KOMİSYON KONUŞMASI

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Hocam, teşekkür ediyorum ben de her ikinize.

Şimdi, bu iş çocukların kendinde bitiyor veya bağımlının kendisinde bitiyor. Ne oranda farkındalık yaratmalıyız? Yani bu çok hassas bir denge diye düşünüyorum bir anne olarak da. Ne oranda bilmeli? Özendirmemeliyiz... Hani "Az verip aratma çok verip azdırma"yı nasıl uygulayabiliriz buna? Kamu spotu, eğitim, anne, toplum olarak nasıl bir yolda olmalıyız? Sizin verdiğiniz tüm detayları bilmeli mi? İşte "Beynimin şurası gidiyor, eyvah ben kötü duruma düşüyorum." mu bir yöntem? Ne olmalı?

PROF. DR. BERNA DİCLENUR ULUĞ - Yani şöyle aslında: Çocuğun kendisinde bitmiyor, ben o cümleye karşı çıkıyorum. İyi ki söylediniz yani hani "Bu iş kafada biter." hep böyle bir ideoloji var ya, ön yargı "Bu iş burada biter."

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Kabullenirse tedavi olur diye düşünüyorum ben hani tedaviyi kabul eder...

PROF. DR. BERNA DİCLENUR ULUĞ - Değil öyle.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Değil, tamam.

PROF. DR. BERNA DİCLENUR ULUĞ - Öyle değil yani öyle vakalar var ki anne babanın o gayreti, o çabası, o kurtardığımız çocuklar... Yani, hakikaten "Bu iş burada biter" yanlış bir ideoloji. Hani az önce "stigma" dedim ya, damgalama, onun gibi bir şey aslında. O da çok yaygın bir fikir ve yanlış bir fikir esasında. Dolayısıyla, bir kere hem başlama hem de sürmesi bakımından bizim bunu başlatan ve sürdüren sebepleri biliyor ve hâkim oluyor olmamız lazım. Dolayısıyla, aslında biz diyoruz ki... Ben size anlattığımı hasta ve hasta yakınlarına da anlatıyorum, öğrencilere de anlatıyorum, öğrencilere veya asistanlarıma diyorum ki: Bunun psikoeğitimini sürekli yapmak zorundasınız çünkü bu artık bir halk sağlığı sorunu oldu, çok yaygın. Onun için mesela Türkiye'de anne babalar da çok hazırlıksız yakalandılar, hiçbir şey bilmiyorlar. Dolayısıyla, aslında bunun bir beyin hastalığı olduğunu yani... Tamam, sosyal faktörler var, psikolojik faktörler var ama işin özünde bir madde var, gidiyor, beyinde bir yere etki ediyor. Bir tek hani kumar bağımlılığı ve işte diğer davranışsal bağımlılıklar buna benzer bir mekanizmayla çalışıyor ama madde bağımlılığında gerçekten bir madde var, gidiyor ve etki ediyor beyne ve beyni kronik olarak hem akut olarak kısa dönemde hem uzun dönemde -"plastiklik" dedi Nevzat Hoca- değiştiriyor. Dolayısıyla, biz bunu biliyoruz. Mesela, benim o zaman anne babalarla yani çocuğu tedavi edemeyip anne babayla yürüdüğüm yıllarca yıl olabiliyor. Yani çünkü o aynı kanser hastalığı tedavi etmek gibi bir şey. Yani edemeyince hiçbirisi de beni suçlamıyor, demiyorlar ki "Bak çocuğun hâline..." Çünkü hep paylaşıyorum yani bu böyle kronik ve tekrar eden, nükseden bir hastalık. Bazen çok iyi cevap alıyoruz. Ayrıca bu arada gidiş sanıldığından daha iyi çünkü iyileşenler gelmiyor, alkolde de öyle, alkol bağımlılığında da öyle yani prognoz, baştan da umut vermek lazım, umut da çok önemli, Nevzat Hocanın dediği pozitif psikoloji, o da önemli. Umutsuz olmamak lazım ama karşısında olduğumuz sorunu da bilmemiz lazım. Dolayısıyla ben diyorum ki bu bir mücadele, böyle gideceğiz. Çok kısa sürede bu işin içinden çıkanlar da oluyor, uzun süre daha debelenenler de oluyor ama her türlü yardımı yapmak gerekiyor o süreçte.

Haklısınız, çok doğru bir soru, tam da bir cevabını veremiyorum "Ne kadar söylemeli"nin ama yani bu maddenin çocuğun kendi kontrolünü elinden alacağını, bir şekilde bunu yaygınlaştırararak hem annelerin babaların hem çocukların hem gençlerin bilmesi gerekiyor. Onun için keşke getirseydim buraya ama çok güzel NIDA broşürleri vardı, böyle çocuklara yönelik çizimlerle... O bize uyar uymaz, denenmesi lazım ama Yeşilayın broşürlerine ben bakıyorum, aynı havada değil yani o bilimsel bilgiyi kullanma telaşında değiller, öyle diyeyim ben size.

LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) - Dün benim kızım krup olmuş, steroid veriyorduk nebülizatörle, o da başını döndürmüş ama anlayamadık biz tabii. "Başın dönüyor mu?" diye bir iki gün sonra sordum "Anne tümör var zannetmiştim, iyiki söyledin." dedi. Hani bu onu soğuk buhara yönlendirdi çünkü soğuk buharı sevmiyordu "Bu çok üşütüyor beni." falan diyordu hani, böyle bir sınırı nasıl ayarlarız diye ben şey yaptım. Hani bilince caydırıcılık oluşacak mı yani çözemediğim için size sordum.

PROF. DR. BERNA DİCLENUR ULUĞ - Yani bilmek caydırıcı oluyor diye çalışmalar var ama hani sorunuza dediğim gibi tam ...Yani çok hassas bir konu o, nasıl vermeli falan o önemli bir şey ama bunlar doğru bilgiler, biz bunu biliyoruz. Hani, ben hastalık olduğunda bunları daha rahat paylaşıyorum ama hasta olmayan çocuğu, genci ne kadar bilgilendirmeli, o bilgi nasıl taşınmalı bu ciddi... Ben dedim ya, koruma-önlemede ben çalışamadım yani bu işin uzmanı ben değilim aslında; pedagoglar lazım, çocuk psikiyatristleri lazım. Koruma-önleme konusunda çalışabilmiş bir hekim değilim çok.