TUFAN KÖSE (Çorum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Öncelikle, YSK'dan gelen sayın bürokratlar -yarınki toplantıda olabilir, bir sonraki toplantıda olabilir- bu rakamın toplamının 18 milyona nasıl ulaştığı konusunda da bize böyle detaylıca bir bilgi verebilirseniz yani niye 17 milyon ya da 19 milyon değil de 18 milyon oluyor? Doğrudur büyük ihtimal ama biz de ikna olmuş oluruz. Şimdi, takdir sizin ama siz yarın biraz daha ayrıntılı bilgi verirseniz daha iyi olur bence.

Şimdi, sevgili arkadaşlar "Sandık kurulunun mühürlerini taşımayan pusulalar geçersizdir." hükmü varken oy pusulalarının 20 milyon, 30 milyon, 50 milyon fazla basılmasını biz bir teknik ayrıntı olarak görebilirdik -ki doğrusu da teknik ayrıntıdır- ama kanunun açık hükmüne rağmen sandık kurulunun mührünü taşımayan 2,5 milyon oy 16 Nisanda yapılan referandumda, bana göre esaret içerisindeki bir insanın YSK'ye başkanlık yaptığı bir düzende geçerli sayıldıktan sonra bizim YSK'nin ya da buradaki kanunu düzenleyenlerin iyi niyetinden falan emin olmayı bırakın, kabul etmemiz bile mümkün değil.

Şimdi, filigranlı kâğıttan oy pusulası... Bakın, aynı bağlamda söylüyorum: Artık iyi niyetler değil kötü niyetler düşünüldüğünde "Başkası sahtecilik yapamasın, sadece YSK sahtecilik yapsın." diye filigranlı oy pusulası konulmuş gibi geliyor bana. Böyle düşünüyorum ben.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Biraz ağır oldu.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Efendim, niye ağır olsun? Bir dinleyin. Niye? Ağır olacak bir şey yok.

Ya da FETÖ yapıyor sahte oy pusulasını yani iki şık var. Biz yapamıyoruz, bizim zaten öyle bir niyetimiz de yok, öyle bir gücümüz de yok ama iki tane güç var: Bir devlet var, burada "devlet" dediğimiz YSK; bir de FETÖ var. İşte soru bastı, sınav soruları bastı, belki seçim pusulası bile basmıştır.

BAŞKAN - Sayın Köse, sizi gündeme davet ediyorum.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Efendim, gündem işte, filigrandan konuşuyoruz. Sayın Başkan, uyarmayın, lütfen ya. Bunları biz tarihe not düşüyoruz. Bakın, espri falan da yapmıyorum, samimiyetle söylüyorum, inanmadığım hiçbir şeyi söylemem. İnanın buna yani göreceksiniz, ben Anayasa Komisyonuna yeni üye oldum, ilk defa da bir yasama komisyonunda üyeyim, usulleri de çok iyi bilmiyorum. Mesela, Sayın Parsak niye her şeye cevap veriyordu bir saat önce, inanın, anlayamamıştım; soracaktım; sonra arkadaşlar izah ettiler onu bana, usul öyleymiş yani bilmiyorum bir yasama komisyonunun çalışma usulünü ama ne söylüyorsam içimden geldiği gibi söylüyorum.

Biz, tabii samimiyet sorgusu yapmak ya da niyet okumak niyetinde değiliz ama kanunun ruhuna baktığımızda "Nerede bir eksik kalır da bizim iktidarımızı bir iki sene uzatmaktan men edilirsek, takviye edelim." niyetini gizlemişler. Nereye baksak o gözüküyor, işte, deminden beri bir şekilde izah ediyoruz.

Sandık kurulunun mührünü taşımayan 2,5 milyon oyu kabul eden bir YSK'nin ve bana göre esaret altındaki bir başkanın olduğu kurumun yöneteceği hiçbir seçimin vicdanlarda aklanacağını düşünmüyorum. Burada, bu kanun bu şekilde de çıksa başka şekilde de çıksa bu YSK başımızda olduğu sürece her koşulda mevcut iktidar ta ki burnumuz bir yere gömülene kadar, başımız bir yere gömülene kadar iktidar olarak kalabilir.

Bu anlamda, son söz olarak şunu söylüyorum: Filigranlı kâğıttan hazırlatmanızın niyeti bu işin fazlası, eksiği, sahtesi, doğrusu, hepsini YSK yapsın manasındadır.

Teşekkür ediyorum.