KOMİSYON KONUŞMASI

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'yla ilgili, Komisyonumuzu bilgilendirmek üzere huzurlarınızda bulunmaktayım. Öncelikle, sunumumun başında, Komisyonumuza getirmiş olduğumuz bu Kanun Tasarısı'nın memleketimize, milletimize hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.

Çok farklı toplum kesimlerini ilgilendiren, ekonomimize daha da güç kazandıracak ve toplumsal refahı artıracak çok kapsamlı bir kanun tasarısı Komisyonumuz tarafından inşallah bugünden itibaren görüşülmeye başlanacak. Her bir maddeyle ilgili zaten maddeler geldiğinde teker teker açıklamalar yapacağız. Bununla birlikte, tasarıyla getirilen düzenlemeleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Geçen sene, hatırlarsanız bu aylarda ekonomiye ilişkin bir takım kaygılar ifade edilmişti. Gerçekten 15 Temmuz alçak darbe girişimi sonrası dönemde ekonominin tekrar toparlayıp toparlayamayacağı, ekonomik göstergelerde iyileşme olup olmayacağı konusu üzerinde çok tartışmalar yapıldı. Hükûmet olarak gerek 2016 Ağustos ayından itibaren aldığımız kararlar gerek 2017 Ocak başından itibaren almış olduğumuz kararlar dalga dalga etkisini göstermeye başladı ve bugün geçen seneki şubat ayına göre ekonomide genele yaygın bir büyümenin ortaya çıktığı bir görünümle karşı karşıyayız. O açıdan, bu kanun tasarısının Komisyonumuza sunulduğu bu ortamda ekonomimizin genel görünümüne ilişkin bazı hususları da sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum. Bu dönemde bu yasa bu ekonomik görünüme daha da olumlu katkı sağlayacaktır.

Bildiğimiz gibi Türkiye ekonomisi 2017 yılında çok güçlü bir büyüme performansı sergiledi. 2016 yılında başta hain darbe girişimi olmak üzere maruz kaldığımız iç ve dış şoklar karşısında Hükûmet olarak hızla uygulamaya koyduğumuz tedbirler ve gerçekleştirdiğimiz reform niteliğindeki düzenlemeler neticesinde Türkiye ekonomisi çok hızlı bir toparlanmayı gerçekleştirdi ve açıklanan göstergeler itibarıyla bakıldığında Türkiye ekonomisi 2017 yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 7,4 oranında büyüdü. Bu, gerçekten gerek OECD ülkeleri içerisinde gerekse avro bölgesi itibarıyla bakıldığında olağanüstü bir performansa işaret ediyor.

Değerli Başkanım, Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyeleri; 2017 yılı içerisinde kademeli olarak üretim, yatırım, ihracat ve istihdam göstergelerinde genele yayılan bir olumlu gelişme, genele yayılan bir yukarı yönlü trendi hep beraber gördük. Sanayi üretimi 2017 yılının ilk çeyreğinde yüzde 1,9 artmışken -hepinizin de bildiği gibi- 2017'nin son çeyreğinde-üçüncü çeyreği demiyorum- sanayi üretimi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 7,5 oranında büyüdü. Makine teçhizat yatırımları 2017 yılının ilk çeyreğinde yüzde 12,1 daralmışken 2017 yılının son çeyreğinde makine teçhizat harcamaları bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 15,3 artış gösterdi. Yine istihdam 2017 yılının ilk çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yaklaşık 464 bin kişi artmışken geçen sene üçüncü çeyrekte 1,2 milyonu aşan ölçüde istihdamda artışı gördük. Dolayısıyla tüm bu olumlu gelişmeler, yatırım, üretim, istihdam, ihracat tarafındaki tüm bu olumlu gelişmeler ekonomide 2017 yılına ilişkin beklentileri de sürekli bir şekilde yukarıya çekti. Hatırlarsanız, 2017 yılına ilişkin Orta Vadeli Program'da ortaya koyduğumuz yüzde 5,5 şeklinde bir büyüme tahmini vardı ama özellikle 2017 yılının son çeyreğinde ortaya çıkan göstergelerle birlikte yüzde 5,5'i rahatlıkla aşan bir büyüme performansının 2017 yılı sonunda gerçekleşeceğini söyleyebiliriz; şu anda çıkan göstergeler yüzde 7 civarında bir büyümeye de işaret ediyor ve büyüme göstergelerindeki olumlu yöndeki gidiş güçlenerek devam ediyor; bu da son derece önemli. 2017 yılının başında almış olduğumuz tedbirlerin etkileri geçen zamana rağmen olumlu yönde etkisini devam ettiriyor.

Bakın, birkaç tane rakamı sizlerle paylaşmakta fayda görüyorum: İmalat sanayi kapasite kullanım oranı 2018 yılı Ocak ayında yüzde 78,2 ile son on yılın en iyi ocak ayı performansı olarak karşılaştık. PMI endeksi de ocakta 55,7'ye yükselerek Türk imalat sektörünün faaliyet koşullarında çok güçlü ve Mart 2011'den beri gözlenen en yüksek düzeyde iyileşmeye işaret ediyor. Üretim tarafındaki güçlü seyir reel sektörün önümüzdeki dönemine ilişkin beklentilerinin de olumlu yönde gelişmesine imkân sağlıyor. Bu kapsamda reel kesim güven endeksine baktığımızda ocak ayında 108,3'e yükseldi; gerçekten bu, son derece cesaretlendirici. Yatırım harcaması alt endeksi ise 117,8 ile Nisan 2013 yılından bu yana en yüksek seviyeye ulaşmış durumda.

Dolayısıyla, burada gerek üretim gerek yatırım gerek tüketim gerek güven endeksleri gerekse ekonominin sektörel gelişimlerine bakıldığında büyümenin genele yaygın ve güçlü bir şekilde devam ettiğini görüyoruz ki bu 2018 yılı Türkiye ekonomisinin büyümesi bakımından son derece olumlu, bizler açısından sevindirici gelişmeler.

Bu çerçevede, 2018 yılında da biliyorsunuz büyüme tahmini olarak hedefi olarak yüzde 5,5 bir büyüme tahminimiz var. Ortaya çıkan ilk aylardaki göstergeler yani ocak ve şubat ayında ilk ortaya çıkan rakamlar ekonomideki büyüme trendinin devam ettiğine işaret ediyor. Dolayısıyla enflasyon, en son açıklandı, ocak ayında aşağı yönlü bir trende girdi, istihdam trendi güçlü bir şekilde tek haneli işsizlik oranlarına giden bir görünüm içerisinde, ekonominin üretim tarafında göstergeler son derece güçlü, ilave yatırım yapılmasını elzem kılan bir noktada kapasite kullanım oranlarının çok yüksek seyrettiğini görüyoruz. Özellikle Avrupa pazarındaki yüksek büyüme, artan istihdam ve artan reel ücretler nedeniyle Avrupa pazarına ihracat imkânlarımız da belli ki bu yıl içerisinde artarak devam edecek.

Yine uluslararası finansal koşullara bakıldığında kısa vadede Türkiye ekonomisinin lehine bir finansal koşul oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu çerçevede, özellikle finansal piyasalardaki dalgalanma etkilerinin son derece sınırlı kaldığını görüyoruz, gelişmekte olan piyasalara sermaye akımlarının devam ettiğini görüyoruz. Birtakım riskler olmakla birlikte Türkiye ekonomisinin 2018 yılında güçlü performansını devam ettirmesine imkân veren bir iç ve dış ekonomik koşullar olduğunu söyleyebiliriz.

