KOMİSYON KONUŞMASI

Şimdi, değerli arkadaşlar, bu 9'uncu madde 298 sayılı Kanun'un 98'inci maddesinde değişiklik ihtiva ediyor. Birçok konu konuşuldu zaten, ben tekrar yapmayacağım. Bu çizikle, lekeyle ilgili mesele anlaşıldı herhâlde. Daha ilk günden itibaren bu konuda "tweet" atan arkadaşlarımız oldu CHP'den. Fakat bu, zaten vardı kanunda, farklı bir şekilde tanzim edildi. Bu, birinci husus.

İkinci husus şu: Sandık kurulu tarafından mühürlenmemiş olan zarfların geçersizliğine dair prensip korunuyor aynı fıkranın ilk cümlelerinde. Peki, ne oluyor? "Ancak" diye başlayan bir ifadeyle yani çizik olmaması lazım, leke olmaması lazım, sandık kurulu mührü olması lazım, prensip bu. Fakat bu prensibe istisna getiriliyor burada. İki istisna: Leke, çizik meselesi; ikincisi de sandık kurulu mührünün bulunmaması meselesi. Buna bir istisna getiriliyor. Hem "Geçersizdir." diyen bir hüküm var hem de "Sandık kurulunun mührünün bulunmaması hâlinde geçerli sayılır." hükmü var. Buradan nasıl anlayacağız bunu? Bunu şöyle anlıyoruz: Prensip, sandık kurulu mührünün bulunmasıdır. Ancak istisnai olarak sandık kurulu mührünün bulunmamasına rağmen Yüksek Seçim Kurulundan geldiği anlaşılan... Nasıl anlaşılacak? Filigranlı olmasından anlaşılacak.

Filigran, malumunuz, Türk Dil Kurumunun Bilim ve Sanat Terimleri Sözlüğünden okuyorum: "Bazı kâğıtların dokusuna sahteciliği önlemek amacıyla özel bir baskı tekniği kullanılarak basılan ve ışığa tutulduğunda görülebilen çizgi veya resim." Yani bu, kâğıda sonradan ilave edilen bir şey yani mühür gibi bir şey veya üstüne Yüksek Seçim Kurulunun ambleminin basılması gibi bir şey değil, kâğıt üretilirken kâğıt üretme aşamasında kâğıdın dokusunun içerisine işlenen bir şey. Dolayısıyla bunun aslı gibi yapılabilmesi mümkün değil, hele hele zamanımızda mümkün değil. Paralarda da oluyordu ama yakın zamanlarda o şekilde para hikâyeleri, haberleri duymuyoruz.

AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) - Geçen hafta haberlerde vardı.

BAŞKAN - Vardır ama yani basına yansımadı, ciddi bulunmamış.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O, sahteciliğin başarısını gösteriyor yalnız, başarısızlığını değil.

BAŞKAN - Haber değeri bulmamış demek. Şimdi, bir kere, bu anlamda, filigran Yüksek Seçim Kurulundan geldiğini gösteriyor.

İkinci husus, Yüksek Seçim Kurulunun amblemi, basılı. Üçüncü husus, Yüksek Seçim Kurulu mührü var. Bunların hepsi mevcut. Bir tek, sandık kurulu mührü yoksa eğer. Şimdi, bu konuda -sonra gelecek 11'inci maddede de oy pusulalarıyla ilgili var- daha önce de tartışmalar oldu. Sandık kurulu mührü neden, ne zaman getirilmiş? Bu düzenlemeler, bu kanun esasen 1961 tarihli bir kanun, muhtelif değişiklikler yapılmış ama sandık kurulu mührü 1961'den beri var burada; zarflarda da oy pusulalarında da var. Fakat 80'lerden sonra bu filigran meselesi çıkmış ve kullanılmaya başlanmış ve o tarihlerden itibaren, 1984'ten itibaren de Yüksek Seçim Kurulu kanunda bu hüküm bulunmasına rağmen istikrarlı bir şekilde sandık kurulu mührünün basılmamış olmasını geçersizlik sebebi saymamış kasıt olmadığı takdirde. Yani şu anlamda söylüyorum bunu: Yani prensip ile istisna arasındaki farkı göstermek bakımından da 300 tane zarf var, 300'ü de mühürsüz sandık kurulu tarafından; ha, orada bir sıkıntı var yani bunu geçersiz sayıyor. Ama burada, sabahleyin mühürlerken arka arkaya zarflara mühür basıyor dediğiniz gibi, alta; çevirirken 2 tane atlamış, 1 tanesi mühürsüz. Vatandaşa da o verilmiş ve gelmiş, onu kullanmış. Bunu geçerli saymış Yüksek Seçim kurulu.

