| Komisyon Adı | : | İNSAN HAKLARINI İNCELEME KOMİSYONU |
| Konu | : | Maltepe Açık ve 2 no.lu L Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu ile Elâzığ T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnceleme Raporu'na ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 07 .02.2018 |
MEHMET METİNER (İstanbul) - Sayın Başkan, öncelikle Sayın Tanal'a teşekkür ediyorum; gerçekten kılı kırk yaran, her türlü politik önyargıdan uzak objektif önerileri için, eleştirileri için teşekkür ediyorum. Bu tür eksiklikler bizim de gözümüzden kaçıyor olabilir ama görünen o ki Mahmut Tanal'ın gözlerine ihtiyacımız var, keşke cezaevi komisyonumuzun üyesi olsa.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Ben olmak isterim, alın veya haber verin, gelirim.
MEHMET METİNER (İstanbul) - Evet, yani bunu çok önemsiyorum çünkü diğer arkadaşlar sadece ve yalnızca politik bir gözle bakıyorlar. Mahmut Tanal'ın biraz daha farklı bir şeyi var. O açıdan, ben Genel Müdürlüğümüzün bunları dikkate alacağı kanaatindeyim.
Mahpus, tutuklu, hükümlü, hükümözlü gibi teknik tanımlamaların bundan sonra yerli yerinde kullanılması inşallah mümkün hâle gelir.
Ben Sayın Yiğitalp'ın Maltepeyle ilgili bazı eleştirilerine cevap vermek istiyorum. Elâzığ'la ilgili bizim adımıza Fatma Benli Hanımefendi, gerekli cevapları verirler. Ama çok büyük bir haksızlık içeren eleştiriler söz konusu.
"Cezaevlerinde uzun süredir ağır insan hakkı ihlalleri ve insan onuruna aykırı uygulamalar yaşanmaktadır. " Şimdi, kaç yıldan beridir cezaevi komisyonu üyesi ve Başkanlığını yapıyorum. Cezaevlerinin büyük bir kısmına da ya Başkan ya üye sıfatıyla ziyarette bulundum, böylesine bir haksız eleştiri, yani eleştirir de genelleme yaparak eleştirmek asla doğru değil. Hani, münferit birtakım insan hakları ihlallerinden yola çıkarak birtakım eleştiriler getirse eyvallah, buna her birimiz katılabiliriz, çok münferit o da yani. Ama "Cezaevlerinde..." diye başlayan bir genelleme yapmak çok büyük bir haksızlık. Şunu bütün içtenliğimle söylüyorum, partili kimliğimin dışında söylüyorum: Ziyaret ettiğimiz hiçbir cezaevinde ama hiçbir cezaevinde, iddia edildiği gibi sistematik bir işkence, insan hakkı ihlaliyle karşılaşmış değiliz. Bunu bütün içtenliğimle söylüyorum, bütün tarafsızlığımla, objektifliğimle söylüyorum. Kim ki aksini iddia ediyorsa doğru söylemiyor. Bu, hiçbir yerde münferit birtakım yanlış uygulamaların olmadığı anlamına gelmiyor. Kendi ailelerimizde de bu tür uygulamalar olabilir, çalıştığımız kurumlarda da olabilir ama sistematik işkence, bir kötü muamele, insan onuruna bilerek isteyerek, Hükûmetimizin talimatları doğrultusunda, cezaevi yönetiminin de istekleri doğrultusunda yapıldığı iddiası çok büyük bir haksızlıktır. Bunun bu çatı altında bu şekilde gündeme getirilmesi bile doğru değildir.
"Tutuklu ve hükümlülere yönelik uygulanan kötü muamele ve hak ihlalleri Meclis gündemine gelip basına yansıdı ve kamuoyu tepkisiyle karşılandığı hâlde tutuklu ve hükümlülere uygulanan bu muameleden geri adım atılmamış, bu politikalardan vazgeçilmemiştir." Bakınız, bu da bir genelleme. Her bir talebin üstüne gitmişizdir ve pek çoğunun da doğru olmadığını ortaya çıkartmışızdır. Buna rağmen bu suçlamalar devam ediyor. Bunlar politik suçlamalar. Yani yüzde yüz doğru olmadığını kanıtlasanız da birileri çıkıp bunu söylemeye devam edecektir Sayın Başkan. Dolayısıyla ben Hükûmetimizden ve cezaevi idaremizden kaynaklanan böyle sistematik bir kötü muamele olduğu kanaatinde değilim.
