KOMİSYON KONUŞMASI

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Önce Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerinin dikkatine: Tarihe geçecek ve dolayısıyla da gelecekte çok fazla tartışılacak bir konu olması nedeniyle tamamen hukuki bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bu geçsin, sonra bunun sosyal olarak değerlendirilmesiyle ilgili de birkaç şey söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlar, Anayasa'mızın 2'nci maddesi hukuk devletini çok net bir şekilde tanımlar. Bu maddeye göre, hukuk devleti eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendisi bağlı sayan, yargı denetimine açık, Anayasa'nın ve yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri bulunduğunun bilincinde olan bir devlettir yani yasa koyucunun bile bozamayacağı temel hukuk ilkelerinin de bulunduğu bir devlettir hukuk devleti. Hukuk devleti olmanın gereği adaletli hukuk düzeninin kurulması ve bunun sürdürülmesi olup bu bağlamda devlet yönetiminde keyfîliğin değil, hukuk kurallarının egemen olmasıdır asıl olan. Anayasa'nın "Bütçenin hazırlanması ve uygulanması" başlıklı 161'inci maddesinin birinci fıkrası da devletin ve kamu iktisadi teşebbüsleri dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamalarının yıllık bütçelerle yapılacağını belirtmektedir. İkinci fıkra da mali yıl başlangıcı ile merkezî yönetim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolünün kanunla düzenleneceğini hüküm altına almaktadır. Bu hüküm çerçevesinde çıkartılan 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nun bütçe ilkelerini düzenleyen 13'üncü maddesinin (g) bendi "Belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmemesi esastır." hükmünü taşımaktadır. Bütçenin genelliği ilkesi işte bu ilkeden doğmaktadır. Bütçenin genelliği ilkesi ve kamu gelirlerinin belirli bir kamu hizmetine ayrılması "ademitahsis ilkesi" olarak anılmaktadır. Buna göre kamu gelirlerinin tamamı devlet hazinesinde toplanacak, kamu hizmetlerinde öncelik sırasına göre kamu gideri olarak harcanacaktır. Böylece bütçe disiplini ve denetimi daha etkin bir şekilde sağlanacaktır. Kaynakta kesinti suretiyle tahakkuk ettirilen ve tahsil edilen vergilerin yeniden spor kulüplerine kullandırılması -biraz önce söylediğim- Anayasa'nın hem 2 hem de 161'inci maddesiyle taban tabana zıt bir hüküm oluşturmaktadır. Anayasa'nın 161'inci maddesinde öngörülen bütçenin hazırlanması ve uygulanması ilkeleri ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'nda düzenlenen bütçenin genelliği ve ademitahsis ilkelerine net olarak aykırıdır. Bu durumda, kural, Anayasa'nın 2'nci maddesinde belirtilen, hukuk devletinin bir gereği olan kanunilik ilkesine de aykırılık oluşturmaktadır. Bunlarla ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin şimdiye kadar vermiş olduğu sayısız karar bulunmaktadır. Bütçe ile bütçe dışı kurumlar arasında ilişki bizim yasalarımıza göre sadece bütçeden yapılacak transfer ödemeleriyle mümkündür yani yok diye bir olay yok, olabilir, transfer ödemesiyle yapılır. Finansman kaynakları bütçe dışında kullanılamaz, hepsi bütçenin içerisine girer. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını kullanarak önceliklerine verdiği ödenekler çerçevesinde transferlere aktarılan miktarlar da o transferin amacına uygun olarak kullanılır. İlgili kurumlara transfer gideri niteliğindeki ödemeler yine bütçe dışında gerçekleştirilemez. Kaldı ki oradan yapılacak olan bütün harcamaların yine biraz önce sayılarını belirttiğim yasaya uygun bir şekilde yapılması da bir zorunluluktur. Hiçbir şekilde belirli devlet harcamalarına ilişkin yasalara tabi olmayan kurumlara siz devlet harcaması yaptıramazsınız. Bütçe kapsamında yapılması gereken bütün işlemlerin kayıt altına alınması ve ilgili oldukları hesaplar dışında hesaplara kaydedilmemeleri bütçede açıklık ve alenilik ilkesi olarak adlandırılır. Bütçe büyüklükleri bütçede gerçek tutarlarıyla eğer gösterilmez ise bu takdirde bu ilkenin de çiğnendiğini kabul etmek gerekiyor. İşte bütün bu nedenlerle bütçenin birliği ve genelliği ilkeleri ihlal edilerek bütçenin temel gelirlerinden olan gelir vergisi kesintilerinin bütçenin gelir ve harcamalarıyla ilgilendirilmeksizin ret ve iade edilmesi kesinlikle devletin bütçe birliği ilkesine aykırı düştüğü gibi Anayasa'nın 2 ve 160'ncı maddelerine de aykırıdır. Bu Anayasa'ya aykırılık gerekçesi olduğu gibi -ve konuşma sırasında bozulmaması için- okuyarak anlattım.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Plan Bütçe Komisyonunda geldiğimizden beri beş defa bütçe görüşmesi yaptık. Bütün bu görüşmeler sırasında birkaç tane ilkenin üzerinde durduk. Bu ilkelere uyulmadığı zaman da bunları Anayasa Mahkemesine taşıdık. Anayasa Mahkemesi 2015 yılı kararını verdikten sonra bir daha da karar vermedi. Şimdi, hukuk devletinin artık bu kadar zorlandığı bir dönemi yaşıyoruz. 2015 yılında iptal etmiş olduğu maddeler 2016 yılında, daha sonra da azaltılarak 2017, 2018 bütçelerinde de yer aldı. Bunlar ayrı konu ama bütün bunların ötesinde herhangi bir harcamayı, bir bütçe gelirini olduğu gibi ayırıp başka bir kişiye ve kuruma, anonim şirkete kullandırılmasının bu ilkelerle bağdaşabilir bir tarafı yoktur, olması da mümkün değildir zaten. Daha önce konuştuğumuzda bütçenin, daha doğrusu torba tasarının geneli üzerinde yaptığım konuşmada Sayın Bakan daha önce de bu tür düzenlemelerin yapıldığını söyledi. Ben de oturdum, araştırdım, gerçekten böyle şeyler var mıymış diye. Bütçede bu ilkelerin aykırı olan düzenlemeleri her zaman özel hesaplarda ve fonlarda olmuş, zaten bu nedenle Anayasa Mahkemesi ikide bir bu özel hesaplara aktarmanın, özel hesaplarda bu şekilde yapılan harcamaların Anayasa'ya aykırı olduğunu söylemiş. Ancak bütün bunların ötesinde iki tane de benzer bir düzenleme yapılmış bizim şeyimizde, geçmişte. Burada hatırlayan arkadaşımız var mıdır bilmiyorum. Bunlardan bir tanesi TOBB Üniversitesinin kuruluş kanununa konulmuş böyle bir madde, bir tanesi de Bilkent Üniversitesinin, Hacettepe Üniversitesininkine konulmuş 2006 yılında. Bu üniversitelerin kuruluşu sırasında denmiş ki konulan bir maddeyle -nasıl bir mantık, nasıl bir düzenlemedir onu bilemem, hiçbir farkı olmadığı için söylüyorum- üniversitede çalışan bütün ücretlilerin hepsinin ücretlerinden kesilen miktarların hepsi... Burada bir sosyal amaç konulmuş, o üniversiteler, vakıf üniversiteleri kurulurken hani belirli bir sayıda kişiye, yoksul öğrenciye, yetenekli öğrenciye burs vermek zorundalar ya işte bu sayı artırılaraktan orada kullanılır denilmiş. İki üniversite, eşitlik ilkesi çiğnenmiş, üniversiteler arasında ve öğrenciler arasında inanılmaz bir farklılık yaratılmış. Madem böyle bir olgu var, böyle bir ilke var, Türkiye'nin yüzlerce üniversitesi var, oradaki öğrencilerin ne günahı var? Bunlar yapılmış ama işin ilginç yanı, bunlarla ilgili olarak ne doğru dürüst bir tartışma yapılmış ne de Anayasa Mahkemesine gidilmiş. Şimdi, böyle bir olayla geçmişte karşılaştırılan bir olayda yahu ne olmuş acaba, bu insanlar nasıl bunun farkına varmamışlar falan diyerekten aklınızda bir sürü soru işareti gelir. O nedenle de burada vereceğiniz bu konudaki karar da gelecekte aynı şekilde değerlendirilecek, yargılanacak bir karardır.