1984'te bir karar var. 1/4/1987 tarihli Yüksek Seçim Kurulu Kararı. Sosyaldemokrat Halkçı Parti başvurmuş geçerli sayılsın diye ve aynı, buradaki yapılan değerlendirmelere istinaden Yüksek Seçim Kurulu o zaman geçerli saymış bunu. Yine, 89'da var, 8 Nisan...

TUFAN KÖSE (Çorum) - Sandık bazında mı Sayın Başkan bunlar?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - "İstisna" diyor ya...

BAŞKAN - Şimdi, sandık bazında da hani, bir sandık değil bu.

TUFAN KÖSE (Çorum) - Yani genel bir kural...

BAŞKAN - Anladım da şöyle: Bir sandık değil bu yani Türkiye genelinde bir sürü ilçede, beldede falan gelmiş bunlar, toplanmış. Bir kısmı ilçe düzeyinde, ilçe seçim kurulunda hallolmuş, karara bağlanmış, bir kısmı il seçim kurulunda bağlanmış, bir kısmı Yüksek Seçim Kurulunda bağlanmış. Bunları topladığınız zaman, toplam sayısını bilmiyoruz, ayrı bir çalışma yapmak lazım ama bir tane değil Yüksek Seçim Kuruluna gelen. Yani Yüksek Seçim Kurulu tabii, üst merci olduğu için, alttaki kurullarla beraber aynı istikamette karar vermiş. Az önce Sayın Parsak'ın bahsetmiş olduğu bu Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığının Maltepe'de itiraz ettiği husus, 7 Haziran 2015 seçimlerinde, orada sandıkta bu geçerli sayılmış. Buna itiraz edilmiş ilçe seçim kurulunda Maltepe'de. Maltepe İlçe Seçim Kurulu bunun geçersiz olacağına hükmetmiş. Sonra il seçim kuruluna Cumhuriyet Halk Partisi il başkanlığı adına başvurulmuş, o da geçerli saymış bunu. Dolayısıyla hani sadece bir karar değil bu bahsettiğimiz, birçok karar var bununla ilgili. Bir seçimde birçok karar var, birçok oy pusulası ve zarf geçerli sayılmış.

Şimdi, bu, 1984'ten bugüne kadar yapılan bütün seçimlerde istisnasız. Bir istisnai karar var, onu da söyleyeyim, bir yanlışlık olmasın. Yüksek Seçim Kurulunun 2014 yılında bir istisnai kararı var ama bunun dışında, 1984'ten bugüne kadar istikrarlı bir şeklide bu kararı vermiş Yüksek Seçim Kurulu. Niye? Yaklaşımı da bu. Bütün partilerin, söyleyeyim, AK PARTİ'nin de itirazı var geçerli sayılsın diye, CHP'nin de var, MHP'nin de var, başka bütün partilerin var, daha önce Refah Partisinin var, geriye gittiğimizde Anavatanın var, hepsinin var. Ama bir de enteresan bir durum var özellikle ilçe ve il düzeyine indiğinizde; arkası mühürsüz olan, sandık kurulu mührü olmayan oy pusulası veya zarf, zarftan sonra çıkan oy pusulası, bir partinin lehine değilse, başka bir partiye verilmiş bir oysa o parti ona itiraz etmiş geçersiz sayılsın diye. Yok, kendi partisine verilmişse, bütün partiler için söylüyorum, istisnasız...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - İşin doğası bu zaten. Yani o yüzden de kanıt olmaktan, argüman olmaktan uzaktır. CHP, bilmem ne.

