KOMİSYON KONUŞMASI

BAŞKAN - Tadilatlar olabilir. Bunların hepsi zaman içerisinde kömürün gidişine göre yapılmış. Hatta yangın çıkmamış ana galeride. Ana galeriden giderken adam demiş ki: "Kömürün içerisinde süreyim hiç olmazsa da yarısının masrafı, maliyetini düşüreyim." Burada yok da oradaki tabanı kahverengi olanlar kömürün içerisinde sürülmüş, tabanı kömürde sürülmüş, tavanı taşta sürülmüş, kömür alma gayesiyle yapılmış. Biraz bakış açısı bu. Aslında kömür damarının normalde 15 metre filan üstünde bir galeri sürmek lazım ki sizin havalandırma yaptığınız yerde kömürle temas etmesin çünkü siz vakum yapıyorsunuz, emiyorsunuz, emdiğiniz zaman oralardan, çatlaklardan her zaman için bir kaçma olabilir. Su ile hava her zaman çatlağını bulur, dışarı sızar, kaçar. Buradaki temel sorunlardan biri bu.

Burada Hasan Bey sormuştu "Dünyada nasıl yapılıyor?" diye. Aslında dünyada yapılan, şunun tamamen göçmesi esasına dayalı fakat buradaki ana sorun, bir, damar çok kalın; iki, tavan taşı çok sağlam. Sorun buradan kaynaklanıyor. Yalancı tavan düşüyor, sağlam tavan arasında çok büyük bir boşluk kalıyor, oturmuyor. Aslında şuraların hepsinin tasmanla oturması lazım. Şuranın ikisinin oturmasının da nedeni şuradaki fay hattı. Fay hattından dolayı göçmüş buralar. Hocamın gösterdiği "v" şeklindeki su kanalının olduğu yer, öbür taraftaki fayın olduğu yer. Göçmüş buralar ama şu tavan şuradan şöyle göçmüş ama burası sağlam duruyor. Bunun üstü yukarı kadar gitmiş tasman oluşmuş orada, şuralarda çukurlar oluşmuş. Aslında şunların hepsinin tamamen oturması gerekiyor. Marnın üstündeki kireç, kirecin üstündeki kil, onun üstündeki toprak oturacak ki... Burası daha sonra gene gözenekli olur buralarda gaz birikir ama oda gibi, 100 bin metreküplük veya 200 bin metreküplük bomboş bir mekânda birikmez; sorun orada. Altı desteksiz kalınca yukarısı oturma yapıyor ve gazı sıkıştırıyor.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Eynez'i açtık çalışıyor işçiler, şimdi oturmamış, bir başka yerde oturup aynı faciayla bir kere daha karşılaşabiliriz.

BAŞKAN - Bize göre şurası oturmuş Özgür Bey, biz bunlara değindik. Şurada bu risk var, bura da oturabilir. Şurada da risk var, burada da risk var. Özellikle şunda, ikinci risk bunda, şu tasmandan dolayı. Şu taşıyor şimdilik. İmbat'takinin hepsi kalın kirişler üzerine oturduğu için -dedim ya şurası iki katlı damar kalınlığında diye- o da taşıyor, İmbat'takinin üzerinde boşluk yok diye bir şey yok.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çökerse orada da benzer bir şey olacak.

BAŞKAN - Ama çökmüyor, niye çökmüyor? İmbat şurayı... Biz ölçmüştük galiba Ümit kaçtı, şu pano boyu?

TKİ BAŞ MÜHENDİSİ ÜMİT ÇEPNİ - Onun boyu uzun Başkanım, 400 metreye yaklaşıyor ama...

BAŞKAN - Hayır hayır, bir tane vardı yani pano boyuyla şey arasında... Yani burada şöyle bilimsel bir şey yapmak lazım: Damarın kalınlığı panonun genişliğine göre şunların enlerinin belirlenmesi gerekiyor. Panoyu ne kadar açacaksınız... Göçertmeniz lazım ama tavan çok sağlam. Sizin ancak oradan, o "şilt" dediğiniz, o hidrolik şeylerin arasından ulaşabildiğiniz şey en fazla 5 metre, 6 metrelik bir sondaj yapabiliyorsunuz. Daha yükseği mümkün mü hocam?

PROF. DR. BAHTİYAR ÜNVER - Olur ama yani 50 metre derinlikte...