Ordumuz Suriye'de bir operasyon yürütüyor. Öncelikle bu operasyonda şehit olan bütün askerlerimize, güvenlik güçlerimize Allah'tan rahmet diliyoruz, inşallah mekânları cennet olur; gazilerimiz var, kendilerine sağlık, afiyet diliyoruz. Millet olarak hep beraber etrafımızda yaşanan güvenlik risklerine karşı kenetleniyoruz. Bu, gerçekten hepimiz açısından son derece güzel hadiseler ve Suriye'de veya etrafımızda yaşanan güvenlik risklerine karşılık hiçbir parti ayrımı gözetmeksizin herkes aynı inanç, aynı kararlılıkla bu operasyonun sürdürülmesi noktasında irade koyuyor. Dolayısıyla ordumuz inşallah bu operasyonda büyük bir başarı elde edecek ve Türkiye bu güvenlik risklerini de çok kısa bir zamanda bertaraf ederek bölgedeki güçlü konumunu daha da artıracak.

Dolayısıyla bugün huzurlarınıza getirdiğimiz torba yasa böyle bir politik, ekonomik ortam içerisinde hazırlanmış, getirilmiş, ekonomimizin, memleketimizin ortaya çıkan ihtiyaçlarını en yakın vadede hızlı bir şekilde çözme amacıyla hazırlanmıştır. Bu çalışma yürütülürken gerek ekonomiyle ilgili yakın vadede ekonominin büyümesini daha da destekleyecek destek unsurları neler olabilir şeklinde çalışmalar yaptık. Diğer taraftan, yine sektörel bazda ekonomiye güç katacak düzenleme ihtiyaçları olduğunu gördük ve yine bu tasarı hazırlanırken özellikle sosyal devlet uygulamaları bakımından birtakım iyileştirmelerin yapılmasını da gerekli gördük.

O açıdan bugün yaklaşık 80 civarında madde sayısıyla huzurlarınıza getirilen tasarı, bugün geniş toplum kesimleri tarafında bir an önce yasalaşması noktasında beklenilen bir tasarı. İnşallah sizlerin katkılarıyla, emeğiyle, gayretiyle daha da iyileştirilerek, bazı konularda tabii ki iyileştirilme ihtiyacı da var. Teşekkür ediyorum, yapmış olduğumuz görüşmelerde bazı konularda da iyileştirmeler noktasında karşılıklı katkı verecek görüşlerimiz var. İnşallah bunları da hep beraber yapacağız ve toplumun beklediği bu yasayı da bir an önce Komisyonumuzdan geçirerek Genel Kurulumuza arz edeceğiz.

Tabii, burada düzenleme çok kapsamlı yani getirilen düzenlemeler çok kapsamlı. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdamın teşvikine dönük son derece önemli yasal düzenleme önerileri var. Tasarrufların artırılması, iş yapma kolaylığının artırılması, enerji ve madencilik sektörünün geliştirilmesi, vergi konularıyla ilgili ihtilafların giderilmesi, çalışma hayatındaki birçok düzenlemenin vatandaş ve mükellefler lehine kolaylaştırılması, kamu taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması, sosyal amaçlı düzenlemeler ve sporun daha da teşvik edilmesi, özellikle amatör sporun teşvik edilmesine dönük önemli düzenlemeler var.

Müsaade ederseniz, öncelikle yatırım, üretim, ihracat ve istihdamın teşvik edilmesine dönük bu tasarı içerisinde yer alan düzenlemeleri Komisyonumuzla paylaşmak istiyorum.

Bunlardan tabii, özellikle üretim tarafında, yatırım tarafında en kayda değer, en önemli düzenleme yeni makine ve teçhizat alımında 2018 ve 2019 yıllarında getirmiş olduğumuz KDV istisnasıdır.

Biraz önce konuşmamda da ifade ettim, gerçekten ekonomide hem yatırım tarafında hem de üretim tarafında güçlü bir performans var. Özellikle kapasite kullanım oranlarının bazı sektörlerde sınırlara gelmiş olması, ihracatın artan performansı ve yatırım iştahı makine ve teçhizat alımlarını tabii ki artıracak. Biz de burada makine ve teçhizat almak suretiyle mevcut makine ekipman parkını yenileyecek işletmelere bir destek vermek istiyoruz.

Burada, bildiğiniz gibi teşvik belgeli yatırımlarda esasen makine teçhizat alımları katma değer vergisinden müstesnadır ama işletmelerimizin bir kısmı da teşvik belgesi olmaksızın özellikle mevcut yatırım içinde olan, belki eskimiş, ekonomik ömrünü doldurmuş veya verimlilik düzeyi düşük makine ve ekipmanlarını yenilemek istemektedir. Bu noktada özellikle de imalat sanayi sektörüne öncelik vermek suretiyle 2018 ve 2019 yıllarında sanayi sicil belgesine sahip işletmeler tarafından münhasıran imalat faaliyetlerinde kullanılan yeni makine ve teçhizat alımlarının teşvik belgesine gerek olmaksızın alımlarında katma değer vergisini istisna tutuyoruz. Bu düzenlemeden imalat sektöründe çalışan firmalarımız yararlanacak. İnşallah iki yıl boyunca bu konuda getirmiş olduğumuz düzenleme yatırım harcamalarının daha da artmasına katkı sağlayacak.

Yine, AR-GE, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılacak makine ve teçhizat alımları için de aynı katma değer vergisi istisnasını 2018 ve 2019 yıllarında getiriyoruz. Burada biliyorsunuz AR-GE merkezlerinde, tasarım merkezlerinde veya teknoparklarda bu çalışmaları yapan işletmelerimiz, özellikle AR-GE faaliyetinin doğrudan doğruya gerektirdiği cihazları, ekipmanları, tahlil ekipmanlarını alabiliyorlar. Normalde bu işletmelerde teşvik belgeleri almaları hâlinde makine ve teçhizatı KDV'siz alabilirler. Burada da aynı düzenlemeyi yapıyoruz. Teşvik belgesi almaya gerek olmaksızın makine ve teçhizat alımlarında katma değer vergisi istisnası getireceğiz.

Yine, burada bu teşviki daha da cazip kılmak için makine, teçhizat alımlarında mükelleflerimizi daha fazla desteklemek amacıyla bir teşvik unsuru daha getiriyoruz. Nedir bu? Amortisman teşviki. 2018 ve 2019 yıllarında imalat sektöründe çalışan işletmeler veya AR-GE veya tasarım merkezleri eğer makine, ekipman alırlarsa normalde bu makine, ekipman üzerinden Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenmiş oranlarda ve sürelerde amortisman indirimi yapabiliyorlar. Burada gelir ve kurumlar vergisi noktasında da işletmelerimize bir teşvik daha vermek için bu dönemde alınan makine, teçhizat üzerinden yapılacak amortisman indiriminin sürelerini kısaltıyoruz, amortisman nispetlerini de artırıyoruz. Böylelikle makine, teçhizat alan işletmeler bir yandan KDV avantajından yararlanırken diğer taraftan da hızlandırılmış amortismandan yararlanmak suretiyle gerçekten son derece olumlu bir teşviki bu dönemde kullanmış olacaklar. İnanıyorum ki bu teşvik, bir yandan bu makine ekipmanı alıp mevcut makine, ekipman parkını yenileyen işletmeler için büyük bir verimlilik artışı ve rekabetçilik getirecek, diğer taraftan da başta yerli makine, ekipman sanayisi olmak üzere onlara da destek olacak.

