BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli konuklar; akademisyen değilim, sizleri keyifle, zevkle dinledim. Güzel bir camianın içindeyiz, değerli bir Başkanımız var, yüzü her zaman gülen bir Bakanımız; vallahi Allah adamı diyebileceğim bir YÖK Başkanımız var, güzel yüzlü, iyi huylu, herkesi dinleyebilen güzel bir Başkanımız var.

Efendim, tabii, bu yasanın en iyi şekilde ülkemize, üniversitelerimize yarar getirecek şekilde yasalaşmasını gönülden arzu ediyorum.

Sayın Müsteşarım, size de geçmiş olsun diyorum, önemli bir şey değil inşallah.

Bu yasa tabii, önemli, eğitim çok önemli. Yüce Yaratıcı insanlara ilk emrini okumak üzerine göndermiştir. Mutlaka üniversitelerimizin eksiği vardır, eğitimimizin eksiği vardır, zaman zaman bunları tartışıyoruz ama buradaki tartışmalar için her birinizi ayrı ayrı tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum, gayet seviyeli, gayet de güzel gidiyor, inşallah devamı da böyle biter diye düşünüyorum.

Tabii, üniversitelerimiz eğitim ve öğretimin, bilginin en üst düzeye çıktığı ve bunun toplumla, bulunduğu şehirle paylaşım yapıldığı öğretim kurumlardır. Ama bu konuda zaman zaman Anadolu'da sıkıntımız var. Ben Giresun Milletvekiliyim, Giresun Üniversitesi yeni kurulan bir üniversite ama üniversitemizin şu ana kadar dâhil olduğu konular üzerinde Giresun'da halkla paylaşabildiği pek şeye şahit olmadım, bunu çok önemsiyorum. Mesela, İstanbul'da bir olay olduğu zaman İstanbul Teknik Üniversitesi -teknik konuda- burada olduğu zaman Orta Doğu Teknik Üniversitesi görüş belirtiyor. İsterim ki ülkemizin çoğunda da bölgelerimizin çoğunda da bu tip üniversitelerimiz en iyi, en güzel şekilde olsun.

Şimdi, akademisyen değilim, bu konuyu pek bilmem, etmem ama tabii, öğretim görevlilerinin çok iyi olması lazım. Bu doçentlikle ilgili teknik arkadaşlarımız, öğretim görevlisi arkadaşlarımız bilgilerini söylediler. Burada eğer ortak akılla birlikte bu işi geçiştirebilirsek samimi söylüyorum, ileride hepimiz bundan fayda mülahaza ederiz. Bu ülke bizim, bu topraklar bizim, millî eğitim bizim camiamız, geleceğimiz millî eğitime bağlı.

Bakın, dün akşam Güney Afrikalı bir genci izledik, Mars'a şey gönderdi, bütün dünya izledi, enteresan bir şey, bu AR-GE çalışmalarının bulduğu bir buluş, elektrikli araba vesaire gönderdi. Bizim de zaman zaman üniversitelerimizi birbiriyle yarıştırmamız lazım. Öğretim görevlilerine en iyi şekilde, en güzel şekilde yani buraya kim layıksa...

Şimdi, sözlü sınavlarda geçmişte şöyle bir şey oluyor -bunu İŞKUR'larda siyaseten söylemiyorum- İŞKUR'da sözlü sınavlarda "Annenin adı ne, babanın adı ne? Geç." İnşallah böyle bir düzenin olmasını sözlü sınavlarda istemem ama bazı teknik konularda da Sayın Ilıcalı Hocamın dediği gibi, sözlü sınavlara da gereksinim olduğunu da tahmin ediyorum.

İngilizceyi, yabancı dili önemsiyorum. Zaman zaman ben dünyanın her tarafını gezdim, şöyle bir olayla karşılaştık, zannediyorum, Hindistan'da: Pasaport kuyruğuna girdik, önümde de doktor arkadaş var, doktor arkadaşa "Nereden geldiniz, kaç gün kalacaksınız?" diye İngilizce soru soruldu. Tabii, basit bir şeydi bu, benim de anlayabileceğim bir soruydu. Doktor arkadaş buna cevap veremeyince -oradaki Türkçe biliyormuş, Türkiye'de çalışmış, bizim de Türk olduğumuzu biliyor- "Ya, adam doktor olmuş, bak, İngilizce bile bilmiyor." diye orada bir sitem etti. Tabii, yabancı dili çok önemsiyorum.

Biraz önce hocalarımızın dediği şekilde makalelerin falan çalındığını -hiç alakam olmamasına rağmen- kopya edildiğini ben de duydum. İnşallah bunun üzerine en iyi şekilde, en güzel şekilde gidilir. Eğitim hırsızlığı en büyük günahtır diye düşünüyorum. Buradaki bizim akademisyen arkadaşlarımızın da bilgilerinin sizlerde biraz bir şeyler uyandırdığını tahmin ediyorum, arzu ediyorum, onların da görüş ve düşünceleriyle ortak akılla birlikte bunu sağlayabilirsek ne mutlu bize diyorum.

Bir şeyler söylemek isterdim ama zaman çok gecikti, çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Teşekkür ederim.