Konuşmasına başlarken OHAL'le birlikte sınırsız yetkiler verildiği söylendi. Bakınız, bu da politik bir genelleme. OHAL'in kendisi bile sınırsız bir yönetim biçimi değildir ki, anayasal ve yasal çerçevede bir idare biçimi. Her yetki sınırlıdır. Size göre sınırsız olabilir ama Anayasa'dan ve yasalardan gücünü alan, meşruiyetini alan her bir idare biçimi sınırlıdır. Evet, normal şartlara göre OHAL biraz daha sınırları geniş bir idare biçimidir ama bu, orada görev yapan insanların sınırsız yetkilere sahip olduğu anlamına gelmez çünkü onları denetliyoruz, onları denetleyen bir Hükûmet var, onları denetleyen bir Meclis var; burada işte bunların yetkilerini konuşuyoruz, tartışıyoruz. Ben bu ifadenin de çok sorunlu bir ifade... Hele hele Maltepe özelinde, Maltepe Cezaevi özelinde, kendisi de bizzat orada bulunduğu hâlde bu genellemenin buraya dercedilmesini, çok büyük bir haksızlık olarak değerlendiriyorum.
Şimdi, öyle bir tablo çizmiş ki muhalefet şerhinde, bir cezaevi idaresi var, despotik bir hükûmet var, bir politika var. OHAL'le birlikte bu politika tamamen sistematik işkence, insan onuruna ve insan haklarına yönelik bir politika ve cezaevi idareleri de bunu hayata geçirmek için elinden gelen her şeyi yapıyor. Peki, bu iddianın kaynağı ne, mesnedi ne? Görüşülen birtakım -tırnak içinde- tutuklu ve hükümlülerin itirafları. Tut ki doğru olsun, bu bir itiraf. Yani görüştüğünüz her bir tutuklu ve hükümlünün ve size mektup gönderen her bir tutuklu ve hükümlünün söylediklerini doğru kabul ederseniz bu sizi objektiflikten ayırır. "Bana mektup geldi, filan cezaevinde işkence var." Ne var peki? Gidiyorsunuz, karşı tarafı da dinliyorsunuz, olayı bir bütün olarak masaya yatırıyorsunuz. Cezaevinin kendi öznel koşullarından kaynaklanan birtakım şeyler var. Gardiyanı dinliyorsunuz, o ayrı bir haklı; cezaevi idaresini dinliyorsunuz, önünüze mevzuat koyuyorlar. Mevzuata göre hareket eden memurlar var. Ee? Buna rağmen birileri gene, özellikle de terör suçlarından içeride yatan birtakım tutuklu ve hükümlülerin mektupları, iddiaları üzerinden bu suçlamaları getirmeye devam ediyorlar. Bence, bir milletvekili olarak bunu yapmamız doğru değil, politik duruşumuz ne olursa olsun bunu yapmamız doğru değil. Mevzuat yanlışsa mevzuatı değiştiririz ama mevzuat varken "Bu kimlik niye dayatılıyor, işte bu kitap niye verilmiyor, şu televizyon niye yok?" bunlar politik eleştiriler. Yani, biz cezaevi idaresinden Adalet Bakanlığımızın belirlemiş olduğu mevzuatlara uymama telkininde bulunamayız. Mevzuatın kendisinden kaynaklanan yanlışlıklar varsa bunu ilgili Komisyon üyeleri olarak, Millet Meclisi olarak Bakanlığa iletiriz. Değiştirirler, değiştirmezler. Değiştirmedikleri zaman mevzuat üzerinden eleştiri getirebiliriz yani o mevzuatı uygulayan gardiyanları, müdürleri eleştirerek varabileceğimiz bir yer yok. Zaten Komisyonumuzun böyle bir görevi de yok yani. Şimdi, burada mevzuat da konulmuş. Ben Fatma Başkanıma da teşekkür ediyorum, ilgili mevzuatları da koymuş, kimlikle ilgili, çok da güzel. Kardeşim, buna rağmen cezaevi idaresine "Bunları uygulama." diyeceğiz. Hangi komisyon üyesi bunu diyebilir, hangi komisyon başkanı bunu diyebilir?
Onun için, ben eleştirilerimizin daha sağlam, daha içerikli, daha objektif bir temelde olması gerektiğine inanıyorum. Raporlar kapsamında söylüyorum bunu. Onun dışında, kendi aramızda yine birbirimize verip veriştiririz yani. Ama incelemeye gidiyoruz, aynı vakayı birlikte görüyoruz. Sonra dönüp geliyoruz, sırf bir muhalefet şerhi koymak adına birtakım genellemeler yapıyoruz. Bence bu da çok hakkaniyetle bağdaşır bir tavır değil.