Burada şunu da özellikle huzurlarınızda ifade etmek istiyorum. Bu getirilen teşvikte alıcı olan işletme KDV'sini ödemeden alacak ama o makineyi, ekipmanı üreten işletme bu durumda ne olacak? Üzerinde KDV yükü kalacak. Devlet olarak, Hükûmet olarak bu KDV yükünün onlara iade edilmesi gerekiyor.Şunu net bir şekilde ifade edeyim, sektörle de bunu görüştük, burada özellikle yerli makine, ekipman üreticileri açısından söylemek gerekirse bu kapsamda yapacakları teslimlerden dolayı ortaya çıkan iadelerini en geç üç ayda, normalde teminata bağlamaları hâlinde beş iş günü içerisinde alabilecekler. Yoğun bir gayret göstereceğiz, ihtisas vergi dairelerimizi kullanacağız. Burada yerli makine, ekipman üreticilerimizin buradan kaynaklanan yerli taleplerini en hızlı şekilde karşılayacağız. Ben inanıyorum ki burada özellikle yerli makine, ekipman üreticileri için de büyük bir pazarın önünü açmış olacağız, onların KDV konusunda da ihtiyaçlarını özel olarak bu dönemde karşılayacağız.

Burada biliyorsunuz düzenlemeyle makine, ekipman bakımından KDV istisnası getirdik ama bu makine ekipman kapsamına girecek teçhizat veya ekipmanın listesini Bakanlar Kurulu belirleyecek. Dolayısıyla burada da yapacağımız çalışmada ekonomimizin ihtiyaçlarını dikkate alarak imalat sanayisindeki firmalarımızın ihtiyaçlarını dikkate alarak Bakanlar Kurulu kararıyla KDV istisnasına tabi ürünlerin listesini de veya makine, ekipmanların listesini de belirleyeceğiz. Böylelikle...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Yerli veya ithal menşeli diye ayrım var mı teşvikler açısından?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu konuda Ekonomi Bakanlığımızla birlikte koordineli olarak çalışacağız. Tabii ki yerli üretimin burada artırılması önemli bir konu, diğer taraftan da firmalarımızın da ihtiyaç duydukları her türlü makine, ekipmanın da karşılanması önemli. Burada akla gelebilecek tüm soruların cevaplarına göre bir çalışma yürütüyoruz. Tabii ki yerli üretimin burada özellikle bu sistem dâhilinde ilave bir yük altında kalmaması, rekabetçi bir şekilde bu ürünlerini de satabilmesini sağlayacağız.

Tasarıda yer alan bir başka düzenleme de şu: Yabancı para olarak getirilen sermayede kur değerlemesine tabi tutmamak suretiyle özellikle ülkemize yurt dışından döviz olarak sermaye getirilmesi yönünde teşvik edici bir unsur getiriyoruz. Burada getirdiğimiz teşvik temelde şu şekilde işleyecek: Öncelikle yeni kurulmuş bir şirket olacak. Şirket yurt dışından döviz olarak sermaye getirecek. Getirmiş olduğu bu sermayeyi teşvik belgeli bir yatırımda kullanacak. Bu yurt dışından getirmiş olduğu dövizi iki yıl içerisinde teşvik belgeli yatırımı kapsamında harcarken ara dönemlerde veya ikinci yılın sonunda biliyorsunuz üç ayda bir Vergi Usul Kanunu'na göre işletme varlıkları değerlemeye tabi tutuluyor. Dolayısıyla bu dönemde oluşabilecek kur farkı gelirleri kâr zarar hesabına dâhil edilmeden, mali kârın hesabına dâhil edilmeden bilançonun pasifinde açılacak özel bir hesapta tutulacak, dolayısıyla iki yıl süre zarfında tamamen teşvik belgeli yatırım harcamalarında kullanılan kısım itibarıyla vergi hesaplanmayacak. Ve özel hesapta, özel fonda tutulan bu tutar işletmeden çekilmediği sürece de hiçbir şekilde üzerinden vergi hesaplanmayacak. Ama ikinci yılın sonunda, herhangi bir şekilde kullanılmayan bir kısım kalır ise kalan kısma ilişkin vergi sadece ertelenmiş olacak. Dolayısıyla normalde aynı yıl sonu itibarıyla yapılan kur farkı değerlemesine bağlı vergilemeyi aslında biz ikinci vergileme döneminin sonuna ertelemiş oluyoruz. Bu da özellikle yeni şirket kuruluşlarında, özellikle yatırım amaçlı yeni şirket kuruluşlarında belirli bir süre içerisinde yurt dışından döviz getirilmesi nedeniyle hiçbir faaliyet olmadığı hâlde neredeyse ana paradan bir aşınmaya neden olacak şekildeki bir vergilemenin önüne de geçilmiş olacak. Bu konuda farklı öneriler var, arkadaşlarla görüştük, özellikle o farklı önerileri de çalışıyoruz. İnşallah haftaya Komisyonda da o önerilerle ilgili de beraber istişare edeceğiz, o düzenlemeleri de yapabiliriz, bunu önemsiyorum, o son derece önemli.

Tasarıda yapmış olduğumuz bir başka düzenleme de organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerine ilişkin. Biliyorsunuz organize sanayi bölgelerinde müteşebbis heyet bütün altyapı yatırımlarını tamamladıktan sonra OSB içerisinde yatırım yapmak isteyenlere arsa tahsisleri yapıyor. Dolayısıyla arsa tahsisleri katma değer vergisinden müstesna. Yine, küçük sanayi sitelerinde biliyorsunuz kooperatifler, belediyeler küçük sanayi sitesinde iş yerlerini yapıyor, iş yerlerinin teslimi KDV'den müstesna. Burada yapmış olduğumuz yenilik şudur: Madem müteşebbis heyet altyapısı yapılmış arsayı teslim ederken KDV almıyor, küçük sanayi sitesinde kooperatif iş yeri tesliminde KDV almıyor ama ne oluyor? Kendisi altyapı yatırımını yaparken müteşebbis heyet veya iş yerini yapan kooperatif bütün yüklendiği KDV üzerinde yük olarak kalıyor. Burada önümüzdeki dönem için yapılacak OSB yatırımlarını ve küçük sanayi sitelerini desteklemek amacıyla şu düzenlemeyi getiriyoruz. Bundan sonra OSB içerisinde müteşebbis heyet tarafından yapılacak altyapı yatırımları sırasında KDV ödenmeden mallar alınacak ve hizmetler alınacak. Dolayısıyla OSB'nin altyapı yatırımlarında KDV yükü kalkmış olacak. Yine, küçük sanayi sitelerinde de iş yerleri yapılırken iş yerlerinin yapımı sırasında KDV ödenmeyecek, KDV istisna olacak, böylelikle küçük sanayi sitelerinin ve organize sanayi bölgelerinin yapım maliyetlerine bu yolla KDV teşviki getirmiş olacağız. Bu da gerçekten... Şunu da ifade edelim, bu Komisyonda son iki yıldır özellikle imalat sanayisi noktasında ve sanayinin geliştirilmesi noktasında ardı ardına çok önemli düzenlemeleri hayata geçirdik. Burada yapmış olduğumuz bu düzenlemeler özellikle orta ve uzun vadede sanayiciliğin ve sanayinin teşvikine önemli katkılar sağlayacak. Birçok noktada maliyetleri düşürdük, birçok noktada prosedürleri azalttık, bürokrasiyi azalttık, birçok noktada da teşvik edici yeni hususları getirdik. Bu son yapmış olduğumuz OSB ve küçük sanayi sitesi düzenlemesi de böyle bir düzenleme olma özelliğini sağlıyor.

