| Komisyon Adı | : | (10 / 601) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Komisyonun Fransa ve İngiltere'ye yaptığı çalışma ziyaretlerine ilişkin görüşmeler |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .02.2018 |
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Başkanım, teşekkür ederim her şeyden önce.
Bir defa, çok önemli bir Komisyonda görev alıyoruz. Türkiye'nin geçmişine ve geleceğine sahip çıkacak bir komisyon olmasının, bu Komisyonun alabileceği kararların uygulamaya konulması açısından da son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Bir defa, konuya arkadaşlarımızın tamamı bence çok iyi bir şekilde vâkıf oldular. Eksikleri büyük oranda da gördük. Ben, o yapılabilecekler konusunda, bazı kendimce önemli gördüğüm konuları tekrarlamak istiyorum.
Bir defa, bu konuyla ilgili ciddi bir yasa çalışmasına ve ardından bir yönetmelik çalışmasına ihtiyaç var çünkü gördüğümüz kadarıyla yasalarımızda eksiklerimiz ve boşluklar var. Bir defa, bu Komisyonun öncülüğüyle ve desteğiyle bu konuyla ilgili yeni bir yasa çalışmasına ihtiyaç var. Bu birincisi. İkincisi: Bu yasayla beraber ciddi bir koordinasyon merkezine ihtiyaç var. Bu konuda, Kültür Bakanlığının koordinasyonunda, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma gibi kuruluşların kadrolarının yetersiz olduğunu görüyoruz. O kadroları kesinlikle konunun uzmanlarıyla güçlendirilerek devamlı hâle getirmek gerekir. Gerek Jandarmada gerek Emniyetteki birimlerde, gördüğümüz kadarıyla, konunun uzmanlarından ziyade, işte o anda görevli olan kimse onların görevli olması eksiklik olarak görülüyor. Özellikle, kaçakçılığın yoğun olduğu illerde bu konunun uzmanı arkadaşlarımızın görevlendirilmesi lazım, özellikle Emniyette ve Jandarmada diye düşünüyorum.
Diğer taraftan, bu konunun temeli, bir defa kaynak olarak hâlâ bizim yeraltında çok büyük kaynaklarımız var. Bunların devamlı, kaçırılması konusunda bir çalışma yapılıyor. Her taraftar darmadağın edilmiş durumda neredeyse. Aldığımız bilgilere göre, bir tümülüs bir gecede dozerlerle yok ediliyor ve yok ediliyor.
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) - Ya, yeni, televizyonda çıktı ya, adam kazı yaparken öldü.
NEVZAT CEYLAN (Ankara) - Evet, yakalandı.
Dolayısıyla, bizim bu sahalarımızı kesinlikle bir defa zimmetlememiz ve sahiplendirmemiz lazım. Şu anda bizim bütün sahalarımız zimmetli değil ve bu sahaların zimmetli olmamasından dolayı da kaçakçılığın hızlı bir şekilde arttığını görüyoruz. O da nedir? Bir defa, bu sahaları, bütün sahaları, arkeolojik kazı alanlarının olduğu yerleri çok süratli bir şekilde köylümüze, köy tüzel kişiliğine sahiplendirmemiz lazım, muhtarlığa zimmetlememiz lazım buraları. Bunun ben önemli olduğunu görüyorum çünkü dağın başındaki bir yeri ne Jandarma ne de Emniyet güçlerinin koruması mümkün değil. Önce, o köylünün sahip çıkması lazım. Oradan çıkan zenginlik kaynaklarıyla köylünün desteklenmesi lazım, gerek muhtarlığa gerek köy tüzel kişiliğine pay vermek suretiyle o köyün altyapısı, üst yapısı ne yapılacaksa bir cennet hâline getirilmesi lazım orada çıkan envanterle beraber ve bunun teşvik edilmesi lazım bu konuda. Zaten o sağlanırsa, gerek köy tüzel kişiliğine verilecek destek gerek köye verilecek destek gerekse o köyde yakalayan insanlara verilebilecek ihbar tazminatlarının da çok teşvik edici hâle getirilmesi lazım. Yani, bundan sonra yapılabilecek kaçak kazıları önlemenin veya takip etmenin yollarından bir tanesinin bu olduğunu düşünüyorum. Mesela, geçenlerde öğrendim, bu yurt dışındaki müzelerin depolarında hâlâ gün yüzüne çıkmayan binlerce Türkiye'den kaçırılan eserler olduğu biliniyor, çıkaramıyorlar hâlâ. Yani şu anda gördüklerimiz değil, göremediğimiz binlerce eser olduğu biliniyor. Bir taraftan da onun çalışmasının yapılması lazım.
Bir de kaynak ülkeler belli. Yani o kaynak ülkelerle kesinlikle iş birliği yapmak lazım. Ta Çin'den tutun, işte İran, Suriye, Irak, şu an sıkıntılı da olsa Mısır, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerle bu konularda bir iş birliği yapılmasında büyük fayda olduğunu düşünüyorum. Kaynak ülkelere bu konularda hep beraber destek olunursa neticeye varılır diye düşünüyorum.
