| Komisyon Adı | : | (10 / 937, 938, 939, 940, 941, 942, 943, 944, 945, 946, 947) Esas Numaralı Meclis Araştırma Komisyonu |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 18 .11.2014 |
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, şimdi, bu Soma faciası, bir defa, tarihimizin gelmiş geçmiş en büyük faciası olarak kayıtlara girdi ve dolayısıyla bu Komisyonun da oluşturulması süresince sadece Soma'daki olayı değil, tüm Türkiye'deki madenlere yönelik iş ve iş sağlığı güvenliğine, bir daha bunların yaşanmamasına ilişkin de örnek bir komisyon olarak da görev yaptı. Tabii, bu çerçevede, bir süreç içerisinde arkadaşlarımızla Soma kazasından ya da faciasından sonra Türkiye'deki tüm madenlerde tehlikenin devam ettiğini fark ederek hatta zaman zaman da Meclise kanun teklifi verdik, dedik ki: "Bu madenlerin iş ve iş sağlığı güvenliği bakımından güvenli olup olmadığı tartışmalıdır Türkiye'de. Dolayısıyla, bu kazalar her an devam edebilir." Bu tespiti de yapmıştık. Nitekim, Komisyonumuzun özverili çalışmaları devam ederken -Özgür Özel'le berebar- bizim Balıkesir İvrindi'de bir kaza olmuştu. Oraya gittiğimizde ben şahsen yani bir Afrika ülkesinde kendimi... Balıkesir İvrindi Közlüçayır köyü orada. Hiçbir güvenlik tedbiri yok, hiçbir iş sağlığı güvenliği tedbiri yok, hiçbir tabela yok, hiçbir şey yok. Dolayısıyla, onu gördükten sonra tabii, şu komisyonda yaptığımız görevin madende çalışan, maden sektöründe çalışan işçiler için, emekçiler için ne kadar büyük bir önem taşıdığını bir kez daha gördüm ve sorumluluğumuzun ne kadar ağır olduğunu gördüm.
Şimdi, Sayın Başkan, raporu ben de okudum. Arkadaşlarımızın eleştirilerini tekrar etmeden bir şeyler söylemek istiyorum. Kuşkusuz bu Komisyon iş olsun diye kurulmadı yani suya sabuna dokunmayan, efendim, bu işin ortasında 301 insanın ölümünde ve hatta onlar öldükten sonra ölen... 30-40 kişi daha madenlerde öldü, benim kadarıyla, yaptığım tespitlerde. Çünkü, geçenlerde burada bir araştırma önergesiyle ilgili araştırma yaptırdık, Soma kazasından sonra yaklaşık 40 madencinin daha değişik madenlerde öldüğünü gördük. En sonunda işte, Ermenek'te o facia yine yaşandı. Orada bakanların açıklamaları basına yansıdı. Bakan, "Biz denetim yapıyoruz, üzerimizde hatır var, baskı var." gibi şeyler de söyledi.
Şimdi, burada şu görülüyor: Her olayda bir defa o olayın bir hukuki yanı vardır, hukuki sorumluları vardır. İkincisi, siyasal sorumluları vardır, bir de bunun sosyal sonuçları vardır, Soma'da olduğu gibi.
