| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının Görüşülmesi (1/914) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .02.2018 |
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Ben de son defa olmak üzere konuyla ilgili açıklama ve değerlendirmelerimi yapmak istiyorum.
Öncelikle, tutanaklara geçmesi bakımından Japonya'yla yapılan anlaşmanın 16/1 ve 16/2 maddelerini tekrar Komisyonumuza okumakta büyük fayda görüyorum:
"Madde 16
Teşvikler
16.1. Proje'nin uygulanabilmesi için, Proje, 2012/3305 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı (tüm ekleri dahil) hükümleri uyarınca tanımlanan Beşinci (5.) Bölge Teşvikleri uyarınca varolan tüm teşviklerden yararlanacaktır.
16.2. Taraflar, Fizibilite Çalışması dönemi boyunca Türkiye Cumhuriyeti'ndeki teşvik rejimine ilişkin ilgili yasal düzenlemeler çerçevesindeki teşvik uygulamalarındaki değişiklikleri tartışacaklardır. Taraflar karşılıklı olarak ek teşvikler üzerinde mutabık kalırlarsa Tarife bu doğrultuda düşürülecektir." Sayın Durmaz, düşürülecektir.
Rusya'yla yapılan anlaşmanın 10'uncu maddesinin 8'inci bendi: "8. Birim fiyat bileşenlerine eskalasyon uygulanmaz. ESA dönemi içinde birim fiyatta artış talep edilmez." Esas önemli olan burası: "İşbu Anlaşma'nın imza tarihinden sonra Türk kanunları ve düzenlemelerindeki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkabilecek maliyetteki değişiklikler, ESA'ya göre TETAŞ tarafından satın alınan elektrik yüzdesi ile orantılı olarak TETAŞ'a yansıtılır."
Şimdi, her iki anlaşmada da ortak olan özellikler var. Bir tanesi, bu anlaşma aslında bütün sürecin kurucu anlaşması. Bütün fizibilite dönemi içerisinde, yatırım dönemi içerisinde ve üretim dönemi içerisinde bütün unsurları anlaşmada baştan öngörmek imkân kabiliyetinde değil. Onun için, anlaşmaların her ikisinde de ilkeler anlaşmalarda ortaya konulmuş, tarafların karşılıklı hak ve menfaatlerine ilişkin temel ilkeler belirlenmiş, ancak "Fizibilite döneminde, yatırım döneminde, üretim döneminde baştaki ilkeler korunmak şartıyla, ortaya çıkabilecek yeni gelişmeler karşısında da hükûmetler meclislerden aldıkları yetki çerçevesinde, başta belirlenen ilkeler korunmak üzere, gerekli değişiklikleri yapabilsin." denmiş. Ama burada, her iki anlaşmada da zaman zaman ülkelerin iç mevzuatına özel referanslar verilmiş. Normalde ilkeler esas olmakla beraber bazen gidilmiş, özel düzenlemeye referans verilmiş. Mesela Japonya anlaşmasında genel bir teşvik sisteminden bahsetmek yerine 2012 yılındaki bir teşvik sistemi içerisindeki özel bir tür olan 5'inci bölge teşvikine referans vermiş. Yani yasa koyucular karşılıklı olarak Türkiye Cumhuriyeti kanunlarıyla ihdas edilen bir iç hukuk düzenlemesini anlaşmaya taşımışlar. Dolayısıyla bunun belirlenmesinden sonra taraflar şunu düşünmüşler... 16/2 o açıdan çok önemli. Tamam, prensip olarak, bugünkü tarih itibarıyla biz 5'inci bölge teşvikine referans verdik ama Türk kanunlarında ileride teşvik mevzuatında farklı yeni teşvik türleri getirilirse, yeni imkânlar getirilirse o zaman taraflar bir araya gelsinler, bunları müzakere etsinler ve burada müzakereler çerçevesinde, yasal düzenlemelerde meydana gelecek değişikliklere göre ek teşvikler verilebilsin. Bakın, 16/2'de diyor ki: "Ek teşvikler..." Yani 5'inci bölge teşvikinden daha iyi olarak verilebilecek her teşvik ek teşviktir. Ama burada, özellikle Japonya anlaşmasında özel olarak 5'inci bölge teşvikine açık referans verildiği için Meclise gelip özel olarak yeniden Meclisten bu iznin alınması gerekir. Aslında Meclisin yasa yapma hakkı bakımından, güçler ayrılığı prensibi bakımından Meclisin özel olarak belirlediği ve kabul ettiği yani "Ben bu şartlarla kabul ederim." dediği bir teşvik unsurundan daha iyi bir teşviki eğer hükûmetler konuşacaksa önce Türkiye Cumhuriyeti kendi teşvik mevzuatında değişiklik yapıyor. Bu aslında teşvik mevzuatının olmazsa olmaz, ayrıştırılamaz bir parçası.
Ve şu anda gelinen noktada Hükûmetimiz bu değişikliği Meclise arz etmiş olacak, Meclis bu teşvikin verilebilmesinin önünü açacak, Japonya zaten teklifte bulunmuş, müzakereler devam edecek. Müzakereler içerisinde, bir kere, ek teşvikin getireceği yük veya fayda ile bunun fiyatlara ne şekilde yansıtılacağı tarafların karşılıklı olarak konuşmaları üzerine, müzakereleri üzerine şekillenecek. Birtakım varsayımlar konulacak. Bugünden siz "stratejik teşvik" demekle hangi teşvik unsurlarından bire bir, ne kadar bir fayda sağladığını da ölçemezsiniz. O zaman ne olacak? Bir formül üretilmeye çalışılacak. "Şu şöyle olursa, formüldeki yeri böyle değişirse bu." denecek.
Onun için Sayın Paylan, baştan itibaren, bugünden, daha fizibilitesi devam eden bir projenin yatırım ve üretim safhasından sonra sosyal güvenlik primi teşviki veriyorsunuz... Sosyal güvenlik primi teşvikinin kaç işçi çalışacağına göre, o andaki üretim sürecindeki aylık dönemsel çalışan sayısına göre, ne olacak, etkisi ve maliyeti değişecek. Dolayısıyla o zaman ne olacak? Bir formül kurmak durumundasınız. Onun için burada getirilen bu düzenlemenin Meclise getirilmesi, Meclisten izin alınması aslında hepimizin Millet Meclisi olarak talep etmesi gereken bir şey.
Rusya anlaşmasına gelince... Çok temel bir ilke konulmuş, denilmiş ki: "Her ne olursa olsun maliyetleri etkileyen bir değişiklik olacaksa otomatikman bu, fiyatlara yansıtılır." Şimdi, burada, maliyetleri azaltıcı bir teşvik getiriyoruz. O zaman otomatikman taraflar -TETAŞ- doğrudan doğruya bu düzenlemeyle birlikte bu tarifedeki indirimi de almış olacak. Bu açıdan, bunun Meclise gelmesi, hepimiz tarafından tartışılması, çekincelerimizi, endişelerimizi, taleplerimizi ifade etmiş olmamız aslında çok daha güçlü bir şey. Bunu her zaman için desteklememiz lazım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu açıdan, toparlayacak olursam, getirilen düzenleme uluslararası anlaşmaların ruhuna, getirdiği temel ilkelere, ortaya koyduğu amaca, sürecin doğasına tamamen uygundur.