| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/912) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 01 .02.2018 |
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bizler için uzun sayılabilecek bir aradan sonra yeniden Komisyonda toplanmaktan mutluluk duyduğumuzu belirterek konuşmamıza başlamak istiyoruz. Bu mutluluğumuzun nedeni, gelen kanun tasarılarından ötürü asla değil, sizleri görmekten, bir araya gelmekten ötürü; onu özellikle altını çizerek belirteyim.
Şimdi, değerli arkadaşlar, önümüze gelen kanunlarda neyle karşılaşacağını bilmeden, dolayısıyla gelen kanunları hemen anında inceleyerek belirli düzenlemelere yanıt verme ya da onları eleştirme sorumluluğu ağır bir sorumluluk. Bu sorumluluğu epey bir zamandan beri çekiyoruz. Ama olayların büyük bir kısmı birbirinin devamı niteliğindeyse, olayları biliyorsanız, dünyadaki gelişmeleri biliyorsanız o zaman işiniz birazcık daha kolaylaşıyor. Diyorsunuz ki: Yaptığımız düzenlemeler dünyadaki gelişmeler uygun mudur, değil midir; onlarla uyum sağlamaya mı dönüktür, yoksa "uyum sağlama veya işleri kolaylaştırma" adı altında farklı sonuçlar doğuracak yasal düzenlemeler mi yapıyoruz? Burada dikkatimizi vereceğimiz konu, maalesef, gelip burada sınırlanıyor. Bizi de sınırlandıran konu bu.
Değerli milletvekilleri, neoliberal ekonomi politikalarının temelini oluşturan özel sektör yatırımları, küreselleşmiş olan dünyada ülkeleri tam bir yarış atı vaziyetine sokmuş durumda. Herkes yatırımlardan daha fazla pay alacağız diye ne yapacağını şaşırmış. Dolayısıyla ölçüleri belli olmayan, kuralları sürekli olarak değişecek, kısacası sonu gelmeyen taleplere yanıt verecek bir yarışma içerisine girmiş ülkelerin hepsi. Biz de bu yarışın içerisindeyiz. Bu yarışın hâkimi de Dünya Bankası. Dünya Bankası bir sürü yarış grubu düzenliyor neredeyse, bazılarındaki ölçüler farklı, başkalarında ölçüleri birazcık daha farklı bir hâle getiriyor. Siz bunlardan herhangi bir yarışmada -yarışma, bütün yarışların toplamından ibaret oluyor- birazcık başarı kazansanız da başka bir yerde dibe vuruyorsunuz, sıralamanız pek o kadar kolay değişmiyor. İşimiz zor yani. Örneğin, şu anda Sayın Bakanın sunumunu yapmış olduğu yasa tasarısının yani iş yapma kolaylığı sağlamak amacıyla mevzuatımızda yapılan değişiklikleri kapsayan yasa tasarısının da Dünya Bankasının bu yarışlarından bir tanesinin içerisinde olduğunu, orada üst sıralara çıkma amacını taşıdığını biraz önce Sayın Bakandan dinledik. Bu yarış ne yarışı? En fazla yatırımcıyı kim çekecek yarışı. Kim daha fazla iş kolaylığı sağlayacak ve Dünya Bankasının ölçülerine göre, bu kolaylıklara göre "Şu ülkede işler çok kolay gidiyor, hızlı yatırım yapabilirsiniz, oraya gidin." tavsiyelerine yatırımcılar uyacaklar güya. Peki bu iş yapma kolaylığı sağlanırken hangi ölçüler dikkate alınıyor? Dünya Bankası bu hakemlik yapısında 10 tane ölçü koymuş. İşe başlamayla ilgili olarak yapılacak işlemler karmaşık mı, yapılabilir mi, kolay mı, zor mu, yoksa insanları ciddi anlamda bir külfete mi sokuyor?
İkincisi: İnşaat izinlerinin alınmasıyla ilgili işlemler. Bunları da ölçüyor. İnşaat izinlerinin alınmasında ülkeler arasındaki farklılıklar bu yarışmada sıralamayı belirliyor.