Spor kulüpleri, Türkiye'deki profesyonelliğin artık ilkesizlik konusunda tavan yaptığı gerçeğini biliyorsunuz. Bir takım sahaya çıkıyor, içinde bir tane ulusal oyuncu yok, hepsini dışarıdan transfer etmişler. 11 futbolcunun 11'inin de yabancı olduğu maçlar izliyorsunuz. Bakıyorsunuz, Türkiye'nin gururu olaraktan dışarıda sizleri temsil eden şeylerin içerisinde tek bir tane... Bunu ırkçılık olarak falan anlamayın, öyle bir şey söylemiyorum, o olmasın, bu olmasın falan filan değil ama bizim bütçemizden kalkıp da böyle desteklerle desteklenecek veya sürekli olarak teşvik edilecek bir spor alanı varsa bu konudaki kuralların falan da olması lazım. Şimdi, buradan kesilen paralar üç aylar itibarıyla onlara aktarılacak. Bütçeye bu hükmü koymadan önce de bunun aktarılması da mümkün değildir, burada önergeden söylüyorum, bu yapılamaz. Yapılmaya başlandı, denetimle ilgili ilkeleri oturup da herkes kamu harcamalarının ne şekilde harcanacağına ilişkin ve denetime ilişkin ilke belirlemez, onun genel ilkeleri vardır. Ve niye oradaki antrenörlere şunlara, bunlara vesairelerde buradan vergi kesintisi suretiyle alınmış olan miktarlarla ödeme yapılsın, niye? Eğer Türkiye amatör sporu desteklemek istiyorsa, ki amatör spor o profesyonel şirketlerin planlayabileceği, sürdürebileceği ve ciddi anlamda spora destek olacağı bir alan değil, olmamış da zaten şimdiye kadar; olmamış, yürümüyor da zaten. Milyonlarca dolar transfer ücreti ödeyerekten transfer edilen insanlarla oradaki şeylerden yapılacak kesintileri ne şekilde kullanacaklarını bilemezsiniz, yaptıramazsınız bunu. Bu devletin bir işlevi ise o takdirde getirilir, buradaki bütçede spor kulüplerine şu ölçeler çerçevesinde yapılacak transfer harcamaları diye bütçeye ödeneğini koyar ve Gençlik ve Spor Bakanlığı da bunu ne şekilde kullanacağını çok net bir şekilde yapılmış olan düzenlemeler ve buradaki kamu hesaplarının denetlenme ilkelerine uygun olarak Sayıştay denetimine tabi olarak kısacası her türlü denetimden geçirerek yapar. Bir anonim şirkete bunu aktardınız, şirket bu, şirket. Hangi ilkeyi neye göre yapacak, neye göre gerçekleştirecek? Herkese göre ölçü farklı, herkesin kullandığı ölçüyü kullanmaya kalksalar zaten spor kulüpleri arasında farklılık olmaz.