Yine, bu tasarı içerisinde yapmış olduğumuz düzenlemelerden bir tanesi, yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretiminin teşvik edilmesi. Biliyorsunuz, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu yapmış olduğu düzenlemelerle... Artık, teknolojinin geldiği nokta çok ileri sınırlara kadar ulaştı yani bir ev sahibi veya bir kiracı evinin çatısına bir kurulum yapıp, bir tesis kurup elektrik üretebiliyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu bu şekilde bir tesis kurulumuna lisans almadan izin verdi. Tabii, normalde böyle bir tesisi kuran vatandaşımız bu tesisi yine EPDK'nın düzenlemelerine göre sisteme satabiliyor, doğrudan doğruya bir satıcı konumuna girebilir. Eğer bir düzenleme yapılmazsa bu durumda vatandaşımızın gelir ve kurumlar vergisi bakımından mükellef olması ve yapmış olduğu teslim üzerinden de KDV hesaplaması gerekiyor. Aynı zamanda bu ne demek? Defter ve belge tutması lazım yani bir mükellef bakımından hangi yükümlülükler geliyorsa bu yükümlülükler geçerli olacak. Burada Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından yapılan bu düzenlemeye paralel olarak bu faaliyeti esnaf muaflığı kapsamına alacak bir düzenleme önerisiyle huzurlarınıza geldik. Burada 10 kilovata kadar elektrik üretim kapasitesi olan tesislerin kurulması neticesinde sisteme verilen elektrik nedeniyle -sadece 10 kilovat kapasiteyle sınırlı olmak üzere- burada vergiden muaf yapıyoruz, vergiden muaf olunca katma değer vergisinden de muaf hâle gelmiş oluyor. Dolayısıyla vatandaşımız evinin çatısına bu tesisi kurup kullanmadığı kadarlık kısmından -çünkü kullandığı kısmını zaten sistemden kendisi doğrudan kullanacak- sisteme satmış olduğu elektrikten dolayı bir vergi mükellefiyeti oluşmayacak, böylelikle de bu sisteme vergi yoluyla bu teşviki vermiş olacağız.

Tasarıda yer alan düzenlemelerden bir tanesi de aslında yerli otomotiv ve ticari araç sektörümüzü yakından ilgilendiriyor, sektörün uzun yıllardıraslında talep ettiği bir konu. Biliyorsunuz, yerli otomotiv ve ticari araç sektörümüz gerçekten gerek üretim kapasitesindeki gelişim gerek ihracatta göstermiş olduğu performansıyla gerçekten Türkiye ekonomisini ileriye taşıyan bir lokomotif konumuna geldi. Sektörün daha da büyümesi ve gelişmesi son derece önemli. Ayrıca bu sektörün, yerli otomotiv ve ticari araç sektörünün haksız rekabetle karşılaşmaması lazım yani ithalat yapan firmalara göre dezavantajlı olmaması lazım.

Biliyorsunuz, otomotiv yani otomobilin üretilip teslimi veya ticari aracın üretip teslimi ile ithalatı özel tüketim vergisine tabi ama aynı zamanda bu otomobilin bünyesine giren bazı tesisatlar var ki onlar da münferit olarak özel tüketim vergisine tabi. Nedir bunlar? İşte, bir arabanın bünyesine giren, kullanılan hoparlör var, radyo var, navigasyoncihazı var, monitör var. Bunlar arabanın içinde olduğu için özel olarak vergilenen aparatlar değil, Özel Tüketim Vergisi Kanunu'muza göre bu aparatlar, bu araçlar kendileri münhasıran ÖTV'ye tabi. Dolayısıyla bizim yerli bir firmamız aracın içerisinde bu aparatları takmak için satın aldığında veya ithal ettiğinde ÖTV ödüyor, sonra aracı üretiyor, kendisi satarken aracın tamamı üzerinden tekrar ÖTV hesaplanıyor. Dolayısıyla aslında daha önce ÖTV ödenen bir aparat üzerinden ikinci defa tekrar ÖTV ödeniyor.

Burada şu düzenlemeyi yapıyoruz: Sadece bu yerli araç üreten firmalar için geçerli çünkü ithalatçılar böyle bir yükle karşı karşıya değiller. Yerli otomobil ve ticari araç üreticileri araçları üretip sattıktan sonra bu aracın bünyesinde olup daha önce ÖTV'sini ödedikleri bu aparatların ÖTV'sini Maliyeden iade olarak geri alacaklar. Dolayısıyla böyle bir yük üzerlerinden alınmış olacak, yaklaşık 100 milyon liralık bir vergiden vazgeçiyoruz ama yerli otomobil ve ticari araç sektörü de ithal araçlara kıyasen maruz kaldığı bir haksız rekabet ve ilave maliyet yükünden de kurtulmuş olacak.

Yine, bu tasarı içerisinde araçlarla ilgili başka düzenlemeler de var. Burada genellikle aslında kamuoyunda "hurda araç teşviki" diye ifade edilen bir düzenlemeyi bu tasarı içerisinde hayata geçirmek istiyoruz. Burada 2019 yılı sonuna kadar olmak üzere 16 yaş ve üzerindeki otomobil, panelvan, minibüs, otobüs, kamyonet ve kamyonları vatandaşımız eğer trafikten sildirirse ve bu trafikten sildirdiği aracını imha merkezlerine teslim ederse-bunun mevzuatı var, usul ve esasları belli- veya yurt dışına ihraç ederse bu şartla ihraç edilen veya imha edilen bu araç karşılığında yeni alacağı aynı cinsten araç için 10 bin liraya kadar ÖTV teşviki getiriyoruz. Burada araç cinslerine göre veya araçların özelliklerine göre bu 10 bin liraya kadar olan ÖTV teşvikini farklılaştırma ve farklı belirleme konusunda da Bakanlar Kuruluna yetki veriyoruz. Dolayısıyla burada özellikle, sanıyorum, 4 milyon 500 binin üzerinde bir araç parkı var, tabii, bu kadarlık bir aracın bu kapsamda yenileneceğini ifade etmek çok abartılı olur ama özellikle, kanaatimce 20 yaş ve üzeri olan hurdaya ayrılma noktasına gelmiş araçlar bakımından son derece teşvik edici bir düzenleme olacağı belli. Bu konuyla ilgili usul ve esasları belirledikten sonra düzenleme hayata geçecek. Özellikle de uygulama aşamasında sistemin suistimal edilmemesi, yanlış kullanılmaması noktasında da ilgili bakanlıklarımızla birlikte gerekli tedbirleri alacağız ve burada özellikle 2018 ve 2019 yıllarında da otomobil yenileme noktasında vatandaşımıza bir imkân sağlamış olacağız.

