KOMİSYON KONUŞMASI

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Türkiye'de çalışma hayatının, maalesef, son on altı yılda mevcut sorunları çözülemediği gibi, mevcut sorunlara da birçok ağır sorunlar eklenmiştir. Bu sorunların en önemlilerinden birisi de ölümlü ve yaralanmalı iş kazalarıdır. Özellikle günümüzde teknolojinin çok da geliştiğini göz önünde tutarsak, yüzde 100'ü önlenebilir ve öngörülebilir olan iş kazaları, maalesef, sonuçları daha da artarak devam etmektedir. Tabii, bu iş kazaları meydana geldikten sonra da aileler bir sosyal travmayla karşı karşıya kalmaktadırlar.

Özü itibarıyla bugün getirilmek istenen bu düzenleme doğru bir düzenlemedir, biz bunun karşısında değiliz, elbette bir sosyal yara hâline gelmiş olan iş kazaları sonrası ailelerin yaşamış oldukları mağduriyetlerin giderilmesi gerekir. Tabii, bu mağduriyetler giderilirken de aile fertlerinden birisine kamuda istihdam olanağı sağlanması da son derece doğru ve yerindedir. Bu, biliyorsunuz, Soma kazasıyla ilk defa uygulandı. Daha önce Taşkömürü Kurumunda çalışan işçilerle ilgili bir yönetmelik vardı, buna benzer bir düzenleme yapıldı ve şimdi bu kapsam genişletilmeye çalışılıyor. Ama bu süre sınırlandırması olması yani 2003 yılından daha geriye götürülmemesi yeni mağduriyetlerin doğmasına yol açacak.

Burada, tabii, Türkiye Cumhuriyeti devleti, Anayasası'nın 2'nci maddesinde tanımlandığı üzere, sosyal bir hukuk devletidir ve 10'uncu maddesinde de eşitlik ilkesi üzerinde durulmaktadır. Yani bu, maden kazalarında yaşamını yitiren işçilerin ailelerinin mağduriyeti giderilecekse burada bir süre sınırlandırması olmaması gerekir diye düşünüyoruz.

Burada, tabii, yine göz önünde tutulması gereken bir başka husus, süre sınırlandırması olmaksızın bu ailelerin yararlandırılmasına geldiğimizde, yaklaşık 700-800 civarında bir mağdur aile daha ortaya çıkacaktır. Yani belki burada o aileler tekrar, yeniden aynı konunun gündeme getirilmesini talep edeceklerdir.

Biz daha önce, biliyorsunuz, bu konuda Sayın Şerafettin Bey'le beraber bir kanun teklifi vermiştik, kabul edilmemişti ama Başbakanımızın Zonguldak'ta vermiş olduğu söz üzerine bu madde geldi. Orada Başbakanımız süre sınırlandırmasından bahsetmedi ve aileler de son derece mutlu oldular, hatta bize de teşekkür etmeleri gerekirken bize teşekkür etmediler, gittiler AK PARTİ'li arkadaşlarımıza teşekkür ettiler ama şimdi derin bir hayal kırıklığı yaşıyorlar.

Yani geçmişten gelen, özellikle bir iki örnek vermek istiyorum: Türk maden tarihinin en trajik olaylarının yaşandığı 1983 yılında Armutçuk'ta 103 madencimiz yaşamını yitirdi, 92 yılında Kozlu'da 263 şehidimiz var, 1990'da Yeni Çeltek'te 68 şehidimiz var, 95'te Sorgun'da 37 şehidimiz var. 263 kişinin öldüğü kazada yaşamını yitirenlerin cenazeleri dahi şu anda alınamadı. Hatta öyle bir mağduriyetleri var ki bu arkadaşlarımızın, tazminatları dahi ödenmedi. Yani bir kaçınılmazlık olduğundan bahsedilerek tazminatları dahi ödenmedi.

Dolayısıyla, bu düzenlemeyle bir mağduriyet giderilmeye çalışılırken eşitlik ilkesi gözetilmemektedir. Bizim talebimiz, madem bizim devletimiz büyük bir devlettir, bütün mağdurların yaralarını sarabilecek güçte olan bir devlettir, dolayısıyla bütün maden şehitlerine bu yasanın süre sınırlandırması olmaksızın uygulanmasını talep ediyoruz.