Elektrik yani enerji temini konusu, en temel yarışma alanlarında birisi. Ülkeler yatırımcılara -ki bu doğru bir ölçü, yanlış bir ölçü değil- yatırımcılara gereksinim duydukları düzenli ve kaliteli enerjiyi sunmak zorundalar. Bu konudaki yapılan düzenlemeler ve ülkenin bu konudaki kapasitesi, yatırım yapma ortamının temel belirleyicilerinden birisi oluyor.
Tapu kayıt sistemi... Tapu kayıt sistemi önemli bir olay. Zaten tasarının ilk dört maddesi veyahut tasarının toplamda dört maddesi, işte, bu tapu kayıt sistemiyle ilgili olarak işlemlerde daha kolaylaştırıcı ya da kayıt sistemi baz alınarak yapılacak işlemlere olanak tanıma şeklinde geliyor.
Kredi temini, bu, yine önemli bir ölçü olarak konulmuş. Yalnız, buradaki yorumu ülkeler arasında çok farklı. Yani "Ben gidip Türkiye'de yatırım yapacağım." diyen bir yatırımcı, bu ülkede kredi temin edebilecek mi, edemeyecek mi ölçüsü bu. Yani sermaye getirme olgusunun ötesinde, gereksinim duyduğu krediyi sağlayıp sağlayamama ölçüsü. Krediyi sağlayıp sağlayamama ölçüsü, o ülkenin tasarruf oranıyla doğrudan doğruya yani ulusal iş tasarruflarıyla doğrudan doğruya ilgili bir konu. Dolayısıyla yatırımcılara en azından bankacılık sistemi aracılığıyla ulusal tasarruflardan pay verilecek mi, verilmeyecek mi olgusu puanlamada önemli bir yer tutuyor.
Azınlık hissedar haklarının korunmasıyla ilgili bir ölçü var. Bu konuda Türkiye fena değil. Azınlık haklarının korunması... "Azınlık" derken, bu ırksal anlamda bir azınlık falan değil, azınlıktaki sermayedarlar anlamında kullanılan bir deyim bu. Azınlıkta sermaye sahibi olanların şirket içerisinde, haklarının korunmasıyla ilgili bir olay var, ölçü. O konuda Türkiye fena değil, koruyoruz yani çoğunluk hisselerini de azınlık hisselerini de koruyan ülkeler arasındayız. Dünyada ilk 20 içerisinde kalıyoruz o grup içerisinde.
Vergi ödemeyle ilgili, işte, bu vergi ödemeyle ilgili kısımlar ve sorunlar her zaman ayrıntısıyla tanımlanamıyor maalesef. Eğer vergilerin ödenmesinde sürekli olarak belirli sorunlar yaşıyorsanız, örneğin, geldiniz, kurumlar vergisi oranı yüzde 20 iken bir yatırıma giriştiniz, yatırıma başladınız, bir süre sonra pat diye kurumlar vergisi oranı yüzde 22'ye çıktı. Eğer bir ülkede bütün fizibiliteleri altüst edebilecek, yatırım kararlarını etkileyecek bu tür vergisel değişiklikler olmaya başlıyorsa onlar diyorlar ki: "Arkadaş, burada riskli bir ortam var, buralara uğramayın, buralara uğramayın." diyorlar. Sınır ötesi ticaret, sözleşmelerin uygulanabilirliği... Örneğin iflasa karışıyorsunuz. Adam gelmiş, yatırımını yapmış, işler kötü gitmiş, iflas etmesi gerekiyor "Bir dakika, iflas edemezsin kardeşim, yirmi üç ay boyunca senin iflasını yasaklıyorum, devam edeceksin." diyorsunuz. Alın size bir ölçü. Böyle bir olay varsa, böyle bir yasal düzenlemeniz varsa, bu konuda belirsizlik varsa bu insanlar gelip buralarda yatırım yapmıyorlar.