Biraz önce ifade ettim, bu tasarı içerisinde ihracatçılarımıza teşvikler getiriyoruz. Bunlardan bir tanesi de özel tüketim vergisine ilişkin bir teşviktir. Bu teşvik temeli itibarıyla şudur: Katma Değer Vergisi Kanunu'muzda bir düzenleme var. İmalatçı ihraç kaydıyla ihracatçıya bir malı teslim ederse ihracatçı üç ay içerisinde bu malı ihraç etmek durumunda, ihracat istisnasından yararlanmak için ama üç ay içerisinde mal bir şekilde ihraç edilemez ve bu bir mücbir sebepten kaynaklanırsa Maliye Bakanlığı ilave olarak üç aylık bir süreyi verebiliyor. Katma değer vergisinde böyle bir müessese var fakat hâlihazırdaki Özel Tüketim Vergisi Kanunu'nda aynı düzenleme yok. Aslında ihraç kayıtlı imalatçılar tarafından teslim edilen bir kısım ihraç edilecek mal üzerinde de iade edilmesi gereken ÖTV var. Dolayısıyla burada da aynen katma değer vergisinde olduğu gibi, imalatçı ihracatçılarımıza bir teşvik edici unsur getiriyoruz. Herhangi bir şekilde üç ay içerisinde mal ihraç edilemezse mücbir sebep olmak kaydıyla Maliye Bakanlığı üç aya kadar ek süre verebilecek. Böylelikle ihracatçılarımız cezalı bir tarhiyatla da karşılaşmamış olacaklar.

Yine, ihracatçılarımıza dönük olmak üzere ihracatçılar birliklerine yapmış oldukları aidat ödemeleriyle ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Biliyorsunuz, ihracatçı birliklerimiz üyelerinden "nispi aidat", "başlangıç aidatı" şeklinde değişik adlarla aidatlar alıyorlar. Mal ihracatçılarımız var, hizmet ihracatçılarımız var. Burada İhracatçılar Meclisinin de bu konuda olumlu talebi olduğunu biliyorum. Yapılan düzenleme şudur: Bugün mal ihraç eden birliklere üye ihracatçılar yıllık hasılatlarının belli bir oranında birliklere aidat ödüyorlar. Mevcut kanunda bu aidatın bir alt sınırı var. Bir oda istese bile alt sınırın altına inemiyor, asgari bir aidat almak zorunda, binde 2. Bir üst sınırı var aidatın, bir de alt sınırı var. Burada özellikle bazı ihracatçı birliklerinde alt sınırı daha da aşağı çekmek suretiyle ihracatçıların üzerindeki aidat yükü azaltılmak isteniyor. Dolayısıyla maddeyle getirilen düzenlemede mal ihracatında hasılat üzerinden öngörülen asgari nispi aidat oranı kaldırılmak suretiyle aidatların daha da aşağıya çekilmesine imkân sağlanıyor.

Bir de hizmet ihracatı yapanlar tarafından hizmet ihracatı birliklerine yapılan aidat ödemeleri var. Şu anda, genel kural, hasılat üzerinden bir aidat ödenmesi. Hâlbuki hizmet ihracatında -biliyorsunuz- son derece düşük kâr marjlarıyla ihracat yapılıyor veya hasılat tek başına aslında aidatın bir ölçüsü olacak durumda değil. Burada da yapılan düzenlemede hizmet ihracatına mahsus olmak üzere nispi aidat uygulaması kaldırılıyor, maktu aidata geçiliyor. Burada da aylık asgari ücretin brüt tutarı ile en fazla 5 katı tutarı arasında bir rakam belirleniyor. Bu, özellikle çok yüksek hasılat yapıp düşük kârla çalışan hizmet ihracatçıları bakımından yüksek aidat yükümlülüklerinden kurtulmasına imkân sağlıyor.

Bu tasarıda -ifade ettim- istihdamı destekleyen çok sayıda düzenlemeler var, bu da son derece önemli. Bu noktada aslında yıllardır konuştuğumuz bir konu var: Kadın istihdamı noktasında teşvik edici olmak üzere genellikle kreş desteği olarak ifade edilen bir talep var. Nedir bu? Bir kadın çalışanımız çocuğunu eğer bir kreşe gönderirse ve işveren de kendisine çocuğunu kreşe gönderdiği için bir ücret öderse bu ücretin veya bu ödemenin bir kısmının veya tamamının, eğer o limitler içerisinde kalıyorsa, gelir vergisinde ücret kazancından düşülmesini, istisna edilmesini öngörüyoruz. Yapmış olduğumuz düzenleme önerisinde bir işveren brüt asgari ücretin yüzde 15'ine kadar olmak üzere, bu seneki rakamlar bakımından bakılacak olursa 300 lira civarında; 300 liraya kadar olan bir tutar içerisinde kadın çalışana sağlanan bu kreş desteği ücret gelirinden düşülecek, istisna edilecek. Burada arkadaşlarla yapmış olduğumuz görüşmelerde Bakanlar Kuruluna bir yetki alınmak suretiyle bu oranı yüzde 50'ye kadar çıkarma konusunda da bir düzenleme yapmak istiyoruz. Bu konuda da -sanıyorum- önerge vereceğiz ve o konudaki talebi de yukarıya çekmiş olacağız. Burada özellikle kadın istihdamına destek olan son derece önemli bir düzenleme. Bu düzenlemenin özellikle önümüzdeki dönemde küçük çocuğu olan kadın çalışanlarımız açısından büyük bir imkânın da önünü açacağını söyleyebilirim.

Yine istihdam piyasalarıyla ilgili olan bir konu da asgari ücretin vergi dilimi artışından etkilenmemesinin sağlanması. Hatırlarsanız, asgari ücretle gelir elde eden ama yılın özellikle son aylarında elde edilen gelirin yükselmesi nedeniyle yüzde 20 oranında vergi tarifesine girilmesi nedeniyle arka arkaya iki yıl geçici düzenleme yaptık. Burada kalıcı bir düzenleme önerisi getiriyoruz. Artık kalıcı bir şekilde asgari geçim indirimi uygulaması üzerinden asgari ücretle gelir elde eden kişilerin yılbaşında bekâr asgari ücretli için açıklanan rakamın altına hiçbir şekilde gelirlerinin düşmemesini sağlayacak bir düzenlemeyi hayata geçiriyoruz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dokuz ay mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yine, burada hem çalışanlarımıza hem de işverenlere getirmiş olduğumuz bir asgari ücret desteği düzenlemesi vardı. Aslında ilk defa bunu 2016'da yaptık, 2017 yılında yaptık, 2018 yılında esasen öngörmemiştik ama daha sonra gelen talepleri dikkate alarak burada bir düzenleme yapıyoruz. 2018 yılında da asgari ücret desteği uygulamasına devam ediyoruz. 100 lira olarak uygulama devam edecek, yaklaşık 11 milyon 800 bin çalışanımız da bu asgari ücret desteğinden yararlanacak. Burada yaklaşık olarak 900 milyar lira civarında da bir kamusal maliyet oluşacak.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Dokuz ay...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 2020 yılı sonuna kadar işe alımlara ilişkin de önemli teşvikler getiriyoruz Sayın Paylan, gerçekten önemli, burayı dinlemek lazım. Bu konu, özellikle önümüzdeki üç yılda yani 2018'de, 2019'da ve 2020 yıllarında, özellikle istihdamın artması noktasında Hükûmet olarak son derece teşvik edici düzenlemeler getiriyoruz bu tasarıyla. Umuyorum ki bu düzenlemeler sayesinde zaten artış trendine giren istihdam özellikle önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Bir taraftan işverenlerimizin iş gücü maliyetleri azalırken diğer taraftan çalışanlarımız da hem iş bulacak hem de gelirleri artacak.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Gelirleri artmayacak canım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu son derece önemli. Burada birbiriyle ilintili birbirini destekleyen uygulamalar var, kısaca onlardan bahsetmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi, 2017 yılında bir geçici düzenleme yapmıştık. Özellikle 2017 yılında ilk defa işe alınan ve işsiz olan çalışanlarımız bakımından 2017 yılı içerisinde ödenmesi gereken sosyal güvenlik primlerini, gelir vergisini ve damga vergisini devlet olarak biz üstlendik. Dolayısıyla bu düzenleme gerçekten 2017 yılı için istihdamın artırılmasına çok katkı sağladı. Hatırlarsanız, istihdam rakamları 1,4 milyon seviyesine kadar geldi. Biz bu düzenlemeyi önümüzdeki üç yıl için yapma noktasında bir madde önerisi getirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız bu hususu esasen kamuoyuyla paylaştı. İşverenlerimiz tarafından ve çalışanlarımız tarafından da büyük bir memnuniyetle karşılandı. İnşallah bu düzenlemeyi de hayata geçirdiğimizde önemli bir avantaj olacak. Ne yapıyoruz? 1/1/2018 ila 31/12/2020 tarihleri arasında işe alınan sigortalılar nedeniyle ilave istihdam sağlayan özel sektör işverenleri için on iki ay süreyle gelir vergisi stopajı, damga vergisi ve sosyal güvenlik primi desteği teşviki getiriliyor. Burada özellikle imalat ve bilişim sektöründe faaliyet gösteren iş yerlerinde ilave işe alınacaklar için sosyal güvenlik primi desteğinin artırımlı olarak uygulanması öngörülüyor. Demin de ifade ettim, gerçekten son iki yılda özellikle olmak üzere sürekli imalat sektörüne dönük olmak üzere teşvikler ve kolaylıklar getiriyoruz. Burada dayine sosyal güvenlik prim desteğinde imalat sanayisine ve bilişim sektörüne dönük olmak üzere desteği, istihdam desteklerini artırma olarak uygulayacağız.