Kısacası bu düzenleme devletin özellikle bütçe disiplini konusunda şimdiye kadar sağladığı ve yürütmeye çalıştığı bütün ilkelerin hepsine, kısacası şimdiye kadar örülmüş olan duvarın en alt tuğlasına tekme atmaktır. Ne kadar konuşulursa konuşulsun pek fazla bir şey fark etmeyecek. Büyük bir olasılıkla bu buradan geçecek ama kamuoyunda bu olayın bu kadar sessiz sedasız geçiştirileceğine olanak vermiyorum, bu olmayacak. Genel Kurulda da bu tartışılacak, konuşulacak ve çok daha önemlisi Anayasa Mahkemesine taşınacak ve kamuoyunda, hele Türkiye'nin geçtiği şu badirelerin içerisinde yabancı futbolculara yapılan ödemelerden dolayı onlara 10 milyon doları ödeyip de içerisinden kesileni yatıramayan spor kulüplerine yapılan bu tür aktarmalardan bahsedilecek. 10 milyonu ödüyor, parasını almadan burada kalan bir tane futbolcu var mı? Almadan kalan bir tane milyonlarca dolar hatta dolar üzerinden ücretlerini alan yabancı antrenörlerden kalmayan var mı almadan? Yok, yok ama vergi alınamıyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ceza alır yoksa.

ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) - O nedenle bu olayın sosyal yönünün ötesinde öncelikle şu andaki hukukumuz açısından imkânsızlığını çok net olarak ortaya koymaya çalıştım, takdir Plan Bütçe Komisyonunundur. Amatör sporların geliştirilmesiyle ilgili olarak çabaların hepsini takdirle karşılayacağımızı her zaman söyleyelim ama bu, gerçek anlamıyla sporun gelişmesi konusunun önüne en büyük engellerden birisini oluşturur, bunu da takdirlerinize sunarız.

Teşekkür ederim.