Ben kimlik şeyine burada girmiyorum, onu Fatma Hanım... "Nitekim, Maltepe 2 Nolu L Tipi Kapalı Ceza Kurumundaki gözlemler sonucunda hazırlanan taslak raporda, tutuklu ve hükümlüler ceza ve infaz koruma memurları tarafından keyfiyete dayalı işkence ve kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtmişlerdir." Doğru, belirtmişlerdir. Bir kısmı ama. Ama politik -tırnak içinde politik- terör suçlarından yatan hiçbiri, bakınız, PKK'dan başka örgütlerden yatan tutuklulardan hiçbiri bugüne kadar cezaevi idaresinden kaynaklı sistematik bir işkenceye maruz kaldıklarını söylememişlerdir. Ha, yani "Şu kitabı vermiyorlar, geç veriyorlar." vesaire, evet ama yani cezaevinden kaynaklı, sistematik bir işkenceye maruz kaldıkları iddiasında bulunmamışlardır ama biz burada bulunabiliyoruz. Bu da çok ilginç bir keyfiyet, bunu da Komisyon üyelerimize arz ediyorum.
Ben asla bu iddiayı kabul etmiyorum. Bu iddianın bir tekini gözlemlemiş olsaydım herkesten daha fazla ben tepki verirdim ama doğruya doğru, yanlışa da yanlış dememiz lazım.
"Özellikle devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardan tutuklu ve hükümlü bulunanlar, ayrımcı davranışlara en çok maruz kalan grupların başında gelmekte." Çok da ayrıcalıklı konumdalar ya. OHAL kapsamında getirilen birtakım kısıtlamalar var.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır) - Ne mutlu onlara, değil mi?
MEHMET METİNER (İstanbul) - Ne mutlu onlara değil, keşke onlar kadar objektif konuşabilseniz Sibel Hanım. Onlarla konuştuğumuzda hep bir arada oluyoruz. Siz de dinliyorsunuz onları ama onların demediklerini buraya taşıyarak başka bir siyasi gündem oluşturmaya çalışıyorsunuz. Keşke onlar kadar objektif olabilseniz demek zorunda kalıyorum, üzgünüm yani. Çünkü orada birlikte gözlemliyoruz. Oradaki tavrınızı da gözlemliyorum ben. Ama yazmak zorunda olduğunuz metinle orada konuştuklarınız birbirinden farklı. Bir de orada görüştüğünüz tutuklu ve hükümlülerin söyledikleri sizin söylediklerinizden tamamen farklı.
Ha, hastalıklarla ilgili şeye katılıyorum. Biz de onları gözlemledik, not aldık Maltepe Cezaevinde. İster PKK'lı olsun ister DAİŞ'li olsun vesaire, neyse yani bunlar insani dramlardır, bunların iyileştirilmesi için de biz gereken her türlü çabayı sarf ediyoruz. Cezaevinden ayrıldıktan sonra da bizzat cezaevi müdürleriyle, savcılarla, zaman zaman gelen müdür yardımcılarımızla görüşerek bunları takip ediyoruz zaten. Bunlar insani olay, bunlar politik malzeme konusu edilebilecek şeyler değil.
Bu konudaki hassasiyetini paylaşıyorum ama onun dışında, bu muhalefet şerhinin tamamen genellemelere dayalı, yapmış olduğumuz inceleme alanıyla ilgili sorunları tespitten uzak politik suçlamalar içerdiğini üzüntüyle gözlemlemiş bulunuyorum.
Sayın Başkan, bizim raporumuz son derece objektiftir, yerindedir.
Cezaevi Genel Müdürlüğümüze teşekkür ediyorum. İşkence konusunda, kötü muamele konusunda son derece duyarlıdırlar. Kendilerine bir sorun ilettiğimizde de hemen çözüyorlar ama bu, her yerde olduğu gibi cezaevlerinde de hiçbir kötü muamele olmadığı, keyfilikten kaynaklı birtakım yanlışlıkların da olmadığı anlamına gelmiyor. Bunları istihbar ettiğimiz zaman, haber aldığımız zaman da biz de Komisyon olarak gerekeni yapıyoruz, Hükûmetimiz de gerekeni yapıyor, Genel Müdürlüğümüz de gerekeni yapıyor.
Çok teşekkür ediyorum.