KOMİSYON KONUŞMASI

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - Şimdi, burada, tabii, ezbere konuşmak istemiyorum. Bu, Ermenek iş kazası, iş cinayeti olduğu zaman bazı araştırmalar yaptım. Aslında, Konya Ermenek TKİ linyit ruhsat sahalarında yapılan etüt ve sondajlamalarına ait jeoloji raporu ve bu, 444 liraya KDV dâhil satılıyor. Biliyorsunuz, bir kitaptır bu, o bölgenin çok ayrıntılı zamanında yapılmış jeolojik çalışmasıdır. Yani, tabii, teknik şeyler bilemiyorum burada ne kadar anlatılır ama orada yaşlı "eosen" dediğimiz oldukça yaşlı marn kireç taşı ve çakıllı karasal serilerden oluşan tabakalar var. Bunun üzerine açılı gelen altmiyosen yani 12 milyon yıllık yaşlı linyit serileri var ve onun üstünde de alttan da tabana doğru kumlu-sitli-killi-linyitli zone var. Dolayısıyla, burada killi-siltli marn ve kalkerler hâkim. Yani, bunlar da, biliyorsunuz, kil, silt, bunlar suda değişik davranışlar sergileyen ve stabilizesini kaybeden kayaş türleridir. Suyla temasta stabilitesini kaybeden ve kopan, akan ve direncini yitiren jeolojik malzemelerdir. Böyle bir yapı var. Şimdi, ben, bu vesileyle... Tabii, orada, aslında, bu kitapta da çok ayrıntılı bilgiler var. Orada, o bölgede 6 milyon tona ulaşan bir rezerv var. Daha önce 3 milyon diye ilan edilmiş ama sonra yapılan sondajlı çalışmalarda ve yoğunluk analizlerinde 6 milyon civarında bir rezerv tespit edilmiş. Burada, aslında, daha önce yapılan çalışmalarda -bu kitapta da ifade edilmiş- 150 kilometrekareyi bulan ve 1/25.000 ölçekli jeolojik haritalar tamamlanmış ve linyit olanakları da araştırılmış. Bu kitabın tarihini tam olarak bilmiyorum ben ama bu bölgenin ayrıntılı ... Sanıyorum 80'li, 85'li yıllarda yapılmış veya daha sonra yayınlanmış bir kitap ve piyasada tüm ilgililere sunuluyor.

Şimdi, ben burada birkaç konuya değinmek istiyorum. Mesleğimle de ilgili olduğu için. Ben bir ara bir basın toplantısı yapmıştım bu kazadan, bu elim sonra. Şimdi, facianın ilk gününde Sayın Bakan "Ocakları dolduran 11 bin ton suyun nereden geldiğini bilemiyoruz." dedi. Bu, önemli bir açıklamadır. Yani, Sayın Bakana bu 11 bin ton suyun nereden geldiği bilgisi verilemedi, verilmedi. Neden verilemedi ya da verilmedi? Ya bilgiyi vermesi gereken TKİ ya da MİGEM bu bilgiye sahip değil, o yüzden Sayın Bakana "11 bin ton su şuradan gelmiştir." diyemedi ya da var ama bir yerlerde, onlar da bilmiyor. Yani, normalde TKİ Orta Doğu Linyitleri Müessese Müdürlüğü ve MİGEM'in arşivinde eski işletme panolarına ait planların mutlaka olması gerekiyor. Bu olmadan yeni işletme ve ocakların üretim ve işletme planları nasıl yapıldı? Bu durumda, Bakanlık ve MİGEM ruhsatları verirken saha planları ve jeolojik etüt raporlarını görmezden mi geldi? Eski ocak bilgileri var da şirket mi umursamadı? Anlaşılıyor ki burada, devletten özel şirkete giden yolda bazı aksamalar var. Tabii, basın yayın organlarında pek duymadık bu sorgulamaları ama Sayın Bakan defalarca ifade etti, dedi ki "Bilgimiz yok, suyun nereden geldiğini bilmiyoruz." Demek ki eski ocaklarla ilgili sizin orada ifade ettiğiniz, eski ocaklarla, işte, 700-800 metre kotta birikme olasılığına dair herhangi bir bilgi ya MİGEM'de yok ya da orayı işletende yok ya da var ciddiye almadılar. Bunun araştırılması lazım. Bu, facianın nedeni, maalesef.

Ayrıca, burada bir şeye daha değinmek istiyorum. Gerçi bana bu kadar söz vermediniz, biliyorum ama kusura bakmayın.

BAŞKAN - Daha henüz soru-cevabı açmadım ama siz söz aldığınız için de kesmek istemedim.

HALUK EYİDOĞAN (İstanbul) - 25 Haziran 2014'te bir rapor var, diyor ki: "Son teftişte ocak genelinde bacalarda yapılan ilerleme ve hazırlık çalışmalarında kontrol sondajları yapılmadığı hususu tespit edilmiştir. Mevzuatımıza göre, yer altı suyunun tehlikeye neden olacağı ocaklarda çalışmakta olan yerler yakınında 25 metreden az olmamak üzere kontrol sondajı yapılır." 25 Haziran 2014, bu, raporda, teftiş raporlarında var. Zaman zaman teftişler geçirmiş bölge ve bu raporlar tutulmuş. Dolayısıyla, tehlike tespit edilmiş ama olası riskler hiç kimsenin umurunda değil. Daha önce de su basması sorunları yaşanmış. Dolayısıyla, orada yemek yenmeseydi bu vatandaşlarımız, bu emekçilerimiz buradan kurtulurdu noktasında tartışma bir şey kazandırmıyor bize.

Ben şunu da söylemek istiyorum ve bitireceğim: Kömür aramada ve işletmede, bakın, aramada ve işletmede yer üstü ve yer altı jeolojik, jeofizik ve jeoteknik araştırmalar eş zamanlı olarak mutlaka yapılmalıdır. Ben, üniversitede mesleğimi icra ederken gerek üniversite olarak, gerek meslek odaları olarak bunları defalarca söyledik. Bunların Maden Kanunu'nda uzun yıllar vazedilmesi zaman aldı, hâlâ bu konuda belirsizlikler vardır. Açılan sondaj kuyularında ve maden ocağı içerisinde jeofizik ölçüler mutlaka alınmalı ve hızla değerlendirilmelidir. Özellikle, Ermenek gibi karmaşık yer altı yapısının, karmaşık jeolojik yapının olduğu yerlerde, killi-siltli alanların olduğu yerlerde jeofizik araştırmalar, jeolojik araştırmalar ve sondajlar hiç ihmal edilmemelidir. Galeri içlerinde 7/24 ultra ses dinleme, kaya deformasyonu izleme, ısı gaz ölçümleri yapılmalı ve üretilen bu veriler güvenlik merkezlerince anlık olarak değerlendirilmelidir.

Teşekkür ediyorum.