Peki, değerli arkadaşlar, bütün bunların hepsini onların tam istediği gibi yapmış olsanız yani yatırımların, daha doğrusu ülkedeki iş yapma kolaylığını sonuna kadar Dünya Bankasının ölçülerinde en 1'inci sıralara göre düzenlemiş olsanız o ülkede yatırım yapma kapasitesi ya da yatırım yapma kolaylığını sağlamış olur musunuz olmaz mısınız? Olmazsınız çünkü yatırımcı hiçbir zaman sadece bu formaliteler nedeniyle yatırım kararı almadığı gibi, yatırım kararından da vazgeçmiyor. Dünya Bankasının 2018 İş Yapma Kolaylığı listelemesinde son sıralarda yer alan Somali... Ee, Türkiye'nin Somali'deki yatırımlarını bir düşünün, demek ki Dünya Bankasının bu ölçülere göre yaptığı sıralama pek fazla bir anlam ifade etmiyor. Yani, Somali'ye giden insan orada belirli bir süre sonra hangi kuralların olduğu gibi değişeceğini, verilmiş olan yatırım avantajlarının ortadan kaldırılıp kaldırılmayacağını bilemediği için en son sıralarda yer alıyor burada ama diğer taraftan siz kalkıyorsunuz, gidiyorsunuz, bir ülke olarak bu yatırımları yapıyorsunuz? Niye? Buraların sorularının yanıtlarını vermek sizin yapacağınız uygulamalar açısından çok önemli. Çok iyi biliyorsunuz ki değerli arkadaşlar, yatırım kararları, uluslararası yatırım kararları genellikle bir ülkede evrensel hukukun geçerliliğini arar; evrensel hukuk orada geçerli midir değil midir? Diğer ölçülerin hiçbir tanesi, iş yapma kolaylığı sağlanan ölçülerin hiçbir tanesi evrensel hukukun geçerli olması kuralını aşamaz, istediğiniz kadar kolaylaştırın, evrensel hukuk geçerli mi? Değil. Bitti. Bir yatırımcı açısından ölçü bu. Orada ilerleyemiyorsunuz. Tarafsız ve bağımsız bir yargı, tarafsız ve bağımsız bir yargı... Eğer bir ülkede tarafsız ve bağımsız bir yargı konuşulmaya başlanmış ise o takdirde siz iş yapma kolaylığı konusunda rekorlar kırın isterseniz "amandır" derler "amandır" denir daha doğrusu. Diskriminasyon uygulamaları yani belirli kişiler arasında farklılıklar, yurttaşlarınız ile yabancılar arasında ya da farklı yurttaşlar arasında diskriminasyon uyguluyor musunuz uygulamıyorsunuz; ihalelere çağırırken ihale kurallarını istediğiniz zaman birileri aleyhine veya lehine değiştiriyor musunuz değiştirmiyor musunuz ya da futbol maçı oynanırken kurallarını değiştiriyor musunuz değiştirmiyor musunuz? Ayrıcalıklar uygulanması konusu. Böyle uygulamalar falan söz konusu oluyorsa, istenildiği kadar iş yapma kolaylığı sağlayın... En önemlisi de ekonomiyle ilgili yasaların sürekliliği ve uygulamada belirli bir zaman dilimi içerisinde değişmezliği. Değerli arkadaşlar, eğer ekonomiyle ilgili kuralları, vergi kanunlarını, yatırımlarla ilgili olarak yatırımlardan elde edilecek gelirin vergilendirilmesini, kâr transferlerini, transferle ilgili veya uluslararası ilişkilerdeki serbestiyle ilgili, istenildiği zaman malını, mülkünü servetini ya da yatırımını devrederek, satarak çıkıp gitme özgürlüğünü eğer siz yasalarla değiştirir, yasaklar ederseniz -bunu Türkiye'de oluyor anlamında söylemiyorum- yani bunların olabilme olasılığını görüyorlarsa hiç kimse yatırım yapmıyor.
Şimdi, demek ki sadece iş yapma kolaylığı sağlamak üzerine getirilen yasaların hepsi yatırım için yeterli olmuyor. Biraz önce saydığım kuralların hepsinin olması gerekiyor; bir tanesinin olması, iki tanesinin olması yetmiyor. İş yapma kurallarından bazıları kolay, bazıları karmaşıksa, tamam birisinden yüksek puan alıyorsunuz, birisinden düşük puan alıyorsunuz, dengeyi sağlıyorsunuz ama evrensel hukuk geçerli değilse, yargı bağımsız değilse, ekonomik kurallar sık sık değişiyorsa, bunlardan herhangi birinin varlığı olanak dahilindeyse, işe orada duruyorsunuz.
