| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | 298 Sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .02.2018 |
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, kıymetli bürokratlar, kıymetli basın mensuplar; kanun teklifi üzerinde teklif sahibi milletvekili olarak söz aldım. Bu vesileyle, hepinizi hürmetle selamlıyorum.
26 maddelik kanun teklifinde seçim ittifakı, seçim güvenliği ve mahallî idareler seçimlerine yönelik düzenlemeler yer almaktadır. Bu kanun teklifiyle, Türk siyasi hayatında demokratikleşme yönünde önemli bir adım atılmaktadır. Siyasi Partiler Kanunu ve seçim kanunlarında ittifakı yasaklayan hükümler kaldırılmakta, siyasi partilerin ittifak yaparak seçime katılabilmelerinin yasal altyapısı oluşturulmaktadır.
Aslında, ülkemizde siyasi partilerin seçim ittifakı yapmaları yeni bir konu değildir, öteden beri yapılagelmektedir ancak siyasi partilerin ittifak yapmaları kanunen yasak olduğundan siyasi partiler kanuna karşı hile yoluyla ittifak yapmak durumunda kalmışlardır. Türk siyasi hayatında bu yolla yapılan seçim ittifaklarının 5 örneği bulunmaktadır. Bu ittifakların nasıl yapıldığını ve sonuçlarının ne olduğunu hatırlarsak seçim ittifaklarını hukuki bir zemine kavuşturan bu kanun teklifiyle getirilen düzenlemenin önemi ve anlamı daha iyi anlaşılacaktır.
1991 seçimlerinde Refah Partisi çatısı altında ittifak yapan 3 siyasi parti yüzde 16,88 oy almış, toplam 62 milletvekili çıkarmıştır. Refah Partisi 41, Milliyetçi Çalışma Partisi 19 ve Islahatçı Demokrasi Partisi 2 milletvekilliği kazanmıştır. Milliyetçi Çalışma Partisi ve Islahatçı Demokrasi Partisi milletvekilleri seçim sonrası Refah Partisinden ayrılmış, kendi partilerine dönmüştür. Seçmen sayısı itibarıyla çok küçük bir parti olan Islahatçı Demokrasi Partisi bu ittifak yoluyla Meclise girebilmiştir.
Yine, 1991 seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti ile Halkın Emek Partisi SHP çatısı altında ittifak yaparak 88 milletvekili çıkarmıştır. SHP 70, HEP 18 milletvekilliği kazanmıştır. HEP kökenli milletvekilleri daha sonra SHP'den istifa ederek DEP'e geçmiştir.
1995 seçimlerinde ANAP ile Büyük Birlik Partisi ANAP çatısı altında ittifak yapmış ve 132 milletvekili çıkarmıştır. Büyük Birlik Partili 7 milletvekili daha sonra istifa ederek partilerine dönmüştür.
2007 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi ile Demokratik Sol Parti arasında ittifak yapılmış, 13 DSP'li CHP listelerinden seçime girerek milletvekili seçilmiş, seçimden sonra DSP'li milletvekilleri kendi partilerine geçmiştir.
Son olarak, 7 Haziran seçimlerinde Saadet Partisi ile Büyük Birlik Partisi ittifak yapmış, Büyük Birlik Partisi adayları Saadet Partisi listelerinden seçime girmiştir. Bu ittifak yüzde 2,06 oranında oy almış ve milletvekili çıkaramamıştır.
İttifaklar yoluyla küçük partilerin Meclise girmeleri söz konusu olduğu gibi, Meclise giremeyen ittifaklar da siyasi partiler de olmuştur.
Kanuna karşı hile yoluyla yapılan bu ittifaklarda siyasi partilerin adaylarının başka bir siyasi partinin çatısı altında seçime girmesi, o siyasi partilerin genel başkan ve yöneticileri ile adaylarının partilerinden ayrılması, diğer partiye üye olmadıklarından aday gösterilmeleri için kanun gereği yazılı muvafakat vermesi, seçim sonrası siyasi partilerine dönmek için de ya bir hülle partisi kurup asıl partileriyle birleşme kararı alması ya da partilerine dönüş sonrası olağanüstü kongrede genel başkan ve yönetici seçilmesi söz konusu olmuştur. İşte bu kanun teklifiyle 12 Eylül darbe zihniyetinin ürünü olan yasaklar kaldırılmakta, siyasi partilerin özgürlük alanı genişletilmekte, siyaset alanı daha demokratik hâle getirilmektedir. Buna neden karşı çıkıldığını anlamak mümkün değildir. Acaba 12 Eylül darbecilerinin getirdiği yasakların devam etmesi, siyasi partilerin yine kanuna karşı hile yoluyla ittifak yapması mı istenmektedir? Hiçbir parti tarafından bunun savunulacağını sanmıyorum.
Bu kanun teklifi, siyasi partilerin kanuna karşı hile yoluyla değil kurumsal kimlikleriyle ve tüzel kişilikleriyle ittifak yapmalarını düzenlemekte, zaten öteden beri yapılan ittifakların bundan sonra hukuki zeminde yapılmasını amaçlamaktadır. Ayrıca, herhangi bir siyasi partinin lideri veya üyelerinin kendi partilerinden istifa etmeksizin bir başka partinin listelerinden aday olabilmelerine de imkân sağlanmaktadır. Yapılan düzenlemenin özü budur. Ülkemizde yapılmış olan ittifaklar ve özellikle Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi Avrupa ülkelerinde yapılan seçim ittifakı uygulamaları dikkate alınarak bir düzenleme getirilmektedir. Her siyasi partiye aynı şartları öngören ve eşit imkân ve fırsatlar sunan bu kanun teklifiyle siyasi partilerin şeffaf bir ortamda ve hukuki zeminde seçim ittifakı yapabilmelerinin ve seçmene karşı da dürüst ve tutarlı siyasetin önü açılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa'mızın 67'nci maddesinde de yer aldığı üzere vatandaşların kanunda gösterilen şartlara uygun olarak seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı bulunmaktadır. Yine, Anayasa'mızda seçimlerin serbest, eşit, gizli, tek dereceli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre, yargı yönetim ve denetimi altında yapılması amir hükmü yer almaktadır. Söz konusu haklar ve ilkeler ile uygulamada karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak seçimlerin güvenli ve huzurlu bir ortamda gerçekleştirilmesi amacıyla bazı düzenlemeler de yapılmaktadır.
