KOMİSYON KONUŞMASI

TUFAN KÖSE (Çorum) - Teşekkür ediyorum.

Şimdi, hepimiz hatırlıyoruz, çok daha önceden bu yöntem uygulanıyordu. Kamu kurumunda çalışan personelin arasından ilçe seçim kurulları belli bir tecrübe ve liyakat çerçevesinde sandık başkanlarını ve sandık başkan yardımcılarını seçiyordu. Yine bu iktidar döneminde bir değişiklik yapıldı ve sandık kurulu başkanlarının siyasi partilerin önereceği isimler üzerinden de seçilmesi öngörüldü. Bu sistemin doğru yönleri vardı, iyi yönleri vardı; iyi işlemeyen, doğru olmayan yönleri de vardı. İşte, doğru olmayan yönü neydi? Genelde siyasi partilerin gösterdiği insanlar, seçim işlerinde tecrübesi olmayan, bilgisi, birikimi yeterli olmayan -bir kısım insan için söylüyorum, tamamı için söylemek mümkün değil- insanlardan seçiliyordu. Bu, doğru olmayan yönüydü ama demokrasilerin olmazsa olmazı siyasi partiler olduğuna göre, siyasi partilerin öngördüğü adayların da sandık kurulu başkanı olması bir anlamda bu sakıncaları ortadan kaldırıyordu. Şimdi, tekrardan eski düzenlemeye dönüyoruz. Benim asıl vurgulamak istediğim çelişki, biraz evvel Sayın Dora da vurguladı, biraz sonra görüşeceğiz -Seçim Kurulundaki üye arkadaşlar da dinlerse- 8'inci maddede bir düzenleme yapıyoruz, biz diyoruz ki: "Sandık kurulu başkanının yanında seçmene de kolluk kuvveti çağırma yetkisinin verilmesi." Böyle bir yetki veriyoruz. Bu yetkiyi verirken de gerekçeye şöyle bir şey yazmışsınız alt komisyonda zannedersem, demişsiniz ki: "Uygulamada bazı sandık kurulu başkanlarının görevlerini suistimal ederek sandık çevresinde serbest bir şekilde oy kullanılmasını engelleyecek bir sorun olmasına rağmen kolluk kuvvetlerini çağırmadığı..." Şimdi, biz tekrardan devletin memurlarını, işte, valinin önereceği, il seçim kurulu başkanının seçeceği... Ve liyakate uygun seçtiğimizi düşünüyoruz yani öyle düşünüyor olmalı bu yasadaki ilk imza sahipleri. Peki, öyleyse biz niye sandık kurulu başkanının dışında da sıradan insanlara sandık kuruluna kolluk kuvvetleri çağırması yetkisi veriyoruz, bu bir çelişki değil midir? Ben hem size hem imza sahibi arkadaşlara sormak istiyorum.

Yine, devamında... Arkadaşlar, bakın bunlar çok önemli. Bir sistemli mantığı dayatıyorsunuz. Yani az evvel de söyledim, hep de söyleyeceğiz... Yani iktidar süresi bir yıl fazla uzasın, üç yıl fazla uzasın; her noktada düzenleme yapmışsınız. Hadi, ben AK PARTİ'li arkadaşları anlıyorum da Milliyetçi Hareket Partili arkadaşları anlamam mümkün değil yani. Bir sene evvel benzer düşünüyorduk, anlamamız mümkün değil. Ha, sizi de anlıyoruz, sizi de anlıyoruz.

Şimdi, devamında diyor ki 9'uncu madde... Bakın, 9'uncu maddede de mühürsüz oy işi. Şimdi, mühürsüz oy işi en son seçimlerde, en son referandumda gündeme geldi.

BAŞKAN - Sayın Köse, onu o maddede tartışsak. Zaten oraya geleceğiz ya.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Yok, yok; bağlıyorum. Zaten konu aynı, bununla ilgili.

BAŞKAN - Tamam, buyurun.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Mühürsüz oyun gerekçesini ne diye koymuşlar Sayın Başkanım? Hemen, bakın, hızlıca geçiyoruz. Hani mühürsüz oyları geçerli kabul edecekler ya, gerekçesi şu: Seçim sandıklarında görevli kamu görevlilerin ihmali ve kastı sonucu ortaya çıkan bir husus nedeniyle seçmenin cezalandırılamayacağı. Bakın, aynı noktaya geliyor. Yani sandık başkanının görevini yapmamasından dolayı sıradan vatandaşlara kolluk kuvvetleri çağırma yetkisi, sandık başkanının görevini ihmal etmesinden dolayı seçmenin iradesi sakatlanamayacağından mühürsüz oyları kabul edebiliriz. E, o zaman niye sandık başkanlarını devlet memurlarından seçiyoruz, eski düzen devam etsin yani gerekçeler birbiriyle çelişiyor. Hangi mantıkla olduğunu bir izah ederlerse yani biz anlıyoruz ama en azından 55-60 milyon seçmen, 80 milyon insanımız da anlarlar.

Teşekkür ediyorum.