BAŞKAN - O teknolojiyi geliştirin... Orası seksen metre yani buradaki şey, hani "O arkayı aldık da arka göçtü." diyorlar ya, ilk göçen, üst tavandaki ilk göçen yer o dört beş metrelik işte marno-kireç veya kireçli marn dediğimiz o gevşek, çatlak, kömürle interaktif ilişki içerisinde olmuş milyonlarca yıl. Oradan su, nem ala ala çatlamış, o göçüyor. Ama onun üzerinde sağlam bir yapı var ki bana göre hiçbirinde göçmüyor. Hocam da aynı kanaatte. Dolayısıyla şurada bunun olmasının ana nedeni de şuradaki iki tasman nedeniyle burası zayıflıyor, zayıfladığı için oturuyor. Aslında şunun altında da belki 100 binlerce metreküp, belki 200 bin metreküp boşluk var ve gaz var onun içerisinde. Şurada da öyle, burada da öyle. O yüzden eski imalatların hepsine "metan drenajı" dediğimiz, "gaz drenajı" dediğimiz şeyleri yapıp, ancak yukarı alacaksınız veyahut da bir mekanizma geliştirecek... Hocam onun mekanizmasını... Aslında birçok önerisinde var, Park Teknik'e ilk önerisinde. O uluslararası şeylerde de yazmış, Çinliler onu kullanıyor mesela. Nasıl yapılacak? Bir şekilde buranın hemen imalattan sonra gaz birikmeden, metan birikmeden, bunun ayak arkasında kalan kömürle hava reaksiyona girip karbondioksit oluşmadan burası göçürtülecek, buradaki o gevşek, kabarmış faktör içerisinde ya yer yüzeyinden yavaş yavaş kaybolup gidecek veyahut da bir drenajla onu alacağız ama depo olmayacak. Yani bomboş şey gibi. Yani panonun altını düşünün, 5 metresi göçmüş, 20 metresi boş. 110 metre, 200 metre, 20 metre... Nereden bakarsanız 440 bin metre -teorik olarak hesaplıyoruz bunu- yani ayağın eğimine göre terk ettiğiniz şeyler falan var. Müthiş bir, zehirli... Biz buraya girdiğimizde bile bu olayın farkındaydık ama girmek zorundaydık, girdik oraya, çok riskli bir şey.

FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak) - Olay yerinde patlama olduğuna dair bir görgü tanığı ifadesi...

BAŞKAN - Patlama değil, tavandan taş patlamış.

Patlama derken...

FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak) - Yani, metan gazından söz ediyoruz ya...

YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Patlama değil de...

BAŞKAN - Metana şöyle bir açıklama getireyim Faysal Bey: Top attıkları patar atıyorlar, patar dediğimiz küçük dinamitler, oradaki tavanı veya kömürü gevşetiyor aşağı indiriyor.

FAYSAL SARIYILDIZ (Şırnak) - Metanla havanın belli oranda...

BAŞKAN - Ha, onu izah edeyim: Metan oranı yüzde 5'e varırsa ortamda da bir sıcaklık varsa aleve gerek yok. Dr. Didari'nin bir çalışması var, onu koyduk. Mesela, burada aleve hiç gerek yok, ortamda eğer 100-150 derece sıcak varsa ve yüzde 5 oranında da metan varsa metan parlıyor "pof" diyor sönüyor ama yüzde 19'a ulaştığı zaman patlıyor, bütün galerileri dolaşıyor, bir de o basınç da tozları da havaya kaldırıyor, onun etkisiyle 292 kişinin öldüğü kaza öyle Kozlu'daki. O yüzde 19'luk metan oranına ulaştığı zaman. Ama yüzde 20'nin üzerine ulaştığı zaman da, hani bizim evlerimizdeki ocaklarda, tüpün üzerinde yanan alev gibi yanar, yüzde 20'nin üzerinde, yüzde 100'e kadar. Metanın böyle bir özelliği var. Buradaki metan oranı, arkadaşlarla yaptığımız konuşmalarda ve bilimsel şeylerde o boşluklarda zaman içerisinde yüzde 50-yüzde 60'a kadar ulaşıyor metan. Dolayısıyla o metan patlamıyor, parlamıyor da, bir yerden kaçak bulursa, sıcaklık da olursa böyle sönük alevle yanıyor. Yani bizim evdeki ocaklarımızın memeleri falan genelde rahat, yüzde 100 yansın diye ona göre ayarlı, dışarıdan hava gelecek, o meme uçlarıyla falan. Burada öyle bir şey yok. Kaba bir metan geliyor, yanıyor. Bir de püskürünce o arkadan pürmüz gibi -bizim vardığımız kanaat bunların tabii hepsi- oradaki tahta kamaları yakıyor, oradan... Mesela, arkadaşlar, bir video bulmuştuk, o videoyu göstersenize. Hocam gösterdik mi biz sana? Bant yangını. Bir test yapmışlar, bant var, bandın bulunduğu ortama yanıcı metan gazı veriyorlar, arkasından alev veriyorlar, o esna içerisinde müthiş bir şey yapıyor. Bunu videodan bir görelim o kadar kritik ki yani... Senin orada söylediğin bir şey vardı, o çocukları dinlediğimizde otelde, bu yangından şöyle olur diye. Bu da alev topuna dönüşmesinin haklı neden olarak ortaya koyuyor ama bunu tabii veri olarak burada kullanamayız.

Bir bulabilirseniz...