Yine bu teşvik unsuru içerisinde normalde on iki ay süreyle sağlamış olduğumuz bu teşvikleri eğer çalışan kadınsa, gençse veya engelliyse bu defa on iki ay değil, on sekiz ay süreyle uygulayacağız. Bu da kadın istihdamını, genç istihdamını ve engelli istihdamını destekleyecek ve burada iş arayan insanlarımıza da ciddi anlamda bir destek sağlayacak.

Geçen sene olmayan, bu sene başlattığımız "Bir Senden, Bir Benden" programı var. Burada da özellikle yine imalat sanayisinde, imalat sektöründe faaliyet gösteren küçük işletmeleri, mikroişletmeleri desteklemek üzere bir teşvik paketi geliştirdik. Burada imalat sektöründe 1 ila 3 çalışanı olan yani çok mikroişletmeler; imalat yapacak, 1 ila 3 çalışanı olacak, işveren ustalık belgesine sahip bir işveren olacak ve bu işveren tarafından 18 ila 25 yaş arasında gençlerimize iş sağlarlar ise bu durumda bu işverenlerimiz çalıştıracakları bu kişiler için -ki 2 kişi olabilir- her işverene burada 2 kişiye kadar bu "Bir Senden, Bir Benden" paketinden yararlanma imkânı sağlıyoruz. Burada bir ay işveren kendisi ücreti ve diğer ödemeleri yapacak, bir ay da devlet olarak biz ücreti, burada prim ve vergi teşviki değil, ücretin kendisini vereceğiz. Dolayısıyla asgari ücret tutarında olmak üzere hem ücret hem gelir vergisi stopajı hem sosyal güvenlik birimi hem de damga vergisi desteği devlet tarafından karşılanmış olacak, bu da son derece önemli.

Burada bazı rakamları da paylaşmakta fayda var, getirdiğimiz desteğin işveren bakımından, çalışan bakımından sağladığı avantajları görmek açısından. Biraz önce ifade ettim, 2018-2020 yılları arısında üç yıl boyunca ilave işe alınacak işçi başına sağlayacağımız destek, her bir çalışan için 883 lira. On iki ay boyunca sağlayacağımız destek tutarı 10.500 lira. Dolayısıyla, bir işverenimiz her işe alacağı kişi için bir yıl boyunca devlete ödemesi gereken 10.596 liralık yükten kurtulmuş olacak. Düşünün, bunu, yani 100 kişi çalıştıran bir iş yerinde bu yaklaşık olarak 1 milyon liralık bir yükün işverenden alınması anlamına geliyor. Burada eğer çalışan imalat sektöründe veya bilişim sektöründe çalışıyorsa, burada destek tutarları 883'ten daha fazla. Rakamları paylaşayım: İmalat ve bilişim sektöründe ilave işçi başına aylık destek tutarı burada 2.151 lira. Yani neredeyse normal diğer sektörlerdeki destek tutarının 3 katı. Dolayısıyla, bakın, imalat sanayisine bu paketin içerisinde makine teçhizat desteği verdik, amortisman desteği verdik, artı, istihdam desteğiyle de burada kişi başına 2.151 lira verdik. Gerçekten, imalat sanayisine bu paket içerisinde son derece önemli teşvikleri de sağlamış olduk. Bu durumda imalat ve bilişim sektöründe ilave işçi başına yıllık destek tutarı 25.817 liraya kadar çıkıyor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Bakan, bu teşvikler işler çok iyi de ondan mı, yoksa işler çok kötü de ondan mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bakın, imalat sanayisine yıllık sağladığımız destek tutarı Sayın Çam, 25.817 lira. Dolayısıyla, bu da son derece önemli.

MUSA ÇAM (İzmir) - İşler çok kıyak da ondan mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Peki, kadın, genç ve engelli desteğini de ifade etmek gerekirse...

BAŞKAN - Yani desteklere karşı mısınız Sayın Çam?

MUSA ÇAM (İzmir) - Değilim ama bu kadar...

BAŞKAN - Ha, o zaman mesele yok.

Sayın Bakan, buyurun devam edin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...sağlamış olduğumuz destek miktarı Sayın Başkan, yaklaşık 15.894 lira. Yani on sekiz ay boyunca bir kadın çalışanımız, bir genç çalışanımız ve engelli için on sekiz aylık süreç içerisinde devlet işveren üzerindeki 15.894 liralık yükü alıyor. Dolayısıyla, bu da son derece önemli bir destek.

Biraz önce söyledim, genç işçi çalıştıran küçük imalatçı işletmelerde ise, "Bir Senden, Bir Benden" programında sağladığımız destek tutarı, ücret dâhil olmak üzere, 2.486 lira. Dolayısıyla, "Bir Senden, Bir Benden" programına başvuran bir imalatçı esnafımız iki ayda bir cebinden çıkaracağı, işletmenin kasasından çıkaracağı 2.486 liradan kurtulmuş olacak. Burada altı ayda bu işletmemizin yararlanacağı destek tutarı da 14.917 lira olacak. Bunlar, gerçekten önümüzdeki süreçte imalat sanayisinde ve diğer tüm sektörlerde yayılı bir şekilde istihdama çok ciddi anlamda katkılar sağlayacak.

Hayırlı, uğurlu olsun. Gerçekten ekonomide çarklar dönüyor. Bizim burada gayretimiz, dönen çarkların daha da hızlanması, ekonomimizdeki bu büyüme ivmesinin devam etmesi.

Geçen sene felaket tellallığı yapanlar, bugün biz bu düzenlemeleri getirdik diye, sanki ekonomide bir sorun varmış gibi bir ifade kullanıyorlar veya bir argüman geliştiriyorlar, bunların hiçbirisi de geçerli değil. Gerçekten, Türkiye ekonomisi çok güçlü bir şekilde, çok güçlü bir şekilde büyüme hikâyesine devam ediyor.

