| Komisyon Adı | : | ANAYASA KOMİSYONU |
| Konu | : | Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2137) (Alt komisyon metni) |
| Dönemi | : | 26 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .03.2018 |
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkanım, tabii geçen yıl Anayasa değişikliği yapıldığı dönemde de çok söylendi, çok konuşuldu. Dünyanın çok az bir ülkesi o da tamamı Sahra Afrikası'nın altındaki birkaç ülkede -üç ülkede zannedersem- parlamenter demokrasiden başkanlık sistemine geçildi. Üçünde de sonuçlarını izleyenler biliyorlar. Üçünde de ilk seçimden sonra diktatörlüğe giden bir yol izlendi. Başkanlık sisteminin ya da cumhurbaşkanlığı sisteminin demokratik yöntemlerle uygulandığı çok istisna ülkeler var. En iyi uygulandığı ülkenin de Amerika olduğu söyleniyor. Buna benzer bir iki ülke daha var. Şimdi, Amerika'da cumhurbaşkanının ya da başkanın seçimi ile Senatonun, Temsilciler Meclisinin seçimlerinin arasında ikişer yıl var. Yani farklı dönemlerde yapılıyor. Bunları da çok söyledik ama ısrarla Cumhurbaşkanlığı seçimi ile Parlamento seçimlerinin aynı günde, aynı tarihte yapılması geçtiğimiz dönemde Meclisten geçti. Tamam, o da bitti. Şimdi bir de aynı zarfa hem Cumhurbaşkanlığının hem de milletvekillerinin oy pusulasının konulmasının bir izahını bulmak mümkün değildir, sayın grup başkan vekilinin söylediği şeyin dışında. Yani Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın estirdiği rüzgârdan hem Adalet ve Kalkınma Partisi hem de Milliyetçi Hareket Partisi yararlansının dışında. Yani oy artırmadan milletvekili sayısını artırma iddia ve hedefinin dışında başka bir izahının olmadığını düşünüyorum. Kabul edilebilecek bir madde değil.
Şimdi, Sayın Öztürk'e kısaca cevap vermek istiyorum. Kusura bakmasın. "Türkiye'nin içinde bulunduğu durum..." dedi. Evet, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum hakikaten zor bir durumdayız biz ama bu zorluğun geldiği noktada bu iktidarın ve bugün bu iktidara destek olan Milliyetçi Hareket Partisinin de sorumluluğu var arkadaşlar. Bakın, zor durumdayız ama şu kadar mı zor durumdayız? Lütfen, cevap verirseniz sevinirim. Ben şimdi size sataşıyorum, siz de cevap verin.
OKTAY ÖZTÜRK (Mersin) - Sataşın.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Mesela, bulunduğumuz durum bir şerefsizin...
BAŞKAN - Sayın Köse, Anayasa Komisyonundayız, Meclis Genel Kurulunda değiliz. Lütfen, sizi gündeme davet ediyorum.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Efendim, sataşıyorum derken bakın ben nezaketimi, üslubumu korurum.
BAŞKAN - Şimdi, şöyle ifade edeyim...
TUFAN KÖSE (Çorum) - İzin verirseniz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Şimdi, sizin grup başkan vekilinizle ve milletvekili arkadaşlarımızla bir mutabakatımız var.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sayın Başkan, benim kimseden... Bakın, ben otuz sene avukatlık yaptım.
BAŞKAN - Bu mutabakat çerçevesinde çalışıyoruz.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Sataşıyorum derken, Oktay Bey anladı demek istediğimi. Ben sataşıyorum derken küfür edeceğim, hakaret edeceğim, sizin için veya partiniz için kötü bir şey söyleyeceğim demedim, izin verin lütfen. Bakın, bir dinlerseniz...
BAŞKAN - Hayır yani gündem dışına çıkmayalım diyorum, onu sonra söylersiniz.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Efendim, siz beni bir dinleyin.
BAŞKAN - Dışarıda söylersiniz veya Genel Kurulda yaparsınız.
TUFAN KÖSE (Çorum) - Gündem dışına çıkarsam, nezaket sınırlarını aşarsam ya da beyefendinin şahsına dönük, sayın milletvekilinin şahsına dönük bir şey söylersem dersiniz ki "Sayın Köse, yanlış yapıyorsunuz." Bunun yolu var, bir dinleyin önce ama.
Şimdi, ülkemiz zor durumda, biliyoruz, gerçekten de zor durumdayız ama bu zor duruma gelen koşulları da biliyoruz hep beraberce, hep beraber yaşadık geçen dönemlerde. Şimdi, örnek olsun, mesela, bizim ülkemizin bulunduğu zor durum bir şerefsizin Cumhurbaşkanı adayı olarak ilan edilmesine müsait midir? Densiz, kanun tanımaz, ahlak bilmez bir adamın da Cumhurbaşkanı olmasına izin veriyor? Ya da besmeleyle soygun yapıp şükrederek haram havuzunda ıslanan insanları mı Cumhurbaşkanı yapacağız biz, ilan edeceğiz adaylığını? Bakın, Sayın Bahçeli'nin böyle sözleri var. Yani, bizim bilmediğimiz, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum derken o zaman... Sizi yine anlayışla karşılıyorum.
BAŞKAN - Sayın Köse...
TUFAN KÖSE (Çorum) - Yalnız, bu sözleri söylerken söylemeyeceksiniz o zaman Sayın Öztürk.
BAŞKAN - Sayın Köse...
TUFAN KÖSE (Çorum) - Bitti Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum. Gördüğünüz gibi ben Sayın Öztürk'e filan dönük bir şey söylemedim.