Şimdi, Soma sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da örnek olaylarından bir tanesi ve maden sektöründe çalışan tüm emekçilerin, işçilerin gözleri de bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu Komisyonun yaptığı tespitlerin... Burada siyasal görüş farkı olmaksızın bu rapordaki en büyük eksiklik bana göre, sonuç bölümünde Komisyonun ortak olarak, bir: Soma olaylarında kusur olarak, biz bir kusur tespiti yapmalıyız. Yani, bilirkişi bize "evet" hocaları koyuyor, şunlar şunlar oldu. Peki, kim bunun sorumlusu? Yani, teknik olarak şurada metan gazı vardı, burada kayaların arasından su sızdı, şöyle oldu böyle oldu." Birçok şey söylenebilir. Peki, bu olayın sorumluları 301 insanın ölümünde kusurlu olan... Tabii ki bu olayın bir tek sebebi yok, onunu da biliyoruz ve görüyoruz. Yani, iş yerinin almadığı tedbirler var, efendim, iş ve iş sağlığı bakımından, güvenliği bakımından Çalışma Bakanlığının burayı yeterince denetlemediği ortada, gerekli önlemleri almadığı ortada ama bunları bizim tespit etmemiz gerekiyor. Yani -biz teknik olarak işte- maden profesörü arkadaşlarımız teknik olarak ortaya koyuyor. Kamuoyu şunu merak edecek Soma raporu açıklandığında, bizler altına imzamızı attığımızda, kamuoyu şunu sormayacak mı bize? Ölen 301 insanın yakınları, -ki bunların 103'ü bizim Balıkesir'den- oraya gittiğimizde "Ya, siz yazdan beri, dört ay, beş ay, altı ay çalıştınız." diyecek. Evet, gerçekten -çok özverili- arkadaşlarımızın tümü ağır koşullarda görevini yaptı ama sorumluluk anlayışıyla yaptı. Ortaya suya sabuna dokunmayan, kimseyi sorumlu tutmayan, kusur koymayan bir yaklaşım bir sonuç ortaya koymazsak burada görevimizi eksik yapmış sayılırız. Bunu da bizim cesaretle, bakın, burada kim kusurluysa, siyasal sorumluluğu, insanların sorunlarını ortaya koymak zorundayız. Aksi hâlde, bu rapora böyle bir şey konmazsa ben bu Komisyondan ayrılırım.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ama, yargının yerine geçmiş olmaz mıyız?
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) - Hayır, efendim, biz buraya somut bir tespit yapacağız, siyasal bir değerlendirme değil. Bu siyasal değerlendirme Adalet ve Kalkınma Partisinin, Hükûmetinin tamamen siyasal sorumluluğunda değil. O bakanın o olaydaki kusurunu ortaya koymak zorundayız. Eğer o bakan orada -az önce Özgür söyledi- "Türkiye'nin en güvenli madeni Soma madenidir." dedi mi demedi mi? Şimdi, bu ortaya bir irade koymuyor mu? Çok haklı olarak oraya giden iş ve iş sağlığı güvenliği müfettişleri, o madeni ILO standartları bakımından, Türkiye'nin anayasal ve iş güvenliği standartları bakımından yeterince denetledi mi denetlemedi mi? Denetleseydi, bu sonuçlar ortaya çıkacak mıydı? Yine, anlatıldığı gibi, uzmanların, bilirkişilerin söylediği gibi eğer orada karbonmonoksit zehirlemesinden ölen işçilerimizin bellerinde onları yaşatacak, bir saatlik, iki saatlik yaşatacak oksijen tüpleri olsaydı o insanlar ölecek miydi, ölmeyecek miydi? Bunları biliyoruz biz. O hâlde bizim raporumuzun, bu raporun sonuç bölümünde "Hepimizin mutabık olduğu kusurları tespit edelim." diyorum ben. Yani, raporun son bölümünde, bir: Burada madeni çalıştıranlar şu, şu, şu standartları yerine getirmediği gibi şeyleri ortaya koymak zorundayız. İki: İş ve iş sağlığı müfettişlerinin yeterli denetimi yapmadıkları, eksik denetim yaptıkları gibi -ve bununla ilgili- şeyleri ortaya koymak zorundayız. Aksi hâlde, bu rapor açıklanır ve kamuoyu da şunu der: "Her zaman olduğu gibi gene siyasetçiler siyaset yaptı, suyu bulandırdı. Ortaya net bir şey konulamadı." Bunun vebali sadece sizin için değil, hepimizin için ağırdır. Ben onu söylüyorum.