MUSA ÇAM (İzmir) - Adresin sahibi ben miyim, bu söylediklerinizin?

BAŞKAN - Sayın Bakan, toparlamanızı rica edeceğim.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Evet, Sayın Başkanım, 2017 yılı sonunda biliyorsunuz, normalde orta vadeli programda öngördüğümüz bütçe açığı 61 milyar lira olmasına rağmen, gerçekleşen bütçe açığımız da tam da bütçe hedefiyle 47 milyar lira civarında kaldı. Bu sayede kamu borcunun millî gelire oranı da aynen 2016 sonundaki oranda yani yüzde 28 seviyesinde kaldı. Bir taraftan ekonomimiz büyüyor bir taraftan da ekonomimizin damarlarına kan verecek takatte ve güçte bir bütçeye de sahibiz, onu da herkesin bilmesinde fayda var. Burada, artık 2017'nin başındaki koşullar değil, 2018'in, 2019'un ve 2020'nin gelişen ve büyüyen Türkiye ekonomisinin koşulları var.

Burada tasarıda, tasarrufu desteklemek amacıyla da düzenlemeler getiriyoruz. Bunları kısa kısa sizlerle paylaşayım. Konut hesabı uygulamamız var. Burada istediğimiz noktada olmadığımızı söyleyebilirim. Burada katkıları artırıyoruz, devlet katkısı tutarını 15 bin liradan 20 bin liraya, devlet katkısı oranını da yüzde 20'den 25'e çıkarıyoruz. Bir de bu program kapsamında alınacak konutlarda tapu harcını Bakanlar Kurulu kararıyla sıfıra kadar indirme imkânı elde ediyoruz.

Yine bireysel emeklilik sistemindeki cayma süresinin Bakanlar Kurulu kararıyla 3 katına kadar artırılmasına imkân sağlıyoruz.

Çeyiz hesabı uygulaması var. Burada da devletin vermiş olduğu destek tutarlarını ve oranlarını artırıyoruz.

Tasarı içerisinde iş yapma kolaylığına dönük olmak üzere düzenlemeler var. Ara buluculukta işlem maliyetlerini düşürmek için nispi harç değil, maktu harç alımı uygulamasını getiriyoruz. Bozulan veya son kullanma tarihi dolan mallarda, değer tespit işlemlerinde bürokrasiyi kaldırıyoruz, standartlar getiriyoruz. Kamu kurumları arasında bilgi paylaşımıyla ilgili düzenlemeleri tabii disipline edilecek şekilde belirliyoruz.

Enerji ve madencilik sektörüne ilişkin olmak üzere tasarıda önemli düzenlemeler var. Özellikle ruhsatsız, kaçak maden sahalarını işletenlere hürriyeti bağlayıcı ceza getirilmesi noktasında maddeler olacak. Burada redevans işi yapan işletmelere dönük olmak üzere bir destek mekanizması öngörüyoruz. Özellikle LNG piyasasında ilgili kuruluşların spot piyasadan LNG satın alması noktasındaki düzenlemeler noktasında kolaylıklar getiriyoruz.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali Projesi'yle, Japonya Hükûmetiyle yapılan, anlaşma çerçevesinde yapılacak nükleer güç santrali projesiyle ilgili bizim süper teşvik olarak adlandırdığımız teşviklerden yararlanmasına imkân sağlıyoruz.

Bir de bu ulusal güvenlik stokuyla ilgili stok tutma sorumluluğunu, yükümlülüğünü piyasa payı yüzde 2'nin altında olan petrol piyasasındaki işletmeler açısından kaldırmak suretiyle üzerlerindeki yükü kaldırıyoruz. Bunların tabii hepsini Komisyonda teker teker çalışacağız.

Özellikle kamu kurumlarının enerji verimliliğinin artırılması, enerji maliyetlerinin düşürülmesi noktasında Enerji Performans Sözleşmesi uygulamasını hayata geçirecek şekilde yasal düzenleme önerileri getiriyoruz.

Yine baraj etrafında kalan koruma alanlarındaki yerlerin kamulaştırılması konusundaki kamulaştırma taleplerinin değerlendirilmesi veya yargılama sürecine ilişkin düzenlemeleri de yapıyoruz.

Tabii bu tasarı içerisinde Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığının vergi mükellefleriyle zaman zaman karşılaşmış olduğu ve ihtilaf doğuran bir kısım hususlarla ilgili de tereddütleri gideren, uygulamaya açıklık getiren düzenlemeler de yapıyoruz. Özellikle iş sözleşmelerinden kaynaklanan iş sonu tazminatının kıdem tazminatı gibi değerlendirilmesi ve kıdem tazminatına isabet eden kısmının vergiden istisna tutulması konusuna açıklık getiriyoruz.

Bir de burada özellikle minibüsçü esnafımızı sevindiren bir düzenleme yapıyoruz. Aslında Karayolları Trafik Kanunu'nda muhtemelen üç veya dört yıl önce yapılan bir düzenlemeyle minibüs ve otobüs tarifleri değiştirilmişti ama Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'nda bunun uyarlaması yapılmadığı için, aslında Karayolları Trafik Kanunu'na göre minibüs sayılan ama Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanunu'na göre otobüs değerlendirildiği için daha yüksek motorlu taşıtlar vergisi ödeyen minibüsçü esnafımız, bu yapılan değişiklikle gelecek yıldan itibaren yeni düzenlemeleri daha düşük motorlu taşıtlar vergisi ödeme imkânına da kavuşmuş olacak.

Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'da önemli bir değişiklik yapıyoruz. Zaman zaman vergi idaresi alacaklarını tahsil etmek amacıyla gayrimenkullere, menkul mallara haciz koyabiliyor. Haciz konulan bu malların normalde ödeme yapılmamışsa idare tarafından ihale suretiyle satılması gerekir. Ama zaman zaman mükelleflerimiz bu taşınır veya taşınmaz varlıkların kendileri tarafından tasarruf edilirse amme alacağının ödenebileceği noktasında talepte bulunabiliyorlar. Burada yapmış olduğumuz düzenlemeyle taşınmazın veya taşınırın değerinin yüzde 10 daha fazlasıyla bir ödemenin yapılması koşuluyla taşınmazın veya taşınırın üç ay süreyle olmak üzere tasarruf hakkının sahibine verilmesine dönük düzenlemeler yapıyoruz.

Yine, çalışma hayatımızı kolaylaştıran önemli düzenlemeleri de bu tasarıyla hayata geçireceğiz. Özellikle genç istihdamı desteklemek üzere gençler için sigortalı işe giriş bildirgesinin çalışmaya başlamadan önce değil, çalışılan günde verilmesi uygulamasını getiriyoruz. Çalışmaya başlayan yetim öğrenci çocukların yetim aylıklarının kesilmemesini öngörüyoruz. Ay içerisinde otuz günden az çalışılan günler için belge verme, bilgi verme sorumluluklarına ilişkin yükümlülükleri azaltıyoruz, bürokrasiyi azaltıyoruz. Prim teşviklerinden, Sosyal Güvenlik Kurumunun veya Çalışma Bakanlığının getirmiş olduğu çalışma hayatına ilişkin teşviklerden yararlanmada hak düşürücü süreye ilişkin bir belirleme yapıyoruz. Özelikle Sosyal Güvenlik Kurumuna hizmet sunan hizmet sunucularının istihdam teşviklerinden diğer işletmeler gibi de yararlanmasının önünü açıyoruz. Özellikle 2003 ila 2014 yılları arasında kömür ve linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalıların yakınlarından bir kişinin kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilmelerinin önünü açıyoruz. Konut kapıcılığı, iş yeri işverenlerinin kolay işverenlik sisteminden yararlanmasına da imkân sağlıyoruz.

