MUSTAFA HİLMİ DÜLGER (Kilis) - Sayın Başkan, değerli katılımcılar; teşekkür ediyoruz.

Sayın Savcım, sunumunuz için teşekkürler. Sizin bu konuya özel yani kurumunuzun dışında bir çaba sarf ettiğiniz belli. Belli ki yani kurumunuz sizi buraya göndermiş. Biz de size bu sunumunuzdan dolayı teşekkür ediyoruz.

Ben şunu sormak istiyorum: 2014 yasa değişikliğinden sonra, 2014 yasa değişikliğini milat kabul edersek öncesi ve sonrasıyla mukayese ettiğimizde cezaların artırılmasının suçun işlenmesine olan etkisi nedir, bu konuda bir yorumunuz var mı?

İkincisi, bu hükmün geriye bırakılmasında bir orta yol, yeni bir yol, bir şeyler bulmamız gerektiği konusunda hep birlikte bir görüş birliğine vardık sanıyorum, daha da çok irdelenecek. Cezaların caydırıcılık ilkesi burada olmuyor. Suçu işliyor, içici de olsa, hepimizin hayatında var, az önce sayın vekilimin dediği gibi "Alın çocuğumu içeri. Bu çocuğu benden alın, bir yere koyun, benim gücüm yetmiyor." diyen parçalanmış ailelerin sayısını hepimiz biliyoruz yani hepimize gelmiştir. Böyle bir durumda tedavi ve idari tedbir veya cezai tedbir eş zamanlı uygulansa olmaz mı? Çünkü suçu işleyen yakalanıyor, ertesi gün tekrar karşınızda. İhbar edene cebinde bıçağıyla, falçatasıyla geliyor. Oysa o samimi bir düşünceyle onu tedavi olsun diye ihbar etmiştir, idare ona bir tedbir uygulamıştır ama bir hafta sonra, üç gün sonra karşımızda ki eski Medeni Kanun'da da benzer bir hüküm vardı. Ben bu hükmü uyguladım. Bir bağımlıyı Manisa Ruh ve Sinir Hastalıklarına gönderdim, bir-iki ay sonra çıktı geldi, satırla peşimden dolaştı. Ama önce bir uygulayalım, taşın altına elimizi sokalım, bir orta yol bulalım diye düşünüyorum.

Teşekkür ediyorum.