BAŞKAN - Hayır yani o ayrı mesele.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siyasi parti kendi lehine başvuruyu yapar yani.

BAŞKAN - Buna itiraz etmiş. Kendi lehineyse de bunun kabulü yönünde itiraz etmiş eğer aksi karar varsa.

Şimdi, buradaki mesele şu: Tabii bütün gerekçelendirme onun üzerine kuruluyor. Mesela siz, biz, ben gittim. Şahsen ben sandık kurulundan almış olduğum zarfa -yani bazen baktığımı hatırlıyorum ama her zaman baktığım kanaatinde değilim, farkında değilim- acaba sandık kurulu mührü var mı yok mu diye bakmadım. Koyuyoruz içine, atıyoruz; çoğunuz da öyledir yani burada samimi olarak söylememiz gerekirse. Sonra geçersiz sayıyor bunu buradaki hükme göre sandık kurulu veya daha sonraki süreçlerde seçim kurulları. Peki, benim kabahatim nedir? Benim bir kabahatim, kusurum yok. İşte vazifemizi yapmak için gitmişiz sandık başına ve oyumuzu kullanmak için de gerekli olanları yapmışız, kullanmışız. Sandık kurulu başındaki... Bunu çoğu zaman sandık kurulu beraber de yapmıyor, biliyorsunuz, bir görev taksimatı yapıyor, işte, tutanaklar sana, zarflar sana, oy pusulaları da sana, onu sen mühürle, bunu sen mühürle filan, böyle bir görev taksimatı yapıyor. Oradaki bir arkadaşın dalgınlığı sebebiyle 1 tanesi atlanmış, 5 tanesi atlanmış, bu da denk gelmiş bana mesela. İşte aynı mantıkla hareket ediyor. Önemli olan, burada seçmenin iradesinin geçerli sayılması, öncelikle sandığa yansıyan idarenin geçerli sayılması. Burada bu iradeyi daha sonra sıkıntıya sokan hususlar varsa, işte oy pusulası, zarf filigransızdır, ilçe seçim kurulu mühürlememiştir falan gibi hususlar varsa amenna, tamam, orada bir hile falan durumu varsa amenna ama burada sadece bu sebeple yani sandık kurulundaki bir arkadaşın ihmali sebebiyle ise bunu geçerli saymış, sonraki süreçlerde saymış. Yüksek Seçim Kurulu zaten son referandumda da oy pusulaları sayılmadan önce bunu deklare etti, bunu kabul edeceğini deklare etti. Çünkü bu konuda daha sonra sayım işlemleri yapılmadan önce dile getirilen bazı hususlar olunca sandıklardan -çünkü yansıyor bunlar seçim kurullarına- Yüksek Seçim Kuruluna gidiyor. Yüksek Seçim Kurulu buna eğer sonuçlar alındıktan sonra karar vermiş olsaydı "Geçerlidir." veya "Değildir." diye karar vermiş olsaydı bu tartışma makul bir tartışma olurdu ama henüz daha oyların "evet" mi "hayır" mı olduğu belli olmadan, Yüksek Seçim Kurulu bunları geçerli sayacağına dair peşinen bir karar vermiş. O bakımdan bu tartışmayı peşinen kaldırıyor, belki çıkanların çoğu hayırdı, belki çıkanların çoğu evetti, belki eşitti, belki de oranın aynısıydı. Muhtemelen bütün hepsi, sandık başındakiler, oy kullananlar da milletimizin ferdi olduğuna göre muhtemelen oran aynıdır aşağı yukarı burada. O bakımdan bunu da bilmiyoruz ve Yüksek Seçim Kurulunun 1984'ten beri istikrarlı kararlarıyla ilgili olarak bunu kanuna hüküm olarak getiriyoruz.