Burada kamu taşınmazlarına ilişkin bazı düzenlemelerimiz var. Aynen genel bütçeli idarelerde olduğu gibi, özel bütçeli idarelerin de ecrimisil alabilmelerinin önünü açıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Bakan...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Çok az kaldı Sayın Başkan. Çok önemli düzenlemeler.

BAŞKAN - Vaktim de benim çok az kaldı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yani bugün toplum bu düzenlemeleri bekliyor, toplum bunları öğrenmek istiyor, bilmek istiyor. Bu konuda da ben toplumun bu talebini karşılamak amacıyla hızlı bir şekilde bunları sizlerle paylaşıyorum.

Yine, özellikle tarımsal amaçlı kooperatif yapan tarımsal üretim kooperatiflerinin bu ihtiyaçlarının hazine taşınmazları yoluyla karşılanması noktasında teşvik edici şekilde düşük fiyatla onlara arazi satışının da önünü açıyoruz.

Sosyal amaçlı çok sayıda düzenlememiz var. Bunlar da son derece önemli. Terör eylemlerinin ortaya çıkarılması, etkilerinin azaltılması ve bertaraf edilmesi noktasında şehit olan, canını kaybedenlerin yakınlarının istihdam hakkını 2'ye çıkarıyoruz. Koruma ve bakım altında olan çocuklarımızın kamuda istihdamını kolaylaştıran, onların lehine önemli düzenlemeler yapıyoruz.

Amatör sporun teşvikine ilişkin son derece önemli düzenlemeler yapıyoruz. Amatör sporun teşvik edilmesi hepimizin ortak sorumluluğu. Yani Türkiye'de sporun gelişmesi noktasında aslında kalıcı olan temel ihtiyaç, altyapının geliştirilmesi ve desteklenmesi. Burada aslında kaynak bizatihi spor kulüplerimizin kendi sporcuları üzerinden hesaplanan vergilerin onlara iade edilmesi suretiyle...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, bu Spor Bakanlığının sorumluluğu Sayın Bakan, vergiyle ne alakası var, Spor Bakanlığının sorumluluğu.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, vergi hayatın her tarafında var.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ya, yapmayın ya.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Vergi alınırken de verilirken de ekonomide, sosyal hayatta etkiler meydana getirir.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Spor Bakanlığına verin kaynağı, yapsın.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu açıdan bu son derece önemli bir düzenleme. Biz sporu teşvik etmek istiyoruz. Sporu teşvik etmenin başlangıç noktası da amatör sporun teşvikidir. Amatör sporun bütün branşlarının son derece önemli olan bu teşviklerinin desteklenmesini ve...

BAŞKAN - Sayın Paylan'ın sporla arası iyi değil, öyle anlaşılıyor.

KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Bakanım, okullarda beden eğitimi, resim, müzik derslerinin ders sayısını da beraberinde artırmamız lazım.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İnşallah, onu da beraber yapacağız, beraber yapacağız.

Evet, burada kamudaki bilişim personelinin istihdamına ilişkin bir düzenleme yapıyoruz. Millî Eğitim Bakanlığında ek derste çalışan öğretmenlere dönük olmak üzere...

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Bu ÇAYKUR Genel Müdürüne ne diyeceksiniz Sayın Bakan? "Kadın sporculara destek vermeyeceğim." demiş de. ÇAYKUR Genel Müdürlüğüyle ilgili bir beyanınız var mı?

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, internette dolaşan haberler üzerinden siyaset yapacak hâlimiz yok.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Ya internette değil, kendisi beyanını ortaya koyuyor, ne interneti?

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yalanlanmadı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, ne yapalım yani? Siz duymak istediğinizi duyuyorsunuz.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Görevden alın.

BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) - Sadece görüşünüzü sorduk.

BAŞKAN - Arkadaşlar, böyle bir müzakere usulü yok, lütfen...

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, Özelleştirme Kanunu'nda değişiklikler yapıyoruz. Özelleştirmenin amaçları arasına kamu geliri elde etmeyi ekliyoruz. Diğer bir ekleme var ama onu önergeyle değiştireceğiz. Özelleştirme Kanunu'nda yapmak istediğimiz tek değişiklik sadece kamu gelirlerinin elde edilmesiyle sınırlı olmak üzere olacak.

Bu arada, arkadaşlar, Özelleştirme İdaresinin gelinen noktada kadrolarının daraltılması, birimlerinin birleştirilmesi şeklinde bir önerimiz var. Yani burada başkan yardımcısı sayısını azaltıyoruz, daireleri birleştiriyoruz.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kalmadı, bakanlık binası kalmadı.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Kalmadı, satılacak bir şey kalmadı.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Arkadaşlar, idarenin ihtiyaçları... Arkadaşlar, özelleştirme uygulamaları noktasında gerçekten ekonomiye değer katan çok önemli özelleştirmeleri yaptık, bundan sonra da yapmaya devam edeceğiz. Ama idarenin kapasitesinin şu andaki mevcut hâliyle bir miktar daraltılmasının hizmetlerin daha verimli, daha etkin, daha seri şekilde yürütülmesine katkı sağlayacağını düşünüyoruz.

İnternet ortamında sunulan radyo televizyon yayınlarına ilişkin uluslararası uygulamalarla uyumlu, hiçbir şekilde yayın özgürlüğüne zarar getirmeyecek şekilde, disiplinli, kurallı ve kaideli...

GARO PAYLAN (İstanbul) - Yaptıklarınız yapacaklarınızın aynasıdır.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...bir internet yayıncılığının önünü açan, bu konuda herkesin hakkını koruyan -herkesin hakkı var, yayın yapanın hakkı olduğu gibi vatandaşın hakkı da var- bütün herkesin hakkını koruyan, geliştiren...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Tüm dünyada öyle.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - ...ama kurallı ve kaideli, haksız rekabete neden olmayan bir internet yayıncılığını Türkiye'de gelişmesine sebep olacak, imkân verecek bir düzenleme yapıyoruz. Kimse burada olmayan bir şey üzerinden varmış gibi bir söylemle, bir argümanla burada bir felaket tellallığı yapmasın.

GARO PAYLAN (İstanbul) - Ayinesi iştir kişinin.

MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - AK PARTİ hükûmetleri döneminde özgürlükleri her zaman için geliştirdik, geliştirmeye de devam edeceğiz. Burada hep beraber bu düzenlemenin hayata geçmesi noktasında da destek vermeniz gerekiyor.

Sayın Başkanım, bana vermiş olduğunuz süre zarfında bu hususta gerekli bilgilendirmeleri yaptım. Komisyonumuzun bu madde düzenlemelerini en iyi şekilde değerlendirerek, katkı yaparak bir an önce Genel Kurula gelmesi noktasında yoğun bir çaba sarf edeceğini de şimdiden görüyorum.

Şimdiden Sayın Başkanımıza, Komisyon üyelerimize verecekleri katkı ve emekten dolayı yürekten teşekkür ediyorum. İnşallah, bütün milletimizin beklediği, son derece önemli bir yasal düzenlemeyi burada hep beraber Komisyondan geçireceğiz.

Sayın Başkanım, ben teşekkür ediyorum.