KOMİSYON KONUŞMASI

TUFAN KÖSE (Çorum) - Şimdi, Sayın Başkan, bu Alt Komisyonda toplantıya katılan kurum temsilcilerinin yaptığı açıklamaya göre "Teklifte geçen 'seçim bölgesi' ifadesinin bir ilin tüm sınırları anlamında kullanılmadığı, "seçim bölgesi" ifadesinin teknik bir ifade olarak 298 sayılı Kanun'da belli bir muhtarlık çevresi olarak tanımladığı..." diye izahat vermişler.

BAŞKAN - Sayın Köse, kusura bakmayın, söze başlamadan önce bir şey ifade edeyim.

Arkadaşlar, süreyi beş dakika olarak belirledik. Konuşmacı arkadaşlarımız süre sınırına tabi değiller ama oradan da kendilerini kontrol edebilirler.

Buyurun.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Deminki konuşmamda da söylemiştim yani böyle 15-16-17 yaşında benim kız çocuğum yok, erkek çocuğum var, onların ergen tavrıyla her konuya kendilerine göre bir açıklama getirmesine benzemiş bu iş.

Şimdi, ben kendi ilimden biliyorum, Çorum'da nüfusu yaklaşık 60 bin olan bir mahalle var, 60 bin. Az önce internetten de baktım nüfusu 100 bine yaklaşan mahalleler var ki birçok ilin, işte, Sinop'tur, Artvin'dir, Bayburt'tur, bunlara benzeyen birçok ilin nüfusundan büyük mahalleler söz konusu. Bu mahalleler içerisinde -yine ben kendi memleketimden söyleyeyim- bir ucundan biri ucu yaklaşık 20 kilometre olan mahalleler var ki büyükşehirlerde, İstanbul'da, Diyarbakır'da veya benzer kentlerde daha büyük mahalleler de vardır. Alt komisyondaki bu gerekçenin herhangi bir mantıki açıklamasını ben bir hukukçu olarak göremedim, bilemedim.

Tabii, Sayın Levent Gök de bir kısım açıklamalar yaptı bununla ilgili "Seçim güvenliğini sağlayamıyor mu devlet?" diye. Seçim güvenliğini sağlarız biz, Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlet. Bence oradaki mantık seçim güvenliğinden ziyade yıllardır birçok şikâyete konu olan, onlarca itiraza konu olan taşıma seçmenin yahut da o bölgede oturmayan seçmenlerin oraya kaydedilerek olmayan fiktif seçmen yaratılmasıyla ilgili bir durum söz konusu. Bu zamana kadar seçmenler kendi sandıklarındaki kişileri görebilmekte ve binalarında oturanlarla bir dostluk, arkadaşlıkları yoksa bile en azından göz aşinasıyla sandıkta oy kullananların o sandığın kayıtlı üyesi olduğunu bilebilmekteydi ama şimdi bu şekilde yapılacak düzenlemeyle... Ki büyük ihtimalle geçecek, görünen şekli de böyle, Milliyetçi Hareket Partisi de bu konuda iş birliği hâlinde. Burada insanlar "Sayın Parsak... Sayın Parsak..." derken sadece Milliyetçi Hareket Partisinin buradaki temsilcisi o olduğu için "Sayın Parsak..." diyorlar yoksa Sayın Parsak'ın ismi kastedilmiyor, işin esasında Milliyetçi Hareket Partisine ve Milliyetçi Hareket Partisinin tabanına sesleniliyor burada bunlar konuşulurken. Başından beri yapılan şey şu, az evvel yine bir arkadaşımız çok güzel söyledi: Oy artırmadan milletvekilliği sayısını artırmaya dönük bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Yani aynı binada ikamet eden seçmenlerin hangi yönde oy kullandığının tespit edilmesinin önüne geçmek de hiçbir mantıki izahı olmayan bir gerekçe. İşin doğrusu, bu kanunun asıl gerekçesinin, ana gerekçesi de dâhil olmak üzere, madde gerekçelerinin hiçbirisinin hayatın doğal akışına uymadığını biz de biliyoruz, Adalet ve Kalkınma Partisinin temsilcileri de biliyor, Milliyetçi Hareket Partisinin temsilcileri de biliyor.

Az evvel yine bir arkadaşımız bu yasa "MHP'yi kurtarma yasası." dedi. Bana göre MHP'yi kurtarma yasası değil, MHP'yi esir alma yasası. MHP Cumhurbaşkanlığı seçiminde AKP'nin göstereceği adaya ki büyük ihtimalle mevcut Cumhurbaşkanı olacaktır, mevcut Cumhurbaşkanına yüzde 1, 2, 3, 5 ne destek verebilirse versin kastıyla MHP'nin de baraj sorunu ortadan kaldırıyor. "Win-win" hem MHP hem AKP kazanıyor ama maalesef Türkiye Cumhuriyeti'nde yaşayan 80 milyon insanın bu işten ve yaklaşık yüz elli yıllık bir geleneği olan Türk demokrasinin de bu işten herhangi bir kârı olmayacak. Biz demokrasimizi derinleştirelim, demokrasimizi genişletelim, çoğulcu demokrasiyi ülkemizde hâkim kılalım derken attığımız her adımla yüz elli yıllık demokrasi geleneğimizi, yaklaşık yetmiş yıllık çok partili yaşamımızı... Ki bazı arkadaşlar her ağzımızı açtığımızda tek parti dönemine atıfta bulunuyorlar, tek parti döneminden bu zamana kadar bile yaklaşık yetmiş yıl geçmiş. Bu yasa demokrasimizi derinleştirmez arkadaşlar, bu yasa ülkemizin geleceğine hayır getirmez. Bana göre hemen Komisyondan geri çekilmesi gerekmektedir.

Teşekkür ediyorum.