Şimdi, burada sizin dediğiniz husus... Arkadaşlarımız da söylediler, önce alıyor sandığı, getiriyor, ondan sonra içerisinden çuvalı açıyorlar, sabahleyin sayıyorlar bunları. Daha sonra oylar sayılıyor, tutanaklara hepsi yazılıyor, artan oylar da burada kullanılmayan oylar da ayrıca hem pusulalar hem zarflar ayrı ayrı sayılıyor. Dediğiniz husus şu sizin: Bunu başka bir yerden aldı yani o sandık içerisindeki oyların dışında. Ya başka bir sandıktan aldı...

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Verilmiş olabilir o.

BAŞKAN - Verilmiş olabilir, tamam da bunun mutlaka bir sandıktan alınması lazım. Yüksek Seçim Kurulu bunları bastırdığı zaman, tabii belli bir sayı fazlası bastırıyor... Bize göre de sayı çok şu anda ama o konuyu da konuştuk zaten, ona girmeyelim dedik. Yüksek Seçim Kurulu da fazla olduğu kanaatinde bunun. Şimdi, bunları bastırıyor. İlçelere, illere... Önce il seçim kurullarına gönderiyor, il seçim kurulları da ilçelere göre sayı fazla olmak kaydıyla gönderiyor. Bunların hepsi mühürlü, tutanaklı vesaire göndermeler. Ondan sonra ilçe de bunları sandıklara dağıtıyor tekrar. Bunların hepsinin sayısı belli. Yani bu dağıtılanlar, mühürlenmiş, tutanak altına alınmışlar dışında bir oy pusulası veya zarf yok ortada. Bunların bir sandıkta... O sandıktan olmayan bir zarfın oy pusulasının gelmesi ancak başka bir sandıktan gelmesi anlamına gelir bunun. Orada bir eksik olur. Diyelim ki geldi, burada nedir mesele? Öbüründen de bir şey çıktı diyorsunuz, oradan da bir eksik mi oldu? Yani öbürünün cebine attı o sandıktan aldığını falan.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Dinlemediğiniz için asla anlamıyorsunuz yani.

MARKAR ESEYAN (İstanbul) - Yok dinleme değil. Fantezi bir durum olduğu için...

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Fantezi değil ya!

BAŞKAN - Şunu söyleyeceğim işte, iki şey... Markar Bey bir dakika.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bir saniye bizi dinlemiyorsunuz ki. Ben bambaşka bir şey anlatıyorum, siz bambaşka bir şey anlıyorsunuz. Başka bir sandık...

BAŞKAN - Bir dakika, sözümü bitireyim.

Şimdi, bir zarfın veya oy pusulasının o sandık dışından gelmesi demek başka bir sandıktan o oyun alınması veya o sandıktan da olabilir, alınması demek. Şimdi, bunun olması niçin mümkündür yani hangi sebeple insanlar bunu yapabilirler? Bunun için başka bir sandıktan falan gelmesine veya dışarıdan gelmesine de gerek yok, aynı sandıkta da bu yapılabilecek bir iştir. Yani sabahleyin birisi gelir, oy pusulasını alır, kullanmaz, cebine koyar, çıkar. O dışarıdan birisine verir, böylece sandıkta bir tane oy pusulası, zarf eksik olur ama o sandıkta kimin kime oy verdiği belirlenebilir. Yani bunun için illa başka sandıktan gelmesine gerek yok ve bunların hepsinin arkasında sandık kurulunun mührü de olabilir. Yani sandık kurulu tarafından arkası mühürlenmiş zarflar ve oy pusulalarından bir tane eksik olmak kaydıyla... Bu yaşanmış bir örnek, bir sandıkta yaşanmış bir örnek bu, parayla oy almak isteyen bir kişi tarafından yapılmış bir şey.