Kanun teklifiyle, seçim güvenliği açısından sorun olabilecek yerlerde seçimlerin serbestliği ve gizli oy ilkeleri gereğince seçmenlerin hiçbir etki ve baskı altında kalmadan seçme haklarını kullanabilmeleri amacıyla o yerdeki sandıkların seçim güvenliğinin sağlanabileceği en yakın seçim bölgelerine taşınması, sandık bölgelerinin ve seçim bölgelerinin birleştirilmesi hususları Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkileri arasına alınmaktadır.
Teklifle cebir, şiddet ve tehditle sandık başı düzenini bozmaya kalkışanların sandık çevresinden uzaklaştırılması için sandık kurulu başkanı ve üyelerinden birinin çağrısının yanı sıra seçmenlerin de şahsen ihbarı üzerine kolluk güçlerinin sandık çevresine gelebilmeleri öngörülmektedir. Kolluk güçleri sandık kurulunun talimatına uymak zorunda oldukları gibi, çağrı veya ihbar sebebi ortadan kalkınca sandık çevresinden ayrılacaklardır.
298 sayılı Kanun sandık kurulu başkanlarının ilçe seçim kurulu başkanınca iyi ün sahibi olmakla tanınmış, okuryazar kimselerden düzenlenecek liste ile siyasi partilerin sandık kurulu asil üyelerinin bildireceği listeden kurayla belirlenmesini öngörmektedir. "İyi ün sahibi olmak" ile "tanınmış kimseler" kavramının soyut niteliği ve uygulamada bu görevi yürütme yeterliliği açısından karşılaşılan sorunlar dikkate alınarak sandık kurulu başkanlarının kamu görevlileri arasından kurayla belirlenmesi düzenlenmektedir. Yine, sandık kurulunun siyasi partilerce bildirilenler dışındaki asıl ve yedek üyesinin aynı şekilde kamu görevlileri arasından kurayla belirlenmesi öngörülmektedir.
Sandık kurulu mührü olmayan zarflar ve oy pusulalarının geçersiz sayılacağına dair kanunda yer alan temel kural korunmaktadır. Bununla birlikte, yetkili seçim kurulları tarafından gönderildiği anlaşılan, ilçe seçim kurulunun mührünü taşıyan ve sandık kurullarının ihmali sonucu mühürlenmeyen Yüksek Seçim Kurulu filigranlı zarfların ve yine sandık kurullarının ihmali sonucu mühürlenmeyen Yüksek Seçim Kurulu filigranlı oy pusulalarının uygulamada olduğu gibi geçerli sayılması düzenlenmektedir. Bu düzenlemede temel dayanak Anayasa olup anayasal hak olan seçme hakkının sandık kurulunun ihmali nedeniyle engellenmemesi, seçmen tercihinin sandığa yansıtılmasının sağlanması amaçlanmaktadır.
Seçmenlerce başka seçim türüne ait oy pusulalarının sehven farklı zarflara konulması veya zarfın atılacağı sandıkların karıştırılması gibi nedenler oyların geçersiz sayılmasına sebep olduğundan uygulamada ortaya çıkan sorunların önüne geçilmesi amacıyla mahallî idare organları seçimlerinde oy pusulalarının tamamının aynı zarfa konulmasına yönelik düzenleme yapılmaktadır. Aynı şekilde, cumhurbaşkanı ve milletvekili seçimlerinde de oy pusulalarının aynı zarfa konulması öngörülmektedir.
Teklifte mevcut uygulamada sedyeyle veya yakınlarının sırtında sandığa getirilen, hastalığı veya engeli nedeniyle yatağa bağımlı vatandaşlarımıza oy kullanmada büyük kolaylık getirilmektedir. Hastalığı veya engeli nedeniyle yatağa bağımlı vatandaşlarca seçme hakkının kullanılmasını teminen seyyar sandık kurulu oluşturulmaktadır. Bu uygulamayla sandık bu vatandaşlarımızın ayağına gelecek, herkesi üzen görüntüler artık yaşanmayacaktır.
Teklifte Anayasa değişikliklerine uygun olarak uyum düzenlemeleri de yer almaktadır. Bir yıl içinde yapılması gereken milletvekilliği genel ve mahallî idareler seçimlerinin birlikte yapılmasını öngören hüküm Anayasa'ya uyum kapsamında yürürlükten kaldırılmaktadır.
Anayasa'ya uyum kapsamında milletvekili olamayacaklarla ilgili "Yükümlü olduğu askerlik hizmetini yapmamış" ibaresi "askerlikle ilişiği olanlar" şeklinde kanunda da değiştirilmektedir.
Mahallî idare organlarına seçilme yaşı 18'e indirilmektedir. Böylece genç nüfusun yerel yönetimlerin karar alma organları ile idaresinde daha fazla temsil edilebilmesinin önü açılmaktadır.
Kanun teklifi ana hatlarıyla bu konularla ilgili düzenlemelerden oluşmaktadır. Maddelerde yine gerekli açıklamaları, gerekçeleri ifade ederiz.
Ben teşekkür ediyor, tekrar Komisyonu saygıyla selamlıyorum.