Artık, Türkiye'de "Ya bizdense aklayalım, sizdense paklayalım." siyaset anlayışının üzerine çıkalım, lütfen. Yani, ben AKP Hükûmetinin tamamı burada sorumlu demiyorum ama eğer iş kazaları devam ediyorsa, Ermenek'te 18 insan hâlâ bulunamıyorsa burada birinci derecede sorumlu Enerji Bakanı ve Çalışma Bakanıdır. Yani, burada biz sorumluyu nerede arayacağız? E, bunu ortaya koyalım. Milletin iradesini biz yok saymıyoruz yani böyle bir çabamız da yok. Evet, Türkiye'deki artık, demokratik teamülleri, siyasal sorumluluğu net bir şekilde ortaya koyalım, bundan niye kaçınıyoruz. Burada Hükûmetin tamamına yönelik bir gensoru tespitinde bulunmuyoruz. Burada Soma üzerinde -ki tarihimizin gelmiş geçmiş, Avrupa'da benzeri görülmeyen belki dünyada da çok az görülen bir olayla ilgili- bir durum tespiti yapmaya çalışıyoruz. O bakımdan, yani, az önce Sakine Hanım'ın ifade ettiği gibi raporun yüzde 95'i teknik, ortaya kusur noktasına geldiğimizde kusura kimsenin değindiği yok. Ben, bilirkişilerden, en azından, Yargıtay hukuk genel kurul kararlarında olduğu gibi olasılıklı bir kusur tespiti yapmalarını beklerim. Yani, tabii ki bunun cezai yargılaması yapılıyor, Soma'da yapılacak, o ayrı bir konu ama Türkiye Büyük Millet Meclisinin halkın, milletin iradesini temsil eden bu organın da bu faciadaki kusuru, en azından olasılıklı da olsa açık kusurları tespit etmesi lazım, çünkü açık kusurlar var burada, açık kusur yani hiç tartışmasız kusur. Bunları ortaya koymuyorsak biz, bu nitelemeleri yapmıyor isek biz altı aydan beri niye varız arkadaş ya! Ne yapıyoruz biz? Bu teknik rapora, bu kadar Komisyona falan gerek yok ki. Hocalarımızdan bir teknik heyet kurulurdu, "Hazırlayın bir rapor." denirdi, vallahi çok güzel hazırlanırdı, eminim yani. Ama, siyasetçi olarak, bir milletvekili olarak, milletin vicdanını, ahlakını, adaletini temsil eden bir konumda, Türkiye Büyük Millet Meclisi -millet- adına yasama yapan sorumlu bir parlamenter milletvekili olarak biz de burada eğer bu tespitleri yapmıyorsak, e biz o zaman bu komisyonda olmasaydık da olurdu diyorum ben.
O bakımdan, bunları, ikinci bir toplantı yaparak en azından mutabık kaldığınız şeyleri ortaya koyarak, ortak tespitleri yaprak, mutlaka yapmamız gerekir. Çünkü bu tespitler sadece bu Komisyonu, Soma özelini değil, yarınlarda işte, Ermenek'te -başka yerde-İvrindi'de de başka yerlerde kazaların, orada iş ve iş güvenliği bakımından kusurlarıyla ölüme sebep olan insanların kusurunun birtakım teknik sebeplerle yok saymaya kadar gider ki bu artık ne ahlaki ne vicdani ne siyasi hiçbirimizin veremeyeceği bir hesap hâline gelir. Dolayısıyla, evet, biz burada bir yargılamada bulunmuyoruz, biz burada cezai biz yargılama yapmıyoruz, hukuki bir tazminat sorumluluğu, yükümlülüğü içerisinde değiliz ama bizim de burada o şeyin meydana gelmesinde kusurlu olanları ortaya koyan, bilirkişilerin ortaya koyduğu tespitleri değerlendirerek, kendi gözlemlerimizi değerlendirerek sonuç bölümünde ortak tespitler ve öneriler koymak zorundayız diye düşünüyorum. Dolayısıyla, ben de bunların bir kez daha değerlendirilmesini rica ediyorum ve emeği geçen, bizimle birlikte çalışan gerek Meclisimizin çalışanlarına gerekse bilirkişi arkadaşlarımıza, hocalarımıza ben de teşekkür ediyorum verdikleri emeklerden dolayı.