlaki olan ne varsa hep onun yanında olduk, olmaya da devam edeceğiz. Bizim düşüncemiz bu.