Burada en önemli olan konulardan bir tanesi de... Nitekim Dünya Bankası bu ölçütlerle ikinci bir rapor daha şey yapıyor, iş yapma kolaylığının ötesinde "devlet yönetimi karnesi" diye bir karne düzenliyor ülkelere. Devlet yönetiminde karne parlak mıdır değil midir diye. Bunun içerisinde de en önemli konulardan bir tanesi mevzuatın kalitesi. Hani biz burada sürekli olarak "Kaliteli kanun... Gittikçe kalitesizleşiyor kanunlarımız." diye çırpınıyoruz ya işte kalite olayı burada ortaya çıkıyor, devlet yönetiminin karnesinde ortaya çıkıyor. Biz bu düzenlemeleri yapıyoruz, maddeler üzerinde teker teker konuşacağız ve özellikle her maddeyle ilgili olarak kalite sorunu burada gündeme gelmeye başlayacak, kalite sorunu konuşmaya başlayacağız.
İş ortamının iyileştirilmesiyle ilgili olarak yapılacak düzenlemelere bu Komisyonda olan hiç kimsenin itirazı olmaz çünkü bu, zaten bir devletin yurttaşları için yapması gereken şeylerdir, bunu yatırımcıdan önce yurttaşların kendisi hak eder. Ancak, çok önemli bir hususun altını çizmek gerekiyor değerli arkadaşlar, yatırımcıları çekeceğiz, ülkemizde yatırım yapsın diye çırpınırken biz hiçbir zaman özel çıkarları kamu çıkarlarının üzerine çıkarıp halkın, geniş kitlelerin ve kamunun çıkarını erozyona uğratmayacağız. "Yeter ki yatırım yapsın, her şey olsun." denmeyecek, denmesi mümkün değil. Bu ülkenin sosyal varlıklarını koruyacaksınız, doğal varlıklarını koruyacaksınız, tabiat varlıklarını koruyacaksınız, ülkenin yatırım yapılabilir ülke değerini sağlayan unsurlardır bunların hepsi. Birileri turizm yatırımları yapmaya gelirken bir taraftan siz sınırsız şekilde doğal kaynaklarınızın hepsini inşaat için açmayacaksınız. Eğer yaptığınız kanunlar bütün bunların hepsini dikkate almadan, özellikle toplum ve kamu yararını, kamu çıkarını erozyona uğratan düzenlemeler oluyorsa bunlara diyorsunuz ki bu mevzuatın kalitesi konusunu bir değerlendirelim bakalım.
O nedenle, önümüze gelen bu kanunla ilgili yapacağımız çalışma oldukça önemli bir çalışma ama hiçbir maddeyi lütfen tek başına değerlendirmeyelim. Bir karşıtlık falan algılamayın, karşı falan değiliz, çıkacak nasıl olsa bu kanun, çıkarmak da gerekiyor. Sayın Bakanın verdiği bilgiye göre, şubat ve mart ayında bu düzenlemeleri yaparsak yatırım ortamındaki iyileştirme nedeniyle gelecek sene belki de 10-15 puan birden yükselmiş olacağız. Ama bu 10-15 puan yükselme diğerlerinde herhangi bir iyileştirme sağlamayacak, bizimle beraber yarışan ülkelerdeki ilerlemeleri de bir türlü yakalayamayacağız. Bakın, Romanya geçen sene 72,87 puandan 45 puana düşmüş bu sene, 45'e düşmüş. Türkiye'nin bu sıralamadaki yeri şu anda 60, 69'dan 60'a indik, iyileşmemiz var ama Romanya 45'e inmiş, en temel rakiplerimizden bir tanesi. Bulgaristan, 71,97'den 50'ye inmiş. Tunus... Bizim altımızda kalan ülkelere falan bakıyoruz, Hindistan, Tunus gibi ülkeler. Bazılarında bozuluyor, bazılarında iyileşiyor. Yani, kısacası, Dünya Bankası, elinde bir tane sopa, talimat veriyor yapılıyor, talimat veriyor, düşülüyor, kalkılıyor, gidiliyor ama herkesin baktığı olayın kesinlikle ve kesinlikle devlet yönetiminin kalitesi üzerine, o ülkedeki özgürlüklerin, bağımsız yargının hukukun üstünlüğü üzerine olduğu gerçeğini de unutmamamız gerekiyor.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.