Bir şey daha görüyoruz, o müzeleri gezdiğimizde gördüğümüz şey şu: Eğer müzelerdeki kaçırılan eserler iade edilsin o müzelerde hiçbir şey kalmaz o ülkeye ait. Ne İngilizlerde doğru dürüst bir kültür varlığı var ne Fransızlarda var, gittiğimiz yerlerde görüyoruz. Giden arkadaşlarımız var, Almanya'da da, diğer yerlerde de aynı şey görülür. Yani bu kaçırdıkları eserler gönderildiği veya iade edildiği takdirde adamların ellerinde bir şey kalmıyor, bunu da bilmemiz lazım.
Tabii, diğer bir konu, müzelerimiz yeterli değil Türkiye'de. Yeni yeni müzeler açılmış olmasına rağmen bazı bölgelerimizde müze eksikliğimiz var. Özellikle Başkent Ankara'da doğru dürüst müzemiz yok. Burası Başkenttir. Bakın, gittiğimiz bütün yerlerde başkentler müzelerle kaplı, onlarca müze var. Ankara'da sayı itibarıyla 52 müze olduğu biliniyor, bunun herhâlde 3-5 tanesi bilinir, çoğumuz da gezmemiştir, diğerleri bilinmez. İşte bugün Koç Müzesi ile Erimtan Müzesine gidilecek. Bunlar yeni müzeler, güzel bir şey, özel müze. Mesela Anadolu Medeniyetleri Müzesi güya Ankara'nın en büyük müzesi, şu anda -o gün gittiğimizde de söylediler- sergilenen eser yüzde 2,5; yüzde 97,5'i depolarda. Çok şiddetli bir şekilde Ankara'da müzeye ihtiyaç var. Ta 1917 yılında Atatürk, Mustafa Kemal, müze yapılması talimatı veriyor Ankara'ya, o günden bugün Ankara'da doğru dürüst müze yok. Etnografya Müzesi inanın bizim Ümitköy'deki bir villadan azcık büyükçe bir yer, Etnografya Müzesi. Burası başkent, Ankara. Teklifimiz şu, ben bunları ilettiğim için tekrar söylüyorum: Mesela, Saraçoğlu Mahallesi var, şu anda neler yapılacağı konuşuluyor, netleşmedi. Saraçoğlu Mahallesi bir müze şehri hâline getirilebilir diye düşünüyorum. Orada 400'e yakın bina var, her biri bir kültür varlığının müzesi hâline getirilebilir veya artık Başbakanlık binası Çankaya Köşkü'ne taşındı, oranın işlevi azalabilir. Başbakanlık binası ve o civardaki eski binalarımız müze hâline getirilebilir. Çünkü yurt dışında görüyoruz ki eski binaların hepsi müze hâline getiriliyor. Ziraat Bankası şu anda İstanbul'a taşındı. Buradaki binanın bir müze hâline getirilmesi lazım, eski tarihî yapı olduğu için söylüyorum. Buna benzer, elimizden çıkmış veya çıkması muhtemel binaların müze hâline getirilmesinde büyük fayda vardır diyorum.
Bizim Komisyonumuzun bir eksiği var, basınla yeterince ilişki kuramadığımızı düşünüyorum. Bu konu, kamuoyunun da çok dikkatini çeken bir konu. Bu basın konusunu bundan sonra biraz daha hızlandırmamız gerekir diye düşünüyorum. Bir basın toplantısı yapılmasında fayda var en azından. Burada yapılabilir veya bizim basın merkezinde yapılabilir, neler yapıldığı anlatılabilir basına ama o da yeterli değil, bence Sayın Başkanımız televizyonlarda bu konuyla ilgili olarak açık oturumlara çıkmak suretiyle neler yapıldığını, bundan sonra neler düşünüldüğünü, Komisyonun neyi hedeflediğini anlatacak, kamuoyunu bilgilendirecek; bu konuda basındaki duyarlılığı artırmamız gerekir. Çünkü bizim, kamuoyu desteği almadan bu konularda neticeye varmamız kolay olmayacak. Görüyoruz basında, bu kaçırılan eserlerle ilgili en ufak konu dahi haber hâline getiriliyor, hem de gazetelerin 1'inci sayfasında haber hâline getiriliyor. Bu, Türk kamuoyunun duyarlılığını gösterir. Biz bu duyarlılığa destek vermek suretiyle Sayın Başkanımızın öncülüğünde basın konusunda... Komisyonun görevinin bitmesiyle değil, bittikten sonra da zaman zaman Sayın Başkanımızın veya diğer arkadaşların bu konuda basında, bu konuyla ilgili çalışmaları kamuoyuna duyurmasında, en azından Komisyon üyelerimizin kendi seçim bölgelerinde anlatmalarında fayda var diye düşünüyorum.
Ben teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.